04-30-2010, 09:13 PM | #21 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3489
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ahmet Oktay
Ahmet Oktay 1933 yılında Ankara'da doğdu. Yazmaya çok erken başladı: ortaokul sıralarında. İlk şiiri, 1949-1950 yılları arasında Gerçek dergisinde yayımlandı. Öğrenimini lisede yarım bırakarak çalışmaya başladı. Ahmet Oktay, 1950'li yıllarda ikinci yeni hareketine öncülük ettiği söylenebilecek olan Mavi Hareketi içinde yer aldı ve aynı adlı dergide yazıları ve şiirleriyle etkin bir rol oynadı. 1961 yılında Yeni İstanbul gazetesinin Ankara bürosunda "parlamento muhabiri" olarak profesyonel gazeteciliğe başladı. Ankara Ekspres, İktisat ve Piyasa, Vatan gibi gazetelerde muhabir olarak çalıştıktan sonra 1965 yılında TRT Haber Merkezi'nde çalışmaya başladı. 1976 yılında, siyasal iktidar değişince TRT'den istifa ederek Akajans, ardından da Dünya gazetesi haber müdürlüğü görevlerini yürüttü. 1978'de yeniden TRT'ye döndü. 1982'de buradan emekliliğini isteyip ayrıldı. Daha sonra Milliyet gazetesine geçti. 1993 Şubat'ında müdürlerinden biri olduğu Milliyet'in yazı işlerinden ayrılarak kendini tümüyle yazmaya verdi. ESERLERİ Şiir: Gölgeleri Kullanmak (1963), Her Yüz Bir Öy |
04-30-2010, 09:13 PM | #22 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3489
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ahmet Selim
1944 yılında İstanbul'da doğdu. Doğduğundan beri de İstanbul'da yaşıyor. Mihrimah Sultan İlkokulu'nun ilk mezunlarındandır. Daha sonra ki tahsillerini Karagümrük Ortaokulu'nda, İstanbul Erkek Lisesi'nde, İktisat Fakültesi'nde tamamladı. İlk yazısı, henüz lise öğrencisi iken "Yeni İstanbul"da yayınlandı. Müteakiben değişik fasılalarla Yeni İstanbul, Son Havadis, Haber, Hakikat, Dünya, Bizim Anadolu, Sabah gibi gazetelerde yazıları çıktı. 1971'den sonra eski Sabah gazetesinde 13 yıl, muntazaman, makaleler, köşe yazıları, başyazılar yazdı. Ufuk ve Dağarcık dergilerinde hem yazdı hem neşriyat yönetimini üstlendi. Asıl adı Zeki Önel'dir. 24 Şubat 1988'den beri ZAMAN Gazetesi'nde köşe yazısı yazmaktadır. Evli ve bir çocuk babasıdır. Yayınlanan kitapları şunlardır: 1- Din-dil-Tarih Şuuru, 2- Din- Medeniyet ve Laiklik, 3- Dünya İslâm'a Muhtaç (2 cilt), 4- Uyanış Zamanı, 5- Millî-Manevî Bütünlüğümüz. |
04-30-2010, 09:13 PM | #23 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3489
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ahmet Taşgetiren
1948 yılında Kahramanmaraş’ta dünyaya geldi.Orta halli bir çiftçi aileye mensup.İmam-Hatip Lisesinde okudu.Gonca isimli okul gazetesinde ilk yazı tecrübeleri yayınlandı.1966 yılında Yüksek İslam Enstitüsü’nde okumaya başladı.Güreş, futbol ve voleybol sporlarıyla ilgilendi.İmam-Hatip Lisesi ve Yüksek İslam’ın voleybol takımında oynadı.Yeniden Milli Mücadele hareketi içinde yer aldı ve aynı adlı derginin yazarlarından oldu.Pınar dergisinde şiir,hikaye ve denemeleri yayınlandı.1975’te Bayrak gazetesinde yazarlık yaptı.1978 yılında Tercüman gazetesinde profesyonel gazetecilik hayatına başladı.1988 yılına kadar yazı işleri kadrosunda çalıştı.İki yıl Türk Edebiyatı dergisi yazı işleri müdürlüğü yaptı.1986’da Altınoluk dergisinin kuruluş çalışmalarına katıldı.Aynı dönemde Zaman gazetesinde haftalık yazılara başladı.Bilahare Yeni Şafak gazetesinde köşe yazarlığına devam etti.Evli ve 5 çocuk babası. |
