![]() |
![]() |
#91 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() İstanbul ve Fetih
Nal sesleri,kös sesleri,daha dün kadar yakın. Kahraman askerlerinle,yeri yerinden oynattın. Secdelere kapandın, Rabbin sana daha yakın, Şan şeref sana yakışır,cemal sahibi sultanım. Görülmemiş kuvvetle tahminleri alt üst eden. Köhnemiş entrikaları, tarihin karanlığına gömen. Atını dalgalara süren,çürümüş çağa nihayet veren. Cihan devletinin kurucusu, kemal sahibi sultanım. Mutlak adalete hayran,arzusuyla yanıp tutuşan. Zaferlerle zalimlere baş eğdiren, şecaatle duran. Keskin zekasıyla yaratılmış muhteşem insan. Şan şeref sana yakışır,cemal sahibi sultanım. Aklını aydınlatan ilim, hikmet, asla tartışılmaz. Duygusallıkta sevgide,kimse seninle yarışamaz. Minnet borcumuz gerçekten büyük, hafife alınmaz. Cihan devletinin kurucusu,kemal sahibi sultanım. Değiştirdin tarihin akışını,Avrupa’nın mukadderatını. Vazgeçilmez idealler uğruna,adadın servet ve hayatını. Cenab-ı Hak sana nasip eyledi,muhteşem Türk fütuhatını. Cihan devletinin kurucusu,kemal sahibi sultanım. Tokat / 1997 Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() |
#92 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() İstanbul! Akar Gözümün Seli
Saklayamam gerçeği, gönüller şifası yeşeren dalsın. Göz yaşım kurumuyor,sen ecdadımın mirasısın. Dağına taşına göz dikenler,avuçlarını yalasın. Sen tatlı emelsin,kalbimin baharısın, canım İstanbul. Cihan sözünü dinlerdi, üç kıtaya hükmeden sendin. Türk ve İslam dünyasının payıtahtı deyilmiydin. Çağlar boyu üstün ahlâkı,gerçek ilmi simgeledin. Resûller serveri seni methü senâ eyledi İstanbul. Senin mirasçıların, ulaşılmaz donanmayı kuranlar. Sevdalıların, etten kemikten dağlar yaptılar. Cengaverlerin cihana hükmeden kahramanlar. Kanlarıyla kırmızılaştırdıkları şu bayrağı bıraktılar. Dünyada değil,ukbâda da, övülmeye layıksın. Dünya durdukça, sen hep yaşayacaksın. Garbın şehirleri,sana eğilsin ayağa kalksın. Vatanımın engin gönlünde hep sensin İstanbul. İstanbul / Fatih 2001 Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() |
#93 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() İstanbulun Fethi 29 Mayıs 1453
Dünya kuruldu kurulalı hayır ile şer, Hak ile batıl kavga eder. Asırlar boyu inkarcılar, vicdan ve insanlığı çiğnemişler, hukuk dışı baskı ve talanı uygulamakla birbirleriyle yarışmışlardır. Müslümanların uğradığı ve uğramakta olduğu felaketler kalpleri sızlatıyor.İmanın kalbde yaşanması bir korun elde tutulmasından zor.İşte dünyanın hali malum meydanda. Allah rızasına ulaşma kapısının açılması gerek, korkunun umuda çaresizliğin çareye dönüşmesi gerek. Buda gerçek bir fetihle olur.. Ecdadımızın mazideki o yüksek ahlakının özlemi içindeyiz. Bizler de o insanların nesilleri olarak niçin bir caba gayret gösteremiyoruz. Kaldı ki imkanlar olarak onlardan daha ileri seviyedeyiz. Tarihin kanlı seyrine can ve kan borcumuzu ödemişiz. Tarihimizde bazı hadiseler vardır ki, bunlar kulaktan dolma bilgilerle geçiştirilemez. İstanbul'un fethinin, sebep ve sonuçları itibariyle, özünü ve ruhunu yakalamakta her aklı selime büyük görevler düşmektedir.Fatih Sultan Mehmed Han sadece askerî sahada değil, ilim ve adalet sahalarında da dünyaya örnek olacak başarılar sergilemiştir. Bu nedenle Türk ve Dünya tarihini etkileyen bu önemli fethi, her yılın 29 Mayıs günü, aynı coşku ve sevinçle kutluyoruz.İstanbul fethinin yıldönümü münasebetiyle bu büyük fetihten ve Fatih Sultan Muhammed Han'dan bahsederek, kendisini saygı ve rahmetle analım.İstanbul'un fethi bizim için iki yönden önem arz etmektedir. Birincisi, Fatih Sultan Mehmed, bu şanlı zaferle birlikte bin küsur yıllık Bizans İmparatorluğu'nu tarihe gömmüş, böylece Müslüman Türk Milletinin kahramanlığını dünya tarihine altın harflerle yazdırmıştır. İkincisi ise:Yüce Peygamberimiz (s.a.v.) in, İstanbul'un Müslümanlar tarafından fethedileceğini asırlar öncesinden müjdelemesidir ki, bu yönü ile de bütün dünya Müslümanlarını ilgilendirmektedir. Tarihin yüz akı bu milletin başında geçmiş nice acıları, kahramanlıkları, sevdaları, hüzünleri, kayıpları var ki, üç kıta yedi denize yayılmıştır. Bu millet sabırlı, inandığı şeylere tam ve fedakarca inanan, askeri kabiliyetleri yüksek, devlet, yurt ve otoriteye bağlı, izzeti nefsine düşkün, bereketli özellikleri üzerinde taşıyan zengin bir millettir. Kuvvetli idarecilerin sevk ve idaresinde büyük devlet kurmaya kabiliyetlidir. Böyle bir milleti Allah İslam la müşerref kıldı. İslam Türk milletinin kabiliyetlerini en son noktasına kadar genişletti. Böylece Dünya tarihi, hakka dayalı düşüncenin, bayraktarlığını yapacak bir milleti tanıma şerefine kavuştu. Ancak fetih ve Fatih’ledir ki güçlü