03-01-2009, 12:39 PM | #91 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Jun 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 50,905
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 143 Teşekkür Aldığı Konusu: 89
Üye No: 43266
Rep Power: 12045
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Yine sana sesleneceğim
Senin kim olduğunu hiç bilmeden Senin kim olduğunu en çok bilerek İsyankar zambakların çılgın nilüferlerin Dört nala açan kiraz çiçeklerinin Dudak kıvrımlarına yoldaş olacağım Sarı bir hüzün kızıl bir gurur Ve siyah bir öfkeyle konuşacağım sana Sana oklardan değil yaylardan bahsedeceğim Gülün dikeninden değil Gülleri ve dikenleri doğurmaktan yorulmayacağım Topraktan söz açacağım Akan su gelmeyecek kelimelerime Suyu şefkatle kucaklayan damlaları dinlendireceğim ............ Yine sana sesleneceğim Senin kim olduğunu hiç bilmeden Bilmek istemeden ......... Alaattin'in sihirli lambasından çıkan cin bana gelseydi Ve ne dilersem dilememi isteseydi Hiçbir şeyi elde etmeyi dilemezdim Bir şeyden vazgeçmek isterdim sadece Hayatta bir şeyden vazgeçmek lutfedilseydi Bedeli her şeyim olsa bile Sana seslenmekten vazgeçmek isterdim Garip değil mi sana seslenmekten vazgeçtiğimi Bundan hoşlandığımı düşünüyorsun belki de Oysa sana seslenmek bütün hesaplarımı gördüğüm şu dünyadaki Tek geride kalmış hesap benim için Bu dünyadaki tek yük Bu seslenişin kalbini avucumda tutabilmek Kürek mahkumu için kürek neyse Benim için de sana seslenmek o Bir yandan gemiyi ufka ulaştırmanın tek yolu Öbür yandan bileklerimden sızan kanların Gönlümü işgale yönlendiği bir rotanın can suyu Oysa ben sana kürekten değil gemiden bahsetmek isterdim Atalarım bana kadınlara gökyüzünü Gemileri ve yelkenleri anlatmayı öğrettiler Sen kürekleri yağlı urganları Geceyi siyaha gömen fırtınaları öğretmeye çalışıyorsun Sana ellerimle dokunarak gözlerimle okşayarak Göstermek istedim Rüzgarla şişen beyaz yelkenleri Ama senin vaktin yoktu Ben bunu hiç anlayamadım Kavmimin kadınları bana öğretmediler ki Bazı kadınların beyaz apletlerden daha çok Siyah apletleri sevebileceğini ............. Sana sesleniyorum Ve gözlerin bileklerimden parmak uçlarına Toplanmış kan pıhtılarını seyrediyor Kürekleri bırakamıyorum Önce yücelttiğin sonra terkettiğin aşkın onuru için Kalemi bir an elimden düşürmüyorum Ankara Kalesi’nin önünde Sana sesleniyorum .............. Benden kaçıp cennete gitmek isteseydin Seni cennetin kapısına kadar götürürdüm Bana gelmek için seni korkutan cehennem olsaydı Cehennemle konuşur Seni ona anlatabilirdim Oysa sen ne cenneti isteyebilecek kadar aşık oldun Ne de cehennemi isteyebilecek kadar ayrılık Seviyorum seni ama dedin Hoşçakal diye ekledin Şimdi gitmeye mecburum Belki yine gelirim, umarım gelirim Son söz oldu Cennet ve cehennemin dillerini Savaş naralarını ve aşk şiirlerini Gazelleri ve boleroları öğreten atalarım Senin sözlerinin anlamını öğretmediler Hiçbir şey söylemeden gittin Ayrılığın dilsiz olduğunu ben senden öğrendim Dilsiz olanın yaşayabileceğini sen öğrettin bana Ve kalemimle ilk defa yavan gözlerle baktın Yine yeniden sadece sana sesleneceğim Müebbet bir aşk dışında Bildiğim tüm duygularımı terkedeceğim Sana sesleneceğim yine Seni sadece kuru bir sevgiyle değil Derin bir hüzünle binlerce yıllık bir gururla Ve pervasız bir öfke ile sevdiğimi duyuyor musun Mütevazi bir sevgiyle değil Küstah bir aşkla sevdim seni Ben Oosmanlı gibi Kollarımın