![]() |
![]() |
#31 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Korku
Bir lahza uzaktan seni görmem, Hasretle yanan bağrıma bir damla su oldu. Sensiz geçerek ruhu karartan koca bir yıl, Hissiz ve hayatsız bir ölüm uykusu oldu. Ömrümdeki en korkulu endişe ve duygu, Sensiz yaşamak korkusu oldu. |
![]() |
![]() |
![]() |
#32 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hâtıralar
Bir anda uzun yıllar aşar hâtıralarla; İnsan ona derler ki yaşar hâtıralarla, Mâzideki kanlar, düşünüşler ve sadâlar İnsan denilen fertleri birbirine bağlar! Geçmişle bütün bağları çözmek ne ağırdır, Hayvanların ancak, dünü, mâzisi sağırdır. Mâziyi unutsak bile mâzi kökümüzdür, En tatlı gülen yüz bize mâzideki yüzdür. Geçmişte yatar şanlı zaferler, nice haklar! Tuğrul Beğ'i, Alp Arslan'ı mâzi bize saklar! Mâzideki bir şanlı fasıldır Kılıç Arslan! Kâfirlere bir sor ki nasıldır Kılıç Arslan! İnsanları yüksekte tutan: Hâtıralardır! Can verdiğimiz şanlı vatan: Hâtıralardır! Bilmezsen eğer geçmişi, toprakları git, kaz; Otlarla böceklerde dünün yâdı bulunmaz, İnsansa bütü yâdı aşar hâtıralarla. İnsan ona derler ki yaşar hâtıralarla... |
![]() |
![]() |
![]() |
#33 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yarının Türküsü
Arkadaşlar, haydi artık saflar dizilsin! Uzak, yakın ufuklardan koşup gelerek Belde çelik kılıç, içte çelikten yürek Taşıyanlar saflardaki yerini bilsin! Bir çığ gibi yürüyelim gözler ilerde; Keder, elem her ne varsa geride kalsın! Tehlikeler duman gibi tüterken yerde Arkadaki her düşünce sönüp ufalsın. Kahramanlar yürük gider ölüme karşı, Bir sevgili gibi onu basar bağrına! Bak, uzaktan çalınıyor bir zafer marşı, Yürüyelim şu doğmakta olan yarına... Sen ne kadar güzel şeysin, ey şanlı ölüm! Bizim bütün talihimiz sende saklıdır. Ey dünyada her yiğite nişanlı ölüm, Zevki sende arayanlar elbet haklıdır. Köprüköy'den, Pilevne'den gelen ses nedir? Çanakkale şehitleri dirildiler mi? Çocuklarda yeni doğan bu heves nedir? Kocamışlar bir sır için gençlik diler mi? Saflarımız seylerse de yine ileri!.. Düşenlerin kanlarından doğar bir şafak! Haydi sarssın yeri, göğü cenk türküleri; Kanımızla burda yarın güller açacak. |
![]() |
![]() |
![]() |
#34 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Bahtiyarlık
Bahtiyarlık ne zafer kısrağına binmektir; Ne yaşarken dünya uçmağına inmektir. Şekli olmaz, rengi yok, belirsizdir ve tektir. Bahtiyarlık: Ömründe bir kere sevinmektir. Bir karanlık geceye akıyorken bu varlık Bulunur mu dünyada ebedi bahtiyarlık? Mükafatın, yapsan da en büyük bir yararlık Nihayet zafer adlı bir kısrağa binmektir. Dört hecelik söz olan “bahtiyarlık”... O bir sır... Bilmeyecek insanlık bunu daha bin asır. Bilgi, bolluk, din, para... Hepsi boş, hepsi kısır... En fazlası bir dünya uçmağına inmektir. Her şeyin bir şekli var, her derdin bir ilacı... Türlü türlü yemişler verir dünya ağacı. Zafer çetin, ilim güç, bozgun kötü, aşk acı. Halbuki bahtiyarlık: Belirsizdir ve tektir. Bahtiyarlık: Boraca yüce dağları aşmak Varılmadan ölünen uzak yerlere koşmak, Tanrı’nın sofrasında mest olarak konuşmak Ve ömründe bir kere, bir kere sevinmektir... |
![]() |
![]() |
![]() |
#35 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() TOPRAK - MAZİ
