www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 09-23-2006, 10:39 PM   #21
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 2998
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

b) Savunma Sistemleri
Hastalıkların yayılmasının asıl nedeni vücudun
savunma sisteminin zayıf kalmasıdır. Vücudunuz
bakterilerin, virüslerin sürekli saldırısı altındadır.
Savunma sisteminiz çöktüğünde, bu saldırılar mağlup
edilemez ve küçük bir mikrop, bulduğu boşluğu
kullanarak ilerler. Bildiğiniz AIDS virüsünün tek
düşmanı savunma sistemidir. İnsan bu virüsten değil,
bu virüs yüzünden meydanı boş bulan basit bir
mikrobun meydan okumasından ölür.
Ruhsallığımızın da bir savunma sistemi vardır. Ruhsal
olarak ayakta ve diri olmak istiyorsak, dışarıdan gelen
ruhsal saldırıları mağlup edecek bir güç düzeyine sahip
olmamız gerekir. Saldırılar: Hakkınızdaki nefretler,
öfkeler, telepatiyle gelen kötü mesajlar, nazar veya
büyü gibi ruhsal etkiler; kendi karamsarlığınız,
öfkeniz, intikam duygunuz, kıskançlığınız, lânetiniz,
bedduanız. Bunun karşısında destekleriniz de vardır:
Size yönelen sevgiler, dualar, dostluklar; sizin
ürettiğiniz ümitler, sevgiler, yardımlar, ruhsallığınızı
güçlendirecektir. Siz bu çatışma alanı içerisinde
yaşıyorsunuz.
Eğer güçsüz düşüren duygu ve tutumları üreten
eminlik durumları geliştirmişseniz, azalan ruhsal
enerjiniz, belli bir eşiğin altında kontrolünüzü
kaybetmenize neden olur. Enerjiniz eşiğin altına
düşerse, küçük bir sinek vızıltısı, en basit bir gerginlik,
fırtına koparmanıza neden olur. Musluktan sızan bir
damla suyu, başınıza damlayan koca bir tokmak gibi
algılarsınız.
Ruhsal savunma sisteminiz çöktüğünde, bedeninizi
oluşturan sistemi kontrol eden fiziksel savunma
sisteminiz de çöker veya paralel olarak zayıflar.
Ruhsal hastalıklar beraberinde fiziksel hastalıkları da
taşır. Gerçek güçsüzlük ruhsaldır ve güçsüz insan
başarılı olamaz.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 09-23-2006, 10:39 PM   #22
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 2998
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

c) Duygular
Davranışlarımızı duygularımıza, duygularımızı da
inançlarımıza borçluyuz. İnsanın tercihlerini belirleyen
acı ve zevk duygusunun tepesinde, neyin acı ve neyin
zevk olduğunu tanımlayan inançlar vardır.
Zarar verici inançlar sürekli zarar veren duygular
üretirler; zarar veren duygular, hayatın her saniyesini
işkenceye dönüştürür. Güçlendirici inançlarsa, olumlu
duygular üretirler ve olumlu duyguların hâkimiyeti
altındaki hayatın her saniyesi mutlu geçer.
Mutluluk veya mutsuzluk hayatın nasıl geçtiğiyle,
insanın neler elde ettiğiyle ilgili değildir; insanın neler
hissettiğiyle ilgilidir. Bosna’da savaş çocukları kurşun
yağmurlarının altında, olup bitenlerden habersiz
oynuyorlardı. Anne babaları, yıkılan binalarının
yanında, geleceklerini yeniden nasıl inşa edeceklerinin
acısıyla gözyaşı dökerken, olup bitenlerden ertesi gün
ilgilerini koparan masum deprem çocukları, çadırların
etrafında eski oyunlarını sürdürüyorlardı. Bir çocuk
çamurların arasında mutluyken, bir kral tahtında
mutsuz olabilir.s
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 09-23-2006, 10:39 PM   #23
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 2998
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

