![]() |
|
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Misafir Ama Ne..........
Bir gün pire biti ziyaret eder,şöyle der. Misafire ikram etmek yokmudur birader. Zengin bir adamın döşeğine yerleşmiş bit, Bu sözün altında mı kalır,bak ne diyor işit. Eni boyuna, yatak yumuşak,kan bol. Dostum, kal bu gece misafirim ol. Bunlar garip hayvanlardır,anlayamazsın. Uçsa göremezsin,tutsan tutamazsın. Bit davet etmekle yaptı bir büyük hata. Çullandı pire adama,ısırdı tam bu fırsatta. Can tatlı ya, yatağının aranmasını emreder. Bulurlar biti yatakta,bizim pire kaçmış meğer. Dost kim düşman kim, arkadaşını iyi tanı. Bit hayatıyla ödedi,onun karakterinin cezasını. İstanbul / 2000 Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Muhabbet Kalpde Yaşar
İnsan doyumsuzdur,hırs emel onda boy boy. Sürmeli ceylanım de, servetini önüne koy. Aşk muhabbet cüzdanda değil, kalpte yaşar. Alıngandırlar kızdılar mı, hemen arkanı dön. sırtından vurmazlar, ne fark eder arka veya ön. Aşk muhabbet cüzdanda değil, kalpte yaşar. Sevdiğini gönüle yâr eyleyip, kalbe koyunca. Çile yorgunluğun süpürülür, yaşam boyunca. Aşk muhabbet cüzdanda değil, kalpte yaşar. Brüksel / 1991 Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Nasıl olsa Devlet Memuruyum...
Yeni belediyelik olan bir kasabada, bir adamın yetişkin boğası varmış. Belediye mensupları başkana demişler ki: Başkanım, ilçemizin kalkınması için karlı bir iş var, iyi bir boğa satılıyor gelin bunu alalım, belediyeye gelir getirir. Sonunda bu iş kabul görmüş, boğanın kaydını belediyeye yaptırmışlar. Hafta günü yöre halkına ilan edilmiş ki: Belediyemizin iyi cins boğası var, malı sığırı olanların dikkatine duyurulur. Aşağıdan ve yukardan cem olup gelen sığır ve mal sahipleri, hayvanlarıyla gelip, stadyumda gösterilen alana yerleşirler. Belediye başkanı ve beraberindeki heyet de yerlerini alır. Övgüye mashar süslü boğa,yavaş yavaş adımlarla alana girmiş, Ama hayvanda görülen bir tuhaflık göze çarpar, boğa mecalsiz, fersiz ve etrafındaki sığırlara bakmamaktadır. Bu durum başkanın gözünden kaçmamış, hemen boğanın sahibini yanına çağırtmış. Boğanın sahibi abartopar başkana getirilir, başkan oldukça sinirlidir ve der ki: Bu boğa neden mecalsiz,uyuşuk, hareketsiz, sığırlara neden bir ilgi duymuyor? Sahibi, gidip bir konuşayım onunla başkanum, der. Zaten hayvan sahibini tanıdığında, herhangi bir tavır koymamış,tosununu eliyle sıvazlamış, boynuna sarılmış, öpmüş konuşur gibi yapmış. Sora hayvanın yanından ayrılarak gelir.. Başkan: Ne dedu sana? Efendim dedi ki: Nasıl olsa devlet memuruyum, ister çalışurum, ister çalışmam. İstanbul / 1998 Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Nasihatler Tutmayanı Musibetler Tutar(Düz yazı)
