www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Adult (+18) Yetişkinlere Özel > Adult eski arşiv

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 07-24-2008, 11:02 AM   #461
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57937
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Salvador'la On Birinci Tarih-i Gılmani günü
Himalayaların Başında Bir Yeti

1/:
Tiril tiril soğuk...
Sırıl sıklam dağ kovuklarında ilham.
Ellerimiz kızılca kıyamet manzara.
İkimiz de deli miyiz neyiz,
Ulan oğlum Salvador?
Sen çiz, ben yazayım amma...
Baksana,
Himalayaların başında bir yeti yuvarlanıyor,
Yeraltında yanan mumlar sönüyor usanarak yaşamdan.
Sana ancak ham malzeme üretiyor beyin arka lobunda.
Grados dağlarında tiril tiril bir soğuk...
Himalaya kovuklarında sırıl sıklam bir ilham.
Ellerimiz de ise kızılca kıyamet bir manzara.
***
Lan Salvi sana da dedi mi bilmem bir Bask bilgesi?
Ama ben işittim ki bizim Yunus babadan,
Çiçekleri dağlara ekilmişse ölü canların,
Dualı bir bahçıvan yetmez yeşertmeye pörsük ruhları.
Yapacak tek şey vardır bu durumda:
Ölü başı beklemeliyiz çorak kurnaların başında,
Çünkü masallarda öksüz sular köksüz devlere emanet,
Yaşam yolunun tozları ise sıvanır atların ince bacaklarına,
Alnının tam ortasında haziran açar kızların,
Kuşların kanat çırpışını anlatan şiir yazılmadı ki daha,
Binelim ve uçalım fedakar bir kaknüsün kanatlarına.
Su lalasının nasihatını duymak için ölmek mi gerek?
Bana sorarsan asla, Batuci'ye göre 'eyva'.
Oturur aynanın alnacına düşünürüm de,
Ebemkuşağı ve şiirkuşağı olmasaydı alemde,
Başka nasıl izah ederdik ki kendimizi Salvi ve ben?
Hünkara nasıl bağlanırdık ölümüne, yoksa? İnce dallarımızda meyve varsa taşlanırız nihayeti,
Ya kanadı kırık bir turnaysak semahların çarkında...
Bildik dağlarda bitmez ki alıçların kokusu,
Biz neden bitelim bu şiir, renk ve ahenk bolluğunda?
Yerden göğe ağar yeşil her tonda lan Salvo,
Seyyarelere kadar olan uzaklığın ölçüsü kaç kulaçtır?
Ya da kaç hecedir serbest vezin için her mısra?
Yanıt hiç, veya adamına böre değişir be usta.
(Yani sayın şiirseverler söz biter burda.)
Sen çalafırça çiz lan Salvador,
Acizane ben de yazayım çalakalem...
2/:
De bana lan Salvo! Uzunluk neyle ölçülür? Bir kulaç süren yıl, kaç ömür barındırır içinde? Sen de bilirsin belki? Şiirsel bir yolculuktan sonra canlanır renk ve zaman. Yürek tarafında bir yere çadır kurmuştur, kim bilir, şiirin romanları bakarsın? Sen de varsın oralarda bir yerde. Ya da varmışlar mıdır dersin peyzajdaki ilk izbeye çingeneler zil sesleriyle? Hayır. (Diyorsun.) Burada karşılarına çıkan ilk şey, büyük bir kilise olmuş diye duydum. Haber doğru mu sence lan Salvi? Hayır. (Diyorsun öyle mi? ...) Sonra da yanına yaklaşıp yeldeğirmenlerinin, usulca girmişler içeri. Ha? Çalmak için değil ilk maddeyi. Yani heyulayı alemde. Çalmak için geleneksel enstrümanlarını tabii ki... Öyle mi? Hayır. İçerisi Loş karanlık... Ömürse bu alemde bir hiç. Veya bir anlık enfiye tozu ve bir tadımlık Napoliten havası... Ve kâfirlerin, ve barbarların ve paganların ibadet ettikleri putlarla doluymuş zamanının koridorları. Ben de başkalarının yalancısıyım. Böyle diyor engizisyon zabıtları. Öyle mi lan Salvo? Hayır. Putlar, ağaçtan yapılmışmış? Hayır. Bunu gören romanlar vurmuşlar bir fidayda havasının dibine dibine. Her birine bin bir nota düşmüş afilisinden. Kaşaniye ülkesinden bir ücra köşe bura. Olacak o kadar. Gıranada sitesinin mihmandarının aklına parlak bir fikir gelmiş. Mi? Kastanyet ve matador raksı buz üstünde. Hem de... Turistler için... Lazım olur diye iki bin yıl sonra. Ya da bir kanlı boğa yontusu sokak başına... Dikmişler mi? Hayır. Nasıl olsa mesleğinde usta bir insan Pikador bulunur Barse'de. Bence de. Ya da bir çalgıcı Katalan... Ya da beyaz bir yalan... Kalk oyuna lan Salvador? Hayır hayııır! ... 3/:
Öyleyse niye?
Ne diye?
Uzunluk ne ile ölçülür yüreklerde?
Şaşkın şiirin romanları da kim?
Bu büyük kilise de kim yakarır tanrıya?
Geleneksel enstrümanları çalmak için aşk var mı aşk? ...
Bir anlık enfiye tozu kaç mikron keyif verir insana?
Ve bir tadımlık Napoliten havasını alır mı ayağımız?
Ve kâfirlerin derdi ne?
Ve barbarların nedir ereği?
Köşe başındaki bu çalgıcı Katalan aşkın hangi rengini ırlar?
Sorular, sorular...
Kilometre başına altı milyar sual var.
Ve paganların ibadet ettikleri putlarla ne işi var renklerin?
Gıranada sitesinin mihmandarının aklına saltanat düşermiş. Neden?
Kastanyet ve matador raksı kimin alır aklını başından?
O kanlı boğa yontusunu diken kim sokak başına?
Mesleğinde usta biri sayılır mı son pikador?
Ve çalgıcı Katalan neden urmaz Köroğlu havasını?
Şu bir Katalan, bu da bir kanlı pikador...
Peki biz neyiz?
Ulan oğlum Salvador ikimiz de deliyiz.
Davran öyleyse,
Buradan da gitmeliyiz.
Biz ki kendi menkıbemizin peşindeyiz,
İz sürmeliyiz Servantes romanında,
Bir Kişot ve Sanço olarak,
Menzile erişmeliyiz...