04-30-2010, 09:13 PM | #24 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3489
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ahmet Tulgar
Doğum Tarihi 01.01.1967 G. Başlangıç Yılı 1987 G. Başlangıç Kurumu Sabah Dergi Grubu Çalıştığı Kurumlar Sabah Dergi Grubu, Markom Leo Burnett Reklam Ajansı, Güneş, Nokta, Akis, Kanal D, Sabah, Show TV,Akşam... Özgeçmiş Milliyet Gazetesi'nin röportaj yazarı. Gazeteciliğe 1987 yılında Sabah Dergi Grubu Dönemli Yayıncılık'ta başladı. Aynı grupta kısa bir süre A La Carte dergisinin yayın yönetmenliğini yaptı. 1988 yılında Güneş yayınlarında çıkan Boom gençlik dergisinin yayın yönetmeni oldu. Markom Leo Burnett reklam ajansında metin yazarlığı yaparken Metin Münir'in Güneş gazetesine ilk transferlerinden biri oldu. Güneş'te Genç Bakış adlı sayfaların ve Güneş gençlik dergisinin yayın yönetmeni oldu. 1992-93 yıllarında Nokta dergisinde çalıştı. 1994'te Akis dergisinde çalıştı. 1995'te Kanal D'de yayınlanan Devriye programının yayın yönetmeni oldu. Sabah gazetesinde çalıştı. Ardından kısa bir süre Show TV. 1997'de Milliyet grubuna girdi. Önce Artı Haber dergisinin editör ve yazarıydı. Şimdi Akşam yazarı. Bir öykü kitabı, bir de makale kitabı yayımladı. |
04-30-2010, 09:13 PM | #25 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3489
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ahmet Cevdet Paşa
Ahmet Cevdet Paşa(1822 – 1895) Osmanlı devlet adamı, tarihçi ve hukukçu. 12 ciltlik bir Osmanlı tarihi yazmış, Mecelle'nin hazırlanmasında önemli rol oynamıştır. 1822 – 1895 yılları arasında yaşamıştır. İlköğrenimini Lofça'da yaptı. 1839'da İstanbul'a gelerek Fatih'teki Papasoğlu Medresesi'ne girdi. Burada öğrenimim sürdürürken bir yandan da tarih, coğrafya, astronomi, matematik gibi alanlarda özel ders aldı ve Fransızca öğrendi. Medreseyi 1844'te bitirdikten sonra Premedi (bugün Arnavutluk'ta) kazası kadılığına atandı. 1845'te İstanbul ruüsu alarak müderris oldu. 1846'da Sadrazam Mustafa Reşid Paşa'nın yanında görevlendirildi. Bu tarihten paşanın öldüğü 1858'e değin hukuksal konularda danışmanlık yaptı. 1849'da, olağanüstü görevle Bükreş'te bulunan Fuad Efendi'nin (Paşa) yanma gönderildi. 1850'de Meclis-iMaarif üyeliğiyle birlikte Darülmuallimin müdürlüğüne atandı. 1851'de yeni kurulan Encümen-i Daniş üyeliğine getirildi. Bu kurul tarafından Osmanlı Deveti'nin 1774'ten sonraki tarihini yazmakla görevlendirildi. 1855'te vakanüvisliğe atandı. 