Dünyada muhtelif yollardan Allah’a isyan edenler vardır. İslam dini sihri yasaklamıştır ve sihirbazların kötü ruhlu insanlar olduklarını, dünyada da, ahirette de perişan olacaklarını bildirmiştir. Sihir yapmayı meslek edinmiş kimselere başvurmak veya çareyi onlardan ummak sakıncalıdır. Allah’ın iradesi, kudreti olmadan kimse kimseye zarar veremez. İşte müminlerin de bütün şerlerden ve zararlardan Allah’a sığınmaları gerekir.Zirâ Allah en hayırlı koruyucudur. Cenab-ı Hâk şöyle buyuruyor: “Sihri yapanlar, Allah’ın izni olmadıkça kimseye hiçbir zarar veremezler.” Bakara,103 “Büyücü nereye varırsa iflah olmaz.” Taha ayet: 69 Allah’ın Rasülü s.a.v. bir hadisi şerifinde şöyle buyuruyor: * ‘’Her kim yitikten geçmişten haber verene ve falcıya gider fal baktırırda dediğini tastik ederse, Muhammed’e s.a.v. indirilene (Kuran’a) küfretmiş olur. ’’ S. Buhari. İnsanların maddi ve manevi ilerlemelerine mani olan hurafelerdir. Bu hurafelerin menşeleri mazinin derinliklerinden gelmektedir. Falcıların söyledikleri yalandır. Tavuk, horoz kanıyla muska yazmak ve bu kanlardan şifa beklemek haramdır. Necis olan kan ile Besmeleyi,veya Kuran-ı kerim’den sureleri yazmayı tavsiye eden Yıldızname diye isimlendirilen kitap batıldır.Tavuğun, horozun kanıyla hastalığın kaldırılacağına itikat etmekte yanlış bir düşüncenin ürünüdür. Kuran ve sahih hadisler böyle bir akideye yer vermez. İslami kesimin içerisinde avam, muskaya fena halde hatta hastalık derecesinde inanmaktadır. Onlar bütün dertlerinin bir muskayla halledileceği kanaatindedirler. Başı ağıran hocaya, çocuğu olmayan hocaya koşar, malı çalınan hocaya koşar, hatta akşama eve gelmeyen hayvanını kurt yemesin, kurdun ağzını bağlatmak için hocaya koşar. Çocuğun döşünde muska, ineğin boynuzu arasında muska, mandanın boğazında muska, Gelinin yatağında muska, kapının önünde muska. Sanki o muskayla işi altmışaltıya bağlamıştır. Köyde ki gariban hocanın deden kalma bir mızraklı ilmuhali vardır, zor zar okur ama, yazmayı hak getire. Ama olsun bakıpta yalan yanlışta olsa kopya edemez mi? İşte onu becerir. Eline geçirdiği El Ahram gazetesinden münasip şekilde parçalar kesilir ve itina ile muska şeklinde katlanır. Artık El Ahram gazetesinin muskalar halinde katlanılmış olması her derdin devasıdır. Bilhassa sihir olayında avamın dudağı çatlar.gelinle koca kavga ederler. O arada ineğin boynuzundan yada mandanın boğazından düşen bir muskayı bulan kaynana yada kayın peder soluğu hocanın kapısında alır. Muska açılır ki bilmem hangi üç kağıtçının katladığı basit bir kağıt. İçinde okunmayan eski harflerle uyduruk bir takım çizgiler. Köyün dürüst imamı bunun hiçbir şey olmadığını anlatmasına rağmen vatandaş hala elindeki kağıdı yırtma yada atma cesaretini gösteremez. Yine çareyi bir başka hocada arar. - Hocam şimdi ben bu muskayı ne yapayım? Yaksam yada toprağa gömsem günah olur mu? - İmamın telkinleri onun hiç kulağına girmez o yine, - Hocam öylede olsa en iyisi ben bunu toprağa gömeyim. Vatandaş bunu toprağa gömecektir ama, bu toprak ayak altı olmamalıdır. Çünkü onun harfleri Kur’an-ı Kerim harflerine benzemektedir. Batılda olsa vatandaş dinine bu kadar hürmetli davranır. Gel gör ki, Bir ayetin yarısı,bir hadisin yarısı hatta onda biri bir içerik bulunmayan bir muskayı ateş verip yakamayan bir Müslüman, nasıl olurda özene bezene yazılmış, eski harflerle süslenmiş sigara kağıtlarına aynı dini gayretle ateş verip nasıl yakar? Halkın bu hastalığını iyi bilen kötü insanlar,uyduruk kitaplarını saat çalıştırır gibi çalıştırırlar. Onun ışığında dünyanın kanını emerler. O kötü insanlar rüzgar gibi görünmüyor ama, bütün ormanda ki yapraklar sallanıyor. Kötü insanları tanırsak daha sağlıklı düşünmüş oluruz. Allah Rasulü s.a.v. buyurdular ki: * ‘’Çevresindeki insanların şerrinden emin olmadığı kişi, cennete giremez.’’ Müslim, Gönül eğlendiriyorum diye bakılan kahve falları,fasulye falları, ellerden bakılan fallar, gazete falları, yeni yetişen neslimize korku salmakta ve huzursuzluklara neden olmaktadır. İbni Mes’ud r.a. dan Rasülullah s.a.v. şöyle buyurdu: * ‘’Afsun (ağrıları dertleri gidermek) yapmak, boncuk takmak, kadınların kocalarına kendilerini sevdirmek için sihir yapmak şirktir.’’ Ebu Davud. İpliğe bazı boncukları dizip çocuğa takmak, muskadan faide bekleyerek, nazarı ve belayı gidereceğine inanmak dinimizce yasak edilmiştir. Böyle şeylerden fayda beklenmez. Büyü yaptırmak, yapmak şirkin en büyüğüdür. Büyünün iyisi kötüsü olmaz. Her ne amaçla olursa olsun bu şirkin batağına düşmüş insanları haklı çıkaracak aklayacak bir gerekçede olamaz. Allah’ın arzında, Allah’ın mülkünde Allah’tan başkasının tasarrufu kabul edilemez. Peygamberimiz s.a.v. şöyle buyurmuştur: * “Helak edici yedi günahtan sakınınız. Ashabı Kiram ‘Ya Rasulullah! Bunlar hangileridir? ’ diye sorunca Peygamberimiz: ‘’Allah’a şirk koşmak, sihir, Allah’ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak.’’ Buhari-Müslim. Kur’an-ın şifa rahmet olduğuna şüphe yoktur. Bir insanın kalbi fazla darlık ve sıkıntı içinde kaldığı zaman Kur’an okuyacak olursa, o an için kalbinde ki darlık ve sıkıntılar gidip gönlüne bir ferahlık gelir.Bazı kimseler, buradan hareket ederek ayeti kelimelerle muska yazılacağını iddia etselerde delilleri yoktur. Ancak Sihir yapanla, sihri bozanları bir tutmamak gerekir. bazı hastaların sihir, büyü ve nazar gibi hallerinden kurtulmaları için teberruken sadece Kur’an-ı okumak şartıyla, insanlara yardım etmek hususunda delil vardır. Kur’an-ı Kerim den ve gerekse hadisi şeriflerin dua mahiyeti olanlardan şifa niyetiyle okunması uygundur. Rasulullah bir rahatsızlık duyduğu zaman ve her gece yatağına yatacağı sırada bu üç sureyi okuyup ellerine üfleyerek mübarek başına ve yüzünden aşağı doğru cesedi saadetlerine mesheder ve bunu üç kere yapardı diye Aişe annemiz rivayet eder. Aişe r.ah. dan: Peygamberimiz s.a.v., hastalara Felak ve Nas surelerini okumakla tedavi olmalarını buyururdu. Bilhassa nazar için bu surelerin okunmasını tavsiye ederlerdi. Bir gün Ümeys kızı Esma r.a. huzuru Rasulullaha gelerek, “Ya Rasulallah! Cafer’in çocuklarına süratle göz değmesi vaki oluyor. Ben efsun yapayım mı? ” deyince Rasulullah s.a.v. “Evet yap.” buyurdu. Göz değmesi: Ruhun beğenme arzusunun gözde belirmesi ve etkileyici bir kuvvet olarak karşısındakini tesir altına almasıdır.Ruhun mahiyetini bilmemekle beraber onun mevcudiyetini,vücudumuzdaki tezahürlerinden anlıyor ve kabul