Fatih Çınar

[GooD aNd EvıL]

Yaşam Ve Ölüm
her ölüm elbet biraz erkendir
illaki bu kara dünyaya kazık çakmakmı gerekir
bilmem bilmem bilmem
gerçek mutluluk nerededir

mutluluk yaralanmış
hangi hastanede kan içinde yatıyor
sevinçler elinde demirden kelepçe
hangi hapisanenin camından bakıyor
bilmem bilmem bilmem
insanlar neden ölü gibi yaşıyor

bu dünyada var birçok cennetten köşe
cehennemde uzamış sıra
herkes cennette buluşsa keşke
bilmem bilmem bilmem
bu günahlarla girermiyiz cennete


mutluluk yaralanmış
hangi hastanede kan içinde yatıyor
insanlık paketlenmiş
hangi pazarda kaç liraya satılıyor

MÜZİK: Fatih Çınar


Fatih Çınar

[GooD aNd EvıL]

Yaşamak Dediğin
bazen kendimi
acı çeken insanların yerine koyuyoum
kah felçli olup
tekerlekli sandalyeyle dolaşıyorum
kah kör olup bastona sığınıyorum
bazen umut dağlarımda çiçekler açıyor
ve bazen yangınlar çıkıyor
umutlarımın ağaç olduğu ormanlarda
dedimya
bazen kendimi acı çeken insanların yerine koyuyorum
kah aşık oluyorum mecnun misali
kah yüreğimi dağlıyorum kerem gibi
ama inadına seviyorum
sevdaların acısını sancısını
ve şükredip yaşıyorum alnımın
rengi belli olmayan yazgısını
bazen o insanlar gibi olmak istiyorum
bazenda nefret ediyorum o insanlardan
bazen alnıma bir bıçak gibi saplanıyor yaşamak
ama neylersinki kendinden başka yer yok kaçacak


Fatih Çınar

[GooD aNd EvıL]

Yaz Yağmuru
bir yaz yağmuru gibi düştün yüreğime
sen çare oldun ağlayan gözlerime
dört duvar arasında hayalin gölgen
gitmedi gitmeyecek gözlerimden

gördüğüm en güzel yazdı bu yaz
yüreğim can buldu düştükçe aşka
gördüğüm en güzel yazdı bu yaz
hayatın nesi var sevmekten başka

istemem bir gölge düşsün sevdama
razıyım ömrümce yaz değil kışlara
beni öldürmeye hançer arama
bir gözyaşı bir ayrılış bir veda yeter

müzik: fatih çınar


Fatih Çınar

[GooD aNd EvıL]

Yemin
yüreğimde bir damla korku varsa
yansın ebedim düşmandan beter olsun
kılıçlar ateş olup üzerime yağsa
kaçarsam sevabım cehenneme dolsun


Fatih Çınar

[GooD aNd EvıL]

Yeminli Sevdam
senden günlerce haber alamadığım
senelerin *******inde
seni unutmaya yemin ettim ben
çaresizce dökülürken yaşlar gözümden
ve elimdeki sigara ıslanırken
yağmurların neminden
seni unutmaya yemin ettim ben
seni bu şiirle maziye gömdüm ben

sensizliğin nağmelerinde
şarkılar suskunken dilimde
resimlerin mahsun dururken
duvardaki çerçevemde
seni unutmaya yemin ettim ben
yalvarırken allaha
artık gelsin ne olur diye
ve buğusuna ismini yazdığım
beklerken seni gözlerim
ıslak pencerelerde
seni unutmaya yemin ettim ben
seni bu şiirle maziye gömdüm ben

boşuna saklayıp gizlerken
kendini benden
eskiden gülen yüzümde
şimdi hüzünler varken
baktığım zaman eski resimlere derinden
seni unutmaya yemin ettim ben
ellerin yok olmuşken ellerimde
sevda yaşları öksüz kaldı gözlerimde
seni çözmeyi başaramadım
kolay bilmecelerde
seni unutmaya yemin ettim ben
seni bu şiirle maziye gömdüm ben

kavururken içimi sensiz umutlar
yağmurunu bırakırken gönlüme
isli bulutlar
beynimi kemirirken sana dair sorular
seni unutmaya yemin ettim ben
bana gelmeni beklerken
eğildi dağlar
bilmiyorum sılanın yolunu
kimler bağlar
seni unutmak için beni ancak mezar paklar
seni unutmaya yemin ettim ben
seni bu şiirle maziye gömdüm ben


