![]() |
|
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() BİLEYDİM LAYIK OLMADIĞINI
Sen birazı tereddüt Birazı kan ve gurur Acılarla beslenen Bir zakkum çiçeğisin Oysa hep ışıl ışıl Hep rengarenk göründün bulutların ardında Anlayamadım Yeşil zehir dumanlı gözlerinde Özlem sadece tufan Her akşam kefen giydi yüreğim kollarında Her gece bir giyotin Rüyalarım hıçkırık,kabuslarım ölümdü Ellerin beni yavaş yavaş bataklığına Beni isyana gömdü Şimdi kopardım urganlarını Dostluğumda sensiz,düşmanlığımda Irmak iki yüzlü akar mı sandın Güneş karanlıktan korkar mı sandın Git seninle gitsin pişmanlığımda Bileydim layık olmadığını Yürürmüydüm yollarında Nurullah Genç |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() CAN KUŞUM
Aynalardan sundum gönlümü sana Ruhum gözlerinin rengine tutsak Bir gece bir kuş gibi girsem rüyana Eder misin bana sevdanı yasak? Hayal, bir pencere, umut, bir ışık Dünyam bir karanlık kutu gibidir Sorma, kimin nesi bu deli aşık Bir bakışın bile muştu gibidir. Rüzgârı anlayan bilir öteyi Can kuşum, yüzünü kalbime çevir Delinsin gecenin, kanlı eteği Bu bir korku devri, hüzünlü devir.. Uzak bir rüyânın iklimlerinden Ebedi bir bahar bekliyor gönlüm. Bir haber verseler bana derinden Sonsuzluk müjdesi getirse ölüm. Ruhum, öyle mahzun durma karşımda Bir gün yıkılacak hicran duvarı Zaman, bir heyûlâ gibi başımda Peşime taksa da bir bir yılları. Ürperti ve hasret içimi oymuş Gözlerimin rengi, kırmızı şimdi Doluya tutulmak demek ki, buymuş Yağmur, damarımda bir sızı şimdi. Sensiz bir harabe gibi yüreğim Ne güneş doğuyor üstüme, ne ay Sen gül ki, yüzüme ben de güleyim Yüreğim seninle süslü bir saray... Nurullah GENÇ |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() ÇİÇEKLER ÜŞÜMESİN
Gönlümün maviliği gitmesin gökyüzünden Kuşların gülücüğü eksilmesin yüzünden Kar yağsada bu sessiz vadiye, gün bitmesin Yapraklar üşüse de , çiçekler üşümesin Nurullah Genç |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() DERİNDESİN RÜYA KADAR DERİNDE
Seni bir kilimin nakışlarında Devlerin şimşekli bakışlarında Kanı sevgi olan hatıraların Göklere uzayan yokuşlarında Bulamaz ayağı prangalılar Yayını terkederken kırılan bir ok gibi Doğarken ölen bir çocuk gibi Çekingen çeşmelerin suyunda eriyen güz Yorgun patikalarda sevda arayan öksüz Bulamaz izlerini tilkiler kurt ininde Yağmur hala murada ermedi teninde Mağrur bir kıvılcım görünce seni Başın alıp gitmiş karanlıklara Mehtabı beklemiş seneler boyu Yüreğinde duymuş hep o korkuyu Ardına bakınca gamlı bir akşam Duymuş tenhalarında çalan şarkıyı Ceviz sandık bomboş ; kapılar kırık Senden artakalan mor bir hıçkırık Okunmamış esrarlı bir öykünün Memnu satırları gibidir yüzün Vuslatın eflatun *******inde Uykusunu kaçırmışsın gündüzün Oysa ne yerdesin , ne gökyüzünde Derindesin rüya kadar derinde NURULLAH GENÇ |
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() GİDERİM İçimde bir acı fırtına kopar Bulutlarda şimşek çakar giderim Bitmeyen arzular yolumu kapar Çılgın bir sel gibi yıkar giderim Anlarım eşitten farkını farkın Yıllar süren ömrü biter merakın Keder uzak olur; mutluluk yakın Yorgun kafesimden çıkar giderim O an, zaman durur, mekan silinir Sonsuzluğa doğru nefes alınır Ruhum bir damla su, göğe salınır Süzüle süzüle akar giderim Çile denizinin görünür dibi Alır beni yüreğimin sahibi Geceyi süsleyen yıldızlar gibi Ben de, bir meş'ale yakar giderim Birgün utku için, hicran yerine Dalmak için hülya bahçelerine Dostların ıslanmış çehrelerine Son defa, hasretle bakar giderim Nurullah Genç |