yetişmediği bir aşkı kucaklamaya çalışırken Ölen köprülerin ülkesindeki Venedikteki son sancağı Kışın üşümemek için şal yaptın kendine Neden bilmiyorum özlemin artıyor içimde Gün geçtikçe eksilir demiştim oysa Atalarımın öğrettiklerine de ters düşse de Sana inanırım bilirsin Zamanla unutursun demiştim Niye daha derinleşiyor öyleyse Derinleşiyor özlemin Ve gönlümde bir iç savaşta dökülen kanları Coşturuyor ayrılık sözlerin Öfkelerimin kararlılığını Aşka katık ederek konuşacağım Bedenim bu dünyayı terkedene kadar ............ Öyle sanıyorum ki Hüzünle ve acıyla pek barışık olmadığın için Benden uzun yaşayacaksın Benden sonra kelimelerim gelecek gönlüne Onların benden geldiğini bir tek sen bileceksin Küstah bir aşkla seveceğim seni Ben savaş ve ölümle haşir neşir olan Kelimeler dışındakileri unutmaya gayret edceğim ÖMrün geri kalınında Sana sesleneceğim yine Ben seni beyrut gibi sevdim ama Sana ne Mağribi ne de Manhatten'i anlatamadım Bağdat ve Şam'ı işgale yeltenmişken Venedik! ten gelen ihanet tarumar etti ordularımı Sarı bir keder, kızıl bir kibir, siyah bir isyanla konuşacağım sana Senin kim olduğunu hiç bilmeden Ağlayan zambakların dudak kıvrımlarına yoldaş olacağım Senin kim olduğunu en çok bilerek Kavmimin bana vaadettiği tüm aşkları terkedeceğim Müebbet bir aşk, Sarı bir hüzün Kızıl bir gurur ve siyah bir öfkeyle konuşacağım Bu dünyayı terketme müjdesi gelene kadar .......... Hüznü, gururu ve öfkeyi bilseydin keşke Hüznün beni aşan taşkınlığını Gururumun binlerce yıl önceden miras kalmış hoyratlığını Öfkelerimin hiçbir zaman sona ermeyecek ve azalmayacak kararlılığını Anlayabilseydin Anlatabilirdim sana Seninle yaşanan bir aşktan sonra Ayrılığın ölüm bile olsa Mavi bir ölüm olacağını |
03-01-2009, 12:39 PM | #92 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Jun 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 50,905
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 143 Teşekkür Aldığı Konusu: 89
Üye No: 43266
Rep Power: 12045
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Gel otur yamacima
Seni sana anlatayim.. Ben seni cok eskilerden bilirim.. Piriltisini ruhunun gostermeye geldim Ruyalarina girecegim Aski ne kadar ozledigini anlatacagim sana.. Asik olmaktan ne kadar cok korktugunu, Ozlem buyudukce nasil daha cok korktugunu, Korktukca nasil umudunu karartigini anlatacagim sana.. Gel sana mutsuzluguna dokunmani ogretecegim.. Gel otur yuregimin kiyisina Zayifligini anlatacagim sana.. Haykirmak istedigin Ama icinde sakladigin zayifliklarini anlatacagim.. Sana zayifliklarini bilmenin , Seni ne kadar guclendirecegini anlatacagim.. Sana senin bildiginden fazlasini anlatmayacagim..... Sadece senin sozlerin, Senin yuregin, Senin bakislarin olacagim.. Sana seni gosterecegim.. Gel gece yastiga basini koydugunda Kurdugun dusleri anlatacagim.. Kurdugun duslerden ne kadar korktugunu da gosterecegim.. Korkunun sonunun olmadigini fisildyacagim uykularina.. Bun aslinda bildigini soyleyecegim sana.. Kactikca ,kactigin yerde Daha cok kacman gereken seni bulacaginida soyleyecegim.. Ne zamandir ruhuna kimsenin dokunmadigini anlatacagim.... Gel sana asik olanlari elinin tersiyle ittigini Ama asil asik olmak istedigini anlatacagim.. Aasik olunca nasil bir nehir gibi deli akacagini Nasil bir ruzgar gibi esecegini anlatacagim.. Sel olacagini, Cig olacagini anlatacagim.. Kendini bulmak icin ask yolunda Nasil yikintilarin ustunde yuruyecegini