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 07-24-2008, 11:02 AM   #462
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57937
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Salvador'la On Dokuzuncu Teslim-i Kemter Günü
Çakır Dikenli Gözbebekleri

1/:
Dağ bu,
Say ki inadına yalçın Pirene,
Ve inadına Tarık-ı Cebel...
Yani zamanlar yiğidi Tarık'a ait...
Ki yoktur o artık İberik tarihinde.
Belki de suç sende ve tuvallerinde...
***
Bir Abdurrahman bilmem kaçın annesidir sisli anılar.
Sadık aslanlar çeşmesinin yanı başında diz kırar zaman,
Muhittin eğer başını ve eksi on yedi derece,
Ve Füsusu Hikem'den mırıdanır iki hane,
Yani sufi damağı ney ve lahuti imgeler resmigeçitte...
Islanır bulutların gözyaşları ile çaresiz,
Yani hem ağlar hem oturur yaylaların başı ucunda,
Gökkuşağı kuşanır düğün gününde damlaların,
Ve damat güneşin...
Kanında renkli gözler dolaşır şiirdaşımın.
2/:
Sabah olur vilayette,
Oysa şimdilerde kalkanlar, rahat nakaratlarından,
Öperlerken seni ve manzarayı Madritli yanağından,
Karmen'i bir tuvalde kıstırıp ani bir boyalı tenhada,
Kastanyet dilli kuşlar uçar haz ile çadırlardan.
Kıtaların çakır dikenli gözbebeklerinde avlananda,
Suskun dudakları yanar çırağının.
***
Ah şiir, ulan şiir...
Ne arzularım seni bilir misin?
Ağustosta içtiğim buzlu suları anımsayarak...
Bilinmez ateş rengi arzular suya dayanır mı?
Ya renklere hükmeden otacı? ...
Mahareti sırtlanıp ustalık,
Ebemkuşağı dağından iner.
Erimeye başlar bilcümle rengin yağları.
Gözlerinde biriken yaşları siler hısımımız nisyan,
Çünkü o layık değil ki bardak diplerinde kalmaya.
Ama tortusudur nihayeti yaşamların tarih,
Hakaretse savaş nedeni sayılmıştır 1914 yazında,
Gözleri kapalı kız güzeli Saraybosna'da,
Renkler donmuştur şiirin ayazında...
***
Eğer kırmızıysa katılaşan bu hengamede,
Say ki doru kısraklar eyerleniyor,
Seyisler, 'İftira' dese de.
Haydi davran Salvador...
Dilleniyor yuvalarda palazlar,
Can çalan canavarlar uyanıyor...
Aşk ve rengin şiirini söyleyerek,
Yani yocular yolunda gerek...


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 07-24-2008, 11:02 AM   #463
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57937
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Salvador'la On Dördüncü Tarih-i Zanzibar Günü
Kırk Yamalı Camuz Gönü Kırba