d) Davranışlar
Eleştirildiğinizde öfkelenmeniz; akşam salonunuza
girer girmez televizyonunuzu açmanız; acı veren bir
olayı tekrar tekrar hatırlamanız; işe gitme saatiniz
gelince kendiliğinden yatağınızdan kalkmanız; araba
kullanabilmeniz, yazabilmeniz, okuyabilmeniz. Herkes
hayatını, farklı alışkanlıkların yönetimine terk etmiştir.
Seminerlerde, vücut dili üzerinde çalışırken,
arkadaşlara, “sürekli tebessüm edin” deriz.
Sözleşiyoruz ve çalışma başlıyor. Bir dakika sonra
bazıları tebessümü bırakmış, otomatik
somurtkanlıklarına ısrarla geri dönmüş oluyorlar.
Bilincinizi kullanarak nasıl davranırsanız davranın, belli
aralıklarla bilincinizden kopacaksınız; inanç
kalıplarınızın belirlediği derin bilincinizin yönetimine
terk edileceksiniz. İşte dalgın aralıklarda
yaptığınız, derin bilincinizin size asıl
yaptırdığıdır. Davranışlarımızın çoğunun otomatik
olduğunu görüyorsunuz. Zararlı inançların ürettiği
davranışlar da zararlı olacaktır.
Bir insanın gerçek yüzü, dalgın zamanındaki yüzüdür.
Yüzü taş gibiyken sizi görünce birden tebessüm eder;
siz ayrıldığınızda eski haline döner. Gerçek mutlu
yüz, sadece dalgın zamanda tebessüm edebilen
yüzdür. Bilinçli zamanlarda, acıya ağlamakta, sevince
gülmekte serbestsiniz; bilinçsiz zamanlarda ne
yapıyorsunuz? İnançlarınız size ne yaptırıyor?
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 09-23-2006, 10:39 PM   #24
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 2998
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

e) Fizik Vücut
Her alışkanlık, insan vücudunda farklı bir şekil ve
biçim üretir. Belki boyunuzun uzunluğunu
değiştiremeyeceksiniz; ama omuzlarınızın dikliği veya
kamburluğunuz geçmişinizi ele verecektir.
Şu hikâyeyi hafife almayın: Kambur bir kral
kamburluğundan çok eseflenmiş, bu sorununu yok
etmeyi yıllar boyunca hayal etmiştir. Sonunda kambur
olmayan bir heykelini yaptırıp sarayının kapısına
diktirmiştir. Her sabah erkenden o heykelin karşısına
geçip, kendisini dimdik hayal etmiş, yıllar sonra
kamburluğu yok olmuştur.
Bu gerçeği fark ettiğim 1994 yılında, “Pencere”
köşemde yayınlanan bir deneme, “Nasıl güzel olunur?”
başlığını taşımıştır. Fiziğiniz kendiliğinden
değişmiyor, onu değiştiren ruhunuzdaki
değişimdir. Çirkin olduğuna inanarak üzülenin
yaratıcısına gösterdiği nankörlüğün karşılığında
çirkinliği arttırılıyor; güzel olduğuna inanarak
sevinenin gizli şükrü karşılığında da güzelliği
arttırılıyor.
Aynı anne babanın çocuklarının birbirlerine veya
akrabalarına ne kadar benzediklerinin farkındasınız.
Çünkü ortak genetik kodları taşıyorlar. Ama farklı
yaşantılarının gelecekte fiziklerini değiştirdiğinin de
farkında mısınız? Aynı köyde doğarlar, birisi şehre
göçer, sanat ve edebiyatla dolu 40 yıl yaşar. Diğeri,
yakıcı Güneşin altında toprakla meşgul olmuştur. 40
yıl sonra simalarını bir araya getirdiğinizde,
aralarındaki büyük görünüm farklılığı dikkatinizi
çekecektir. Bu farklılık, basitçe saçlarından veya
bıyıklarından kaynaklanmaz. Cildin rengine ve yüz
kaslarının yapılanmasına kadar işlemiştir.
Uzun yıllar uyumlu bir evlilik sürdüren eşlerin
birbirlerine ne kadar benzediklerine hiç dikkat ettiniz
mi? Eğer aralarında tam bir davranış ve düşünme
uyumu varsa, zihinsel ve duygusal olarak 30 yıl
boyunca birbirlerini kopyalamışlarsa, kesinlikle
birbirlerine benzeyecekler. Yalnızca duygusal olarak
değil, fiziksel olarak da. Eğer bu tür aileleri karışık
sıralarda oturtursanız, dikkatli bir bakışla eşlerini
tespit edebilirsiniz. Bülent Ecevit’le Rahşan Ecevit’i,
cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’le eşi
hanımefendiyi yan yana getirin.
1998 yılında Hürriyet gazetesinde ilginç bir haber
okudum. Amerika’da “kedi güzeli” yarışması yapılmış
ve kazanan kedilerin, sahipleriyle birlikte çektirdikleri
resim gazetede yayınlanmıştı. Haberin başlığında,
kedilerin sahiplerine benzemelerindeki ilginçlik
vurgulanıyordu. Resme dikkat ettim: İnanamazsınız,
kedinin yüz hatları insanı veya insanın yüz hatları
kediyi bu kadar andırabilir mi?
Her fizik bir inancın ürünüdür. Değişen inançlar,
fizikleri de değiştirecektir. Çünkü insan fiziği o insanın
ruhunda neler olup bittiğini anlatacak şekilde
yaratılmıştır. Bir insan, ruhunda olup bitenleri
değiştirdi mi, fiziğinde olup bitenler de değişmek
zorunda kalacaktır.
Güçlü inançları ve derinlikli ruhları olan insanların
yüzlerinde, saygı ve sevgi şimşekleri çaktıran bir
şeyler vardır. İçlerindeki ruh, vücutlarının en küçük
hareketini çarpıcı şekilde yapılandırmıştır. Fiziğin
değişimi budur; birisinin yüzüne baktığınızda,
cesedinden çok ruhunu görürsünüz.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 09-23-2006, 10:40 PM   #25
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 2998
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