anlatacagim.. Bunu senin nasilda bildigini, Nasil yeniden korktugunu, Bildikce nasil da yuregini gomdugunu anlatacagim.. ******* boyunca sevismelere nasil dus buyuttugunu anlatacagim.. Gel otur ruhumun renklerinin yanina.. Anlatacaklarimin seni nasil korkutacagini anlatayim.. Bu yalanci mutluluk oyununu bozacagimdan, Sendeki ogercek sene dokunacagimdan nasil korkacagini anlatayim.. Sonra sana dair her cumleden sonra, Her korku engelini gectikten sonra, Zaten senin bildigin Bildigini sakladigin seni ne kadar sevecegini anlatayim sana.. Haydigel kacislarini sonlandir..... Anlatayim seni sana..... alinti |
03-01-2009, 12:40 PM | #93 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Jun 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 50,905
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 143 Teşekkür Aldığı Konusu: 89
Üye No: 43266
Rep Power: 12045
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Aslında ben değildim?
Bir şey olmamış gibi davranan Binbir umutla her yeniden doğan Uçmayı yeni öğrenmiş kuşçasına İçinde çoşku dolup taşan Ve haykırmamak için kendini zor tutan Ben değildim İtiraf ediyorum Bendim `yok bir şeyim` diyerek gülümseyen Savaştan çıkıp ta bir çıkmaz içinde kalan Bendim O` nu arayan Bir adım geride olan Kabul ediyorum Ben idim ! Bilmek zorunda olduğum Ve Aklımdan çıkaramadığım/çıkarmadığım Şeylerde vardı Bir gün dahi silmesini başaramadığım Zihnimde Bazı şeyler söylenmese daha iyi olur Evet doğrudur Ama bilmeni istedim sadece O` ben değildim |
03-01-2009, 12:40 PM | #94 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Jun 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 50,905
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 143 Teşekkür Aldığı Konusu: 89
Üye No: 43266
Rep Power: 12045
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
.:.Seni Sevmek icin Seni Yasamak Lazim .:.
Seni Sevmek icin Seni Yasamak Lazim Issız bir sahilde bomboş bir bankta aklıma gelse gözlerin fırtına kopsa,bir yağmur yağsa da ıslansa iliklerim kurarken hayalini ve düşlerken seni ve vururken yüreğime en hırçın dalgalar ipe hasret idamlık gibi, hep bekliyorum seni seni görebilmek için geliyorum aynı sokağa ağlarken gözyaşlarım düşmüyor senin bastığın toprağa avucumda umutlarım, beklerken kapını sabahlara kadar ve gömerken kalemimi mısralara sana hasret idamlık gibi, hep bekliyorum seni sensin beni pencereler önünde, seni beklemeye mahkum eden ne zaman döneceksin? ben cezamı çoktan çektim. sigaramdaki zehir gibisin dün içimi, bugün beynimi yarınsa bedenimi kemireceksin sessizliğim,sukutun göstergesi ve sedamın, sesimin kısıldığı an dikenine sarılmış bir gül ve toprak kokusu beyazına hasret siyah, siyahın cümbüşünde buz mavisi dumana bulanmış sarı İstanbul’a küsmüş gri ve kırmızıya çalan yeşil, senin rengindi belki ama sen gideli yeşile ne kırmıza çaldı ne buz mavisi cümbüşünde siyahın nede siyah hasret beyaza hasret kalan yalnızca bendim sen gittiğin günden beri… …sen gittiğin günden beri her sabah geceyi ve her gece gibi sabahı bekledim sensiz geçen her gün için bir çentik her çentiğin başına bir hafta çizdim her iki kelimenin başına adını ve sonuna bir ünlem koydum belki dönersin diye…… her hecenin bir kelimeye benzediği ama kelimelerin hiçbir anlam ifade etmediği, bir romandaki hayal kahramanı gibiyim gözyaşlarım sanki sen okudukça akacakmış gibi sanki sen okudukça yitip gidecek bu beden bitecek elbet, bu romanında bir son olduğu zaman gelecek o da benim gibi anlayacak sensizliği ve sonun yanında hiçbir zaman bir mutlu olmayacak yine sensiz sonu olan bir şiir ben kaybeden kahraman, siyah galip beyaza, İstanbul’u silmiş gri, haftalar ay, aylar yıl olmuş duvarlarda. yağmurda ıslanmamış iliklerim, yine pencereler önündeyim, ip çekmişler sana hasret bedenime. ağlamışım… gözyaşlarım yalnız kendini yakmış aslında ben seni hiç sevmemişim. Çünkü seni sevmek için Seni yaşamak lazım… |