Gel arkadaş, gel seninle az dertleşelim; Okuyarak hayat denen koca kitabı Gönüldeki yaraları biraz deşelim. Gömdüm kara topraklara melekten iyi, Perilerden nazlı, güzel bir sevgiliyi. Derin derin sızıldıyor gönlümde yaram, Bana artık her saadet olmuştur haram. Beni sardı kefen gibi mazinin tülü, Yere batsın bu toprakla bu korkunç mazi! Orda çünkü sevgilimle sevgim gömülü... Hey arkadaş! Sözünü bil, hem kendine gel, Bahtiyarlıklara olmaz ölümler engel. Bir sevgili kızı senden aldıysa toprak Buna katlan, toprak için çünkü bu bir hak! Hem yaratan, hem büyüten topraktır bizi, Üzerinde işitiriz ilk ninnimizi; Fışkırttığı serin sular bize can verir! Ormanları gönlümüze heyecan verir. Hey arkadaş! Sende insaf duygusu yok mu? Sana her şey veren, seni büyüten toprak Senden bir tek kız aldıysa acaba çok mu? Doğup ölmek... Millet için bunlar bir hızdır. Toprak bizim beşiğimiz, mezarımızdır. Toprak bizim anamızdır... İnsan yasına Kapılarak nasıl söver öz anasına? Hakikat ne şu göklerin derinliğinde, Ne suların şairane serinliğinde... Aristo'nun mantığında zerresi yoktur, Pisagor' da, Eflâtun' da nebzesi yoktur. Mefkûreler âleminde olunca kıtlık Kafaların içerisinde başlar çıfıtlık; Bir budala “zulüm yeter” diye haykırır, Bir it çıkar, “proleter” diye haykırır! Bir hayvanda hâkim olur cinsî heyecan, Froyd denen Yahudi'ye gider, verir can... Kimi kördür... Kendisine büyük gelir pek Lenin denen o maskara vatansız köpek... O ne felsefenin, ne de dinin hiçinde, O, toprağın asırlardan beri içinde... Hakikati bulmak için onu eşmeli, Yükselmekten bir şey çıkmaz, derinleşmeli. Göğe doğru yükselenler bir gün yorulur, Derinleşen, hakikati toprakta bulur. Şu ne başı, ne de sonu olmayan toprak Gömdüğümüz vücutlardan gıda alarak Bize hayat, bize tarih, mazi yaratır. Mazi köhne kitap değil şanlı bir satır... Mazi ırkın yarattığı coşkun bir seldir, Mazi bizim alnımızı göğe yükseltir, Geçmişlerin gecesinden ışık alırız. Bir düşünsen mazideki olan işleri Hâdisâtın büyüklüğü seni şaşırtır. İstersen gel yâd edelim o geçmişleri... Kaynar elbet damarında hâlis Türk kanın, Damarında çünkü kanı var “Atillâ” nın, Avrupa'nın her ırkından toplanan ordu Onu Galya ovasında zorla durdurdu. İradesi yenilmeden sinirle ete Vatan için karısını bırakan “Mete”, Yasa için kardeşini öldüren “Çengiz”, Yer yüzünde bırakmadan küçücük bir iz Geçip giden milyonlarca adsız kahraman, Ki her biri bugün bize vermededir şan, Bu erlerin cisimleri toprakta kaldı, Ve adları tarihte bir şanlı yer aldı... Hangisini hangisinden üstün tutmalı? Her birisi bu toprağın, bu ırkın malı... “Tonyukuk” un gizlenmiştir dehâ kanında, Bismark onun at uşağı olmaz yanında... “Alp Arslan”la “Kılıç Aslan” şanlı bir fasıl, Avrupa'yı rezil eden “Yıldırım”... Nasıl? Düşünsene ne biçim bir kahraman erdir Ankara'da Yıldırım'ı eriten “Demir”... Bu kadar mı? Bu saydığım ancak birkaçı Katerinle neler yaptı acap “Baltacı”? Anafarta cephesinde kim durdu en son? İlk dayağı kimden yedi kuduz Napolyon? Sevdiğin kız şu toprağa eğer girdiyse, Sen toprağı eskisinden fazla benimse. Bil ki toprak ebediyen senin olmuştur... Bu dünyada bizim bir genç kızı sevmemiz Filhakika gayet doğru, hem de çok temiz Bir gayedir... Fakat bunun hududu dardır... Sevgiliden sevgili bir mefkûre vardır. Bir kız solar, yahut senin tükenir aşkın; İnsan kalmaz uzun zaman neşeli, taşkın... Ya mefkûre? Ebediyet onunla birdir, Kişi oğlu müebbeden ona esirdir. En mukaddes var’a böyle söversen, Toprak ejder, mazi kanlı bir gece dersen, İleriye bakamazsın, gözün