devlet, hami devlet hedefine ulaşmıştır. Fatih, bir taraftan Molla Gürânî'den, diğer taraftan Akşemseddin Hazretleri'nden dersler görerek hem mânen, hem madden çok iyi bir eğitim ve terbiye ile büyüyordu. Bu fethe lâyık olacak bir ciddiyetle yetişiyordu.Fatih en keskin zekâyla yaratılmış, nadiren gülen,fevkâlade atılgan, şehir surlarında dövüşen, atını dalgalara sürecek kadar cüretkâr.Kimseden çekinmez keskin konuşan, verdiği sözlere bağlı kalan, adalet duygusuyla yanan,bir büyük şahsiyettir. Fatih doğu ve batının kapılarını aralayan bir Cihangirdir. Bu iki dünyanın yararlı özelliklerini toplayan büyük bir alimdir. Unutmamak gerekirki onu bu tahta ve başarıya malik kılan Cenab-ı Haktır. Fatih ve ait olduğu toplumunu ayakta tutan değerler nelerdir ona bakmak gerekir.Daha hayatlarının baharında seve seve canlarını verenler, kalplerinde saklı olan değerlere nasıl sahip çıkıyorlardı. O çağda topluma mal olmuş adalet mekanizması nasıl çalışıyordu? Bu hususu bir örnekle açıklayayım. İşte Hakkaniyet Hatırlanacağı üzere fethin sonunda,hapishanelerdeki bütün mahkumlar Fatihin fermanıyla serbest bırakılmışlardı, Fatih Sultan Mehmed’in siyasî ve askeri dehâsı ile birleşen affı, mağlup Bizans halkını kayıtsız şartsız affetmekle her iki toplumun kalplerinin de fâtihi oldu, ancak üç mahkum hariç, onlar, Binansın yıkılacağına dair son sözlerini söyleyerek kalemlerini kıran bilginlerdir. Bizans İmparatoru, onları bu suçlarından dolayı hapsetmiş,Fatih Sultan Mehmed ise onları serbest bırakmıştı.Fakat Fatih der ki: ‘Siz Bizans için ömür biçtiniz, yıkılacağını söylediniz, benim toplumum içinde bir ömür biçiniz. Ne gerekiyorsa her türlü kolaylık gösterilecektir.’ Daha sonra bu üç Bizanslı bilim adamı Osmanlı imparatorluğunun hemen hemen her yerini gezerek ve görerek raporlarını tutarlar, bu arada bir de mahkemeye tanıklık ederler: - Bir kişi dava ediyor, şikayet ediyor, kardeşim ben senden bu tarlayı aldım ama, bu tarlanın içerisinde hazine olduğunu bilmiyordum, hazine ben tarlayı sürerken sapanıma takıldı, o halde senindir. Ben böyle harama irtikap edip el süremem, al malını diyor. - Öte ki cevaben diyor ki:Verdiğim tarlanın altıda üstüde senindir, o itibarla ben bunu alamam. Görüyor musunuz Müslümanların beş asır evvelki, aralarında ki şikayet konusu olan şey, harama el sürmemektir. Bizi yücelten sırlarımız vardı. Birincisi Allah’ın kitabına ve Resulünün sünnetine sımsıkı sarılmak, İkincisi alim olmak, Üçüncüsü Adil olmak, dördüncüsü Allah yolunda cihad etmek. Bunlar kalbe gömülü değerlerdir. Hakkı istiyorsak, zafer istiyorsak, ancak Allah’ın kitabına sarılmak... Fatih sultan Mehmet’in huzurunda, o üç bilgin şöyle itirafda bulunurlar: ‘Padişahım siz de bu adalet varoldukça sizin devletiniz baki kalır.’ Dediler. İşte Göğsümüzü kabartarak iftiharla biz Osmanlı torunlayız demenin sebebi budur. Burada aktarmaya çalıştığım olaydan anlaşılacağı üzere,bizim de hakkaniyet konusunda benzer hassasiyet göstermemiz gerekmez mi? Fetih Nedir? Kur’an-ı Kerim’de ‘el-Fetih ‘ diye isimlendirilmiş bir sure yer alır.Kuran’ın 48. suresidir. Bu surenin girişi muhteşem bir fetih müjdesi içerir: 'Biz sana apaçık bir fethi müyesser kıldık/Senin önündeki engelleri ardına kadar açtık... ve Allah sana pek soylu bir zafer ihsan etti' Allah (c.c.) Resulü Ekrem (s.a.v.) ’e müyesser kıldığı fethin büyüklüğü övülüyor. sonunda eşsiz bir zaferle muzaffer kılınacağı haber veriliyor.Mekke’nin fethi, ileride meydana gelecek bir çok fetihlerin başlangıcı olan bir fetih. İslâm fetihlerinden her biri bunun altında bir şubesi sayılacak bir şekilde vaad edilmiş oluyordu ki sûrenin başı bunu ilâhî bir dil ile açıklamaktadır. Fetih açmaktır; ülke ve şehirlerin İslamiyet’e açılması, Fetih, gaza ve cihad anlayışının bir sonucudur. Kur´anî bir ifadedir. İnsanları tevhid inancına davetin ifadesidir. Ancak, İslam tarihi boyunca fetih sonrası hiç kimsenin zorla Müslüman yapılması da söz konusu olmamıştır. Fetih kelimesi, İslam’a has kavramdır.son derece nazik, ince ve yüce duyarlıkları olan bir eylemdir. 29 mayıs 1453 İstanbul’un fethidir, adı üstünde bir fetihtir, sadece bize has bir tabirdir.İşgal, zapt, ele geçirme, gibi kelimelerinin aynısı değildir. Fetih ilahi iradeye teslim olmanın, bütün Allah'tan gelen prensipleri hakim kılmanın, her şeyi Hak çizgileriyle örgüleştirmenin ifadesi. Top yekun Hakka teslimiyetin işareti. İstanbul’un fethi, dünya tarihinde müstesna bir yer tutar. Çaldıran, Mohaç, başlı başına bir zaferdir, zafer abidesidir. İstanbul’un fethi de böyle bir zaferdir, ancak İstanbul’un fethini diğer fetihlerden ayıran bir hususiyet vardır.