![]() |
![]() |
#111 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57910
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sıradan Bir Taş
Burnunun dikine gidiyordu. Ayağı bir taşa çakıldı, sendeledi. Öfkeyle taşa baktı, bildiğimiz taştı. Durdu, düşündü, “şu taşı alsam mı ki! ” diye … İnce eleyip sık dokumaya, Son verip taşı aldı. Artık bir taşı vardı, Üşenmeyi bırakıp yıkadı çeşmede… … Taş yıkadıkça güzelleşti, Temizlendikçe şeffaflaştı. “Niye yıkadım ki! ” diye Sordu kendi kendine… … Tuhaf sorulara meraklıydı, İnsan kendi kendine sormalıydı. Kendine bazı şeyleri danışmalıydı. Tavrını, ölçüleri özüne vurmalıydı. … Bulduğu sırdan bir taştı, Meraklandı, parka uzandı ayakları Elinin sıcaklığı taşa geçmişti, Taşa kendinden bir şeyler eklenmişti. … “Acaba? ” diye düşündü. “Atsam mı ki? ” içindeki ses “yooo..” dedi. Kendisiyle, ailesiyle, çevresiyle, Kasabasıyla, ülkesiyle barışık biriydi. … Bir kenara oturup gelen gidenleri seyretti. Bu taş bir işe yaramalıydı. Güler yüzlü bir babanın, Hayırdualı, bir annenin yakınında… … Rüzgârla boynu bükük bir çiçeğe destek, Bir okula, bir camiye, bir konağa… Bir kaldırma, bir duvara… Yarayabilirdi. … Yıkılmış bir medrese duvarında, Sılayı özlemiş bir Mehmetçiğin siperinde, Hatırı sayılır bir ustanın ellerinde, Vazife görmüş olamaz mıydı? … İnsan aklı da bir taşa benzemiyor muydu? İyiye de, kötüye de yönelebiliyordu. “Sahi, bu taşı ne yapmalı? ” Bir gülün ayaklarına dayadı. ... Bu taş yerini bulmalı… Bir çivi çakmaya… Bir aracın tekeri önüne yarayabilirdi. Kalktı, ardına bakmadan yürüdü. Hasan Kocamanoğlu
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#112 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57910
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Şair Nabi
Onun asıl adı Yusuf, bilinen adıysa Nabi Evliyalar, enbiyalar şehrinde doğdu bit-tabi Yusuf Nabi tabi oldu, şeyhi Yakup Halife’ye Kuzulara çoban oldu, başladı muhasebeye Nefsi fesada başladı, “Hani Hakk’ı bulacaktım? ” “Hani ilimle, zikirle, dolu dolu olacaktım? ” Uzun sürmez içindeki, ayan olur hocasına Onun gözlerine bakar, varır ilim locasına Çobanlık bir denemeydi, ilmi doğuştan almıştı Eğtime ihtiyacı yok, o deryasına dalmıştı Urfa’da düştü yollara bir gün vardı İstanbul’a Şu İstanbul kaynar kazan, ere hemencik kabule Kabulüne sebep oldu, onun edebi şiiri İltifata ve takdire birden sebep oldu piri Şahsi duygulardan uzak arzuları aşıp geçti O, güzeli ve doğruyu, ilim ve hikmetle seçti O, vazifesinden artan zamanlarda eser yazdı Güzel düşüncelerini, tek tek gönüllere kazdı O, bir gönül insanıdır, o bir hikmet şairidir Hakikatten uzak değil, o yaşayan bir diridir Dili sade, düzgün rahat, söyleyişi çekicidir Tüm hikmetli sözlerini gönüllere ekicidir Unutulmayan kaç şair vardır şu koca dünyada Nabi’de bunlardan biri, ilhamlar oldu rüyada “Sakın terki edepten kuyi mahbubi Huda’dır bu” “Nazargahi İlahi’dir, makamı Mustafa’dır bu” Müezzinler sabah okur, Mekke’de bunu ezanla Nabi düşerek bayıldı, sevincinden feyezanla Yıl bin altı yüz kırk iki gösterir doğduğu yılı Yıl bin yedi yüz on iki gösterir öldüğü yılı Yatar Karaca Ahmet’te, huzurlu hüsnü kabulle Şu tarihler bile yazar, bir veli şair teville Varıp bizde hayır ile Nabi’yi çok yâd edelim Kabrine düşürüp yollar, onu ziyaret edelim. Şair Nabi,
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#113 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57910
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Şimdi