1/:
İkimiz de deli miyiz neyiz,
Ulan oğlum Salvador?
Hangi ölülerin helvası ellerimizde,
Gönlümüz de neden 'ölmeden ölmeyi' taşımadayız?
Tekrar tekrar uzanır eller yaşama oysa.
Aristo felsefesiz de yaşayabilir belki,
Ama bizim için renk ve şiir önceliklidir.
Davro ırmağı cebinde taşır yaşını,
Biz ise dağarımızda kollektif anafikir...
Aslında kocaman ve kirli bir ayaktır ittifak,Çıkarır yaşamsal tercih, ziyanı kuburundan.
Yeni yağan her meta yetersizlik barındırır,
Öyleyse aş kendini İberikli...Bak ve anla yıldızları deşiyor paralel meyil,
Sense kendi tümseğine takılırsın seyrü seferde.
Niye?
Mağma mağaralarının zeminine hakim oluyor müdahale,
Yani darbe zamanı gelmiştir,
Maviye macenta kat,
Ve morart zamanın artakalanını.
Sen çiz, ben yazayım...
2/:
De bana lan Salvo! Akşam olmuş mu Valencia'da? Emin değilim. Değilsen ol. Bil ki... Herkes herkesi tanımaz her kentte. Mesela Kastilyalı Primo kim? Aragon sarayına gittiği için yanan bahçıvan ya da... Say ki iki Şahmaran'dır Mino ve Davro. Yan yana akarlar bu nedenle kardeşçesine. La Caruna şehinşahı dindardır ve kilisededir her zaman. Ama yalnız kalmıştır inandıklarında. Ya sence de kalmış mıdır mesela? Emin değilim. Kırk kapılı kilisede neden kapalıdır pencereler? Oysa altından yapılmış bir sevgilidir inanç. Ve her daim açıktır inananlara. Engel olarak müminlerin önünde büyük bir tepe yani Sierra Nevada varmış. Zamanlar çıkmazında. Ha? Emin değilim. Özellikle nedendir şimdi bu münafık savlar. Ve nedendir masallarda dev rolü yapan kimsenin hacimli duruşu? Yeni olan her fikre kin ve kan bulaşması niye? Mısır saçlı Bask beyi epeydir göz dikiyormuş renk sultanına. Duyumsadın mı? Emin değilim. Onu elde etmenin fırsatı gelmiştir sonunda derler. Sence de mi? Emin değilim. Kehribar tespihlerin lordu yalnız otuz üç çeker. Onunla bir olup altın ikonu kiliseden dışarı çıkarmışlar raki zafer kazananlar? Uygun bir yere çukur kazmışlar ölmeden ölmek için. Ve içine koymuşlar tabutu sekinenin kutlu envanteri? Emin değilim. Üzerini kapatmışlar bal mumu ile? Emin değilim. Sonra da tekrar kiliseye gidip ibadet eder gibi görünmeye başlamışlar? Sabah olunca, kiliseye gelen görevliler, ikonu yerinde göremeyince büyük bir telaşa kapılmışlar? Emin değilim. Herkes birbirini suçlamaya başlamış? Fakat hiç kimsenin aklına masallarda dev rolü yapan kimse ile Kaşaniyye sitesinin mihmandarı suçlamak gelmiyormuş? Emin değilim. Onlara çok güvendikleri için olsa gerek. Hatta soru sormaya bile cesaret edemiyorlarmış. Duydun mu? Duydum ama emin değilim. Kırk yamalı camuz gönü kırbadır oysa cesaret...
3/:
Öyleyse niye?
Ne diye?
Şiire sızan Kastilyalı Primo da kim?
Aragon sarayına gittiğinde sor hele,Caruna şehinşahı niye kilisededir her daim?
Kırk kapılı kilisede neden kapalıdır bakire kızlar?
Mısır saçlı Bask beyi epeydir bana bile göz diker,
Ya şiirdir amacı ya da nonfiguratif sayıklamalar...
Kehribar tespihlerin lordu ise yalnızdır şimdi,
Ve otuz üç çeker gizli gizli direk arkalarında.
O altın ikon hala yerinde,
Yani kırk kapılı kilisededir kanımca,
Sanmam ki dışarı çıkarmış olsunlar zebaniler.
Ve tabutu sekinenin kutlu envanteri yerli yerinde,
Kaf dağı masallarında dev rolü yapan kimseye gelince,
Dur ve sus benim gibi...
Konu oldukça çetrefil taşır su yerine,
Kırk yamalı camuz gönü kırbasında çöllerde.
Kaşaniyye sitesinin mihmandarını suçlamak niye?
Ulan oğlum Salvador ikimiz de deliyiz.
Davran öyleyse...


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 07-24-2008, 11:02 AM   #464
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57937
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Salvador'la On Dördüncü Unutulmuş Zafer Gecesi
Yok Mekanların Hiç Güzergahı

1/:
Masallar platformundayız,
Her şey Kaf dağı ölçeğinde bir krokide şekillenmede.
Kainat coğrafyası işte şurada ve şuncağız.
Yanıyor ilk akşamdan divane yıldızlar,
Patlak gözlü ve kurbağa yeşilince...
Pişiyoruz seyri şiirde ve 'haydi davran! ' diyorum Salvador'a,
Gönlümüzde çatlıyor karanlığın gözleri,
Ağız cidarımızı yalıyor lavların dili,
Beynimizi zorluyor çağıl çağıl kan,
Göğüs kafesimizde kırmızı bir heyecan...
Lacivertten açık maviye evriliyor gökyüzü,
Lan Salvador usta merak işte,
Bu alemde heyecan hangi tonuna çalar gökyüzünün?
2/:
Biz, sarışın bir rengin seyrü sülukundayız...
Kayar gibiyiz,
Olmayan mekanların hiçliklerin güzergahında.
Öfkesinden kızarır bazı bağlarda elmalar,
Bil ki ey yoldaşım oralar da bizi çağırır,
Karanlığı içiyor bak ışığın düşmanları,
O halde kendimizi bile yakmalıyız aydınlık için.
Ve oturup rahle-i aslan burcuna,
Tedris etmeliyiz aşk ve renge dair ne varsa...
Mesela,
Ormanların ortasındaki ardıç ağacının masalını kim yazar?
Kim simyanın ortasında seyyah yorgunluğundadır?
Ve biz kimiz eşyanın tabiyatınca? ...
***
Unut ey İberik baldıranlarının mor ölümcülü,
İki kere iki dört edermiş, bize ne.
Çok gerilere düştü yarışta yarım sekili kadanalar.
Ahşap medeniyetler çoktan masallara karıştı,
İpek ise kendi yolunda yağmalandı haramilerce,
Pardayanlar savaşların sert pamukluğunda keyif çatmada,
Bir tatlı sertliktir ki kahramanlık,
Ağlar diye duydum bulutlar duaya durunca,Uzun ve huzurlu bir tüneldir suskun karanlık,
Bir uyku düşer tembel sevdalara ilk akşamdan daha,
Aslan avcılarından biridir çakallara yem olan yiğit.
Sen çiz, ben yazayım zaliman-ı esvedyanı...
3/:
Bil ki meyveye durma vakti hep ilkbahar değildir,
Zemheriler de gebedir,
Kimi yerde kar ve buzun en selsiyusluna,
Bazen de sarımtırak greyfurtlara.
Ocak ayı şubata evrilende aç kitabı hikemi,
Divana durma anı gelmiştir hukuk vilayetinde,
Usulca aç otuzuncu sayfadaki ışık galerisini,
Hayretler makamının en Hicaz'ını ırla,
Galaksilerin arasında serseri yıldızlar gezer,
Birkaç tik taktır ömür sonuçta,
Bir ezik yürek doğurur acıları neşeler ortasına,
Düşer suya aydınlık ve yok olur,Güneşin yakamozlanarak bakışı suya olan aşkıdır.
Lan Salvador usta bil artık,
Yalancı yakamozlar hangi tonuna çalar gökyüzünün?
***
İşte kırkpınar...
Elini ve yüreğini çekerse yaşamdan er kişi,
Mağma mağaralarında bir cehennem,
Bir de sevdalı yüreğe rastlanır...
Bin yıldır bu böyledir: Aşk ateşle söner ancak,
Divana duran vezirlerin yüreği saltanat taşır,
Menkıbelerin yalancı tarihine katarları güderek,
Kudurgan bir duygu selidir şakaktaki ter,
Ben ve vurgun şiirler boşalırız zembereğimizden,
Zamanlar direnir fezanın hududunda,
Ölüm mekan için de zor bir meslektir,
İns ve cin için de...
Ya uğrun bakışa ya da coşkun akışa karşı duramaz yürek.
Ol nedenle bak boğuluyor hasretlik...
***
Haydi davran Salvador...