ediyoruz. Peygamber efendimiz s.a.v. bir hadisi şeriflerinde: ‘’Göz değmesi haktır’. ‘ Eğer kaderin önüne bir şeyin geçmesi söz konusu olsaydı, herhalde göz değmesi onun önüne geçerdi’’ buyurdu. Şüphesiz ruh ilahi kudretin öyle bir tecellisidir ki,yaradılış kanunuyla içiçedir ve bütünüyle hayat ve enerji kaynağıdır. ‘Göz değmesi gerçektir,deveyi tencereye,adamı kabre sokar’ Bir şeye kızmak ve öfkelenmek suretiyle nazar değmesi olmaz. Ancak nazar edilen şeyin çok beğenilmesi ve nazar edenin içinden gelen bir hayretle ona bakmasıyla gerçekleşebilir. İslamiyet’in evrensel mesajını tebliğ eden Hz. Muhammed s.a.v.,Muska, tılsım, nazar boncuğu, sihir gibi şeylerin tümünü yasaklamıştır.Bunlara inanmanın şirk olduğunu bildirmiştir. Cenab-ı Hak, Haşır suresinin 7. ayetinde şöyle buyuruyor: ‘’ Peygamber size ne emretti ise onu (kabul ederek amel edin) alın. Size neyi yasak etti ise, ondanda (Peygambere muhalefet etmeyin) sakının.’’ Bu yolda geçimini temin edenler din adamı değil, din kisvesine girmiş yankesicilerdir. Bu gibi şeyler insanları tembelliğe, sefalete ve hatta ahlaksızlığa sevketmektedir. Sihircilerin Akıbeti: Şurası bir gerçektir ki, en feci ölüm kitap açanlar, sihir ve tılsım yapanlarda görülmektedir. Bu onlar için dünyada ki cezalarıdır. Ahirette görecekleri şiddetli azabın ne derecede olacağını ancak Allah bilir. Nasihatler tutmayanı musibetler tutar.Bu işlerle uğraşanların, ebedi aleme göçerken çok feci olarak, korkunç bir hal içinde can verdikleri görülmektedir. Bunların hepsi yaptıklarının cezasını çekiyorlar. Çünkü, bakılması şer’an haram olan, kadınların mahrem yerlerine muskalar yazmışlar. Yazdıkları ayetlerin bir kısmı ayaklar altında pisliklere gitmiştir. Nice kızları muhabbet muskasıyla aldatmışlar. İslam akidesini bozmuşlar. Böylelikle Hıristiyan adetlerini canlandırarak cahil halk kitlelerine kabul ettirip, onların itikatlarını bozarak, tedavisi imkansız olan yaraları İslam alemine açmışlardır. İnsan neye, niçin hizmet ettiğini ve hangi amaca yönelik yaratıldığını bilmedikçe kendini tanımamış olacak, kendini tanımadıkça da yüce yaratanını tanıma şansına erişemeyecek. Kaynaklar………………….. Kuran-ı Kerim, Muteber Hadis Kaynakları. Üç B. Yazar N..,C. Usta, Batıl İ. Arif A. Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ne Farkeder
Ecdat yadigarı, kervan saray han hamam. Buz gibi bir bardak ayran, kusursuz ikram. Her halde burada, bize de kalacak bir yer var. Adamın biri eşeğiyle, ahım şahım bir hana uğrar. Selam vererek hancıya, der bu gece burdayım. Bilirmisin? üç dört gündür uzun bir yoldayım. Merak etme, hayvan için,sap saman arpa bol. Yediğin ve içtiğin kadar yemek,sen rahat ol. Ben ve eşeğe ne ödeyeceğim söylermisin bana. On beş bin versen kurtarır, indirimli hali sana. Kendisini, eşeğin hesabına katmaz ayrı öder. Bak bu benim için, ha buda eşek için der. Der ki hancı, ne farkeder ha sen, ha eşek canım. Hayır, hayatımda eşekle kendimi bir tutmadım. Tokat / 1973 Ali Kılıç Kakiz Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ne Kaldı ki Ramazana?