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() GÖZLER
Sende sevgidir zaman ve Leyla'dır Kulak ver, tükenmeyen âh ü zârıma, gözler Ey, dikenli yolları gökyüzüne bağlayan Bir hayali dilberin çehresinde parlayan Mehtabım gülümse de kalbimde gül büyüsün Sen ki, güzel gözlerin belki en büyüğüsün Güneş gibi, ufkumda doğup da yanan gözler Ruhumun yağmurunu içip da kanan gözler Geceye mi çırpınış, gurbete mi bu hasret Bitmeyen bir susuzluk ve sönmeyen hararet Ortasında kalmışsın; saçların darmadağın Gülşenim, yıkılmadan saray gibi otağın Hayatın donbaharı kuşatmadan rengini Yitirmeden şu billur ve masmavi engini Beni al kollarına, uyut sonsuza değin Yüzümde dalgalansın o simsiyah eteğin Göreyim elmas gibi parlayan nakışları Gönlümü çiçek çiçek sırlayan nakışları Papatya bir simada sana taht kurmuş Allah Ne olur, üzme beni; çektiğim her derin âh İçimden bir parçayı koparıp götürüyor Ve hicrân sis misali, her yanımı bürüyor Mehtabım, yıldız gibi süsle kâküllerini Koklayayım kalbimde yeşeren güllerini Islanmış sinesine çekiver bir baharın Uyandır şarkısıyla beni, kanaryaların Duaya kalksın elim, başım şükre uzansın Sesim dudaklarıma mahpus iken, uyansın Ve matem kuyusundan çekeyim ellerimi Toplayayım yerlere düşmüş hayallerimi Kapkaranlık dünyama bir ışık yakan gözler Bana, benimmiş gibi, ümitle bakan gözler Nurullah Genç |
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() GÖZLERİN ÇAĞIRIYOR BENİ Eflatun sular süzülüyor aynalardan Damlacıklarında hicranlı yüzün Ben kapıları aldatıyorum gün be gün Sen pencereleri Ben denizlere bakarak martılara yalanlar söylüyorum Sen gemilere Sonra liman bilmez korsanlara terk edip Issız adalara sürüyorsun dizelerimi Gitmek istiyorum çakıp da kaybolan şimşekler gibi Gel gör ki, önümde hatıralar mahzeni Parmak uçlarımda paslı çiviler Bütün zindanları yıkarak birer birer Gözlerin çağırıyor beni Gözlerin en soylu atların koştuğu bir bahar gezegeni Çeşmelerin bakınca gülümsediği Irgatların göklere yöneldiği Latince bilenlerin nergis akşamlarında Göllere meydan okuyup Kıyısında şarkılar dinlediği Tutkular değirmeni İnciterek aşk kitaplığındaki bütün harfleri Kirpiklerinde efsane şairlerin mağrur kalemleri Gözlerin çağırıyor beni Kaşlarının cilveli bir ahu gibi Ömrümüze düştüğü günden beri Köleleri ağlattın ey sevda semenderi Adı konulmamış yıldızlardan koparak Vadilerde biriken yalnızlığım Kalbimi avuçlarına almış Tutuyor sana doğru Çölde bir kuyuya mı bırakayım ellerimi Geceye otağ mı kurayım buzullar ortasında Ne yapayım bilmiyorum ey acılar bedesteni Biraz ateş ve hüzün Biraz köpük ve leylak Gözlerin çağırıyor beni Gittim son ışığından bakışlarının Kırdım kanatlarını bin bir gece masallarında Zümrüdüanka kuşlarının Şimdi nasıl da yürüyorum dağlara karşı farkında mısın Umursamıyorum boğazımda düğümlenen yolları Bulutları susturuyorsun söylemesinler diye Turnaların toprağa dökülen eşsiz definelerini Damıt kalbini kuşkulu yokuşlardan Kurtul karanlığından fotoğrafların Her köşede ısırgan edalı kan evleri Her menzilde leylayı küçümseyen kaktüsler Ne seni görüyorum hayatın boşluğunda Ne de son anlarında resmini büyütüyor Yokluğunla savaşan intihar temrinleri Gizlenme ardına fesleğenlerin Bahaneden bıkmıştır bezirganlar, mevsimler Yüzeyde ve sancılı haykırışlar uğruna Derinden ve