![]() |
|
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Günahlarımın Künyesi
yola gelmedi bu sevda kaç kez ay billur yüzünde iz düşerken akşamlara kaç geceden güne pul pul dökülürken yıldızlar bilirdim kovulmaktan yeğdi kaçışlar usul usul koyuldum yollara soğuk demirler üzerinde kıvrıla kıvrıla aktı sular ışık hüzmesi gülüşlerini içtim ******* boyu yastığımın altında sürgün kimliğim pusu pusat yollardan masal dağlarından geçtim ölü kuşlara karışıp bulutlara uçtum kaybolmalarım el yordamı içimde yıkık bir kent saklı sokaklarında son işgalden kalan kan izleri bilmek istersen eğer yenigilerim günahlarımın künyesinde yazılı bastırılmaz bir iç isyanın elebeşıdır aşk uslanmaz bir yüreğin vurulduğu yerde düşüp ölmesidir oyalı bir ipek mendil gibi koynumda sakladım güncesini bil ki anılarında kimse ölmemiştir kimsenin mezar taşında yazmaz seceresi kaçış diyordum sevgili belki de kendinden öte gidecek yeri olmayanların ürpermesidir iliklerine kadar kendi korkularından korkarak kendine sığınmasıdır birazda oysa bütün çıkmaz sokakları aynı meydanda buluşuyor kayıp kentlerin son noktayı orada koyuyor düşünen madde ve perdesini orada kapatıyor sahne... Meral Vurgun |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Güne Bakan
Ufuk’uma güne bakan zeytin gözlerin ışıltısıyla gün öptü onu yanağından uyandım... her yanı gül kokusu tutup iki kolundan çektim bağrımın üstüne taze karanfil gibi kokladım öptüm mercan dişinde gülüşlerini ay kahvemi getiren güzel adamım gözlerinde gök damlaların çiyliği ellerinde baharın tazeliği teninde bütün çiçeklerin kokusu var içerim içerim de doyamam ki, ben sana bilsen nasıl vurgunum uyur(dun) sun yüzünde gözlerimle uyanır(dın) sın gözlerimde gülüşünle bakmaya bile kıyamam ki... adamım sen varsın ya çok canım var dayanacak ve bin can verseler de bini de yine sana adanacak... seni kıpır kıpır ilk duyumsadığım gün gibi mutluyum bu gün... 25.06.2005 Meral Vurgun |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Güz Çiçeğim
ay süzüldü, gün dolandı çözüldü belik belik döküldü karası zülüf tellerinin karbeyaz cadde sokak bütün şehirler ince bir kurt kıvrıla kemire için için deldi kökünden ucuna devrildi bir arşın boyu servinin damar damar yırtıldı yapraklar mevsimsiz gökte bulut kurudu, toprak çatladı savruldu, kavruldu susuzluktan yeşil kara meşe dalları kaldırdılar başını göğe saçları yolunmuş kel tepeleri gördüler yeşil, yeşil olalı böyle dalsız can, can olalı böyle yarsız yoldaşsız kalmamıştı o tepelerde o tepeler ki yamaçlarından artları sıra aç kurt sürüleri kan izileri süre süre şahin bakışlı, çelik yürekli dillerinde bağımsızlık türküleri nefer-nefer bizimkiler gelip geçtiler gün oldu türküleri vuruldu mızrapsız sızladı telleri ozanın gün oldu kalemini kırdılar tırnaklarından döktü şiiri şair o tepelerin ardında gelinler yol gözledi yemen çölleri gibi babasız çocuklar büyüdü aç arık şivan düştü, ak memede süt kurudu analar tabut salladı beşik beşik o tepeler uğruna gelinlik kızlar altın bilezik gibi kelepçe taşıdı kollarında topuklarında pranga sürüdü delikanlılar denizsiz martı, martısız deniz olmaz mavisiz saçaklarda güvercinler sevişmez yağmursuz yuvalarda cıvıldaşmaz serçeler geri dönmez kırlangıç kuşları ovalara yıldızlar sulara aysız düşmez