Sabahlar katili gecenin Yüzleri kanadı hücrenin Alnından öptüm ecesinin Söyletme zamanıdır şimdi * Cennetsi kokardı gözleri Yüreğinin çığlık sesleri Yanan, inleyen duyguları Söyletme zamanıdır şimdi * Uğruna tüm renkleri yaktım Bakire sularında yattım Dağlara taşlara anlattım Söyletme zamanıdır şimdi * Heykelsi hasretler büyüttüm Yosma kentin sokaklarında Kıpkızıl bir ihanetini Söyletme zamanıdır şimdi Hasan Kocamanoğlu
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#114 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57910
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Tertemiz Günah
Batı bütün günah duygusunu kaybetti, Bırakın hürriyeti, Eşitliği, Kardeşliği, Bütün batılılar Günah işleme hakkında eşitlendiler. Ergenlik çağına girer girmez Cinsel ilişkide bulunak, Dişleri fırçalamak, Kadar normal hale geldi… Semavi dinlerin “Büyük günahlar” Adını verdikleri bu suçları, Artık papazlar bile işliyorlar…” Bunu yazan ne batının aşırı bir dinci gurubu Ne bir sağcı, ne de bir politikacı… Ne de idealist bir rahibe değil, Yıllardır Dine ve ahlaka saldıra gelmiş, Bir solcuya ait… Le Nouvel Observatuar Dergisi, “Bütün Günahlara Kapı Açan Mevsim: Yaz” Adlı yazısında… Nihayet hepimiz hür, eşit ve kardeşiz, Şimdi bizler eşit derecede günah işleyebiliriz. Eski dönemde Sadece büyükler hata yapmak hakkına sahipti. Bu gün şeytana şükür Herkes ümüğüne kadar batmış durumda Seks bayramından, Saray hazlarından, Zevk yarışlarından, Kim kaçmaya kalkarsa alaya alınır Sefaletle tembelliğin, Evlilik yaptığı günümüzde… Kıskançlığından ar perdesi yırtılmış Tertemiz bir günah kalıyor geriye… Hasan Kocamanoğlu
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#115 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57910
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Türkiye’ye Hasretlisi Gül
Yeşilköy’e adım atar atmaz, Yine gümrükçü kan kusturacak… Hamal bavulumu kaparken, Polis gözaltıyla susturacak… … Otururken Rumeli Hisarı Balıkçısında, Bir yanda beni hafiyeler izleyecek… Önüme konan faturanın kabarıklığı, Sevincimin zelzelesini gizleyecek… … Köşe başında rütbe ve terfi isteyen biri Adaletsizliğe yem yapacak hırsının kiri Kolay yenilip yutulmam amma Bir vicdan müflisine satacak, bu piri … Frankurt havaalanından bir dostu uğurlamak O uzaklara yelken açarken, turlamak… Zor geliyor, inan bana zor geliyor Hayırlarla dolu bir sefer dilemek… … Nuru Osmaniye Camii gözlerimin önünde âli Kubbelerden saçaklara Oradan ağaçlara Kumruların inişinin hayali… … Köln Katedrali avlusunda yürür Bin naz ile gerdan kırar güvercinler Birer kart karga gibi görünür Aklıma hücum eder ciniler … İlahi sevda ateşiyle tutuşur gönlüm Bir “Türkiye Hasretlisi Gül”üm Kabaklı Hoca: “Yine mi hasret, İlhan…” diyecek Ben teslim bayrağı tekmiş bir tevekkülüm… Hasan Kocamanoğlu
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#116 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57910
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Türkler-1
Dokuz yüz yıldır nasihat eylemişti İslam’ı Bu kadar çabaya rağmen; bilmediler imanı Kabul olunca duası Nuh aleyhi selamın Tufan en büyük akıbeti oldu şu dünyanın Dört oğlu var idi zira Nuh aleyhi selamın Ham, Sam, Yafes ve isyanlarda Ram’ın Yafes’in on iki oğlu vardı yaşayan hayatta Altıncı oğlu Türk olarak bilinir idi hatta Sırlardan çok şey öğretmişti oğlu Türk’e Bir benzeri de yok idi Türk gibi yiğitlikte Yada’yı hibe etti de şarka doğru yolladı Türk kendine sahip oldu, doğruyu kolladı Aradan uzun yıllar geçti şu şark-i âlemde Şanlı, şerefli, cihangir, yiğit idi dedende İsa dünyaya gelmeden yedi bin yıl evvelde Şu ve Aka’lar hüküm sürdü bu güzel illerde Alper Tunga Türk’tür öz Turan’nın yurdunda Adı Afresyab geçer