4. Tereddüt Yıkıcıdır
İman yapar, şüphe ve tereddüt yıkar. İnanç
üretmenin, şüphe tahribatın çekirdeğidir. Her
çekirdek, dal budak salmanın sürekli bir yolunu arar.
Gerçekleşmeyeceğine inandığınız hedefin(11)
gerçekleşmesi imkânsızdır. Endişe ve şüphe,
başarılarla perde ardında savaşan en güçlü
savaşçıdır.
Beni sevmezse, terk ederse, fakirlikten
kurtulamazsam, iş bulamazsam, hastalık ömür boyu
sürerse... Böyle endişelerin ruhunuza hâkim olmasına
izin verirseniz, terk edecek, sevmeyecek,
kurtulamayacaksınız. Hayallerinize saldıranlar,
aslında kaderinizle savaşıyorlar.
Dale Carnegie’nin anlattığı bir hikâyede, yıllarca
iplerde dans eden bir ip cambazının aklına bir gün,
”ipten düşüp öleceği gelmiş,” bu endişeyle yaşarken
çok geçmeden düşüp ölmüştür. Türkiye’nin bir
numaralı komedi ustası Kemal Sunal, uçakla
ilişkilendirdiği ölüm korkusunu yıllarca ruhunda canlı
tutmuş; bu yüzden, uçağa bindiği gün, hayata veda
ettiği gün olmuştur.
Şüphe ne kadar fazlaysa, iman gücü o kadar
azdır. İman, ruhsal gücünüzü artırırken, şüphe
azaltır. Eminlik durumuyla size sunulacak tüm
destekler, şüphe durumuyla tahrip edilir.
Şüphenin en büyük nedenlerini merak ediyorsunuz.
Şüphenin asıl kaynağı, gerçek imkânlarımızın sınırlı
olması değil, potansiyeli sınırsız olan imkânlarımızı
kendimize mal ederek sınırlandırmamızdır. Arkasındaki
orduyu göz ardı ederek, tek başına hâkim olmaya
kalkan bir asker gibi davranmamızdır. Bakalım:
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 09-23-2006, 10:40 PM   #26
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 2998
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