1856'da Galata kadısı oldu. 1857'de "Mekke" payesi aldı. Fransızca, Farsça öğrenmiş, bunun yanısıra matematik, felsefe, kozmoğrafya ve tabii ilimler üzerinde de çalışmış dönemin ünlü bir hukukçusudur. Kadılık, Divan-ı Ahkam-ı Adliye Reisliği yapmıştır. “Mecelle-i Ahkam-ı Adliye” isimli hukuk metnini oluşturanların başında gelmiştir. Divan-ı Ahkam-ı Adliye Reisliği nazırlığı (bakanlığa) çevrilince ilk adalet bakanı olmuştur. Beş kez adalet bakanlığı, üç kez eğitim, iki kez evkaf, bir kez dahiliye, ticaret ve ziraat bakanlıklarında bulunmuştur. “Cevdet Tarihi” en önemli eseridir. |
04-30-2010, 09:14 PM | #26 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3489
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ahmet Hamdi Tanpınar
Ahmet Hamdi Tanpınar, 23 Haziran 1901 tarihinde İstanbul'da doğdu.İstanbul'da Ravaz-i Maarif İbtidaisi'nde, Sinop ve Siirt rüşdiyelerinde, Vefa, Kerkük ve Antalya sultanilerinde öğrenim gördü. Baytar mektebini bırakarak girdiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden 1923 yılında mezun oldu. Erzurum, Konya ve Ankara liseleriyle, Gazi Eğitim Enstitüsü ve Güzel Sanatlar Akademisi'nde edebiyat öğretmenliği yaptı, aynı akademide estetik ve sanat tarihi dersleri verdi (1932 - 1939). 1939 yılında İstanbul Üniversitesi'ne Yeni Türk Edebiyatı Profesörü olarak atandı. Maraş Milletvekili olarak 1942-1946 yıllarında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulundu. Bir süre Milli Eğitim Müfettişliği yaptıktan ve Güzel Sanatlar Akademisinde eski görevinde çalıştıktan sonra 1949 yılında İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne yeniden döndü ve bu görevde iken 24 Ocak 1962 tarihinde İstanbul'da öldü. Öykü Kitapları Abdullah Efendi'nin Rüyaları (1943), Yaz Yağmuru (1955), Hik(yeler (Kitaplaşmayan iki hikâyesiyle birlikte tüm öyküleri, 1983). HAKKINDA YAZILANLAR Hazır Reçete Yok ! Her şey bizden bir yeni terkip bekliyor Mahmut Çetin Türk aydını, Osmanlı devletinin Batı karşısında çözülmesiyle yeni bir kültür dünyasına açılır.Bu çaba Osmanlı devletinin yıkılması ve onun değer yargılarının tasfiyesiyle hızlanır.Aydınlarımız bu maksatla önce yerli olanla islami olanı ayırıp, yerli olana bağlanmayı dener.Ardından yerli olan kültür kaynağını iyice daraltıp folklordan hareketle teorik bütüne ulaşmayı düşünürler.Folklordan hareketle bir çok fikri üretim yapılmasına rağmen, bu arayış asıl amaç olan ‘yeni bir teorik zemin’i oluşturamaz.I.Tarih Kongresiyle ortaya yeni bir tez atılır.Tez şudur: “Bütün dünyaya şamil medeniyetin mebde ve menşei Orta Asya’dır.”(1) Erol Güngör esaslı bir eleştiriye tabi tuttuğu bu tezi şöyle özetler.Yeni teze göre Orta Asya medeniyetin beşiğidir.Türkler Orta Asya’da yaşarken bir kuraklıkla yurtlarından ayrılmışlar, dünyanın değişik yerlerine göç etmişler ve medeniyeti dünyaya yaymışlardır.Bu arada Anadolu, Mısır ve Mezopotamya’da yeni yeni medeniyetler kurmuşlardır.Etiler, Hititler ve Sümerler gibi.Türkler müslüman olunca yeni bir göç dalgasıyla yeniden Anadolu’ya ulaşmışlar, buradaki Eti , Hitit kültürleriyle yeniden kaynaşmışlardır.Anadolu 4 bin yıllık Türk yurdudur.Cumhuriyetle bu en eski Türk kültürlerine sahip çıkılmıştır.