telaşsız bir uyanıştır şiir Bu yüzden zehre batmış urganlar gül kokulu Bu yüzden gözlerine ayarlıdır saatler O öpüp okşadığın yaprak akkorsa şimdi Kim bilir hangi zaman gönlüme uğramıştır Kollarına aldığın mutluluk servileri Bana dokunduğunda sessizce ağlamıştır Simyası bozulduysa dilimin, kelimeler Bir volkandan geriye kalan ırmaklar gibi Bilinmez ki nereden akmıştır yüreğime Geçerek en azılı köprülerden, duraksız Varmak için sevdanın tükendiği ülkeye Duygularına ölüm yüklüyorum ömrümün Yaklaştığım her sahil tutuyor ellerimi mor bir yangın, hercai dalgalar, kum taneleri Çakallar iniyor dağlardan apansız Ardımsıra gölgeler, gökkuşağı Rengarenk uçurtmalar gibi kaplıyor göklerimi Gözlerin çağırıyor beni Oysa ben hiç görmedim dünyada gözlerini Takılmadım engellerine nilüfer bakışlarının Bir ses beklediysem yankılansın diye evrenimde Kalbinden benim adıma Sevdalı bir vuruşun özlemiydi süsleyen Sokaklarımı, şehirlerimi Gözlerin çağırsa da beni Çağırmadan kalbin çatlayan gözlerimi Görmeden ellerinde hangi toprakların yayılıp Hangi tohumların yeşerdiğini Tutunmayacağım zamana dilenci gibi Hala uzaklardan işaret parmağıyla Gözlerin çağırsa da beni Gidiyorum; adımlarım yaz kurdu, güz kefeni Nurullah Genç |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() GÖZLERİNE YAZILMIŞ BİR DESTAN
Bu şiirde iki göz var Biri senin; biri onun Senin o karanlık, küf kokulu Matem gözlerini terkediyorum Biliyorum; saçlarının sarısı Gözlerinin yeşiline karışmış Biliyorum; sana benzemek için Melikeler birbiriyle yarışmış Fosforlu ve derin bakışlarına Çağlar boyu nice destanlar yazılmış Oysa ben görülmedik bir lale yaprağına Gökleri kıskandıran bir destan yazıyorum Gözlerin değişip kaplasın karanlığı Bütün ufukları sarsın gözlerin Gene de hep bende kalsın gözlerin Kapama gözlerini; karanlıktan korkarım Atlılar kaybeder yolunu, hasretimin Posta güvercinleri geri dönmez ülkeme Yaslı dereler gibi mutsuzluğa akarım Kapama gözlerini; karanlıktan korkarım Ateşten ve köpükten sıyırıp ellerimi Mekanımı gülistan eyleyendir gözerin İsyanıyla ihtiras ve gerilim yaşayan Kabil?in ruhunu kan eyleyendir gözlerin vuslat aşkını Leyla düşürmedi çöllere Arzı Mecnun?a hicran eyleyendir gözlerin gözlerinde başladı tarihin macerası Adem?i Havva?ya ram eyleyendir gözlerin Kerem dağlar ardında aradı gözlerini Kamber?i bile viran eyleyendir gözlerin Ferhat dağları deldi yolunu bulmak için Sevmeyenleri giryan eyleyendir gözlerin Suların emzirdiği muamma bir çocuğu Yedi iklime hakan eyleyendir gözlerin Gözlerin göklerinde Her yüzyılın başında Birer akkor olmuş gözlerin Çekip çıkarsam da mısralarımı Ben yalnız gözlerinin şairiyim aslında Hangi rüzgara verdiysem aşkımı Beni alıp yangınlara götürdü Muştu beklediğim bütün yelkenlilerden Ateş düştü içime Yüreğimden fışkıran bir ?ah? mıdır gözlerin Beni benden koparan ?eyvah? mıdır gözlerin Bu gözler, o aydınlık o güzel gözler değil Yoksa yalancı mıdır, günah mıdır gözlerin Ses midir, aynalarda çarpan kulaklarıma Kürdili hicazkar mı, segah mıdır gözlerin Arif Bey?i Itri?yi ömür boyu inleten Nihavend mi, sultan-ı yegah mıdır gözlerin Kubbesinde yitirdim zaman duygularımı Akşam mıdır, gece midir, sabah mıdır gözlerin Ruhumu baştan başa acılarla dokuyan Beynimi kurşunlayan silah mıdır gözlerin Her köşede zifiri bir silüet bırakan Gönül memleketimde seyyah mıdır gözlerin Renkler avare; sitem başıboş kuytularda Mavi midir, yeşil mi, siyah mıdır