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 07-24-2008, 11:02 AM   #465
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57937
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Salvador'la On İkinci Esved-i Nehar Gecesi
İvme Halinde İbni Hazm

1/:
İşte şiir,
Ve aha yel değirmenleri ve o hırçın rüzgar,
Ahharlanmış bir kağıt gibi yırtıyor ülkeyi ensesinden tutarak,
Ve savuruyor esmer berduşlarını Granada'nın,
Ve alıp alıp çalıyor sarışın Bask kızlarını tuvallere.
Sen çarnaçar çiz, ben de yazayım çakırkeyif...
2/:
Burası Katalanların ve Baskların ve Portugalların...
Ve hiç kimsenin ülkesi ağalar.
Çümkü bura rengin ve ahengin ve mersiyenin Endülüsü...
Bu vilayetlerin süsü soylu tarık atları,
Onların kanatları masif zebercet,
Yemleri ebcet...
Erdem eriyor burada arta arta,
Bir burgulu ivme halinde İbni Hazm...
Burada ilmi ledünni bilmek lazım...
***
İşte budur nihayeti bizim de güde güde geldiğimiz sürü,
Harf harf melaike ve mavi mavi meseta gülü...
Menkıbenin on ikinci kara gecesi kuşanıyor yıldızlarını...
Tuzlu tadıyla yüzümüzde yalanıyor karanlık,
Bir anlık şavkıyor Davro sularında yıldız taifesi,
Ve kayıyor ardınca Sevilla, şiirin ve isimsiz renklerin.
Dudak aramızda tıknefes atlar koşuyor,
Yani Salvador yoruluyor...
Boynumuza iştahla dolanıyor pikadorların seccadeleri,
Nefesimizin hışırtılı zinciri heyecanlar peşinde,
Çekiyor bizi dara masif cellatlar,
Suçumuz ne? (Lacivertle basılmışız uygunsuz bir vaziyette.)
Ne Salvi, ne de ben,
Anlatamıyoruz suçsuzluğumuzu ruhani yargıçlara,
Ve boğuluyoruz bir serendipli savaşçının matarasında,
Boğum boğum boğuluyor Salvador ah,
Zonkluyor tüm kanı şakaklarında yeşilin tüm tonlarınca,
Bir karanlık arena 'Torro! 'lanıyor üst perdeden.
En sinsinli anı yaşanıyor bir matador,
Mavi kanlı boğalar diyarında kanlı düğünün.
Lan Salvador usta merak ettim,
Terli şakaklar hangi tonuna çalar gökyüzünün?
***
Haydi davran Salvador...
Yeter mi yol için kalan son birkaç nefesimiz,
Ya da yüreğimiz tutar mı? Bilmem...
Eğilmem ben sarışın lortlar önünde,
Bizi bekleyen var kozmik illerde,
Davran öyleyse...


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 07-24-2008, 11:03 AM   #466
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57937
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Salvador'la On İkinci Salih-i Kibar Günü
Şaraphanelerdedirler Andulusi Güzelleri