a) Yaratıcıyı Küçümseme:
“Acaba yapabilir miyim” demek, “acaba Yaratıcı
yapmamı sağlayabilir mi” demektir. Farkında olmadan
kudretini sorguladığınız Yaratıcının, neler yapabildiğini
ilân eden Güneşin altında yürüyorsunuz. Bize düşen
yapmaya kalkışmak ve Yaratıcımızın hizmetimize
sunduğu tüm imkânları amacımız uğrunda sevk
etmektir. Einstein’a atfedilen şu söze, ebedi hayatla
birlikte düşünüldüğünde katılıyorum: “İnsanın kaderi,
hak ettiğidir.” İnanmadığınızı hak etmezsiniz. Sınırsız
kudretin yapabilme gücünden şüpheye düşen,
kendinden de şüphe etmeye mahkûmdur.
b) Yaratıcılığı Üstlenme:
Başarabileceğinizden şüphe etmenize neden olan
düşünce, kendinizi gücün kaynağı sanmanızdır. Eğer
kendinizde aradığınız sınırsız gücü göremiyorsanız,
başarabileceğinize nasıl inanırsınız?
Biz neyi hak ettiğimize bakacağız, ne kadar güçlü bir
dâhi olduğumuza değil. Güneşle ilişkisi kopan Ay
karanlık; Yaratıcıyla bağı kopan insan yokluktur.
Nemrut kadar güçlü bir kralı demir kapının anahtar
deliğinden odasına girip, burnundan beynine tırmanan
bir sinek devirdi. Kendimizi gücün yaratıcısı gibi
gördüğümüzde, zaman zaman yaşayacağımız
çaresizlikler, tüm başarı inancımızı sarsacaktır.
Ayçiçeğinden ders almalıyız. Yaşadığı her gün
boyunca, sabahtan akşama kadar, Güneşe dönmeye
bıkmadan devam eder. Kurak günlerde sararan ve
hatta kısmen kuruyan yapraklarına rağmen, her
gecenin serinliğinde yeniden dirilir; yağmursuz göklere
eseflenmez, intihara kalkışmaz. Damarlarında bir
damla can kalsa da, ilk fırsatta onu evrene sunar.
Bıkmaz, korkmaz, vazgeçmez.
Oysa insan, varlığına can katıldığında, müthiş bir
coşkuya girer; harekete geçer ve “evet yapıyorum”
diye haykırır. Sonra da karanlık bastırır, şiddetli bir
yorgunluğun veya ihanetlerin altında kalır; “hayır,
yanılmışım, yapamıyorum” der.
Eylemlerinizi yaratan siz misiniz? Neyi kendi başınıza
başardınız ki, neyi başaramayacağınızı sanıyorsunuz?
Lokmayı bile siz çiğnemiyorsunuz. Yaratıcının sinir
sisteminize yerleştirdiği kanunlar sayesinde çiğnemeye
niyet ediyorsunuz, sizin adınıza çene kaslarınıza
beyninizden elektro-kimyasal emirler gönderiliyor ve
çiğniyorsunuz. Dişlerinizin sertliğini siz mi yarattınız?
Lokmayı ağız içinde çeviren dilinizin kaslarını
gerçekten siz mi yönlendiriyorsunuz? Ya yuttuktan
sonra olup bitenler? Bu kadar basit işi bile kendi
kudretiyle yaratmayan, elbette hiçbir şeyin yaratıcısı
değildir.
O zaman dayanacağımız güç, kendi imkânlarımız
değil, çünkü tam olarak kendimize ait hiçbir imkânımız
yok. Ama evrene sınırsız işler yaptıran kudretin bunu
bize de yaptırabileceğini bileceğiz.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 09-23-2006, 10:40 PM   #27
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 2998
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