ağla bulut, esirgeme, dök bereketini başaksız bahar, tarlasız buğday yeşermez aşk yüreğimizden de çok bu kara sevdalı seri şimdi duman olup dağlara vurmak gerek tütmez ocaklarda tandırlar yansın sofralarda aş-ekmek buğulasın davullar vurulup halaylar kurulsun ağaçlar dikmek, çoğalmak gerek tepelerden eteklere ırmaklar çizmek vadilere akmak, denizlere dolmak pul pul balık olmak gerek ayışığına mavi yakamozlar sürmek gecenin karardığı saatlere ışık sermek ustura gibi yanmak gerek yıldız toplayıp koyun koyuna yatmak al güneş bahar şafaklara uyanmak gerek hani ellerinin nasırı duymuyorum sesini okşayışlarının kare kare çöl kıraç tende akkor dipsiz uçurumlara akıyor kanım sen o dağlarda bir salkım söğüt dalı ben deli bir rüzgâr uzaklarda yaktığımız ateşlere döke döke neşterleyip bileklerimizden kopara kopara kılcal damarlarımızı mevsimler gelip geçti üzerimizden artık yoksun bırakma beni senden saçlarımla süpürmeliyim sevgileri yar, yaren, yavuklu yoldaş gibi dayanmalısın omuzuma erguvan kokmalı terin kara imge'm güz çiçeğim soysuz sevdalara inat öyle gelmelisin ki bana sol yanın dağ olmalı dilerse dönmesin varsın dursun bu devri kâinat... Meral Vurgun |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hayal
kaşı gözü kara yüreği yara yarim mahzun bakışlarında yittiğim geç bulduğum, tez ulaşamadığım belli belirsiz her saatinde günün düşüyorsun ya us‘uma kah makine başında bir fabrikada kah göz altında sorguda ya da meydanlarında duraklarında kavga şehri sevda şehri Istanbul'lun sigara duman dalgalarına çiziyorum ya resmini orada öylece kalıyorsun: en güzel tabolusu dünyanın... yıllanmış şarap gibi öpüyorum dudaklarını bulut oluyorsun, yağmur oluyorsun ateş oluyor, yakarcasına içime akıyorsun sonra bir siren sesiyle yok oluyorsun ya birden iste o anları sorma sakın tarifi yok ağrıma gidiyor çok... işte bir tanem an olur düşersem aklına ben de olmadık anlarda ren kıyılarında ren suları gibi durgun (fırtına öncesidir bilesin) ve söyleme sakın sadece dinle ve sigara dumanı dalgalarina çiz resmimi varsın silsin vapur sesleri beni gözlerinden silemezler ya beni yüreğinden, silemezler ya seni yüreğimden... Eylül 2000 Meral Vurgun |
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hazan Zamanı
hazan zamanı şimdi yaprak dökümü yokluğun her anım başka bir hüzün türkümüzü yağmurlardan dinle kaç baharı,kaç yazı yoksun geçirdik yıllara sığmayan maceramız göç vakti göçmen kuşların şimdi uzaklara düşen bakışlarım izini taşır senli zamanların ne zaman gözlerim düşse kana bulanır bu nehir gül çehre hasretim gelir sana ya bırak akayım okyanuslara ya göm beni yüreğindeki mezara yeşilden ala sevdalı asi bir gelincik şimdi yüreğim savrulur gider fırtına misali bir kızıl karanfilim ben direncin sembolü sabrımda sevda gelişin dündü, gidişin bu gün ne zaman düşse adın dilime vurgun olur, isyan çağlarım saat o saat sevdiğim, gün o gün dünden bu güne sen ve ben... Meral Vurgun |
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hep Dirilmek İçin