1/:
Uzak mekanların birinde,
Itır kokulu bir yamaç çobanıydı muhabbet halkamdaki,
Haki kepeneği kadim huruf ile göz gözdü...
Irak bir cengi Ali menkıbesini örüyordu dilinden yüreğime.
Ben huşu içindeydim...
Bin dörtgen çerçeve ihatasında devran dönen,
Narı nakarat havaları var ya lan Salvi,
İzi düşerdi menkıbeye ve şiire...
Ve Andolusi kadınlarının kırmızı peçeleri,
Andırırdı canım Anadolu'nun kan gözlü vişnelerini...
Oysa buradayız şimdi ve ne seni keser yarım kalan sevdalar,
Ne de beni doyurur kaçamak aşklar meseta bereketiyle.
Biz,
Belki de yarım yamalak panoramalar peşindeyiz,
Ya da kaçmaktır ereğimiz şiirlerin virane beyitlerine.
Koçaklama çamlıbellerinde bir şeyler oluyor...
İkimiz de deli miyiz neyiz,
Ulan oğlum Salvador? ...
***
Burası da tarihin iz düşüm çizgisidir,
Her an bir metasürprize gebe...
Kişotun biri şovalyelenir bakarsın,
Ve bir kıpırdanışla geriye düşer beyit aralığından.
Döner yel değirmenlerinin erdemli mevlevisi.
Kaçırıldığını anlayınca hız keser kastanyet tarrakaları.İzbe çile ve şarap hanelerine girer festivallerde terleyen raks.
Yorulur ve yolun sağına sapar Andulusi güzelleri,
Uğrun uğrun bakmak için sola düşen bizlere.
Tarih bir sayfa daha açar kendince,
Ya Katalan dilinde,
Ya da Bask lisanında kara kuru harflere yaslanarak.
Sen çiz, ben de yazayım kendi kühtümce...
2/:
De hele bana lan Salvo can! Bu peyzajların daha güzellerini ister mi zaman? Yaman eller bulunmalı derim ben. Keten kıvrak olmalı. Kıvrılmalı raks anında. Kanında cenge durmalı şehvet köçeğin. Ve usta fırçalar acilen yekinmeli yerinden. Kim yapabilir imgesini son şiirin somut olarak? Ve yaptıklarını bunlara inanan kişilere satabilir? Sen de dersin ki bilmem. Düşünce budur işte meseta düzlüklerinde çala kalem yani çakır beyin. Grados vadilerini dolduran nakarat havalarında Andulusi kadınları... Ve peçeleri kırmızı. Ve orta halli Bask beyi bilir olanları. Ve daha da sararır zaman kavşağında. Ve düşüncesini kehribar tespihlerin Katalan lorduna açmış denir. Ya sence? Bilmem ki. Sonunda bu işler açar yolunu hürriyetin. Primoderivera ve kişotlar darbe yapmaya karar vermişler midir dersin? Bilmem ki. Üzerlerine birer rahip elbisesi giyerek, er kişi niyetine çıkmışlar Suev süvarileri tarih bulvarlarından. Ha? Bilmem ki. İşleri, düşündüklerinden de iyi gidiyormuş Cortes meclisinin? Bilmem ki. Herhalde...
3/:
Öyleyse niye? Ne diye?
Bu peyzajların daha güzelleri aranır?
Yani ne ola ki?
Muhammira kırmızısı imgesini,
Ancak ve yalnız batıni şiirler somutlaştırır,
İçrek düşünce, meseta düzlüklerinde yıldız olur,
Kayar ense cihetinden Endülüs dervişlerinin tefekkürüne.
Ve peçeleri kırmızı Andulusi kadınlarıdır,
Ana ve yar diye sarılan menkıbelere...
Bir orta halli Bask beyi raksa durur trans halinde,
Katalan lordu açmıştır bir çingene kızına yüreğini,
Primoderivera interkontinental bir harp içinde,
Ve kişotlar neden darbe yapmaya karar verirler ki anlamam?
Suev süvarileri ise tarih bulvarlarından hırs hırsa,
Cortes meclisi ise meleklerin cinsiyeti peşinde.
Ya biz ne alemdeyiz?
Ulan oğlum Salvador ikimiz de deliyiz.
Davran öyleyse,
Derhal buradan gitmeliyiz...


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 07-24-2008, 11:04 AM   #467
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57937
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Salvador'la On sekizinci Mistik-i Muhittin Gecesi
Gecenin Mutmain Kalbi

1/:
Ilık bir demdir çay,
Demse sütliman koyakları hırçın dağların.
Salvi can, ben ve bilcümle yaran pürüzsüz yüzeylerdeyiz.
Ayaklarımız bir gidiyor ileri,
Bir geri evriliyor.
Yani şiir ve rengin raksındayız kastanyet tarrakalarıyla.
Kanıksıyor ritme ve koyuyor gece şafağın göğsüne başını,
Yangın yüreğini dinliyoruz yoldaşlarımla ben,
Akşam üstü atan ivedi saatlerin huşu içinde.
Aslına bakılırsa onulmaz panikteyiz ikimiz de,
Yaranlarımızca bir puhu gibi avlanıyor kalbimiz,
Son avındayız belki de bu gecenin.
Tan atanda tuzağa düşüyor ellerimiz,
İsli ardıç kokulu sevdiklerimiz uçuyor,
Çırpışıyor en güzel çağında müezzin kuşları gibi,
Bu mistik coğrafyada gecenin mutmain kalbi,
Mariyalar engin ve mutedil Atlantik çırpınışındalar,
Ve kendilerinden geçmiş bir halde meseta çarşaflarında.
Av hitam buluyorGrados dağlarında, tabii ki sonu kahır...
Yani aşayiş berkemal sayılmaz lan Salvi.
Sen çiz usul aksak, ben yazayım yavaş ağır...
***
Güneş ferman dinlemiyor yaranlar.
Oturun oturduğunuz yerde teslim olarak hüzne.
Oluyor işte,
Haydi davran Salvador...
2/:
Boş yere aranmışız yakamozlu zülüflerde hilal kıvrımını,
En gecikmiş çağlalarını bulmak zordur iklimin,
Kimin zülfünde dara çekileceğimizin kararı son celsede,
Bekle lan Salvi can...
Ve yüzündeki arsız utancın menşeini açıkla artık,
Mühendise gemileri gösterip genç Mehmet ikinci,
Nasıl 'dağlardan da aşar kalyonlar isteyince' demişse,
İşte şiir ve mavinin gökyüzü artıkları.
İstedim ki dudaklarından yürüsün söz yüklü katar.
Karanlığa bürüyen, yüzü aydınlık kaldırım yosması,
Çeler göğün direğini aklımı çelmeden önce,
Bence ebemkuşağına binen saltanat kayacaktır çaresiz,
Çünkü rengin Darvin evrimcesidir ki,
Gökyüzünden düşen maviler yüreği mora boyar,
Farkını arama içindeki galeride, biz hep böyleydik,
Çünkü masallardan geliyor bütün esrik şiirler,
Ümit bununun örtüleri açılmış oluyor bu sıra.
Haydi davran Salvador...
Umuda eğilmek, zor zamanların tek çıkar yoludur,
Azizliğin ve azize olmanın bir manası kalmaz,
Yıl yıl dizilen olayların alacalı tespihi çekilmeden.
Ol nedenle imame atbaşı gider zamanla,
Kanla çizilir kimi peyzajlarda grup kızıllığı.
***
Haydi davran Salvador...
Issız gecenin mutmain kalbi atıyor.
Devriliyor şiir ve rengin krallığı...