Ne Kaldı ki Ramazan’a? Fahri kainat efendimizin s.a.v. “Ey Rabbimiz, bize Receb ve Şaban ayını mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır” dualarıyla yeni Ramazan ayına inşallah giriyoruz. “Evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennemden kurtuluştur” müjdesiyle bütün mü’minlerin yüzlerini ağırtan mübarek ay yaklaştı. Allah Kur’anını indirirken indirdiği ayı kutsallaştırıyor, mübarek kılıyor. Orucu emrediyor, ayın sonunuda mağfiret kılıyor. Kitabının şerefi için bunları yapıyor. Ramazan ayı Kur’an ayıdır. Sahabeyi kiram Allah’ın kitabına çokça itina gösterirlerdi. Cebrail (a.s) ramazan ayında Peygamber (s.a.v) ile Kur’an-ı Kerimi Karşılıklı okurlardı. Müslüman bir kimsenin bu ayda çok Kur’an okuması gerekir. Sahabelerden kimisi, Kur’an-ı üç gecede kimisi yedi günde, kimisi de on gün de hatmederlerdi. Onlar Kur’an-ı okurken etkilenirler ve bundan dolayı kalpleri ürperirdi. Şiir okur gibi Kur’an-ı okumazlardı. Allah’ı çok zikrederlerdi. Mallarının en iyilerini Allah yolunda harcarlardı. Sahabeler oruçlu olarak hatimlerini bitirir ve dua ederlerdi. Onlar *******i yatmaz, göz yaşları yanakları üzerinden akıncaya kadar ağlarlardı. Resûlullah onların ağladıklarını farkedince Oda onlarla ağlamaya koyulurdu. Peygamberimiz s.a.v. şöyle buyurmuşlar: ‘Allah korkusundan ağlayan kimse Cehenneme girmez’. Ebu Davut Efendimiz s.a.v. bir diğer hadislerinde: ‘Nice oruç tutanlar vardır ki orucundan açlık ve susuzluktan başka bir şey elde edemez. Nice namaz kılanlar vardır ki namaz kılmaktan geriye elinde,uykusuzluk ve yorgunluktan başka bir şey kalmaz.’ Sahihi Buhari Oruç Allah ile kul arasında bir sırdır. Diğer ibadetlerin sevabı on ile yedi yüz arasında değişirken, oruç bu ölçü dışında tutulmuştur. Sevabının sayısız olarak verileceği bildiriliyor. Orucun diğer halis ameller gibi karşılığı yalnız Cennet olmayıp, Allah’ın cemalini görmek olacaktır. Kudsî hadis de şöyle beyan edilmiştir: ‘’Ademoğlunun -savm (oruç) dışındaki- tüm amelleri kendisi içindir. Ancak o (oruç) Benim içindir ve Ben onunla mükâfatlandıracağım.’’ Sahih Buhari. Şüphesiz ki Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur. Talakur,3 Cenab-ı Hâk şöyle buyuruyor: “Ramazan ayı insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır..” (Bakara, 185) , “Ey iman edenler! Oruç sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi sizin üzerinize de farz kılınmıştır. Artık bu sayede, kötülüklere karşı kendinizi korursunuz” (Bakara, 183) . Allah C.C. Tüm Müslümanların oruçlarını kıyamlarını kabul buyursun ve onları söz dinleyen ve sözün en güzeline, en doğrusuna tâbi olanlardan kılsın. Alemlere rahmet olan Efendimiz’hadislerinde şöyle buyuruyor: ‘Ey ashabım! Allah (c.c) gönderdiği kitapta helâl ve haram olan şeyleri,yapacağınız ve sakınacağınız işleri bildirdi. Siz o kitabın akıllara hayret verici hükümlerine itaat ediniz. Taat ve itaat da Allah’a samimi ve sonsuz olunuz’. Mükafatların sınırsız olarak verildiği, Müminlerin engin gönüllerinde yaşayan, fazilet ve kemal kazandıran mübarek ayda, günümüz gecemiz Kur’an’la süslensin. Rabbimiz Tüm İslam Ümmetine Ramazan ayını hayırlı kılsın. Şu hadisi şerifi defalarca okuyup düşünelim, “Kim tam bir imanla ve ecrini Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, onun geçmiş günahları mağfiret olunur.” Sahih Buhari Brüksel / 2004 Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Nerde Haya