03-01-2009, 12:40 PM | #95 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Jun 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 50,905
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 143 Teşekkür Aldığı Konusu: 89
Üye No: 43266
Rep Power: 12045
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Yuregime Kazıdım Seni
Eğer çıkıp gideceksen günün birinde hayatımdan, Durma şimdi git! ....Ve arkana bile bakmadan... Yüreğime kazınan ve Silinmeyen acılar bırakmadan...git Eğer gitmiyorum diyebiliyorsan kal. ama, sonsuza dek, Ne olursa olsun.engellere takılmadan, bir ömür boyu kal. ya hep benim ol... ya da hiç..... anlıyor musun? Gelip gitmelere, Yarım kalan aşklara Tahammülüm yok artık benim Öylesine sev ki eğer seveceksen; Varlığım nefesin kadar içinde olsun. Öyle bir bak ki gözlerime; eğer bakacaksan Varlığın vazgeçilmezim olsun. Ömür boyu sev seveceksen.... yoksa; ... çek git hayatımdan,düşlerimden,düşüncelerimden... Kendinden hiç bir kalıntı bırakma,topla git neyin varsa varlığımda. Yalnızca beni bırak bana. Yalnızlığımla beraber yeni düşlere sal beni... kalacak kadar yürekli değilsen eğer... Sevdiğime pişman etmeden Git. Gideceksen.... Ahımı Almadan Git! ! ! ! Bırak Beni Kendimle Erkekçe kalırım ben gene de tek başıma.. Ama söyle lütfen.söyle...susma ne olur Yüreğime kazıdım seni de..hadi durma Aynı Benim Gibi..çünkü ben seni YÜREĞİME KAZIDIM... |
03-01-2009, 12:40 PM | #96 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Jun 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 50,905
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 143 Teşekkür Aldığı Konusu: 89
Üye No: 43266
Rep Power: 12045
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Sensizlikten Yoruldum İnan
Sana Kapamadım kalbimin kapısını Gülüşlerini unutmadım Sen Düşlerimde olmadan nefes alamam ki Rüzgârın yön değiştirdiği yerdeyim şimdi Sensizlikteyim Dudaklarımı aralayıp Hep söylediğim kelimelerdesin Özlemlerimde, hasretimde, yalnızlığımdasın Uykularımın en yorgun zamanlarında Uyanıp ansızın gece yarıları Yüzüme düşen sensizliğin hüznündesin Unuttum sanma, Ben nerde yaşıyorsam sen ordasın Sana ne yazsam Ve ne kadar anlatamasam dostlarıma Bir o kadar büyürsün içimde Ve bir o kadar gizemli Şimdi Hüznümün başa çıkılmaz anında Bir sigara yakmalıyım önce Kuytu akşamların Senli vakitlerini düşleyip Sesini anımsamalıyım yine Tebessüm etmeliyim Ve dünyanın en şanslı şairi olmalıyım Sırf seni sevdiğim için ve sana yazılan her duygum okunduğu için Onur duymalıyım Gittin biliyorum Beni yiyip bitiren bir merak, Yüzünü göremediğim günlerin acısı kalbimde Ellerinde olamamamın çaresizliği Ve yalnızlığımın baki kalması Hep acı verecek biliyorum Gündüzlerin aydınlığında Kısıp gözlerimi semaya bakıp Bir parça bulut arayacak gözlerim Umut ederek yağmurun değmesini tenime Bekleyeceğim. Senin için yanan tenime Biliyorum, Dokunmayacaksın Kayıp şehirlerin Karanlık sokaklarında çaresiz kaldım Ayaklarımda