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 07-24-2008, 11:04 AM   #468
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57937
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Salvador'la On sekizinci Tarih-i Kibar günü
Boğalar Kızıl Gözlü Ateş Parçalarıdır

1/:
İkimiz de deli miyiz neyiz,
Ulan oğlum Salvador?
Boğalar kızıl gözlü ateş parçalarıdır,
Yani cehennemi birer simurg kanadı taşır her festival...
Bu yüzden her yeri görünür yarımadanın kuşbakışı,
Şu bölge kan tarlası,
Nao burnundan cerahat sızar Mino suyuna.
Matador ve pikadorlar kırmızı öfke gelincikleri say ki...
Sinirli cengaverler başta biraz zorluk çıkarsa da ehli şiire,
Vizcaya sakinleri ardarda vurulurlar arenalarda,
Ve birer ikişer dışarı çıkarlar tarihin yarığından,
İş düşer Salvo can sana ve bana sanırım.
Çünkü cenaze alaylarında mersiye okumak,
Zor zanaattır dünyanın her yerinde.
Sen çiz, ben yazayım...
2/:
De bana lan Salvo! Şehrin kanı mı akan? Yoksa pelerinlerin köksüz boyaları mı?
Ben bilmem beyler bilir.
Ya da bekaret izalesi mi bu çığlıkların nedeni? Herkes bilir ki her nefer yakınında bulunan burca saklanır. Burçsa buhurdan bacası ve kuş yuvasıdır. Ol nedenle iç çeker karanlıklarda. Kuş iç geçirir. Çelik çanlar yürek atımında: dan dan dan... Ki pembe bir kilisedir tapınağı bu sarışın kentin. Yani uzaklardan hıçkıran Fenikelilerin damağı acır... Salvo can sence Kartaca kralları mı fondaki sisli suretler. Yani onlar da şiir ve rengin kraterine varmışlar mıdır zamanın bir yerinde? Ya da Fenike korsanları? ...
Ben bilmem beyler bilir.
İş suda bağlanıyorsa neticeye... Burada da akar Ebro ırmağı usul ve nazlı. Orada da. Adı başka olsada. Ve ne diye bize kendilerini rahip olarak tanıtırlar Sevilla berduşları. Halbuki kalyonlar miço ister. Yalancı şairler gibi ibadet etmeye başlarlar. Belki de güncel bayağılıklardır buralardaki atlılar. Kim bilir?
Ben bilmem beyler bilir.
O kadar güzel konuşurlar ki. Sormayın gitsin. Şu bizim koşuk kurtları La Carunalılar muhabbetlerde... Şiir gibi akıcı. Resim gibi göze batıcı. İnanın. Canım dinlemek ister. Şöyle uzanıp çimenlere kın üstü. Ve gözüm izlemek kare kare uzaktan. Ve o kadar güzel raks ederler ki... Carmen ve akraba romanlardır onlar. Bir de Morronalar. Yani konverso yanar dönerleri. Çalalar maverada bir başka benzer. Yani Meşhedi kardeşleri saferadların. Sorma be Salvo. Üstelik en kısa zamanda şöhretleri basar enginleri. Hatta olan olur. Bütün Tagusdağlı rahipler sitesine yayılırlar bir bir. Kastanyet şakırtılarını duyar sağırlar bile. Hele çalparalar... Ya sen? Duydun mu ritmik sesleri a can?
Ben bilmem beyler bilir.
Halk, akın akın akmada. Meydan silme... Bronz çanlar çalmada kulelerde. Onları ziyarete gelirler buralılar. 'Torro! ' derler duyanlar arsız saldırganlıkları. Ve boğalar kızıl gözlü ateş parçaları. Çakışmada kafa kafaya şiir ve resim. Ne dersin Salvo can? Bırak artık işkili. Bak denize de dayandık. Tarık misali yani. Bundan sonrası Atlantik. Gemilerse bin yıl önce yakılmış Tarık'ça. Yani sondayız.
Evet hak verdim.
Ver elini ustam helalleşelim. Çok şey öğrendim zatınızdan. Bundan böyle herkes yoluna. Ama yine de ben paralel evrendeyim. Lazım olursam.
Evet hak verdim.
3/:
Öyleyse niye demiyeceğim.
'Ne diye? ' diye sorma artık.
Şiir şehrinin kanı mı akan tuvalde bak ve gör?
Ya da amaaan bana ne.
Karınca bacaklı Kartaca filleri mi burca saklananlar?
Ya aslanların ağzından fışkıran denize ne demeli?
Bunlar birer sırsa eğer söyleme ve sus,
Bakarsın bana serseri beyitler,
Sana ise karanlıkların portresi kalır,
Aslında biraz da karanlıkta kalmak düşer, hüzne bulanmak için.
Ki kuşlar da ol sebeple iç geçirirler gecenin portesinde,
Çelik çanlar yürek atımında 'do'dan 'do'dan vurur,
Hırçın dalga boylarınca tuz hıçkıran Fenikeliler,
Bilmezler şiirlerde verilen rolleri kendilerine.
Burkula burkula burada da akar Ebro ırmağı orada da,
Sevilla berduşları ise kalyonlarda esire kızlar beklemedeler.
(Beklesinler bize ne.)
Yalancı şairler gibi yarılmada şeftaliler aşk sezonunda,
Huşu içinde ibadet etmeye başlar tuvalde fırça darbeleri,
En güncel bayağılıklara batar kimi zaman divit uçları,
Carmen ve akraba romanlar raks telaşı solumadalar.
Kastanyet şakırtılarını 're'den 're'den vurarak,
Bronz çanlar çalmada kulelerde 'do' ve 're' ve 'mi' ahengince,
Çakışmada kafa kafaya şiir ve resim,
Paralel iki kardeş olmadayız biz,
Yani var say ki,
Ulan oğlum Salvador ikimiz de deliyiz.
Davran öyleyse,
Soyut beyinlere akın var...
Sen tuvallere çiz, ben yazayım yüreklere,
4 çarpı 4 hacmince...
***
(son)