(2) Karahanlı-Selçuklu-Osmanlı zinciri Türk tarihinden bir sapma mı ? Teorinin buraya kadar olan kısmı, Anadolu üzerinde gözü olan Batı ülkelerine karşı sevimli bir çıkış olarak görülebilir.Ancak teoriyi üretenler hızını alamayıp asıl Türk tarihinin kaynağını Anadolu Medeniyetleri adı altında Eti-Hitit-Sümer zincirine bağlar ve Türk tarihinin Karahanlı-Selçuklu-Osmanlı zincirini asıl özden bir sapma olarak niteler.Bu nedenle Türklerin müslümanlaşmasından sonraki dönemler, gözden geçirilmesi gereken dönemlerdir.Aydınlar başlangıçta -genellikle- kabul etmekle birlikte zaman bu tezi geçersiz kılar. İki ara bir dere: Batı Karahanlı-Selçuklu-Osmanlı dönemini es geçerek oluşturulmak istenen tarih anlayışlarının geçersizliği, arayış içindeki odakları, Batı medeniyetini evrensel tek bir medeniyet olarak görmeye ve ona entegre olmaya itmiştir. Batı medeniyetine entegre olma düşüncesi Nurullah Ataç tarafından teorik birliğe ulaştırılmaya çalışılır.Belki de yabancılaşma dönemi boyunca sınırlı da olsa başarıya ulaşmış tek düşünce budur.1938 yılından sonra fikir hayatımıza bu düşünce hakim olmuştur.Bu görüşe göre Batı medeniyetinin gelişme çizgisi, bütün insanlık için ortaktır.Batı medeniyeti dışında ortaya çıkan medeniyetler ayrıktır ve onların ancak folklorik bir değeri vardır.Yerli medeniyetlerin tasfiye edilip, Batı medeniyetine adapte olmaları tarihi bir zarurettir.Bundan dolayı Yunan, Latin ve Fransız kaynaklarından Batı kültürü aktarılarak, pozitivizmde karar kılınmıştır.Resmi görüşe paralel olarak, Batı’dan aktarılan yeni fikir akımları sınıf ya da üretim temelinden yoksun olmasına rağmen siyasi yönelişlerde ve kadrolaşmada kaynak olmuştur.Batı alıntılarıyla, aktarmacılığıyla devlete ‘kapılanma’ mümkün olduğundan resmi siyaset ve kültürü kendilerine göre yorumlayan siyasi gruplar, üretimden kaynaklanmayan gelirlerle ‘sübvanse’ edilerek ithal bir kültür ortaya konmuştur.(3)Bu aktarma kültürün etkisi günümüzde azalarak sürmektedir. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren ileri sürülen tarih görüşleri 1950 sonrası serbestlik ortamıyla, devlet görüşü olmaktan çıkmıştır.Bu görüşlerin ileri sürüldüğü dönemlerde ise daima karşı tezler var olmuştur. Kültüre dayalı çözüm: ‘değişerek devam etmek’ Bu karşı tezlerden biri de Anadoluculuktur.Özellikle Yahya Kemal’in tarih görüşü bu isimle ifade edilmiştir.Bu görüşe göre Türk Tarihi, Malazgirt Zaferiyle başlar.Dilin ve milletin önceki macerası, bu tarihin bir çeşit mukaddimesinden ibarettir.Malazgirt Zaferi, İstanbul’un Fethi ve Milli Mücadele, Fransız İnkılabı çapında ‘doğu rönesansı’na kaynaklık etmişlerdir. Yahya Kemal’in fikri halefi durumundaki büyük yazarımız Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur adlı şaheserinde roman örgüsü içinde üç önemli tezi de yoğurmaktadır.Tarihinin sürekliliği, kültür devrimlerinin başarısızlığı ve milli çözüm: halkın gücü. Bizim üç ana başlıkta topladığımız Huzur tezleri, bütüncül bir tarih tezi ortaya koymuştur.