umudumun ağır prangaları Ellerimde yokluğunun kelepçeleri Kimselerin bulamayacağı bir yerdeyim Sendeyim Sana en az pencerene gelen bir serçe Yolda gördüğün bir çocuk Sahilde tek başına oturduğun bir bank Gizli gizli ağladığını gören bir ayna Ellerinden dudaklarına değen bir sigara Üzerine alelacele giydiğin bir elbise Uyumak için Ellerinle bir sevgiliyi sardığın gibi sardığın bir yastık Gözlerine düşen uykusuzluk Okuduğun bir kitap Canını sıkan bir insan Öpülesi dudaklarınla ısırdığın bir erik Ve hep beklediğin Hayallerini süslediğin o sevgili kadar yakın olmak istedim Biliyorum ben sana dokunamadan Avuçlarında bir hayatı tadamayacağım Biliyorum Sensizliğin karanlıklarında şiirler yazıp Her şeye rağmen içimde yaşayacaksın Senin yerin orası biliyorum Sokağımdan geçmesen de Kokunu duymasam da en güzel çiçeklerde Sırf yakın olmak adına Balkonundaki bir kaktüsün dikenlerinde Küçük ellerine batmak için Her zaman dua edeceğim Yoruldum inan Düşler kurmaktan Nefessiz kalmaktan Boş bir evde Yalnızlığın şarkılarını söylemekten bıktım Yoruldum inan Yoruldum sensizlikten Her sabah soğuk suyu vurup yüzüme Aynada kendimi mutsuz görmekten En güzel günlerinde baharın Sahillerde boş boş gezmekten Durup durup sana yazdığım şiirleri Duvarlara okumaktan Ve cevap beklemekten bıktım inan.. Seni seviyorum Seni özlüyorum Diye söyleyemediğim Telefonumun çalmasını beklerken Yüreğimin sesini duyamadığım Her an için kendime kızıyorum inan Sana da kızıyorum Beni bu boş âlemde Sevgisiz bıraktığın Yüzümü güldürmediğin için Sesinin kulaklarımı okşamasını Dokunamadığım teninde Olabilmeyi Şiirlerime güzelliğini yazmayı her fırsatta Ne kadar istiyorum bilsen Oysa Yoksun İçinde sana dokunamadığım Seninle olamadığım bir dünyada Bahar gelmiş Çiçekler açmış Gülmüş, ağlamışım ne önemi var Ben yokluğunda geçen zamanı Hiç yaşanmamış saydım Biliyorum Ölümüm seni düşünürken Ve yanımda olmadığın bir vakit Ansızın gelecek sen hiç acısını çekmediğin yokluğumda... Bilmeyeceksin bile öldüğümü Ben hiç tamamlanmamış sayacağım Gözlerimi kapattığım hayatımı Ve verdiğim son nefeste bile Acılar çekerken Seni arayacağım Biliyorum Gözlerimin baktığı Dudaklarımın seni sayıkladığı hiçbir yerde olmayacaksın Ölümün acısı hafif kalacak Sesini duyamadan çıkan canımdan Sen bensiz bir hayatı Bensiz geçen zamanı sevdin Hep gizemli kalmayı Kaçmayı Ve sevilmeyi sevdin Hiç çaba sarf etmedin Bir nebze olsun Cesaret edemedin sevmeyi beni Düşlerde bir masal Rüyalarda bir gizem kalmayı seçtin Olamadın benimle Bir kez yüzüme bakıp İçinden geldiği gibi Seni seviyorum Seni özlüyorum diyemedin Ben senli zamanların içinde Hep sevinçten gülen Heyecandan ne yaptığını bilmeyen İçi içine sığmayan koca bir adam değil de Oyuncağı eline verilmiş bir çocuk gibi Hep gülücükler saçtım Ağlayarak geçen koskoca bir zamana inat Dünyanın en güzel yeri gözlerinin içinde saklı Baharın yemyeşil dallarında artık hüzün var şimdi Rüzgârlar sesini kesmiş Ve yağmurlar boşa ıslatıyor kaldırımları Gözlerimin uykuya düştüğü Ve karanlığın aydınlığa hasret kaldığı yerdeyim Sensizlikteyim. |
03-01-2009, 12:40 PM | #97 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Jun 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 50,905
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 143 Teşekkür Aldığı Konusu: 89
Üye No: 43266
Rep Power: 12045
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ne Özlemekten Yoruldum Ne de Sensizlikten.!