İstanbul un fethiyle dünya tarihinde, yenilmez güç, hami devlet, şefkatli ve merhametli bir devlet dünyaca kabul edilmiştir. İstanbul’un fethi tarihin akışını değiştirmiştir.Bu azametli, 1453 İstanbul’un fethi, orta çağı kapar, modern çağların başlangıcını işaret eder. İşte Fatih ve fetih ordusu, Bizans hakkında tarihin tasfiye kararını tatbik ettiler.Bu karar yalnız Sultan Mehmed Hanın kararı değil, aslında tarihin Bizans için verdiği tasfiye kararıdır. Prens Dukas, Bizanssın çürümüş halini şu cümlelerle anlatmaktadır: ‘Her milletten fazla haksızlık yaptık ve bize her ne yaptın ise, hakiki ve adil kararınla yaptın Tanrım’. Evet bu çağ yorgundu, Bizans çürümüştü, gırtlağına kadar küfrün bataklığına gömülmüştü. Yorgun Bizans yaşamakta haklı değildi. Kiralık kafalar, ne kadar didinirlerse didinsinler, tarih hükmünü vermiştir. Muhasaraya yakın günlerde son imparatorluk başkanı, lucas Notaras’ın Sözleri aynen şöyle: ‘ Bizans da Latin serpuşu görmektense Türk kavuğu görmeyi tercih ederim’. Sözü cihan tarihinin pek maruf sözleri arasında yer almıştır. Fatih’in Dehası Biliyoruz ki, Hz. peygamberin s.a.v. kölesi olmakla şeref duyan genç padişah, İstanbul’u fethetmekten öte Hz. Peygamber’in “Konstantınıyye elbette feth olunacaktır. Onu fetheden komutan, ne güzel komutan. Onu fetheden asker, ne güzel asker! ” müjdesine nail olabilmeyi en büyük bahtiyarlık telakki ediyordu. Fatih alimdir, velidir, şairdir, zamanın en büyük matematikçilerindendir. İşte Fatih, bizim yaşımızda iken o günün şartlarında topları döküyordu. Topların bütün planlarını kendisi çizdi, balistik hesaplarını kendisi yaptı. Kale kazan, burç düşüren, yılan vücutlu, ejder ağızlı toplar, tarihe geçen en büyük toplardır.Her biri birer harikadır.Fatih evrensel bir deha, bilime sanata akıl almaz derecede vurgundur.Fatihle mukayese edilecek insanlar Fatih’in yanında küçük kalır.Böyle bir Cihangire minnet borcumuz çok büyüktür.Çağları yırtan Fatih, bunlarla kaldı mı, Fatih öyle bir teknik ortaya koyuyor ki, Bizans şaşkınlıktan şaşkınlığa düşüyordu. Halice gemiler iner inmez, Fatih hemen bir köPage Rankingü planı çiziyor.ayrıca büyük sallar yaptırıyor, bu sallara toplar oturtuyor. Öyle toplar ki, gülleleri Bizans gemilerinin, su kesiminden giriyor öbür tarafından çıkıyor, çağlara damgasını vurmuş büyük Fatih, bu harikaları ortaya koyuyor ama nasıl? Şöyle, Fatih *******i uyumuyor. Gece yarısı geçtikten sonra,Halil paşayı çadırına çağırıyor ve diyor ki: Paşa, yatağımın şu baş yastığını görüyor musun? Bu yastığı bütün gece, yatağımın bir ucundan öbür ucuna nakletmekle vakit geçirdim, bir türlü uyuyamadım. Hiç şüphe etme, imanın gibi inan tez vakitte Kostantinye bizim olacaktır. Kesin zafer bizim olacaktır. Evet hakkın önünde küfür diz çökecektir. Fatih Sultan Mehmed kararlıydı, ve bu kararında emindi. Donanmasını karadan yürüten, toplarını tunç dan dökmüş, şahbazlarının yüreğini ölümle bilemiş bir kuvvet, Kostantinye’ye dayanıyordu. Bu kuvvet, merhametli bir milletin tarihte şanlı yürüyüşüydü. Bu yürüyüş iman sönmedikçe, milli ideallerimiz yok olmadıkça, böyle bir iman ordusunun karşısında hiçbir kudret dayanamazdı, Bizans’da dayanamadı. Fatih’in sarsılmaz kararıyla muhteşem toplar ateşleniyordu. Toplar Bizans surlarını gümbür gümbür dövüyordu.Fatih Sultan Mehmed Han evlatlarım bende sizinle beraber öleyim sedasıyla sulara atını sürüyordu. ‘Ya ben İstanbul’u alırım, ya da İstanbul beni ‘diyordu. Bu öyle bir fetihti ki, tahminleri alt üst etmişti, Bizans yıkılıyordu. Tarihlere şan veren, destanlar yazdıran zaferlerimiz için şair ne güzelde söylemiş: Naralar sanki gök gürültüsü, fethin haşmeti bu. Yüreklerini ölümle bilemiş, fatihin şanlı ordusu. Tebşir edilen ordudur, zaferlerden zaferlere koştu. Çatır çatır çatlarken, çift duvarlar, ulaşılmaz surlar. Mehterin cenk havasıyla, göz kırpmadan savaştılar. Ölümü ölümsüzlük bilerek, birbirleriyle yarıştılar. Tahminleri Alt üst Eden Fetih Gök gürültüsü ile fırtınalar koptu, Şehir seller ve sular altında kaldı. Korku veren bu afetler yetmiyormuş gibi bir sis kapladı, Ay tutuldu üç saat karanlıkta kaldılar.Ümitler çabalar boşunaydı. İşçilik abidesi olarak ayakta duran surlarına güvenerek, gün sayıyorlardı.Kutsal eşyalar şehirde dolaştırılıyordu, çanlar çalıyordu ama boşunaydı. Bu kesin kes sonun geldiğinin işareti idi.Kader şehre sırtını dönmüştü. Kostantin Paleologos’un imparator, bütün ümitlerin yok olduğunu gördükten sonra, artık yaşamamaya karar verdi.’ Benim başımı kesecek bir hrıstıyan yok mu? ’ diye bağırdı. Tanınmamak ve korunmamak için erguvani imparator mantosunu sırtından attı. Muhariplerin en sık kalabalığına karıştı.