gözlerin Yoksa yalancımıdır, günah mıdır gözlerin Nihan kıldı gözlerin bana kapılarını Oysa ben gözlerinden girerdim yüreğine Her bakışın bir damla ab-ı zindegan idi Hicranlı her gülüşün bin yıllık figan idi İçime, soluşundan sonra koyu renklerin Birer şirpençe gibi düştü gözbebeklerin Feryadıma gök bile bigane değil şimdi Söyle, kurtuluşun mu, harabın mı gözlerin Gözlerinde mi mehtab; mehtabın mı gözlerin çağlayanlar bile hararetlidir Buğday başağının açlığıdır ufuklar Siperleri aşıklar mı doldurmalıydı Zalimler mi Neden böyle hıçkırıklı, umutlar Beni hangi urganla bağladın gözlerine Beni hangi ırmağa karıştırdın yeniden Senden kopamıyorum gözlerin var oldukça Sensiz yapamıyorum yüzün bahar oldukça Gözlerine baktıkça duruluyor yüreğim Ölse de, gözlerinden soruluyor yüreğim İndirme kirpiğini; tutuşmasın kainat Nazar kıl; ferahlasın; kavruluyor yüreğim Sensiz küle dönerek savruluyor yüreğim Diyorlar ki ağla Ağla ki dumanı dağılsın yolların Ağlamayı denizlere bıraktım Yalnız gözlerindir hayatta kalan Uğruna adandığım Mahşeri sularla çevirip dört yanından Gönlümde sakladığım Aynalarda arayıp bulamazken günboyu Gölgesinde konakladığım Gözlerindir ufkumda dalgalanan Rüstem?in kanını döktüm yerlere İstanbul?u kuşattım gözlerin için Azrail?e koştum siperlerimden Gözlerine baka baka dirildim Niçin kızıl kıyamettir gölerin bu gün Niçin heyelan var eteklerinde İsrafil?den işaret mi almışsın Yanaklarında mahşer kalıntısı Dudaklarında mizan Bütün gamlı hüdhüdler Belkıs?le döner sana Yıldızlar vuslat için her gece iner sana Rengini, gözlerinde kaybolan bilir Gözlerin uğrak yeridir bestekarların Şairler hüzne dalar yeşil okyanusunda Eşiğinde ölümsüz dilenciler Gözlerin gecenin intiharıdır Sen gözlerine mahkumsun; gözlerin bana Ben şiir yazmasam, kim tanır gözlerini Geçerken yalnızlık sokağından Hangi demirci indirir parmağına çekici Hangi berber yanağını keser müşterisinin Gözlerine bakmasam, doğar mı güneş Gözlerin boşluğa akan bir ırmak değil Gözlerin sadece ölmek, yaşamak değil Gözlerin tükeniş doruklarında Bulunmayanları aramak değil Gözerine aşina olduğum günden beri Ben artık hır gece sesleniyorum Düşe kalka Yorgun argın Derbeder Yapayalnız Duruyorum; yanlış anlaşılıyor Her hücremde bir inkılab Her gönlümde bir mahitab Evim harab; ömrüm harab Ne ay kaldı, ne de mehtab Gök bulanık; ufuk silik Gene de mağrur ve dimdik Yürüyorum; mezarım oluyorsun ansızın Bu son şiir, o küflü gözlerine yazılan Bu son mezar kalbimde hicranla kazılan Senin gamsız gözlerin kahkahalar atarken Benim gözlerim viran; ağlamaya değer mi Her cilven bir ıstırab; her nazın kapkaranlık Yorgun kuraklığında ıslanmaya değer mi Hiç güzel olur muydun gözlerin olmasaydı Ateşlere girmeye ve yanmaya değer mi Bir kevser ırmağında serinlemek dururken Sellerine karışıp bulanmaya değer mi Aydınlığın gözleri çağırıyor kalbimi Zehir bakışlarınla boyanmaya değer mi Gözlerine bir ömür dayanmaya değer mi Nurullah Genç |
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() GÜL
Bitir bu işkenceyi , sende artık bana gül Dokundurma elini pıhtılaşan kana gül Bahçe boş ;çeşme kuru ; nerde bostancıbaşı Gelde feryâd ü figân etme bu hüsrâna gül Yıllarca yatağında uyudum semenderin Çakallar yuvalandı bizim olan hana gül Unuttum gökkuşağı altındaki resmini Nice bühtan ettiler eski bir sultana gül Kâinat oluk oluk boşalırken içimden Yağmur damlası bile olamadım sana gül Uzandığım her hayal tutuşturdu ömrümü Her yangınla yeni bir yangın düştü cana gül Ya öldür , yarasalar okşasın cesedimi Ya da terkedip gitme beni bu isyâna gül Dinle ki , en ölümcül şarkımı söylüyorum Darağacı kurdular döndüğüm her yana gül Nasıl sevişiyorsun kırkayakla , çıyanla Hani boyun bükmüştün ebedî fermana gül Meğer bir yanılgının zinciriymiş umudum Güvenimi yitirdim şimdi her dermana gül. Nurullah Genç |