“Yalnız bir şeyi biliyoruz.O da bir takım köklere dayanmak zarureti, tarihimize bütünlüğünü iade etmek zarureti.bunu yapmazsak ikiliğin önüne geçemeyiz.Muvazalar daima tehlikelidir.”(4) Tarihi bütünlüğün sağlanması, yani tarihin bir takım zoraki tezlerle değil, sadece vakıa-olgu olarak değerlendirilmesini gerektirir.Tarihin belirli devirlerini tasviye edip yerine mantıki tezler teklif edememe durumu, toplumda mutlak bir yabancılaşmayı başaramasa da değer yargılarını yozlaştırmaktadır. Bu tahribat nedeniyle fertler, toplumlarına has hüviyetlerini temsil edemez hale gelmektedir.Hüviyetini bulamayan fertlerin oluşturduğu toplum bunalımlara gebe bir toplumdur. “Evvela insanı birleştirmek.Varsın aralarında hayat standardı yine ayrı olsun; fakat aynı hayatın ihtiyaçlarını duysunlar.”(5)Köklerine bağlı fertler, farklı içtimai sınıflara mensup olsalar bile ‘biz şuuru’nu muhafaza edeceklerdir. “Maziyi ihmal edersek hayatımızda ecnebi bir cisim gibi bizi rahatsız eder.”(6) Tarihi birikimden kaçmak boşuna bir çabadır.İnsan için hafıza neyse, millet için de tarih odur.Nasıl insan fikir değiştirebildiği halde hafızasını silip atamamaktaysa, milletler de günlük zaruretler nedeniyle tarihi birikimlerini silip atamazlar.Silip atmaya kalktıkları durumda bile hayatın tabii akışı ‘günlük dayatma’ları geçersiz kılacaktır.Yabancılaştırmanın başarıldığı iddia edilen sömürge topraklarda bile toplumsal doku hepten silinememekte ve tarihi birikim ‘ecnebi bir cisim gibi’ insanları rahatsız etmektedir. Halkın içinde ve önünde aydın Toplum için değişik bakış açılarıyla değişik tasnifler yapılabilir.Bunlardan biri de halk ve aydın ayırımıdır.Halk ve aydın ikiliği yabancılaşma döneminin başından itibaren cemiyetimizde etkisini gösterir.Türk toplumu için bu iki kesim de yeni dönemin rengini vermeğe tek başına yeterli değildir.Huzur romanındaki karakterlerden Mümtaz, Türkiye’nin kültür birliği sağlanamadığından gelecekten ümitsizdir.Ancak romanın diğer kahramanı İhsan yani romandaki Yahya Kemal, “Güçlük var.Fakat imkansız değil.Biz şimdi bir aksülamel devrinde yaşıyoruz.Kendimizi sevmiyoruz.Kafamız bir yığın mukayeselerle dolu; Dede’yi Wagner olmadığı için, Yunus’u Varlaine, Baki’yi Goethe ve Gide yapamadığımız için beğenmiyoruz...Coğrafya, kültür, her şey bizden bir yeni terkip bekliyor; biz misyonlarımızın farkında değiliz.Başka milletlerin tecrübesini yaşamaya çalışıyoruz”(7) der. Başkasının hayatını yaşayamazsınız Medeniyetlerin farklı gelişme çizgileri vardır.Ancak batıcı ortodoks görüşe göre Batı medeniyeti evrensel ideal gelişim sürecinden geçmiştir.Bu medeniyetin dışındaki medeniyetlerin yaşaması, Batı medeniyetine adapte olmasına bağlıdır.Bu görüş kültür hayatımıza hakim olmuş ve aydınımızı kültür ikiliğine yani kimlik bunalımına düşürmüştür.Bu hususta Tanpınar’ın işareti şudur: ‘başka milletlerin tecrübesi’nden faydalanılabilir, ama onun tecrübesini yaşamak mümkün değildir. Kaynaklar 1.İnanç ve Kültür Sadettin Elibol s.133 2.Kültür Değişmesi ve Milliyetçilik Erol Güngör s.66 3.Niçin Arabesk Değil Sibel Özbudun s.40 4-7.Huzur Ahmet Hamdi Tanpınar s.302-304 |