İmparator sağ olarak en son orada görüldü. St. Romans kapısı önünde belkide en şiddetli çatışmalar oluyordu.Yeri göğü inleten top atışları devam ediyordu. Devleti Hümayûn karşısında titreyen Bizanslılar, paniğe kapılmıştı. Bu arada ellerinden alınmasın diye hazinelerini yere gömüyorlardı. Engizisyon zihniyeti çatır çatır çatırdarken, şanlı sancağımız Ulubatlı Hasanın eliyle Bizans’ın böğrüne böğrüne saplanıyordu. Çarpışma bütün şiddetiyle devam ediyor, Türk akıncıları ölümü ölümsüzlük bililerek cenk ediyorlardı. Mehterin cenk havasıyla Türk cengaverleri topların açtığı deliklerden içeri süzülüyorlar, uzun merdivenlerle de surları aşmaya çalışıyorlardı. Sancağı düşürmeyen 18 cengaver, şehit olurken, Asya kıyılarında yankılanan mert ve tok Allah Allah, sedalarıyla Bizans kafirlerini korku içinde boğuyorlardı.Bizans dayanamadı, çöktü ve yıkıldı. Türk fütuhatıyla boğulan köhne Bizans bir daha dirilemeyecek. Fethe Muhtacız Ey çağ açıp çağ kapayan, büyük komutan Fatih Sultan Mehmed’in temiz torunları. Ey İstanbul surlarına,fetih idealinin sancağını diken Ulubatlı Hasan’ın evlatları. Ey Fetih heyecanını Fatihle birlikte yaşayanlar. Ey şanlı zaferlerimizin hatırasını yaşayanlar,. İslam dünyasının başı Türk dünyasının sultanı değilmiydik. Onlar, insanlığa rahmet getiriyordu, fethedilen yerlere huzur ve hürriyet bahşediyordu, halkını selâmetlere gark ediyordu. Fetih, büyük Fatih’in 31 senelik ömrüne sığmış yüzlerce fethin başlangıcı ve ondan sonra devam eden zaferlerin anası olmuştur. 29 Mayıs 1453 de sadece bir şehrin sahiplerinin değişmesi değildir.1453 İstanbul’un fethiyle İslam aleminin 800 yıllık, Türk dünyasının 400 yıllık yüksek arzusu gerçek olmuştur.Fetih, üstün ve haklı düşüncenin zaferidir. Fetih zulmün yıkılışıdır. Hz. Peygamberin s.a.v. ‘O ne güzel asker …’ diye tebşir ettiği serden geçti yiğitler, komutan fatih’in her emrini yerine getirdiler. . Fatih, Osmanlı hükümdarları içinde hem en büyük asker, hem de en büyük devlet adamı. 20 den fazla devleti ve bu arada 2 imparatorluğu tarih ve coğrafya sahasından yok eden, Cemal ve kemal sahibidir. Dünya tarihinde geniş bir yer alan bu şanlı zaferlerimizden, şanlı Türk Ordusu'ndan bütün milletçe İftihar ve gurur duymaktayız. İşte bu Müslüman Türk ordusudur ki zaferlerden zaferlere koştu, Altaylardan Tuna ya, Akdeniz den Baklanlara, Viyana’ya, insanca yaşamayı götürdü. Fetih toplumu, Hz. Peygamberin s.a.v. gösterdiği ve emrettiği hususlara,uymak ve uygulamak görevini şerefle yerine getirmişlerdir. Maneviyat önderleri, paşaları ve ordusu saygıların en büyüğüne layıktır.Fethi anmayı ve anlatmayı, sadece bir milli bir görev değil, insani ve küresel bir görev sayıyoruz.,Fethin hikmeti, ahlâkı, erdemi yolunuzu aydınlatsın ve şevk versin. Bu vesile ile Fetih bayramınızı kutluyorum. Allah,sevgili peygamberimizin müjdesini gerçekleştiren aslanlar aslanı, kahraman, dâhi hükümdara, yiğit silah arkadaşlarına, tüm şehitlerimize, rahmet eylesin, torunlarına da basiret nasip etsin. Kaynaklar:……………….. Kur’an-ı Kerim 48:1,3., Fetih nedir Mehmet.A, Prof. Dr. Işın Demirkent B.Dergisi,Güldeste M. Özşimşekler, K Dergisi,Camiğ sağır,Şakir Tarım Fetih. İstanbul / Fatih 2001 Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() |
#94 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() İş İşten Geçer
Pişmanlıklar vicdanları rahatsız eder. Gözler şaş, kalpler taş, bu ölümden de beter. Kahredici azap gelince,iş işten geçer. Kalbin dili yok, iki zıt şey bir arada bulunmaz. Ne olur! arsızı huysuzu,dost edinmeseydin. Bir avuç pula minnet ettin, sen böyle değildin. Gönül olgunluğuna,dolgunluğuna erişseydin, Kalbin dili yok, iki zıt şey bir arada bulunmaz. Çevirme Ondan dayanılmaz elâ gözünü. Gönül okşayıcı ol, ekşitme ak yüzünü. Onlar hastadır, Hak’tan ayırma kalb gözünü. Kalbin dili yok,iki zıt şey bir arada bulunmaz. Lessines / 2001 Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() |
#95 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() İzzet ve Şerefe Erişmek (Düz Yazı)
İki cihan güneşi kurtarıcımız,yol göstericimiz Hatemül Enbiya, Peygamberimize Salât ve selâm olsun ‘aline ashabına etbaına.. Cenab-ı Hâk şöyle buyuruyor: ‘’De ki:İnsanların Rabbına, insanların (yegâne) hükümdarına, insanların ilâhına... sığınırım.’’ Nas sur:1,2,3 Kur'ân-ı Kerîm'in son sûresinde Cenâb-ı Hakk'ın insanlardan yana üç sıfatı anılmaktadır. Şüphesiz insanlar bu üç sıfatı: 1- Rab 2- Melik 3- İlâh.. Lâyıkıyla anlar ve hayatlarını ona göre düzenlerlerse, aralarında fitne ve fesat havası estiren ve durmadan kargaşalık çıkartmak için sinyaller veren şeytan tesir alanını kaybetmiş olur. üç sıfattan her birinin ruhlar ve kafalar, kalpler ve dimağlar üzerinde ayrı tesiri ve başka başka tecelliyle yönlendirme özelliği söz konusudur. Rab: Fatiha Sûresi'nin tefsirinde açıklandığı gibi, yaratıp terbiye etmenin, yetiştirip geliştirmenin, kemâle doğru yükseltmenin bütün inceliklerini içermektedir. Başta melekler, insanlar ve diğer canlılar olmak üzere her şey Rab sıfatının tecellisiyle gelişip tekâmül etmiş, denge ve düzenini bulmuştur. Anneyle çocuğu arasındaki kopmaz bağ, Hâlık sıfatıyla birlikte tecellilerinin eseridir. Cenâb-ı Hak, kâinattan ‘’Rab Sıfatı’’ nın tecellisini çekecek olsa, ne denge kalır, ne de düzen; her şey alt-üst olup hilkatinin hikmetinden uzaklaşır. Melik: Rab sıfatından sonra anılması çok anlamlıdır. Sözlük olarak, sahip, padişah, muktedir, güçlü hükümdar demektir. Sayısı belirsiz melekleri görevlendirmek suretiyle kudretini izhar etmekte; hükümdarlığını bir zaaf, aksama olmaksızın sürdürmektedir. İşte kâinatta sağlam denge ve düzenin aksamadan devamı Cenâb-ı Hakk'ın bir de Melik Sıfatı'nın tecellisiyledir. Cenâb-ı Hakk'ın kudret ve tasarrufu ise, sınırsız ve sonsuzdur. O bakımdan O, yegâne hükümdar ve hükümrandır.Bütün mahlukatta hâkim olan ilâhî kudret ve tasarrufu görmemek ve anlamamak için kör ve sağır olmak gerekir. İlâh: Rab ve Melik olan Cenâb-ı Hak bu iki sıfatının tecellisiyle de her türlü övgüye lâyık olduğu gibi, ibâdet edilmeğe de tek ehildir. Zira insanoğlu Rabbına ibâdet ettiği nisbette insanlığının manâ ve hikmetini anlayabilir. Yine ibâdetine göre O'nun yanında değer kazanıp izzet ve şerefe erişir. Kur'ân'ın ilk sûresinde Cenâb-ı Hakk'ın ‘’Rabbü'l-âlemîn’’ olduğu ifade edilirken, arkasından üç sıfatı anılmakta ve sonra da ‘’Ancak sana ibâdet ederiz ve ancak senden yardım bekleriz’’ cümlelerine yer verilmektedir.Bu sıfatlar beyan edilirken bir hususa işarette edilmektedir. Şöyle ki: Allah hem yegâne terbiyeci, hem de benzeri olmayan hükümdardır. O'nun hem terbiyeciliği, hem de hükümdarlığı devamlıdır. İnsanların ise bu iki yönü de geçici ve sınırlıdır. Sonra insanlardan mâbud (ibâdet edilen ilâh) olamaz. Ama Cenâb-ı Hak aynı zamanda insanların ilâhı (mabudu) olarak bulunuyor ve bu hususta da O'nun dengi ve benzeri yoktur. İnsanoğlu ne tuhaf bir varlıktır. Yaratılışındaki azizliği idrâk edemediğinden Rahman ve Rahîm olan Allah'tan uzaklaşıp İblîs'le yakınlık ve dostluk kurma özentisi ve çabası içindedir. Toplum içinde yer alan bu tiynetteki insanlar en az şeytan kadar tehlikeli ve zararlıdırlar. Şeytan ise, durmadan dürtükleyip kan mecrasından sinyal vermek suretiyle kalp ve kafada bir sürü vesvese ve şüphe doğurarak selîm düşünmeyi, alt-üst eder ve bunun için daha çok mide ve şehveti, kıskançlık ve açgözlülüğü kamçılar; kişisel menfaatin ön plânda tutulmasını telkîn ederek sinsi faaliyetini sürdürür. O aynı zamanda ‘’hannas’’tır: Döner, döner aynı sinyalleri verir ve Allah anılınca geri çekilir, gaflet edilince hemen yaklaşır. Kişi, Rabbını, Melikini ve İlâhını hatırlayıp O yüksek kudrete yönelince İblîs'in sinyalleri tesir etmez olur. Resûlullah s.a.v. bu hususta şöyle buyurmuşlardır: 'Yeni doğan her insan yavrusuna, doğduğu anda şeytan mutlaka bir dürter. Yavru, onun dürtmesi (nin verdiği rahatsızlık) sebebiyle bağırarak ağlar.... Ebi Davud. 'Sizden her birinizin bir şeytanı vardır.' Bunun üzerine Ashab-ı Kiram: 'Sizin de şeytanınız var mıdır? Ya Rasulullah? ' diye sorunca, Allah Rasulu s.a.v: 'Evet, benim de şeytanım var. Ancak, Allah ona karşı bana yardım etti ve teslim olup emrime girdi.' buyurdu. Ahmed, Müsned, Resûlüllah s.a.v. Efendim iz'in zevcesi Safiye r.a. Resûlüllah'ı s.a.v. ziyarete gelmiş ve geceleyin İkisi birlikte dışarı çıkmışlardı ki, Resûlüllah s.a.v. onu evine kadar götürmek istiyordu. Derken yolda Ensar'dan iki adamla karşılaştı. Onlar Resûlüllah'ı s.a.v. görünce oradan süratle ayrılmaya koyuldular. Resûlüllah s.a.v. onlara seslenerek: «Biraz yavaş olun! Bu yanımdaki kadın Safiye bint Hay'dir. O iki adam «Sübhanellah.. Ya Resûfellah! (Senin hakkında şüphe mi ederiz?) » dediler. Resûlüllah s.a.v. şöyle buyurdu: «Şüphesiz ki şeytan, âdemoğlunun kan kanalından girer. O bakımdan şeytanın sizin kalbinize bir şey, bir şer atıp fısıldamasından endişe ettim.» Buhari. «Resûlüllah s.a.v. Efendimiz'in bindiği merkebin ayağı sürçtü (ve o sebeple Resûlüllah s.a.v. yere düştü) . Bunun üzerine Resûlüllah'ın s.a.v. redifi (arkasından gelen adam) : «Şeytan düşürüverdi! » dedi. Bu sözüne karşı Resûlüllah s.a.v. ona: «Şeytan kaydırıp düşürdü, deme. Çünkü böyle dediğin zaman şeytan kendinde bir azamet hisseder ve: «Ben kendi kudretimle onları yere düşürdüm» der. Ama Allah'ın İsmiyle., dersen, o (şeytan) küçülür, o kadar ki bir sinek gibi kalır» buyurdu. Müsned Ahmed. Ebû Zer r.a. anlatıyor: «Resûlüllah s.a.v. Efendimiz Mescid'de bulunduğu bir sırada gidip yanına oturdum. O bana: «Ya Ebâ Zer! Namaz kıldın mı? » diye sordu. Ben de: «Hayır..» dedim! Bana: «Öyleyse kalk namaz kıl! » buyurdu. Ben de kalkıp namaz kıldım ve öylece oturdum. Resûlüllah s.a.v. Efendimiz şöyle buyurdu: «Ya Ebâ Zer! İnsan ve cinlerin şeytanlarından Allah'a sığın.» Ben de: «Ya Resûlellah! İnsanlardan da şeytan var mıdır? » diye sordum. «Evet, vardır» buyurdu..» «Şüphesiz ki şeytan insanın kurdudur; tıpkı davarlara musallat olup (sürüden) uzak kalan zayıf sıska olanını yakalayan kurt gibi..» Müsned Ahmed. «Doğrusu şeytan şöyle dedi.