İnsanların en şerlisi, iki yüzlüsü gururlu gezer. Güya krallık tacının siparişini vermiş meğer. Eşeğin ayaklarından çıkan tozu bahane ederek. Elbisesiyle burnunu tıkadı, yüzünü ekşiterek. İnandığı gibi mi? İnanacağız diye itiraz eder. İki sürü arasında gidip gelen koyuna benzer. Vahiy alan Peygambere karşı vermez özünü. Gözler kör, taştan da katı söyler sözünü. Kur'an nuruna karşı aciz kalan münafıklar, Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlar. Üşenerek namaza gitmek, döneklik onların işi. Kalpleri,verimsiz tarla, ebu Cehil karpuzu gibi. ‘Sen sâdık isen, biz eşeklerden beter olalım.’dediler. Oldular, olacakları kadar vay saygısız herifler. Mahşer ve hesap verme az kaldı yakın. Bu iki yüzlülüğün iğrenç inceliğine bakın. Görmedim senin gibi, ayak direten Ey melül, Sen daha önce imanı küfür ile sattın Ey Selül. Kur’an’da onları kınayan ayetler var ya, Nerde kerem nerde ayıp örten nerde haya. ‘Ey hile bazlar susunda sırlarınızı söyleyeyim, Size mi yoksa Allah’ın kasemine mi inanayım? ’ Mescidi Dırar! Diye mabet kurdular kin ve inatla, Takva üzeri kurulan mescid var iken Kuba da. Kur’ana gündüz inanın akşamleyin inkar edin.’ ‘Kur’an okurken gürültü yapın O’nu dinlemeyin. İçi dışından karanlık zümreler, yarasa gözler, Onlar Kur’ana, sünnete her cihetten yan gider İftiralarından dolayı onları büyük azap çarpacak. Allahın dini ve peygamberi daim üstün kalacak. ‘Allah şahiddir ki, Münafıklar şüphesiz yalancıdır’ Gürültü koparanlar var ya Asıl düşman onlardır. Menfaatlerinden sekiz köşe olurlar her an. 'Gövdeleri hoşuna gitmesin gördüğün zaman'. Başka bir şeyleri yoktur, kara yüzlülüklerinden, Dilleriyle iman, kalpleriyle inkar etmelerinden. ‘Allah fasıklar topluluğunu doğru yola iletmez.’ Bu ilâhi bir teşhistir ki, kıyamete kadar değişmez. Onların hilelerini görüp gözeten birileri var. Elbette Allah, meleklerle Resulü’ne arka çıkar. Sağır olanlar ikaz edildikleri zaman duymazlar. Ektiklerini biçecek, kalplerine kilit vuranlar. ‘Halkı zalim olan şu mescide gidin, onu yıkın. SüPage Rankingüntülük, küllük, gübürlük yapın, onu yakın.’ Hala sonsuz hayra dudak bükenler varsa da. Eritildiler, inananların dev ahlâk ufuklarında. Bilirmisin günahla sevap aynı terazide tartılmaz. Her azgın,her zalim çekecek yanına kar kalmaz. Akar su nerdeyse, tepeden uca orası yeşerir. Vicdan ve gönül ahengi dengeleriyle kesişir. Yer yüzü beşik dağlar direk yaratılmadı boşuna, Selam veriyor Resule dağlar taşlar yana yana. Bu Medine’de, akıl almaz ahlâk, kalp arınması. Bu aşkın bir parçası, ilâhi duygunun bir ihdası. Arınmış parlak gözler, aşina olmuş nur yüzler, Başka kandillere hacet yok, O’nun nuru yeter. İki şey bir arada bulunmaz Haktan ayırma özünü. Çevirme Ondan, gönlünü dayanılmaz ela gözünü. Medine-i Münevvere / Kuba 1400H. Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Nereden Ağabeyim Oluyorsun
