|
Efsaneler ve Korku Hikayeleri Şehir efsaneleri, geçmişteki inanılmaz olaylar, tarihi değiştirecek nitelikteki efsaneler.. Günümüzden gerçek olaylar veya anlatılanlar.. Daha fazlası için içeriye bi göz atman gerekli |
|
Konu Seçenekleri | Görünüm Şekli |
09-08-2007, 11:00 AM | #1 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Jun 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 50,905
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 143 Teşekkür Aldığı Konusu: 89
Üye No: 43266
Rep Power: 12044
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Cin'le dalga geçince
Cin'le dalga geçince
17 yaşındaydım ve annemin memleketi olan Giresun'daydık. Döndü abla o sıralarda 22 yaşında falandı (annemin amcasının kızı). O'nu her gece cinler döverdi ve üzerinde taşıdığı kuran'ı çıkartması için baskı yaparlardı. Birlikte yatıyorduk onlarda kaldığım zamanlarda ama sabahları vücudunun her yerinde morluklar oluyordu bende ise hiçbirsey olmuyordu ve hiçbirsey hissetmiyordum... Bir gece Döndü, ablası, ablasının akrabası Emine ve onun nişanlısı epey geç saate kadar oturduk. Döndü'nün annesi ise saat 11 gibi yattı uyudu başka odada. Biz hala sohbet ediyorduk. Saat gece 02.00 olmustu.. Ben cin çağırmayı önerdim. Bu onlara da cazip gelmiş olacak ki kabul ettiler. KİKİ adında kibrit cinini hepiniz duymuşsunuzdur. Bir kutudan 4 tane kibrit çöpü aldık ve cin çağırdık dualarla. Bu işlerden çok iyi anlıyordu Döndü. Sorular soruyorduk kibritlerde sağa sola hareketle bize cevap veriyordu. Ben yaşımında küçük olmasından dolayı bayağı zırvalamaya başlamıştım. Cin ile dalga geçiyordum. Yanımdakiler ise iyice korkmuşlardı benim cine ileri geri konuşmamdan! Beni sürekli sus diye uyarıyorlardi. Neyse bir müddet sonra ışık kendiliğinden kapandı kalktım düğmesine bastım açtım, arkamı döndüm ki tekrar çat!! diye düğmeden kapandı ışık.. Bulunduğumuz oda köy evi olduğundan mutfak ve oturma odası bir kullanılan bir oda.. Mutfak dolabi zangır zangır titremeye ve tabaklar birer birer yere dökülmeye başladı.. Hepimiz korkudan sapsarı olmuştuk TV açık değildi birden TV açıldı. O zamanlar sadece TRT 1 gösteriyordu köy yerinde. Bilmediğimiz yabancı kanallar fişek gibi açılıp kapanıyordu.. Biz binbir dua okuyarak cini göndermeye çalışıyorduk. Artık yorulduk ve kibrit çöplerini masanın üzerine bıraktık. Aman Allah'ım cin gitmemişti, ve masanın üzerindeki kibrit çöpleri kendiliğinden hareket ediyordu. Döndü'nün akrabası olan kadın bayıldı bayılacak. Saat 04.00 olmuştu artık ve Döndü'nün akrabası olan Eminenin nişnlısı eve gidecekti. Köy yerlerini bilirsiniz acayip sessiz ve ürkütücü olurlar. Evine gideceği yol da ormanın içinden geçen ve derenin olduğu bir yer. Neyse bu çıktı gitti ve biz cini göndermek için uğrasmaya devam ettik.. Tabi ki başaramadik öyle kızdırmışım ki onu her yeri darmadağın etti diyebilirim... Ve işin ilginç yanı yan odada yatan yengemin çıt bile duymamış olmasıydı.. Sabah ezanı okunurken hepimiz korkudan ve uykusuzluktan uyuyakalmışız.. Yengemin sesiyle uyandık, ORTALIĞIN HALİ NE BÖYLE diye soruyordu. Ona anlattık o da ürperdi ve kızdı bize.. Emine'nin nişanlısı da ertesi günü geldi ve gece eve gittiği yolda onu taşlamıştı cinler, bu taşlar pek bir yerine isabet etmemişsse de omuzuna ve alnına çarpmış ve oldukça morarmıştı.. Aynı gece ben ananemin evine gittim yatmaya ve o gece Döndü ablamı da çok sıkıştırmışlar ve acaip dövmüş cinler. Kız günlerce vücudu ve yüzü morluklar içerisinde gezmek zorunda kaldı... Komşumuz olan bir hocaya olanları anlattık! Hoca bile dehşete kapıldı ve cinin beni yaşım küçük olduğu için affettiğini yoksa yetişkin bir insanın cinle o şekilde dalga geçse çarpılacağını, ağzının burnunun ters döneceğini söyledi... |
Bu Konudaki Online üyeler: 1 (Üye Sayisi : 0 Ziyaretçi Sayisi : 1) | |
|
|