c) Görevleri Karıştırma:
İnsan kendi göreviyle Yaratıcının işini birbirine
karıştırabilir. Yapamayacağımızı sandığımız, kendi
görevimiz mi, yoksa Yaratıcının işi mi? Korktuğunuz
nedir: Buğday ekememek mi; Yoksa buğdayın başak
vermesini sağlayamamak mı? Ekini siz ekeceksiniz,
mahsulü de siz toplayacaksınız; ama mahsulü
yaratmaya gücünüz asla yetmeyecektir. Yeryüzüyle
tanışalı asırlar geçti ve insan bir tek buğday tanesi
yaratamadı.
Yani ders çalışamamaktan mı, yoksa sınavı
kazanamamaktan mı korkuyoruz? Yanılıyoruz; bizim
görevimiz sınavı kazanmak değil, sınavı kazanmayı
hak edecek bir bilgi ve tecrübe birikimi üretmek ve
sınava girmektir. Başardığımızda, sonucu yaratan
zaten biz olmayacağız. “Ben yaptım” diyenler
kasıtlarında dikkatli olsunlar. Sorumlusu olmadıkları
sonuçları üstlenirlerse, inançlarını sarsarlar.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 09-23-2006, 10:40 PM   #28
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 2998
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

d) Olumsuz Genelleme:
Şüphe, bireysel olaylardan genel hükümler
çıkarmamıza neden olur. Bir şeyi şimdi yapamamayı,
hiçbir zaman yapamamak olarak tercüme eder.
Şimdi yapamamak, hiç yapamamayı gerektirmez. Bir
arkadaşım, “ben şair olamam” demişti; acaba
bebekken ona sorulsaydı, “ben yürümeyi öğrenemem”
diyecek miydi? Bugün yapamayacağını düşünen,
yarın yapamamasına destek oluyor. Bugün
başaramayacağını inanan, yarınki başarısıyla
savaşıyor.
Kaybettiren tuzak tam burada işte: İki farklı
“yapamamak” vardır; birisi, şu anda yapamayacağını
bilmek, diğeri hiçbir zaman yapamayacağına
inanmaktır. Hayatınız, yapamayacağınıza
inandıklarınızla hapsedilecektir. Hayali
sınırlarınızı asla aşamayacaksınız. Acı olan,
yapamamak olgusunu genelleyerek kabul etmemiz,
hiç yapamayacağımızı sanarak, tüm hayatımızı ipotek
altına almamızdır. Tüm genellemeler, karşıt düşünce
çekirdeklerinin araya girerek kök salmasına engel
olurlar.
İnsan şimdi yeterince zeki olmayabilir; ama, “ben zeki
olamam” derse, zekâsının gelişimini durdurur. Bir yıl
boyunca her gün kendinize zeki olduğunuzu
söylerseniz, zekânızdaki gelişmelere şaşıracaksınız.
Her zenginin fakir olduğu yılları vardır. Sabancı’nın
geçmişine bakın. Her zekinin zekâsından şüphe
edildiği zamanları vardır. Einstein’ın çocukluğuna
bakın. Eğer o zamanki durumlarını genelleselerdi, bu
zamanki durumlarına geçiş yapamayacaklardı.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 09-23-2006, 10:41 PM   #29
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 2998
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

5. Somut Tecrübeler:
Buraya kadar gelen bölümler boyunca size çeşitli
örnekler sunmaya çalıştım. Bu bölümde, iman
gücünün üretebileceği sıradan veya sıra dışı bazı
deneyimlerle, anlatımı daha da anlaşılır hâle getirmek
istiyorum:
a) Popüler Deneyimler:
Türkiye’de çok kişi İsviçre’den gelen bir gurubun
şovunu izledi. Uzun bir inşaat demirinin iki ucuna
gırtlaklarını dayandırıyorlar, gırtlaklarının gücüyle
demiri eğiyorlardı. Sonra da ateşlerin üzerinde dans
ediyorlardı. “İnanırsanız, yaparsınız” mesajını
veriyorlardı.
Arkasından Hollanda’lı Emile Ratelband, verdiği
seminerde, inanmanın etkisini gösterileriyle anlattı.
Ateşin üzerinde yürüyen adam, seminere katılan bazı
kişilerin kırık cam parçaları üzerine atlamalarını
sağladı. Ayaklarının altında ezilen camın ayaklarını
kesmemesi şaşırtıcı geliyordu.
ATV ana haber bülteninde, Yahudi asıllı İngiliz, Uri
Geller, bir telepati gösterisi yapmıştı. Ali Kırca,
kimseye göstermeden kağıdına bir şekil çizmiş, sonra
da Geller’den, çizdiği şekli, telepatiyle keşfedip
çizmesini istemişti. Canlı yayında Geller’in çizdiği
şeklin ve boyutlarının Kırca’nınkiyle tıpa tıp aynı
olduğunu gördüğünde, Kırca ikna olmanın şaşkınlığını
yaşıyordu. Bu anlattıklarımın hepsini izledim.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 09-23-2006, 10:41 PM   #30
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 2998
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