04-30-2010, 09:14 PM | #27 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3489
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ahmet Kutsi Tecer
4 Eylül 1901'de Kudüs'te doğdu. 1929'da İstanbul Darülfünunu Felsefe Bölümü'nü bitirdi. Bir süre edebiyat öğretmenliği yaptıktan ve Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Dairesi üyeliğinde bulunduktan sonra 1942-1946 döneminde milletvekili seçildi. 1949-1951 arasında öğrenci müfettişi olarak Fransa'da bulundu. 1950'de Unesco Merkez Yönetim Kurulu üyeliğine getirildi. Türkiye'ye döndükten sonra, emekli olduğu 1966 yılına kadar İstanbul'da öğretmenlik yaptı.Tecer edebiyata şiirle başladı. Şiirleri 1921'den sonra Dergâh ve Milli Mecmua gibi dergilerde çıktı. Daha sonra Varlık, Oluş, Yücel ve Ankara Halkevi'nin çıkardığı, kısa bir süre de kendisinin yönettiği Ülkü gibi dergilerde şiirlerini yayınladı.Şiirlerini 1932'de Şiirler adlı kitabında topladı.Bu kitabın yayınından sonra yazdıkları yalnızca dergilerde kaldı.Şiirlerini hece ölçüsüyle yazdı.Daha sonra başladığı oyun yazarlığında da milli değerlere önem vermiştir. İlk ve en önemli oyunu Köşebaşı'nda Batı'ya özenenleri eleştirir. 1961'de sahnelenen son oyunu Satılık Ev yayımlanmamıştır. Çoğunluğu dergilerde olmak üzere Halk edebiyatı ve folklor konularında çeşitli incelemeleri de vardır. 23 Temmuz 1967'de İstanbul'da öldü. ESERLERİ Şiir: Şiirler, 1932. İnceleme: Köylü Temsilleri, 1940. Oyun: Yazılan Bozulmaz, 1947; Köşebaşı, 1948; Köroğlu, 1949; Bir Pazar Günü, 1959; Satılık Ev, 1961. |
04-30-2010, 09:14 PM | #28 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3489
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ahmet Muhtar Paşa
Yazar, tarihçi, tümgeneral ve ilk Askeri Müze Müdürüdür.1861 yılında İstanbul'da doğdu. Kolağası Hasan Bey'in oğlu ve yazar Sermet Muhtar Alus'un babasıdır. 1880 yılında Harp Okulundan topçu subayı, 1883 yılında Harp Akademisinden Kurmay Yüzbaşı olarak mezun oldu. Harp Okulunda ve Topçu Okulunda görev aldı. 1908 yılında Tümgeneralliğe yükselerek Askeri Müzeye ilk müdür olarak atandı. Bir depo halinde olan Askeri Müzeyi kuran kişi olarak tanınır. Yeniçeri giysilerini Askeri Müzeye taşıttı. Silah tetkiki için bütün Avrupa şehirlerini dolaştı. 16 Mart 1926 tarihinde 65 yaşında iken İstanbul'da vefat etti. Kaynak:Osmanlı Tarihi Yazarları M.Orhan Bayrak İstanbul 1982 sf.21 |
04-30-2010, 09:14 PM | #29 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3489
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ahmet Rasim