Fatih Çınar

[GooD aNd EvıL]

Yokum Artık
gidemedim
ama buralardada değilim
yokum artık hiçbiryerde
sanki hiç olmamış gibiyim
ne bir şehire sığabiliyorum
nede bir şehir benim yüreğime
sürü sürü bulutlarla
gökyüzünde kaybolup gidiyorum
ve hangi ülkenin topraklarına
yağmur yağmur iniyorum
bilmiyorum
gidemedim
ama buralardada değilim
pencerelerim perdesiz artık
herkes seyre dalmış beni
kimi hüzünlü acımaklı
kimi küstah alaylı
gözlerimden
seyrediyorlar gözlerini
''bu kalp benim değil artık
seninse hiç değil''


Fatih Çınar

[GooD aNd EvıL]

Yolculuk
Şehirlerarası bir otobüsün arka camından bakıyorum
Gitgide uzaklaşıyorum kendimden ve kendime dair her şeyden
Uzun bir nehrin ortasın da terk edilmiş bir kayıktayım sanki
Kürekleri paramparça kürekleri kırık
Sular ki derin sular ki karanlık
Bir cebimde nane şekeri var
Diğer cebimde alabildiğine hüzün
Karanlık bir caddede çırılçıplak gibiyim sanki
Lambaları paramparça lambaları tarumar
Caddeler ki pusu caddeler ki canavar
Eski dostlar bir bir geçiyor aklımdan
Eski kahveler eski muhabbetler
Bir eskicinin kollarındayım sanki
Elleri yorgun elleri nasırlı
Eskici ki hünerli eskici ki işin ustası
Yoldaki çizgiler akıp gidiyor gözlerimden
Eski sevgililer görünüyor asfaltın yansımasında
Bir tecrit odasında çıldırır gibiyim sanki
Üzerimde deli gömleği arkadan bağlamalı
Gömlek ki acımasız gömlek ki kararlı
Tanımadığım şehirlerden geçiyorum
Kaldırımlarda sürü sürü kalabalık
Dağ başında yalnız bir çobanım sanki
Elimde kaval sırtımda kepenek
Kaval ki dertli çalar kaval ki yüreğimi delerek
Nihayet yaklaşıyoruz duvarları taştan meskenime
Kollarımda gün yanığı iki genç asker
Vatansız kalmış bir mülteciyim sanki
Saçlarım uzamış sakalımda bir o kadar
Sakalım ki her teli bir yıl sakalım ki kimsesiz çocukluğum kokar


Fatih Çınar

[GooD aNd EvıL]

Yuvarlanıp Gidiyoruz
kimi dertli kimi dertsiz
kimi yaşar hep çilesiz
kimi yoksul kimi zengin
kimi hayatından bezgin
yuvarlanıp gidiyoruz

cins cins insan var içinde
huyları çeşit biçimde
çoğu kişi ekmek derdinde
yuvarlanıp gidiyoruz

dünya döner hiç durmadan
insanlar var kavrulmayan
rüzgarlarda savrulmayan
yuvarlanıp gidiyoruz


Fatih Çınar

[GooD aNd EvıL]

Yüce Milletim
asırlık çınarlar gibi yıllanan
asi nehirler gibi çağlayan
tarihini kılıçla kan ile yazan
bir tanesin benim yüce milletim

çıldıran, deliren şeref namus deyince
maruz kalsada tarihte birçok kalleşliğe
leke sürdürmedi sürdürmez şerefine
delikanlı mert yüce milletim

cephede mehmetçik kılar namazı
islamın bekçisi'dir bırakmaz al sancağı
dilinden hiç düşürmez peygamberi allahı
inançlı imanlı yüce milletim

temelleri atılmış şehit kanıyla
süngüye takılmış kanlı başıyla
rengini kanından alan bayrağıyla
dünyada birtek yüce milletim

hiç bir tarif yetmiyor şanını anlatmaya
mürekkepler yetişmiyor tarihini yazmaya
bekle az kaldı özlenen aydınlık şafaklara
hakka tapan cesur yüce milletim


Fatih Çınar