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 07-24-2008, 11:04 AM   #469
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57937
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Salvador'la On Üçüncü Temperyal Günü
Şiirin Tüyü Bitmedik Bebekleri

1/:
Hecinler alır suyun kokusunu,
Biz ise şiirin mavi tadını...
İkimiz de deli miyiz neyiz,
Ulan oğlum Salvador?
Çünkü bu kurak vahalarda ben de yazmaya gebeyim,
Kendi şiirimin tüyü bitmedik bebeklerini.
Ve aşkı ağır aksak içmeye barba meyhanesinde,
Ve yaşamını dizmeye yol boylarına içrek söğütlerin.
Çünkü iki yeşil dal gibidir şiir ve renk,
Biz ise iki sevgili hain,
İnce bir çığlıktır nihayeti mavi ve nakarat,
Ol nedenle atıyordur yürek maviye banınca divitini,
Ağzında bir kuşu taşır pişmiş tuğlalar,
Bir de simyanın en ezotrik formüllerini.
Metafizik dersleri bir insani türbülanstır bu yüzden,
Ya da anakronik boyutlara paralel komşu alemde...
Göze çarpıyordur kesinlikle şimdi oradan bakınca,
Minicik bir derviş, akan yıldızlardan biri olarak,
Ancak her göz görebilir mi kendini?
İşte bizim aciz-i insanlığımızın alt yapısı da budur.
Bir sevdadır gözlerimizin kiracısı ve yağar yağmurlarla el ele,
Ardından kaçınılmaz olarak sökün eder ebemk...
Eşkin ve rahvan eser yoksul yeller bile amazonlarda,
Belki de yelkenimizin alnacında bir dızman üfler.
Doldur bir hokka daha lan İberikli...
3/:
De bana lan Salvo! Bir nev-i beşer günü beklersek yeter mi ömrü şiirin? Ki o mübarek şehrin hükümdarı doğmuş mudur kendi burcundan? Duydum ki büyük bir ziyafet düzenlemiş Nurettin Batuci? Kuşkuluyum. Bütün halk seyir sever. Ve papazlar örter üstünü hasta zamanın. Merak işte. Acaba bu ziyafete davet edilmiş midir Şatibi bir bilge olarak? Kuşkuluyum. İki geviştir zaman ve mekan ezoterik sevişmelerde. Ve geviş getiren muharipler buçuk derviş sayılırlar aralık boyutlarda. Oralar da paralel İberik'tir. Alfonso da bir kraldır sonuçta. Beğensen de beğenmesen de. Duydum ki... O da davet edilecek olanlar arasındaymış gnostik panayırlara. Doğru mu? Kuşkuluyum. Davet haberlerinin en morötesi kendilerine ulaşınca: 'Biz, burada ibadetle meşgulüz,' demiş midir katedralin papa Urban'ı sence? Kuşkuluyum. Ama biz de dikkate almalıyız uyarıyı. Terkedip renk ve şiiri neler olur? Giza vilayetine gidersek ibadetimiz yoksul kalır belki de. Biz kalırız arafta ve fukara. Ey ehli nirvan bizi bağışlayın. Ve size on sekizinci sayfada yazılan sırları demişler midir? Duymuşsa Aristotalesin Kabalaya temel olduğunu dervişler İshakoğullarına? Kuşkuluyum. Ey yürek hükümdarı kalk tahtından. Babandan kalsa da kalk ve adalete batır serçe parmağını uyanarak. Yanarak doğ küllerinden. Sen ki şairleri ve ressamları kin ve kanla bilersin. Ve onları büyük birer din ve dam adamı olarak gördüğün için rönesans evliyası sayılırsın. Nakarat ve rengin bu isteklerini anlayışla karşılamış mısın bilmeyiz. En iyisi soralım Salvo'ya. Ne dersin İberikli? Kuşkuluyum. Öyleyse bırak tarihi İberya'yı. Sen çiz, ben yazayım...
3/:
Öyleyse niye?
Ne diye?
Kortes meclisinde şen kahkahalar uçuruyorsa,
Anakanun kaçı kaç geçiyordur?
Kişotoğlu kişotsa rüzgarlarla yaralanan muharipler,
Sarma yaralarını ve koyver ibrişimin ucunu bahara ey otacı.
Mistik ziyafetler düzenlemiş midir Nurettin Batuci?
Ki bizce dibine kadar 'Eyva! '
Yani ya rengarenk ya da negro şiirdir yaşam...
Ve sorarlar adama, her ikisi birden koro halinde:
Şiiri geviş gibi getiren muharipler nerdeler?
Kaç buçuk derviş sayılırlar renk ezbercileri?
Alfonso da bir kraldır ama kaçıncısı hanedanın?
Bin mi?
Bin bir mi *******den bir gece?
Ya gnostik panayırlar nerelerde kurulur?
On sekizinci sayfada yazılan sırları ben bilmem,
Ya sen kaçıncı sayfasında doğdun insanlığın ey otac?
Biz şairleri ve ressamları kin ve kanla kınalarsa zaman,
'Nakarat ve rengin bu isteklerini kabullenmek lazımdır.'
Demiş midir şeyhül ekberi majinin?
Kimler rönesans evliyası sayılır ya da?
Ve kimler evliyanın rönesansı? ...
Nurettin mi?
Muhittin mi?
***
Soru çok ve yanıt...
Bizi aşar gibi gibi renk ve ışığın somut olanı.
Kanımca, ulan oğlum Salvador ikimiz de deliyiz.
Derhal, bu ölçülü perspektiften gitmeliyiz.
Durma davran öyleyse,
Tabii ki özgür vezinlere,
Ya da biçimsel hürriyetler vilayetine...
Haydisene...