Firdevs’inin yurdunda Servi gibi uzun boylu, hem de iyi huyluydu O, aslan kadar kuvvetli, fil gibi güçlüydü İran’ın üzerine birçok defa sefer eyledi Hükümdarı esir alarak hep yanında eğledi Kabil hükümdarı Turan ili üzerine yürüdü Ancak Zal içindeki yanan ateşi söndürdü Aradan zamanlar geçti, esir hükümdar öldü O, Turan ilinde meçhul bir yerlere gömüldü Alper Tunga birçok sefer eyledi de İran’a Zal oğlu Rüstem gelmedi bir türlü imana Firdevs’i yazar Şahname’de Alpertunga’dan Hem de över hayli Rüstemi Alpertunga’dan Kaykavüs’ün oğlu gücenir kaçar Turan’a Bir Türk kızıyla evlenir, benzer tufana Türk kızından yiğit bir oğlu olur, büyür Turan’dan kaçar, Farisililerle bir yürür Kaykavüs oğlu Keyhüsrev yine döner aslına İran’a baş olur, başlar yine eski faslına Uzun yıllar ihtiyarlatınca yiğit Alpertunga’yı Kaybeder en son kendisiyle oynanan kavgayı Bir mağarada kendi halinde yaşayıp giderken Buldular, günler sonrası izini keşfederken Yorgundu, ihtiyardı, yine de yiğitçe dövüştü Tek başınaydı ama yine de çarpışarak ölmüştü Bir zamanlar Turan ilinde, Bala-sağun kentinde Şu’lar hakandı Türk’e Zeki Toğan’ın rivayetinde Türklerindi, çağların en güçlü en büyük ordusu Şan ve şöhretleri dünyanın her yanına duyulurdu Mekodonya kralı İskender çıktı uzun bir seferine O, emir verince; kimse mani olamadı neferine O yürüdü, Grek’ten Anadolu’ya, Hazar’dan İran’a Seferin boyunca kıymadı, her önüne gelen insana Erdi, Kabil, Semerkand, Ötüken’den Bala-Sağun’a İnanırdı, Allah’ın yarattığı cihanın şu hoşluğuna İran ordusunu yenerek; Semerkand’a kadar gelmiş Bunu gören Türkler, şöyle bir temkinle gerilemiş İskender Türk’ü görünce Türk’e “Türkmen” dermiş Allah’tan olsa gerek, Türkleri çokça da severmiş Belki okurken tarihte iki İskender’e rastlarsın Okuduğun her şeye de inanmış gibi görünürsün İskender’den bahs eder bilinen tarihler Tarihi Taberi’de İki İskender’i birden sarihler Hasan Kocamanoğlu
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#117 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57910
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Türkler-2
İsa’dan dört bin yıl kadar bil husus önceydi Orta Doğu’lu Sümerlerden iki yüz yıl sonraydı Beyaz tenli, geniş kafalı, çelik kuvvetli Türk Altay’la, Tanrı Dağlarını mesken tutan Türk Yabaniler önünde it, itlerin bit olduğu zaman Orta Asya vardı, uçsuz bucaksız gür bir orman At, it, koyun, yak, ren, develer önünde ehildi Günyüzü görmez coğrafyalar, onun önünde eğildi Evi omzundaydı, ona bir yerde durmak zor gelirdi Yiğitlikte, doğrulukta tek bir Allah’a eğilirdi Tası bakır, bakracı tunçtan, bileziği altından Zorluk yoktu, yiğitlik ve cihangirlik katından Bahseder Çinliler İsa’dan evvel bin yedi yüzler Kıskançlıkla seyrederlerdi seni, kederli yüzler Pek bilenin yok, iki yüz yirmiye kadar şöhretini Otağ, kürk, tunç ve demirle duyarlar maharetini İsa’dan önce yazar bin üç yüz yirmi sekizde adını Çinliler yazmışlar ta o devirde en güzel muradını Cihangirliktir, efendiliktir daima senin vasfın İyilik etmek, iyilik görmek her yerde ki kastın Tuman, Mete veya Oğuz adın olsa da ne değişir Türk deyince herkes hep aynı noktada birleşir Tarihçiler Teoman, Mete veya Oğuz Han derdi sana Temsil ettiğin devlet, ün ve şan salardı cihana Yüz yetmiş yedide erişince Avrupa’nın kapılarına Bakan dona kalır, şaşardı imar ettiğin yapılarına Sınırın kuzeyde buzullar, güneyde Himalayalar’dı Doğuda büyük okyanus, batıda Hazarla Urallar’dı Teşkilat, askerlik ve devlet adamlığı dâhisiydi İşte Türkler, yirmi milyon kilo metre varisiydi Günün birinde, Ay Hanım doğum sancısına tutulur Güzel bir