|
Hayat Dersleri Hayata Dair Ne Varsa..Hikayeler,özlü sözler,şiirler,efsaneler.. |
|
Konu Seçenekleri | Görünüm Şekli |
10-09-2009, 04:14 PM | #1 |
ÇaKaL Üye
Kayit Tarihi: Aug 2009
Nerden: oOOGehennaOOo
Yaş: 35
Mesajlari: 1,226
Teşekkür Etme: 11 Teşekkür Edilme: 32 Teşekkür Aldığı Konusu: 26
Üye No: 88099
Rep Power: 1389
Rep Puanı : 2914
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Arkadaşlar beni biraz dinlermisiniz !!!!
arkadaşlar beni biraz dinlermisiniz !!!! Bazen birileri kulağımıza fısıldar* bazen de birileri avazının çıktığı kadar haykırır: Dinle beni !.. Bu yazıda sizlere dinlemenin öneminden bahsetmek istiyorum. Biliyorum* bu konu ile ilgili onlarca* belki de yüzlerce yazı okumuş veya bir yerlerde bir şeyler duymuşsunuzdur. Bu* çok normal. Çünkü insanoğlu* dinlemenin önemini ne kadar bilse de* gerek toplumsal niteliklerimizden gerekse alışkanlıklarımızdan dolayı uygulamıyor.
İşte bu nedenle yıllardır dinlemenin önemi vurgulanıyor* bu konuya dikkat çekilmeye çalışılıyor.Sizlere başımdan geçen bir olayı aktarmak istiyorum: 2005 yılında oldukça büyük bir tekstil tesisinde fabrika çalışanlarına bir dizi eğitimler gerçekleştiriyordum. Eğitimin konusu ise motivasyon üzerine odaklıydı. Eğitim* fabrikanın içerisindeki bir seminer salonunda gerçekleşiyordu. Katılımcı sayısı ise oldukça fazlaydı ve bir grupta yaklaşık 40 katılımcı ile çalışıyordum. İşte bu grupların biriydi. Sabah 09.30’da eğitime başladık. Başlar başlamazda iki kişiden oluşan küçük gruplarla bir çalışma gerçekleştiriliyor ve herkes bu çalışmaları ile ilgili fikirlerini sırayla aktarıyordu. Sanırım 10 ya da 12. katılımcıya sıra geldiğinde karşımda yüzüme tuhaf bir ifade ile gözlerini dikip bakan biri vardı. Gayri ihtiyari “Evet* söz sizde” dedim. Aldığım tepki ise çok ilginçti. Söz konusu katılımcı yüksek ve sert bir ses tonuyla; “Hocam*” dedi ve gömleğinin cebinden dörde katlanmış bir kağıdı bana uzatarak aynı ses tonuyla devam etti. “Hocam* oku bunu!” Hani bazen kısa süreli şoklar yaşarsınız ya* işte bu da onlardan biriydi benim için. Düşünsenize* eğitim veriyorsunuz ve ilk 20. dakikada bir katılımcı size bir mektup uzatıyor. Hem de erkek! İnsanın aklına bir çok şey geliyor elbette. İçinden dedim ki; “Yapma yahu! Daha ilk gün ve ilk saat* bari şimdi yapma* işimiz var seninle herhalde”. Her neyse* bana uzattığı kağıdı gülümseyerek almaya çalışırken* o devam etti : “Hocam* ben ruh hastasıyım” Yaşadığım şok yavaş yavaş yerini kabusa bırakıyordu sanki. Kağıdı aldım* açtım ve gerçekten de hissettiğim sanki kabusta olduğumdu. Çünkü kağıtta şu yazıyordu: “Major Depresif !” ve devamında: “Kapalı yerde kalamaz* yalnız dolaşamaz* tehlikeli!”. Tüm içtenliğimle söylüyorum* ne hissettiğimi bilemezsiniz* çünkü bende hayatımda ilk defa böyle bir olay ile karşılaşıyordum. Bir an ne yapacağımı bilemedim ve bana raporunu uzatan bu katılımcıya bakışlarımla “Ne yapmalıyım?” demeye çalışırken o devam etti. “Hocam* bu benim raporum. Ben burada uzun süre duramam* dışarı çıkmalıyım* sigara içmeliyim* ilaçlarımı içmeliyim. Duramam ben burada.” Sigara içmememe rağmen tiryakilerin düşkünlüğünü anlıyordum. Fabrika içinde sigara içmek kimyevi madde ve tekstil ürünlerinden dolayı kesinlikle yasaktı ve içenlerin yaklaşık 7-8 dakikalık bir mesafe yürümeleri ve bahçeye çıkmaları gerekiyordu ki* bu eğitimdeki normal araları son derece kısıtlayıcı bir durumdu. Bir yandan da bu kişinin rahatsızlığını düşünürsek. Birkaç saniye düşündükten sonra cevap verdim. “-Tabii ki* sen istediğin zaman çıkabilirsin* bana gözünü kırp ve istediğin zaman çık” dedim. Ancak bu cevabım kendimi tatmin etmemişti. Çünkü o katılımcıyı kaybetmeyi göze almıştım ve bu ilkesel olarak bana uygun değildi. sadece ona odaklansam da diğerlerini kaybetme riskim vardı. Bana tek yol kalıyordu* raporunun ya da rahatsızlığının ona olan davranışlarımı farklılaştırmama neden olmamasına çalışmak. Yani ona da herkesten farksız davranmak. Aynen bu şekilde devam ettim eğitime. Benim için o ve diğerleri aynıydı. Söz almak istediğinde herkes gibi bekletmeden söz vermeye çalıştım* söylediklerini dinledim ve diğer katılımcılarında dinlemesini