1865'te İstanbul' da doğan Ahmet Rasim Ahmed Mithat'ın yönlendirmesiyle basın hayatına atıldı; makale, sohbet, şiir ve çevrilerini çeşitli dergi ve gazetelerde yayımladı. Cumhuriyet döneminde İleri, Vakit, Akşam ve Cumhuriyet gazetelerinde yazdı. Ders kitapları ve çevirileri dışında 140 kadar yapıtı vardır. Roman ve öykülerinde İstanbul hayatına dair ilginç betimlemelere rastlanır. Liselerde okutulmak üzere yazdığı Resimli ve Haritalı Osmanlı Tarihi (1910-1912; bu dört ciltlik yapıt 1966'da yeni harflerle Meydan gazetesinde yayımlandı), “faide” başlığı altında ve dipnotlarıyla önemlidir. Şehir Mektupları'nda (4 cilt, 1910-1911) II. Abdülhamit döneminin İstanbul'unu büyük bir gözlem yeteneği, sade ve kıvrak bir üslupla anlatır. En büyük özelliği, yazılarını bir sohbet havası içinde yazması ve okurunu daha ilk cümleden kucaklamasıdır. Çeşitli yazınsal akımların dışında kalarak kendine özgü bir üslup ve ironiyle ortaya koyduğu yapıtlar geniş bir kitlesi tarafından zevkle okunan Ahmet Rasim altmış kadar da şarkı bestelemişti. Gazeteci, tarihçi, yazar Ahmet Rasim 21 Eylül 1932’de Heybeliada' daki evinde öldü. Romanya Mektupları Bütün Eserleri 5 Ahmet Rasim Arba Yayınları / Ahmet Rasim Bütün Eserleri ...Romanya Mektupları gezi izlenimlerini anlatan bu türdeki tek kitabıdır. 1. Dünya Savaşı yıllarında Romanya Cephesi'ndeki Osmanlı Ordusu'nun başarılarını kutlamak ve askere tütün vs. hediyeler dağıtmak için Tasvir-i Efkar gazetesinin yazarı olarak cepheye giden Ahmet Rasim, cephe ve cephe gerisini, çeşitli uluslardan askerlerin ilşkilerini keskin gözlemciliği ve kendine has üslubuyla yazmışdı. Yazılar önce Tasvir-i Efkar gazetesinde yayınlanmış ve daha sonra 1917 yılında kitap haline gelmiştir. ...Falih Rıfkı Atay'ın Suriye Cephesini anlatan "Zeytindağı" ve Ahmet Rasim'in Romanya Cephesini anlatan "Romanya Mektupları" bu türün başlıca örnekleridir. |
04-30-2010, 09:14 PM | #30 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3489
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ahmet Selim
1944 yılında İstanbul'da doğdu. Doğduğundan beri de İstanbul'da yaşıyor. Mihrimah Sultan İlkokulu'nun ilk mezunlarındandır. Daha sonra ki tahsillerini Karagümrük Ortaokulu'nda, İstanbul Erkek Lisesi'nde, İktisat Fakültesi'nde tamamladı. İlk yazısı, henüz lise öğrencisi iken "Yeni İstanbul"da yayınlandı. Müteakiben değişik fasılalarla Yeni İstanbul, Son Havadis, Haber, Hakikat, Dünya, Bizim Anadolu, Sabah gibi gazetelerde yazıları çıktı. 1971'den sonra eski Sabah gazetesinde 13 yıl, muntazaman, makaleler, köşe yazıları, başyazılar yazdı. Ufuk ve Dağarcık dergilerinde hem yazdı hem neşriyat yönetimini üstlendi. Asıl adı Zeki Önel'dir. 24 Şubat 1988'den beri ZAMAN Gazetesi'nde köşe yazısı yazmaktadır. Evli ve bir çocuk babasıdır. ESERLERİ: 1- Din-dil-Tarih Şuuru, 2- Din- Medeniyet ve Laiklik, 3- Dünya İslâm'a Muhtaç (2 cilt), 4- Uyanış Zamanı, 5- Millî-Manevî Bütünlüğümüz. |
Bu Konudaki Online üyeler: 1 (Üye Sayisi : 0 Ziyaretçi Sayisi : 1) | |
|
|