Ne özlemekten yoruldum... Ne de sensizlikte duruldum... Kollarım yoruldu boşluğunu sarmaktan Borçlanmış gibi sensizliği yaşıyorum Yoruldum koşuşturmaktan... Aşkım nefesim hayatım... Sensiz bir hiçmiş gibi Boylu boyumca uzanıyorum yokluğuna Nefes alamadığım dar sokaklar buluyorum Adını arıyorum dağılmış çöp torbalarında Ateşler yakıyorum... Savuruyorum savruluyorum Dudağının üstündeki küçük yara izinde boğuluyorum Sensizim Seninleyim İçinde ve dışındayım Gidip geliyorum Uzaklaşıp sana koşuyorum Gelip kurtarmayacak mısın beni Uçurumlardayım... Sana düşüyorum Yorgun akşamlardayım sana doğuyorum İğneleri batıyor sabahların Söküp atıp sana uçuyorum Tutmayacak mısın beni... Ne özlemekten yoruldum Ne de sensizlikten Bitirmeyecek misin beni? Soyup atmayacak mısın hayata? Bir meleğin öpücüğüydü seninki Kirli, masum, yetmez, bitirmez... Bir öpücükle öksüz bırakmayacak mısın beni? |
03-01-2009, 12:41 PM | #98 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Jun 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 50,905
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 143 Teşekkür Aldığı Konusu: 89
Üye No: 43266
Rep Power: 12045
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
yoruldum
Yoruldum; anlaşılmamaktan, Sevdiklerimi, sevenlerimi "dost" yapmaya çalışmaktan, Yüreğime kulak tıkayıp mantıklı olmaya Çalışmaktan, Haksız ithamlarla yaralanmaktan. Yoruldum; sevgime hak ettiği değeri bulamamaktan, Güzel bildigim insanları bir bir hayatımdan çıkarmaktan, Sevdiğim gibi sevilmeyip, sevmeyi isteyip de sevememekten, incinmekten, yalnızlıktan, gözyaşlarından... Yoruldum; Dostluk limanımda huzur bulmayan okyanusun, beni bilmeden yaralamasından. Camdan bir vazo olan yüreğimin, her defasında parmaklarımın arasından kayıp tuzla buz olmasından. Dipsiz bir sevgi kuyusu bulduğunu zanneden sevgi çiceğimin, umutsuzca solmasından, Y- O - R - U - L - D - U - M |
03-01-2009, 12:41 PM | #99 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Jun 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 50,905
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 143 Teşekkür Aldığı Konusu: 89
Üye No: 43266
Rep Power: 12045
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Kadın adamı çok seviyordu...