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() GÜLDESTE/ SONSUZLUK Gül zindanı yapsalar vardığım her durağı Bana bir gül delisi deseler de her akşam Seninle ışık oldum, yakın ettim ırağı Benimdir gözlerinden aldığım bu ihtişam Şimdi bütün çiçekler nakkaşımdır bu yerde Yapraklarından sızan gözyaşımdır bu yerde Turuncuydu yüreğim, benekleri kırmızı Yeşildi bir Hüma-yı Ata'nın şakağında Ateşin bir baharı taşıyan ince sızı Cemşide rakib oldu güllerin yaprağında 'Hu' çekiyor içimde Mevlana bir semazen Lalede imreniyor dertli Hallac'a bazen Tutundum bir zamanlar Gencine-i Cemal'e Meğer dibacesiymiş sonsuzluk ülkesinin Gördüysem yapayalnız nerede bir ters lale Yandı titreşimleri uğuldayan sesinin Şafağında büyüyen zambak soldu aniden Tanyeri 'gül gül' diye güneş oldu yeniden Levni'yi kollarına alır taze bir bahar Bir Tac-ı Kayser gibi sokulur sinesine Onuruna Çırağan kurduğumuz aynalar Düşer yüzyıllar boyu en karanlık ye'sine Her hassa, bir merili bahçesine vurulur Her sultanın tahtına bir prenses kurulur Bana, ne Dürr-i Yekta, ne Semen Sima gerek Senden kalan her harfin içinde binlerce bağ Bağına girmek için küçük bir ima gerek Seninle güle döner derin vadi, yüce dağ Bu sevda ılgıt ılgıt çoğaldıkça bedende Çiçekçiler Başbuğu olurum belki ben de Dikendi, serfiraza döndü kapında ruhum Büyüdükçe çiçeğim, yapraklarım kısaldı Senden önce ardında 'ah' edip avunduğum Meğer bir malihulya, çaresiz bir masaldı Ölümsüz vuslatına erdim Bağ-ı Safa'nın Nağmeleri duyulmaz oldu Gülfer Kalfa'nın Dantelası çiğdemli yastıklar küf kokuyor Yenilgiler devrinde tarümar oldu bostan Göçenler mor kokulu hüzünler bırakıyor Servilerin dalları yine kırıldı yastan Bu gönül mevsiminden gitti uzağa giden Atmak gerek toprağa tohumları yeniden Kapında pusat koyup gül alan sipahiler Seccadesi sularda bir dervişe dönüşür Tahammülü kuşanır, el açıp Me'va diler Goncanın kirpiğinde nilüferle görüşür Bir ömür yalnızlığı alsa da kollarına Gittiği her ülkede gül düşer yollarına Gözüme gül dumanı çöktü yine bu akşam Baktığım her noktada yalnız senin güllerin İçimde gül pınarı aktı yine bu akşam İrinli dertlerime şifa oldu ellerin Mecnun ile Leyla'nın buluştuğu yerdeyim Bu gül yolculuğunda şimdi son seferdeyim Yanakları gül oya, parmakları gül dalı Kızlar, delikanlılar baştanbaşa gül oldu Ayrılık gül tohumu, şiir güle sevdalı Şair ki, feryadından yana yana kül oldu Onun çemenzarıdır köşelerde hıçkıran Nerde bir bulut varsa, gülsuyudur fışkıran Gül sesleri geliyor; her yer dua ve niyaz Açtı gök kapısını yerde çiğ taneleri Adımları parıltı, alınları bembeyaz Dağılıyor evrene gülün mestaneleri Sen ki, en büyük GÜL'sün, en çok gülü seversin Söyle bahçıvanına, bir gül de bana versin Ulu Tanrı adıyla aldığım her nefeste Senin için gül açar, kuş olup göğe uçar Sen ey bahar elçisi, sen ey kutlu güldeste Senin için cansızlar bile canından geçer Gölgeler şehrinde gül, kimseye kalmayacak Öteler şehrinde gül, bir daha solmayacak NURULLAH GENÇ |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|