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 07-24-2008, 11:04 AM   #470
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57937
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Salvador'la On Üçüncü Teslimiyet-i Zifaf Gecesi
Yayan Yapıldak Çorak Nehirler

1/:
Ey ehlişiir!
Her ırlanan türkünün fonunu ahenk doldurur,
Şiirin su basmanını ise hüzünlü yürek...
Yazmaya durduğunda şahsi destanını *******in ozanı,
Sisli geçmişi kucaklar anılarda karanlık eller,
Ve uzanır savunmasız enselere bir haşin parmak,
Şaşkın şelaleler akar berduş geceyarılarından üstümüze,
Sınırboylarından kaçak ve sabırsız çağlayanlar dökülür,
Dilbilmez dilimizin üstünde gezinir ateş parçası,
Ağız duvarımızın horasan sıvası dökülür ıslak vadiye,
Ne organik kamalar keser karanlığın şahdamarını,
Ne de acıtır inorganik kılıçlar vurgunda aşıkadamın,
Ruhu bedenine harcolmuştur tan atanda esrik hüznün derebeyinin,
Ağızları ah ile açılanlar ise sanırım bizim yaralarımız,
Lan Salvador usta efsun ile fısılda kulağıma,
Üstü açık yaralar hangi tonuna çalar gökyüzünün?
Sen çiz dereleri, ben beyleri yazayım...
***
İşte burası ışk ve aşk cemahiriyesi,
Ve cemahiriye içre binlerce yıldız ve bilge Kurtubi...
Ayalar kutup yıldızını işaretlemede şaşkın seferde,
Çünkü yıldızlar kasabasında gecedir dua zamanı, Kayar gibi ilerler mekanda zaman,
Ve rahme girer avcı yağmurlardan kaçan bir gögüş yavru.
Ve hiç dokunmuşluğumuz yoktur şiirin yüreğine,
Bil ki hiç yoktur,
O deltaya yayan yapıldak girmişliği çorak nehirlerin.
Çünkü çorak ve Ezrail aynı hamurun mayhoş mayasındandır.
Yorgun beyinlerde çiçekler ölü açar sabaha karşı,
Duydum ki pek etki yapmazmış ölüm yoksula oysa,Ve deli dehşete kapılırmış göz kendisine bakınca.
Yani lan Salvi o ki dediğim gizem,
Ağlayan çiçeklerde kış olmaz mevsimler galersinde,
Ve rastlanmaz acının tortusuna vurdumduymazlık diyarında,
Haydi vur kızılı,
Ve mavinin en kutbisini ser peyzajın harmanına.
Ardıç ağaçlarının arasında yoksul çamlar eğlenir ancak,
Bu yüzden zorlanırım çınarlarla sevda tokuşturmanı anlamada.
Kirle kaplı anıları silen kadın bulunmaz ki kösnük *******de,
O halde niye süfli sevdaların peşinde ağlamadasın?
Atla terime lan İberik boyacısı!
Bir ben, bir de zamanın oğlu ulaşır güneş vilayetine,
Bir de o obur anılar son anda diyarına hüznün...
Lan Salvador usta de hele,
Güneş bağlarında ağaçlar hangi tonuna çalar gökyüzünün?
***
Kayadır ve kayıkçıdır,
Karaya oturmanın acısını hisseden.
Aşka gereksinimi olan yolcu ise koşar kızılkıyamet,
Susarım çaresiz kamus'da bile ben terkedildiğim anlar.
Ve bir bilgenin bilgisine hürmeten,
Şimdilik bu kadardır aşkın mevsimi diye.
Sazanlara sevdalı sezon sularında sererek yelkenlerini yüzemez ki kalyonlar,
Yüzüncü dalyalarını bulmuşşa aşk ve şiirin ehli,
Saçlarının rengidir yukarılarda yakamozlananlar,
Başının üzerine gün çavar senin de belki,
Gizemli bir kadın gülümsemesidir,
Aşk yoksuluna şiir...
***
Yoksullara helva dağıtıyor ölüler.
Haydi davran Salvador...


Ahmet Yozgat
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:47 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.