delik deşik şimdi sözcükler kılıçla kesmiş ortaçağdan yüreğimin izlerini biçip geçmişler sanki mavi güzellikleri oysa çim yeşiliydi sana yazdigim her dize susuyorum artık sen de susmalısın ki, dinleyebilesin şarkılarımı tek cümlelik bir zamandır yaşamışlığım ya da yaşamamışlığımın her hecesi elbet vardır ömrümün bir yerlerinden kalma en değerli hazinem gibi sakladığım küçük bir anım belki de yaşanmış bir tek gecesi hayatımın hoyrat bir rüzgar gibi içime dolduramadığım ya da yağmur gibi köpürtüp içimden taşıramadığım sen hep uzaktın... oysa katıp önüne bir küheylan gibi o en büyük silahını gelseydin eğer kıyasıya bir çatışmada düşer ölürdük seninle hep dirilmek için yeniden, yeniden ölürdük... Meral Vurgun |
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Her Mevsim Hüzün
ham bir meyve misali koparıp dişlerken etimi aşk kökü sökülmüş bir çiğdem gibi soldu yüzümde güneş gittin... çığlığı kaldı yüreğinin kulağımda şimdi bütün sesler pusularda çakal uluması genzimizde yanık kokularıyla kekremsi bir yudum sevda taşımıştık Eylül’den sen erişilmezliğinle mağrur ve galip ben yitirdiklerimle masum ve mağlup dört mevsim oniki aya sığdıramamıştık hüznü hep yeni baştan yazmıştık öyküsünü her gülüşün şimdi sana seni haykırıyorum şair bu günah benimse eğer yemin olsun Tanrı'sız başıma kollarım yeşil sarmaşık bir kara ağaç gövdesi gibi saracağım tenini... Meral Vurgun |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hoş Geldin Mavim
hoş geldin mavim cehenneminde gelincikler açmış açıktır kapım kokunu aldım bin yıllardır susuzum büyüyen çığlar gibisin ömrüme ömür bedenime can damarıma kandır öpüşlerin sevmelerime yasla başını çöller yağmura muhtaçmış bin yıllardır beklediğim çiy damlası gibi düş yüreğime kirlenmiş varlık’ların var’larını süpür tarihin yüzünü aşk ile yıka istemem senden gayrı hazine bir ateş yak dağlarında yüreğinin Demirci Kawa yeniden doğsun dehle Dehak’ları, sür yurdundan gürül gürül gökyüzü sevda yağsın hoş geldin mavim yazmamın al oyası kalemimden adın düşüyor sayfalar gökkuşağının yedi rengi adı konmamış şiirler adadım sana ömrümün iklimleri maviye çalar güneşin dağlarıma şavkımış karlar eritmiş bahar getirmişsin yitirilmişlerimiz yarım kalmışlarımız adına ne var ne yoksa senden öte senden yana sevdaya dairleri heybende getirmişsin namus borcum yazgımdır iki kaşının arasından öpmek hükmü verilmiş eğ başını dudaklarıma karayağız bakışın Anadolu’m gülüşün biçilmemiş başak sevdanın dili anadilim türküler seni söylesin teller seni inlesin dört bir yandan sarayım yüreğini hasreti kalmasın umudun hoş geldin mavim bana beni getirdin bütün yaralarını kanat gözlerime kanat ki alnın yaylasında çiğdemler açsın iklimsiz mavi karlı boranlı başım şimdi içimde bir haylaz çocuk çıldırıyor büyümelerdeyim duman içir doruklarından sarhoş et beni Neyzen ile Nesimi’ye eyle selamı gülüşüne yaslandığım delirip delirip uslanmadığım us’umu sustur yüreğim döksün kelamı hoş geldin mavim yüzün memleketim ekinleri tapınaklarına sığınmak isterim yurtsuz koma beni sana ömrümü sundum baş koydum gelişine çingene gülüşlerimle koynunda ölümüne yaşamanın adı ol böyle sevdalar görmemiş bu eller bu dağlar soğuk bu mevsim sığmıyor iklimlere birikmiş üşümelerim bedenime çal kibriti tutuşsun bozkırların külümsü renkleri yak bütün *******i yak ki kıvılcımlar yalımlansın büyüsün, büyüsün, büyüsün... hoş geldin mavim asi bir kız doğurmuş yeditepeli şehir büyümemiş kökleri saksıda yaylalarına götür turna sürüleriyle havalansın gezdir bütün iklimlerini hayatın