- «Rabbım! Senin izzetin hakkı için hiç durmadan senin kullarını, ruhları bedenlerinde olduğu sürece aldatıp şaşırtacağım.» Bunun üzerine Cenâb-ı Hak ona: «İzzet ve Celâlime and olsun ki, kullarım istiğfar ettikleri sürece ben onları bağışlayacağım» buyurdu..» Müsned Ahmed. «Şüphesiz şeytan sizden birinize gelir de şöyle fısıldar: «Göğü kim yarattı? » O da: «Allah yarattı» der. O yine: «Ya yeri kim yarattı? » diye fısıldar. O da: «Allah yarattı» der. Bu defa şeytan: «Allah'ı kim yarattı? » diye fısıldar. İşte sizden biriniz böyle bir fısıltıyı hissedince, şöyle desin: «Ben Allah'a ve Resulüne imân ettim.» Taberâni Câmiussağîr. Demek ki şeytan tek başımıza yenilecek bir düşman değildir. Allahım! Bizleri Kur'ân-ı Kerîm'in şefaatinden ve nurundan mahrum bırakma. Dünyada bulunduğumuz sürece bizleri s.a.v. yolundan ayırma; Âhi-rette de O'na yakın olan ve O'nun şefaatine erişen sâlih kullarından eyle. Bizleri Âmin! .. Kaynaklar ………. Kur’an-ı Kerim. Muteber hadis kaynakları.. İlmin Işığında Asrın Kuran Tefsieri Celâl Y. Lessines/2006 Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() |
#96 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Kâbe Tek
Emr olunduğu gibi, giy ihramı, yoktur şek. Ama her yerde tavaf yapamazsın Kâbe tek. İhramlar giyilince, rütbeler, statüler tek tek düşer. Bak,mahşeri canlandıran milyonlarca beşer. Duymuyormusun lebbeyk sedalarını Arşı titretiyor. Ümmül Kura'da gönül coğrafyamız birbirine kenetleşiyor. Hürriyet öyle çayırlıktır ki kurt da kuzu da doyar. Kur’an da yemin edilmiş mübarek on gecemiz var. Ya ilâhi doğduğum gibi ihramla geldim huzuruna, Baş açık, yalın ayak, eğildim lutfuna ve rızana. Mekke / Kâbe 1403H. Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() |
#97 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Kaç Sağlam var Dışar da
Bakırköy hastane önerine geldim ne göreyim. Türlü türlü hal var orada, ben nerden bileyim. Anlarsan dünya hayatı, çok kısa bir anlık. Yolun düşmezse oraya, nerde kaldı insanlık. Bakarken hastane bahçesi duvarından onlara. Hastalardan biri gördü beni, yaklaşıyor buyana. Hallerini görünce daldım düşünceye derinden. Bir şey sorsam mı sormasam mı dedim,içimden. Biraz daha yaklaştı gülerek, bakıyor tanırcasına. Kusura bakmazsan, bir soru soracağım sana. Dedim, senin gibi kaç hasta var burada. Dedi, sen bizi bırak kaç sağlam var dışarıda. İstanbul / Bakırköy 1996 Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() |
#98 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Kadir Gecesi
Seherler de yanıp tutuşan,söyleşen gönüllere, Çeşme gibi akan yaşlara, buğday tenli yüzlere, Bükülüp secde ye varan dizlere,buğulu elâ gözlere, Gerçek vaad gerçek af var,görkemli kadir gecesi. Cibril'le inen melekler,mü'minlere mağfiret diler, Bağışlayıcı esirgeyici Allah,bu gece günahları siler. Arınmış ay gibi parlak gözler, âşina olmuş yüzler, Kur'an'ın indiği rahmetin taştığı kadir gecesi. Hayır ve selametin büyüklüğü muhteşem bir gece, Alınan sevaplar, bir ömre bedel yalnız bu gece. Hakkın rızasına nail olanların ecirleri derece derece, Allah'dan lûtuf,sırlarla dolu, şeref, azamet gecesi. Ruhun okadar hafif ki,sanki bir meleksin, Yeşeren dalsın çaba üstüne çaba göstermektesin. Bu gece de türlü türlü hal var,esrarı nerden bilesin, Şafak sökene kadar,selamettir kadir gecesi. İstanbul / Ayasofya 2001 Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() |
#99 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Kadir Gecesi Ve Kur'an-ın İnişi (Düz Yazı)
Cenabı Hak Tenzili Hakimini indirirken, indirdiği ayı mübarek kılıyor, ayın sonunuda mağfiret ediyor, bunları kitabının şerefi için yapıyor. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: ‘O Ramazan ayı ki insanlığa bir Rehber olan, onları doğru yola götüren ve hakkı batıldan ayıran en açık ve parlak delilleri ihtiva eden Kur'an o ayda indirildi.’ (2/Bakara, 185) 'Gerçek şu ki, Biz onu Kadir Gecesi'nde indirdik.' 