kamaşır. İstikbali kucağında bu mazi taşır... Arkasında olmasaydı şanlı bir mazi Bu milletten çıkar mıydı bir büyük Gazi? Kara toprak yine bizden gıda almasa Kalır mıydı aramızda bir töre, yasa? Mazi bizim atamızdır, toprak anamız. Biri bizi yetiştirir, biri verir hız. Bu toprağa nasıl dersin kara bir ölü Ki bağrında bütün şanlı ecdat gömülü. Yabancılar bir gün yine akın ederse, Ve zaferi kendisine yakın ederse Sevgilimi aldı diye bu kara toprak Tarihin ün meydanından uzak kalarak O toprağın uğruna sen can vermez misin? Bu maziyle bu toprağa küfürden sakın, Kendine gel, iradeni üstüne takın! Savaşları, töreleri, yasalarıyla, Zaferleri, bozgunları, tasalarıyla Mazi ırkın yarattığı bir şaheserdir... Hey arkadaş! Sapıtmışsın, doğru yola gir; Hakkı neyse ver maziyle kara toprağın... Onlar değil efsaneyle cansız bir yığın! Bu ikisi ebediyen kutlanacaktır... Ve bunları inkâr eden, bil ki, alçaktır... |
![]() |
![]() |
![]() |
#36 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Türklerin Türküsü
(Hüseyin Nihal ATSIZ) Dilek yolunda ölmek Türklere olmaz tasa, Türk’e boyun eğdirir yalnız türeyle yasa; Yedi ordu birleşip karşımızda parlasa Onu kanla söndürüp parçalarız, yeneriz . Biz Tufanı yarattık uyku uyurken batı, Nuh doğmadan kişnedi ordularımızın atı. Sorsan şöyle diyecek gök denilen şu çatı: Türk gücü bir yıldırım Türk bilgisi bir deniz. Delinse yer, çökse gök yansa kül olsa dört yan, Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan. Yıldırımdan tipiden kasırgadan yılmayan, Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz…. |
![]() |
![]() |
![]() |
#37 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sarı Zeybek
(Hüseyin Nihal ATSIZ) - 1 - Şu dağların meşeleri karanlık, Etekleri olur çayır çimenlik Kızanlarla burda eder yarenlik, “Sarı Zeybek şu dağlara yaslanır, Yağmur yağar, pusatları ıslanır”. Sarı Zeybek şu dağların eridir, Dağlar onun bütün yoğu varıdır. Kendi sarı, bindiği at dorudur; Attan inip şu dağlara yaslanır, Gözü dalar, bakışları puslanır. Sarı Zeybek dağdan dağa taşınır, Taşınır da yüce dağlar aşınır. Mola verip Gökçen kızı düşünür; Efe dağdan köye doğru seslenir, Yosma Gökçen sesi duyar, süslenir. Sevmesin mi Sarı Zeybek Gökçen’i? Yüzü melek, saçı ipek Gökçen’i? Bütün Aydın elinde tek Gökçen’i? Kız sevmeyen erin gönlü paslanır, Paslanırda imil imil yaslanır. Padişahın kulağına varırsa, Tutun diye devlet emir verirse , Üç yüz atlı, beş yüz yaya yürürse Dağlar, taşlar barut ile sislenir, Ölen ölür, anaları yaslanır. - 2 - Candarmalar genç efeyi sardılar, Kırk ölümden beğendiğin sordular; Kızanları bir bir yere serdiler. Sarı Zeybek kara sürmez şanına, Erlik için kıyar kendi canına. Nasıl olsa uçar da can, kalır ten; Bir ah tuttu şu dağları derinden. Sarı Zeybek vuruldu üç yerinden. “Yazık olsun Telli Doru şanına, Eğil de bak mor cepkenin kanına”. Sarı Zeybek gün batarken vuruldu. Nabızları yavaş yavaş duruldu, Gözlerine kara perde gerildi Yiğit başı düşüp kaldı yanına, Bakmaz oldu mor cepkenin kanına. Sarı Zeybek öldü sanma, diridir; O, dağların yine eşsiz eridir, Bütün kızlar atık onun yarıdır. Vurulmuştur hepsi onun ününe. Can atarlar şimdi gerdek gününe. Sarı Zeybek şimdi artık masaldır, Sanma yıllar şerefini azaltır. Yiğitlerin dillerinde meseldir. Er kişiler kıyar da öz canına Bir damlacık leke sürmez şanına… |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|