oğlan doğurunca bütün dertler unutulur Yıl iki yüz doksandan iki yüz yirmiye geliyordu At koşturduğu yer, Hazar’dan Kore’ye uzanıyordu O çağlarda Türk elinde büyük ulu ormanlar vardı Sayısız dereleri ve birçok gür ırmakları akardı Ay Hanım’ın oğlu Oğuz Han olunca yiğit cengâver Ona ne bir engel dayanırdı, ne de bir canavar Bir gün ulu bir ormanda yalvarırken ulu tanrıya Sahibi oldu yılar sonra şanlı, erce bir karıya Ondan üç oğlu oldu. Adları Gün, Ay ve Yıldız’dı İkinci hanımdan doğanlarsa Gök, Dağ ve Deniz’di Gün Han, Ay Han, Yıldız Hanın şanları Boz Ok’tur Gök Han, Dağ Han, Deniz Hanın şanları Üç Ok’tur Hasan Kocamanoğlu
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#118 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57910
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Uğrunda Yanarım
Bu vatan koynunda çok yılan besledi Döndü sahibini tekrar zehirledi Çıktı iki çakal arslanı tersledi Ey şanlı vatanım uğrunda yanarım … Dünyaya Hak geldi batıl zail oldu İmanla yaşayan Rabbe nail oldu Küfür tek millettir küfre dâhil oldu Ey şanlı vatanım uğrunda yanarım … Uçuk, kaçık, kanlı, çıktı ta en başa Bir de zavır sallar kıdemsiz bir paşa Gürültüden uzak huzurla bin yaşa Ey şanlı vatanım uğrunda yanarım … İhanet etse de sana birkaç soysuz Gemilerin kalsa limansız ve koysuz Alçaklara karşı yiğitlerin huysuz Ey şanlı vatanım uğrunda yanarım … Neyin var neyin yok tamamen soydular Birer vampir gibi kanına doydular Has evlatlarını bir yana koydular Ey şanlı vatanım uğrunda yanarım … Bu vatan uğruna sayısız can ister Her bir karışına bedelsiz kan ister Yorgun savaşçına emsalsiz han ister Ey şanlı vatanım uğrunda yanarım Hasan Kocamanoğlu
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#119 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57910
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Uzaklardan Sevdim Seni
Şu deli gönlümü ipek saçlarının tellerine taktım Sevdim seni, sana sesimi duyuramadım ki Sensiz *******i uzaktaki yıldızlara bıraktım Düşümde sevdim uyandıramadım ki Dün yıldızlara bakarken seni düşünüp de ağladım Yalnızlık nedir bilir misin? Yalnızlık tatmadın ki Ateş uzaktan sevilirmiş daha yeni anladım Yalnızlığın ateşini sen içine katmadın ki Kaldırıp başımı gördüm mehtabın serinliklerinde İçimde, senin için kopan fırtınaları duymadın ki Bin sevda demledim kalbimin derinliklerinde Doyasıya hasretimden içtin de tınmadın ki Hasretinde büyüttüğüm güller kan kırmızı açtı Çaresizliğimi, yıkılışlarımı, sen hiç görmedin ki Yokluğunun özlemi dağ gibi içime kaçtı Dönüp de yıkılan yerlerimi örmedin ki Günler geçtikçe yüreğime alışılmış acılar doldurdun Yanı başımda ayrılıktın, acısına bakmadın ki İçimdeki mermer kuleleri yıkıp durdun Yerine hiç taş koymayı bilmedin ki Baharımdın yazımdın, tamburum sazımdın, mezarımı kazdın Uzaklardan sevdim seni, haberdar bile olamadın ki Kaderime kızdım, şarkılar yazdım, yolunda sızdım Farkına varıp sen beni hiç görmedin ki Hasan Kocamanoğlu
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#120 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57910
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Türkmen Kızı
Döver saçların rüzgârı Gönül yamacın çok arı Gezerek geldim diyarı Bak yüzüme Türkmen kızı … İncitme gel sen gönlümü Zehir etmesen günümü Duyarsın sonra ünümü Bak yüzüme Türkmen kızı … Gezdim de geldim obana Haberler saldım babana Sözümü atma yabana Bak yüzüme Türkmen kızı … Türkmen’im türkü söylerim Sanma ki gönül eylerim Almadan seni giderim Bak yüzüme Türkmen kızı Hasan Kocamanoğlu
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|