97 Kadir, 1 ‘Gerçekten Biz Onu,mübârek bir gecede indirdik’ Duhân, 3 Allah Teâlâ Kur’an-ı bir bütün halinde, Levh-i Mahfuzdan dünya semasın daki Beytülizzet’e, bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesinde indirdi. Kur’an-ı Kerim olayların seyrine ve duyulan ihtiyaca göre 23 senede terciden teker teker arza tenzil buyrulmuştur. Yani Resulullah’ın s.a.v. mübarek kalbine ilka edilmiştir. ‘ Biz Onu, Kur’an olarak, insanlara dura dura okuyasın diye (âyet âyet, süre süre) ayırdık ve onu gerektikçe (ihtiyaca göre) indirdik’. İsra, 106 Kitabımız, arza yakın semaya toptan geceleyin iniyor, Hira nûr mağarasında da, ilk sure ve ilk ayetlerin nuzülü gündüz başlıyor. Bu muhteşem iniş ve yükseliş ilâhi rızaya uygun 23 yıl boyunca devam etmiş, böylece Kur’an –ı Kerimin tamamlanması gerçekleşmiştir. ‘İnkara saplanıp kalanlar dediler ki: ‘Kur’an Ona ‘Muhammede’ bir defada bütünüyle indirilseydi ya’ Biz Onunla senin kalbini iyice yatıştırıp pekiştirmek ve tane tane okuman için böylece (parça parça ve uzun sürede) indirdik.’ Furkan, 32 Kur’an bütünüyle Allah’ın sözüdür. Allah ile kulları arasındaki yolu açıp işlek duruma getiren geniş bir rahmettir. Kadir gecesinin hangi gece olduğu kesin olarak bilinmemekle beraber genellikle Ramazan’ın yirmi yedinci gecesinde olduğu tercih edilmiştir. Eğer belirtilmiş olsaydı, sadece o gecede ibadet edilir ve bundan sonra yavaş davranılırdı. Son on günde çok çaba sarfetsinler diye gizli kalması hikmetin icabıdır. Resûlullah s.a.v şöyle buyurmuş: ‘O gecenin hayrından mahrûm kalan gerçekten mahrûm kalmıştır’. Neseî. Hz. Peygamber (s.a.v) bunun kesinlikle hangi gece olduğunu belirtmemiş, ancak; “Siz Kadir gecesini Ramazan’ın son on günü içerisindeki tek rakamlı *******de arayanız” buyurmuştur (Buhari, Müslim) . Şüphesiz ki bu ayda cereyan eden olayların haşmeti, görkemli oluşu, ilâhi hüküm ve taktirlerin yer alması, meleklerin yer yüzüne yağmur misali inişi,vazifeli meleklere ilâhi emirlerin tevdi edilmesi, kadir gecesinin büyüklüğünden kaynaklanıyor. Katâde ve başkaları da dediler ki: O gecede işler kararlaştırılır, eceller ve rızıklar takdir edilir. Cenab-ı Hâk:’ O gecede her hikmetli iş ayrılır.’ Duhân,4 buyurmaktadır. ‘Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır. (Melekler) Rablerinin izniyle her bir iş için inerler. ’buyurulur. 97 kadir, 3-4 Cibril (a.s) ve diğer görevli meleklerin takdir edilen emirlerle inişlerinde ki hikmete gelince: İnsanların rızıkları, ecelleri gibi mühim hususlar bu gece içerisinde meleklere bildirilir. İbni Abbas Radîyallahû Anhûma der ki: Görevli melekler, olacak olan vak'aları yazarlar. Rızıklara ait nüsha Mikâil Aleyhisselâm'a; zelzelelere, saikalara, çöküntülere ait nüsha Cebrail Aleyhisselâm'a, amellere müteallik nüsha dünya göğünün sahibi ve büyük melek olan İsrafil Aleyhisselâm'a; musibetlere ait nüsha da Azrail Aleyhisselâm'a teslim olunur. Kadir gecesi öyle bir gecedir ki, Akşam namazından sabah namazına kadar, ehli semadakilerle, ehli arzda ki müminler, müsafaha eder el sıkışırlar, *******ini kutlarlar ve selam verirler. Bu gecenin manevi havası tan yeri ağırınçaya kadar sürer. Ayette’ Kadir gecesinin ne olduğunu bilir misin? ’ 97 Kadir, 2 Kur’an da bu tarz anlatım tam 13 yer de geçmektedir. Burada ki hikmet ise, hükmün azametine, beşer aklının fizikötesi olay ve hükümlere yalnız başına erişemeyeceğine işaret buyrulmuştur. ‘Kim inanarak ve ecrini umarak karşılığını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini ihya ederse geçmiş günahları (kul hakkı hariç) bağışlanır’. S.Buhari Mümin nefsinde ve ruhunda bu havayı teneffüs ederken uzuvlarında ve kalbinde sekinet bulur, onu melekler sıvazlamış olduğundan gönlü yumuşar, şeker şerbet içmiş gibi bir hal alır. İşte meleklerin el sıkışması budur. Melekler rahmet ve bereketle inerler bu geceye. Samimiyetle ve ihlâsla amel edenlere saygı ile kanatlarını sererler. ‘ O, tan yeri ağarıncaya kadar bir selâmettir’ Kadir, 5 Bu gece şerefi yüksek bir gece, çünkü Allah’ın sözlerinin indirilmiş olduğu bir gecedir. Şerefli Cibril’den, şerefli melek vasıtasıyla, şerefli kitap, şerefli peygambere iniyor, şerefli sahabeye aktarılıyor. Çünkü Allah c.c. onlarla bu dini yükselti ve onlarla düşmanlarını susturdu. Şüphesiz doğru her zaman yücedir, yalan her zaman aşağı ve cücedir. Üzerimizde ölçülmez Allah’ın lütuflarının sonsuz olduğu ramazan ayı ki, onda bin aydan daha faziletli kadir gecesini içinde bulundurmaktadır. ‘Resulullah efendimize kendisinden önceki insanların ömürlerinin ne kadar olduğu bildirilince, kendi ümmetinin ömürlerini kısa buldu, uzun ömürlü olan diğerlerinin işledikleri salih amelleri işleyemezler diye düşününce, Allahü teâlâ Ona bin aydan hayırlı olan Kadir gecesini ihsan etti.’ Muvatta Malik Resulullah s.a.v. ve ashabı çok sevindiler. Kadir gecesinde, teravih namazı, teeccüd namazı tespih, dualar, sahur ve seher aydınlığı çok mühimdir. Her müslümanın kabul olacak bir duası vardır. Kadir gecesi bir ömre bedel emsalsiz bir gecedir. Şeytan o gece kötülük yapmaya güç yetiremez. Bu gecede, oruçlunun ağız kokusu makbul, ameli makbul, niyeti makbul, duası makbul. Peygamberimize sâlat ve selam olsun, yol göstericimiz iki cihan güneşimiz,hadislerinde buyuruyorlar ki: ‘Şüphesiz ki Ramazan ayı ümmetimin ayıdır,Bir Müslüman yalan söylemeden ve gıybet yapmadan oruç tutar, iftarını helâl rızkla yapar, farzları gözetip yatsı ve sabah namazlarına giderse, yılanın derisini değiştirip çıktığı gibi günahlardan kurtulup çıkar.’ Et tergıb. ‘ Ya Aişe! O anı idrak edersen şöyle dua et: Allahım! şüphesiz sen affedici ve kerimsin affetmeyi seversin, beni de affet.’ Tirmizi,İbni Mâce. Ahmed. ‘Oruçla Kur’an, Kıyamet gününde kula şefaat edecektir.’ Buyurdular. S. Buhari. Kadir gecesini, namaz kılarak, Kur’an-i Kerim okuyarak, tövbe, istiğfar ederek ve dua yaparak değerlendirmeliyiz. Resûlullah s.a.v. vefât edinceye kadar Ramazanın son on gününde i’tikâfa girerdi. Kadir gecesi duaların kabul olduğu feyizli bir gecedir. Kur’an-ı Kerim kalbe okunur, gözün vazifesi kalbe gözlük olabilmektir. Ebu Musa (radıyallahu anh) anlatıyor: 'Resûlullah (s.a.v) buyurdular ki: 'Kur'ân okuyan mü'minin misâli portakal gibidir. Kokusu güzel tadı hoştur. Kur'ân okumayan mü'minin misâli hurma gibidir. Tadı hoştur fakat kokusu yoktur. Kurân’ı okuyan fâcir misâli reyhan otu gibidir. Kokusu güzeldir, tadı acıdır. Kur'an okumayan fâcirin misali Ebu Cehil karpuzu gibidir, tadı acıdır, kokusu da yoktur. ' Buhârî, Et'ime 30, Fedâilu'l-Kur'ân 17, 36, Tevhid 57; Müslim, Müsâfirin 243; Ebu Dâvud, Edeb 19, 4329; Tirmizi, Edeb 79; Nesâî, İman 32; İbun Mâce, Mukaddime 16, 214 H. Peygamberimizin sahabeleri Kur’an-ı beş ayet, beş ayet okurlardı. Akabinde amel ve ilim olarak Allah ne buyurmuş ona bakarlardı. Mümin daima sabır ve taatda Allah ‘a daim ve sonsuz olmalıdır. Sabrın ve itaatın dünyevi tarafı acı, ahiret tarafı çok parlaktır. Efendimiz hadislerinde şöyle buyurmuşlar: ‘Alemde olup biten işler kaza ve kaderi ilâhiyeye bağlıdır. Vaktiyle olacak işlerde ecele etmekte fayda yoktur, Allah insanların acele etmesiyle acele etmez.’ Tirmizi. İnanıyoruz ki Allah’a misafir olmanın ikramı sonsuzdur. Aklın ve hayallerin ötesinde bir lütuf deryasıdır. Evet Kur’an, sırrını ancak dört başı mamur ihlas sahiplerine verir. En ufak baştan savma tavır bu hikmeti bozar. Mümine esenlik sağlayan bu yücelme, çetin gurur ve kin duvarını yıkar. Bu gece de, ikram edenin emekleri zayi olmaz. Bu ******* bize Allah’tan bir lütuftur. Duâlarla gözlerin yaşardığı, kalplerin okşandığı ulvi bir gecedir. Bu gece koyun sağımı müddeti kadar, namaz kılmak, ibadet etmek, bir ay bütün *******i sabaha kadar ibadetle geçirmekten daha kıymetlidir.... Yüreğimiz ibadetle çarpsın, gönüllerimiz coşsun. Gökleri aşarak gelen meleklerle ruhumuz yeşersin. Kadir gecemiz hayırlara vesile olsun, dünya ve ahiret çiçeğimiz olarak kalsın. Ramazanın iftar ve sahurları bir başka sevinç, kadir *******i, mü’minlerin engin gönüllerinde bir başka coşku. Kalbimdekileri dilime dökemedim Allah’ım. Bütün gece ve gündüzlerimizi kadir eyle Ya Rabbi! , Reyyan kapısından Cennete girmeyi bizlere nasip ve müyesser eyle Ya Rabbel alemin..... Âmin. ............................................. Kaynaklar: Taberi tefsiri, Asrın Kur’an Tefsiri, İbn Kesir tefsiri. Buhari,Müslim,Tirmizi İbni Mâce, Ebu Davud, Nesaî,Et-tergıb Ahmed, Muvatta Malik. Brüksel / 2005 Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() |
#100 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Kadir Gecesi (Düz Yazı)
‘Kim inanarak ve ecrini umarak karşılığını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini ihya ederse geçmiş günahları (kul hakkı hariç) bağışlanır’. S.Buhari ‘Resulullah efendimize kendisinden önceki insanların ömürlerinin ne kadar olduğu bildirilince, kendi ümmetinin ömürlerini kısa buldu, uzun ömürlü olan diğerlerinin işledikleri salih amelleri işleyemezler diye düşününce, Allahü teâlâ Ona bin aydan hayırlı olan Kadir gecesini ihsan etti.’ Muvatta Malik Peygamberimize Sâlat ve selam olsun, yol göstericimiz iki cihan güneşimiz hadislerinde buyuruyorlar ki: ‘Şüphesiz ki Ramazan ayı ümmetimin ayıdır, bir Müslüman yalan söylemeden ve gıybet yapmadan oruç tutar, iftarını helal rızkla yapar, farzları gözetip yatsı ve sabah namazlarına giderse, yılanın derisini değiştirip çıktığı gibi günahlardan kurtulup çıkar.’ Et tergıb. ‘ Ya Aişe! O anı idrak edersen şöyle dua et: Allahım! şüphesiz sen affedici ve kerimsin affetmeyi seversin, beni de affet.’ Tirmizi, İbni Mâce. Ahmed. ‘Oruçla Kur’an, Kıyamet gününde kula şefaat edecektir.’ Buyurdular. S. Buhari. Brüksel / 1998 Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|