b) Bilimsel Deneyler:
İnsan ruhunun doğa kanunlarını aşabileceğini anlatan,
California Üniversitesinden Prof. Robert E. Ornstein’in
kitabından, onun itibar ettiği deneyleri örnek
göstereyim(12) Menninger Vakfı’nın desteğiyle yapılan
bir çalışmada, bir Yoga ustası aynı elinin iki farklı
noktasında vücut ısısını zihin gücüyle kontrol edebilmiş
ve aradaki ısı farkını 11 dereceye kadar
çıkarabilmiştir. Tibetli bazıları, telkinler yoluyla vücut
ısılarını buzları eritebilecek kadar yükseltebiliyorlar.
Bir inanç düzeyi vardır ki, bilinçli tekrarlanması
güçtür; ama, mümkündür. İnsanın ebedi hayatta tam
olarak eline verilecek olan ruhsal yeteneklerin Dünya
hayatında bile nasıl kontrol edilebildiğini görmek için
size Marlo Morgan’ın Avustralya’nın yerli Aborijin
kabilelerinden biriyle birlikte geçirdiği dört aylık
yolculuğu anlattığı “Bir Çift Yürek” romanını okumanızı
öneririm(13) .
O kitapta göreceklerinizden daha olağanüstü örnekleri
İslam tarihinde görebilirsiniz. Abdülkadir Geylani(ks),
sofrada kemikleri kalan tavuğa, şahitlerin huzurunda,
“Allahın izniyle kalk” demiş; tavuk yeniden ete kemiğe
bürünerek sofradan kalkıp yürümüştür.(14)
Ornstein, bilimin henüz yabancı olduğu bu
gerçeklerden bir senteze ulaşmaya çalışırken, şu
çelişkili itirafta bulunuyor: “Son zamanlarda bazı
araştırmalar, her ne kadar etkileri daha parlak
olgularca sık sık engellense de, bâtıni geleneklerin,
gizli çevresel güçlerin bizi etkilediği şeklindeki
düşüncesini onaylamaktadır.”(15)
Sıradan hayatı derinden etkileyen çevresel güçler mi
var? Hayır, sadece tek kaynaktan doğan bir güç var ve
bu, Kudret ışığına ayna olan ruhunuzdan maddesel
âlemin işleyişine sürekli devşirdiğiniz güçtür.
Yaratıcının gücüdür.
Bu gücü, melekler, Hz. Hızır, veliler ve hatta
hayvanlar bile kullanabildiği gibi, siz de
kullanabilirsiniz. Ancak Dünyadan ayrıldıktan sonra,
temiz yaşamışsanız zaten kavuşacağınız bu gücü
geliştirmek amacıyla, özellikle Dünyanın bu son
asırlarında hayatınızı tüketmemenizi öneririm.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Hastalarda Ruhsal Sorunlar Artıyor GooD aNd EvıL Revir 0 04-18-2009 01:24 PM
Biyopsi fiziksel ve ruhsal travma yaratıyor Tilki_Andre Eskiler (Arşiv) 0 09-21-2007 05:13 PM
Ruhsal işkence fiziksel kadar sarsıcı M@D_VIPer Eskiler (Arşiv) 1 07-01-2007 11:40 AM
Ruhsal işkence, fiziksel kadar sarsıcı iktisat_58 Eskiler (Arşiv) 0 04-05-2007 03:20 PM
Garip Ancak Gerçek Bir Ruhsal Yolculuk walsman07 Eskiler (Arşiv) 1 09-19-2006 02:16 PM

Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:03 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.