iki damla yaş dök dört mevsim yaz-bahar nasıl yeşerir çiçeklenirim gör hoş geldin mavim selam et yarınlara alınacak öcümüz var zamandan okyanus gibisin bencileyin öyle derin, öyle dolu dudakların volkan parçala kraterleri lav lav savrul savruldukça çoğal çoğaldıkça dağıl dağıldıkça çözül çözüldükçe birik biriktikçe büyü bana... hoş geldin mavim karşılığım sensin sana yaşamaya geldim öpsem tutuşursun tepeden tırnağa alev alır yanarsın kirpiklerin hasret bulutu dök bana içinde bin yıllardır biriken yağmuru her damlada deniz olsun gözlerim günahkar dünyanın kiri yıkansın çağın yüzü sevda ile aklansın hoş geldin mavim nefesin soluğuma rüzgarları gülüşün dağ nergizleri getirdi doruklarım çırılçıplak bahar şimdi hoş geldin mavim düşürdüğün çığlar kadar seviyorum seni... Meral Vurgun |
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hüznünde Gül Açsın
Aysun Özmen'e ithafımdır... avuçlarında dolu dizgin bir gençlik yüreğinde çocukluğunu taşırsın an olur kararır bütün ufuklar umutlar atomlara bölünür dibe vurur tortusu hırçın dalgaların silik silüetler sislenir gözlerinde gülen yüzünde hüznün tebessümü gizlenir misyonun bin yıllar önceden çizilmiş birileri yazmıştır kaderini ölümüne sevda yangınları küllenmiştir içinde geceye düşerken bir yanın bir yanın allar içinde edalanır kendinden kaçıp kendine sığınmalar boşunadır tenini kurutur, çatlatır içinde yanan ateş sığmazsın kendi içine bile ay gömülürken en kara yerine gecenin hiç beklemezken sen yavru bir serçe konar pencerene gagasında bir yudum sevgi bir dost selamı damıtır yüreğine aç alarala perdelerini sonuna kadar yüreğimi getirdim sana tarihin bütün sevdaları içinde saklı hadi kaldır kadehini, bak gözlerime aşka iç son yudumu sonra çarp duvarlarına yüreğinin paramparça kırılsın, dağılsın... saplansın göğsüne sevda yürekli bir adamın gün yüzlü kadın sana yldızlardan libaslar biçeceğim kadehime dök incilerini bir solukta içeceğim... Meral Vurgun |
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hüzün İmgesi
düştü mü bastığın topraklara güz yağmurları göletlerde biriken sular bulanıp aktı mı yüreğinin yamaçlarından coşup yürüdü mü ırmaklara kaldı mı yürüdüğün yollarda göçebe kuşların ayak izleri solarken bakışlarında gözlerimin feri estimi gül çehre yüzünde hazan yelleri dökülüp avuçlarına yıldızlar yaktı mı ellerini gülüşün asılı kalmş aynalarımda bakışın ay yangını, harman yeri alnın çizgi çizgi güz çiçeği gözlerin hüzün imgesi sılam sen olsan ne fayda istesem de gelemem ki adını sıla koysam ne fayda ha desem dilim kekrelenir ben sizin elleri türkülerinden bilirim en yanık türküler dağlarında yazılır ülkemin senin türkün hasretimin türküsü adı sıla, tadı gurbet bir yaralı ezgi ıralanır yürek yaralı dinle ayak seslerini aşkın şafaklar yarınlara gebe güneş salkım salkım süzülür al bir ışık saçılır gül üstüne özgürlüğün koynuna doğar ülkem uyanır dağlar uykusundan bahar yürür... pencerende akşam sefaları ışmar eder güne usul usul özlem iner gözlerine posta kuşları havalanır yüreğinden bir ince yel vurur yüzüne ay karam bilirsin! nasıl vurgunum nasıl hasretim sana bir hoşum yine yine bu kara gün amansız bir geceye gebe gitme dayanamam dayanamam gitme bu gece... Meral Vurgun |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|