Yemyeşil ovalarını verdi adama Yaşam fışkıran. Beni seviyor musun ? Evet, dedi adam... Güneşini, ayını verdi kadın Yıldızları taktı bir bir adamın omuzlarına... Beni seviyor musun ? Tabi, dedi adam... Kadın çağladı Gürül gürül akan pınarını verdi adama. Beni seviyor musun ? Elbette, dedi adam... Kadın bağlandı Yaşam ipini adama verdi. Bir oldular tek oldular adamla. Beni seviyor musun ? Biliyorsun, dedi adam... Kadın dağlarını verdi adama Tırmandılar doruklara. Beni seviyor musun? Aşağılara baktı adam zirveden. Başkalarını gördü Sustu adam... Ağladı kadın... Gözyaşını verdi adama Almadı adam... Kadın onurunu verdi adama Şaşırdı adam... Sordu yine usulca kadın Beni mi seviyorsun ? Onu da seviyorum seni de, dedi adam... Sustu kadın... Verecek bir şeyi kalmadığında... Senin yüreğine ihtiyacım var, dedi adam Başkasını sevebilmek için... Çıkarıp yüreğini verdi kadın. Korktu adam... Beni sevmiyor musun, dedi adam. Sesi yoktu kadının söyleyemezdi. Gözleri yoktu kadının ağlayamazdı. Kalbi yoktu kadının sevemezdi. Onuru yoktu kadının yaşayamazdı. ALINTI |
03-01-2009, 12:41 PM | #100 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Jun 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 50,905
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 143 Teşekkür Aldığı Konusu: 89
Üye No: 43266
Rep Power: 12045
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ve sonra....
Kırk atlı olarak,sırılsıklam ter içinde... Yalnış yere geldiğimizi anlayacağız.. Kırk gündür geldiğimiz mesafe, Kırk çeşit badire ve.... Kırk akla durgunluk veren tablo. Ama hayal kırıklığı değil. Kırk el tersiyle kırk alnı sıvazlayacak. Kırk hatta seksen,belkide bin yorgunluk damlası, Yere akacak.. En öndekimiz sadece ''geriye'' manasında, Bir işaretle yalnışlığı haber verecek.. Kırk atlı geriye döneceğiz. Ufukta kalakalacağız bronz heykeller gibi. Ardımızda dev bacalar,makineler,gürültü Ve dağ gibi binalar.. Bizi donduran tablo bu. ve Bronz heykelleri,hani önleden sonraları mehter müziği diye gürültü konserleri veren müzelere paylaştıracaklar. Bu mizanseni sık,sık düşünürüm.Bilinmeyen bir yerime ince bir sızı kaplanır. Ama biz.. O kırk kişi ölmedi.. Ölmedik.. Kılıcımız,atımız,kaftanımız hatta iri yapılı,onaltı kiloluk gürzleri havada saatlerce sallayabilen adaleli kollarımız, o tozlu müzelerde.. Ama kırk ruhu müzeye teslim etmek bizim harcımız değil. Çünkü... Türk'üz,Müslümanız.Ve yapacak işlerimiz var. Karar vermişsekte yaparız.. Daha söylemeye lüzüm yok .. BİZİ İYİ TANIRLAR.. O kırk ruh..Belki kırk bin ruh...Kimi bilmem hangi dağda çoban, Kimi simitçi,kimi talebe veya müdür. Kimiside benim gibi biçare,sabırsız.. Biz konuşmalıyız,gözlerimiz anlaşır. Gözyaşlarımız kurudu. Gönüllerimiz ağlar. Ve bir dağdan,bir dağa sevgi ırmakları akıtırız. Irmaklar coşarsa anlayın ki, AYAĞA KALKIYORUZ. Bazen durgun akar. O zaman dua edin kurumasın. İşte o çobana,müdüre,öğrenciye,simitçiye,herkese sesleniyorum; Ayrı yerlerde aynı sıkıntıları terliyoruz. Öyleyse uzatın ellerinizi.Ben ellerimi size doğru uzattım. Bekliyorum.. Lakin sabırsızım.. |
Bu Konudaki Online üyeler: 4 (Üye Sayisi : 0 Ziyaretçi Sayisi : 4) | |
|
|