Şehre yeni tayin olan valiyi, bir Bektaşi şeyhi ziyarete gelir.Gelir gelmesine ama, içeri bir türlü giremez.Valinin kurmaylarının, korumalarının engeline takılır. Ziyaret izni olmayan şeyh, tutturmuş illa ki içeri girecek…. Orada ki emniyet görevlileri ziyaret izninin olup olmadığın sorarlar. - Bektaşi şeyhi, - Buna gerek duymadım. - Görevli polisler şeyhi içeri almazlar.. - Bu işte zorlanacağını anlayan şeyh korumalara der ki: - Gidin vali beye söyleyin ki, - Senin ağabeyin geldi, aynı zamanda makam mevkice de senden büyük olduğunu söylüyor, görüşmek istiyor.. - Emniyet görevlileri durumu valiye bildirirler. - Vali şeyhin içeri alınmasını emreder. - Vali ile Bektaşi şeyhi yanyadır.. - Vali sorar: - Sen benim nerden ağabeyim oluyorsun? - Sayın valim, - Ben sizden yaşça büyük olduğuma göre ağabeyiniz olurum, örflerimiz bunu gerektiriyor. - Vali, - Makam mevkice de ben ondan büyüğüm demişsin öyle mi? - Sayın valim yüksek huzurlarınızda size bir şey sorabilirmiyim? - Efendim şimdi siz valilikten terfi olsanız yani bir üst makama atansanız ne olursunuz? - Vali, - Bakan olurdum. - Sayın valim bakanlık mevkiinden bir üst göreve atansanız ne olurdunuz? - Vali, - Başbakan olurdum. - Bektaşi şeyhi, - Efendim daha bir üst göreve getirseler ne olurdunuz? - Vali, - Cumhurbaşkanı olurdum. - Efendim siz bundan daha yüksek yere atansaydınız ne olurdunuz? - Vali, - Hiç. - Bektaşi şeyhi, - Efendim ben o hiçim. ………………. Mons / 2006 Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Niçin Öldürdün?
Zangoç, süpürüp gözü gibi korurdu kiliseyi. Heykeli pisledi diye,çayır çayır yandı yüreği. Dedi,dilerim Allah’tan seni bildiği gibi etsin. Şu uğursuz hayvanı,tutup bir gebertesin. Oturmuş avluya, durmayıp savuruyor sözler. Şeytan insana musallat oldumu,daima büzler. Kuş kanatlanarak kondu,fıçılar yanına. Su diye içti,yıllanmış şaraptan kana kana. Isıracak it dişini göstermez kendini gizler. Vurup ta öldüreyim diye,fırsatını gözler. Hemen saldırdı,susuzluğunu gideren hayvana. Canı neydi ki,çırpınarak düştü sol tarafına. Hırıstıyan kargası olsaydın,putu pislemezdin. Müslüman kargası olsaydın,şaraptan içmezdin. Mons / 1987 Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Noel Çılgınlığı
Dayanağı yok, Noel’in yılbaşına rastlamasının, Kendi başına kutsiyeti de yok,tarih ve zamanın. Çinliler, Japonlar değiştirmediler,alfabelerini. Yahudiler takvimlerini,İngilizler ölçülerini. İlişkilerimizden dolayı,hadi biz değiştirdik diyelim, Neden bunlara,kutsiyet,mukaddesat yükleyelim. Kutlamalar anlamsız,Hıristiyan olmadığımıza göre Nerde kaldı,beş bin yıllık şanlı tarih,örf, adet, töre. Onların şeriatları sembolize ediliyor bu ayilerde. Kazıklı voyvodanın torunlarıyla mı olalım bir yerde Noel baba kılığında yüzlerce insan çocuk avına çıkmış. Ufacık yavrular hediye alma telaşına kapılmış. Sembollerle karışmışız,savunmamız zaafa uğratılmış. Çamur atmışlar benliğimize,zihinlerimiz karartılmış. Nesillerimiz saldırıların hedefi,kuşku dolu yarınlarımız. Psikolojik fetih karşısında çocuklarımız yapa yalınız. Brüksel / 2001 Ali Kılıç Kakiz |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|