sağladım. Bir süre sonra şunu gözlemledim* hiç dışarı çıkmamıştı. Aralarda dahi o arkadaşlarını toparlayıp sınıfa sokuyordu* aktif katılımcıydı. Ertesi sabah en erken de o gelmişti. Bu durumdan dolayı çok mutluydum. Ancak asıl mutluluğum ve hayatımın dersi ikinci günün sonunda vedalaşırken ortaya çıktı. Eğitim bitmişti* sırayla herkesle vedalaştım ve en son o kalmıştı. Bana doğru geldi ve; “Hocam* teşekkür ederim” dedi ve devam etti. “Bana çok ama çok yardımcı oldunuz* uzun zamandır ilk defa kendimi bu kadar rahat hissettim.” Çok şaşırmıştım. “Ben… Ben sana ne yaptım ki?” diye sordum. Cevabı ise* işte bu yazının ana fikrinin önemini ve benimde en önemli hayat dersimi net bir şekilde anlatıyordu. “Beni dinlediniz... Beni kimse dinlemiyor biliyor musunuz? Hasta olduğum için herkes benden kaçıp gidiyor ve insanların beni dinlememesi beni çıldırtıyor. Buna dayanamıyorum. Ama siz hep beni dinlediniz. Bu benim için en değerli duygu* birinin beni dinlemesi için neredeyse insanlara yalvarıyorum ama kimse beni dinlemiyor. Beni dinlediniz ya… Size teşekkür ederim.” Evet bu benim hayat dersimdi. Dinlemenin ne kadar önemli bir olgu olduğu bir kez de böyle çıkmıştı benim karşıma. “İnsanın iki kulağına karşılık* bir ağzı vardır.” Neden mi? ‘İki dinle* bir konuş’ diye. Ama biz genelde ne yapıyoruz? Dinlemiyoruz. Dinlemeden konuşmaya çalışıyoruz. Anlamadan anlaşılmaya çalışıyoruz. O halde bu bizim gerçek ve içten iletişimler kurmamızı da engellemiyor mu? Dinlemek saygıya giden en etkin yol. Çalışanlarında* çocuklarında* ev hanımlarının da* sokaktaki insanlarında en temel beklentisi bu değil mi? Dinlenilmek. Herkes dinlenilmek ister. Eğer bir insana gerçekten değer veriyorsanız* vermek istiyorsanız* değer verdiğinizi belli etmek istiyorsanız* yapacağınız bir tek şey var. Karşınızdakine kayıtsız şartsız konsantre olmak ve etkili bir şekilde dinlemek. Ama* işitmek ile dinlemeyi karıştırmadan dinlemek. İşitmek* çevredeki sesleri duymak ama dinlemek bu duyulanlara anlam yüklemek demektir. İşimize geldiği gibi dinlemekten vazgeçelim* yalnızca duymak istediklerimizi duymaktan vazgeçelim. karşımızdakini yüreğimizle* beynimizle* her şeyimizle dinleyelim. insanları ne kadar etkili ve içten bir şekilde dinleyebilirsek* insanların içerisindeki iyi yanları da ortaya çıkartmanın anahtarlarını* karşımızdakinin dilinin altındaki baklaları* görünen ihtiyacının arkasındaki gerçek ihtiyacı da ortaya çıkarabilme becerisine sahip oluruz. Dinlemek değil sorunların azaltılmasında* sorunların çıkmaması için en önemli kavramlardan biridir. Çünkü kişilerarası iletişim becerisin geliştirmenin* içten ve etkili bir şekilde gerçek iletişimler kurabilmenin en önemli yolu dinlemeyi bilmektir. Ne cevap vermeyi düşünmeden dinlemek* ne söylerse söylesin* kim olursa olsun* önyargısız* saygıyla* içten dinlemek. Farklı insanları da dinlemek. herkes dinlemeye değer* çünkü herkesten alınabilecek* öğrenilebilecek çok ama çok şey vardır. Herkesin söyleyecek* anlatacak çok şeyi vardır. Hayat bir fırsatlar dünyasıdır* ama bu fırsatlar ancak hazır olana gelir. Bu durumda bizim hazır olma düzeyimiz ise dinleme becerimizin kalitesiyle doğru orantılıdır. Sevdiğinizi* eşinizi* çocuğunuzu* çalışanınızı* patronunuzu* çaycıyı* garsonu* sokaktaki adamı* yoldaki kadını... Kimi olursa olsun dinleyin. Satış alanında çalışanlar; müşterinizi dinleyin* iyi satıcı çok konuşan değil* çok iyi dinleyen satıcıdır. Anneler ve babalar; çocuğunuzu dinleyin. Bakın doğduğundan beri kendini dinletebilmek için her yolu deniyor. Sevdiğinizi belli etmek için anahtar kelime dinlemektir. Yöneticiler; çalışanlarınızı dinleyin* en büyük ihtiyaçları herkesin olduğu gibi onlarında dinlenilmektir çünkü. Herkesi dinlemeye değer* çünkü aklın yolu kulaklardan geçer. Sözlerimi burada* noktalarken herkesin bildiği bir dörtlüğü tekrar hatırlatmadan geçemeyeceğim; Bilmek için bakmak* Bakmak için görmek* Görmek için anlamak* Anlamak için ise dinlemek gereklidir. Dinleyin... Lütfen insanları dinleyin... Sizin de olduğu gibi* hepimizin dinlenilmeye çok hem de çok ihtiyacı var... |
Bu Konudaki Online üyeler: 1 (Üye Sayisi : 0 Ziyaretçi Sayisi : 1) | |
|
|