![]() |
|
![]() |
#1 |
Banned
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Konum: | Rize-Merkez |
Mesajlar: 34
Teşekkür Etme: 156 Thanked 220 Times in 144 Posts
Üye No: 38652
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 13972
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Umutlu
Adam gülüyordu, Kadının gözlerinden çalarak mutluluğu, Mutlu kılmanın mutluluğuyla gülüyordu kadın, Gülüşünde geçmiş korkusu. İstemeden almak mutluluktu, biliniyordu, Ama her bilinen gibi, Kullanılmayan bir askıda yerini alıyordu. Gelişi beklenen hala gelmedi, Belkide geçenlerden biriydi, sezilmedi. Bir hakikattir kimse zamana direnemedi. Gözün gördüğünü gönül sevmedi, Gönülde demlenen ufukta gözlenen degildi. Velhasıl mutluluk insanı hep terk etti. |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Banned
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Konum: | Rize-Merkez |
Mesajlar: 34
Teşekkür Etme: 156 Thanked 220 Times in 144 Posts
Üye No: 38652
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 13972
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Zaman
Bir çocuk tanıdım yıllar evvel, Ve yıllar evvel yaşamaktan mutlu, Şimdi bakışları surlar gibi donuk, Kırılgan, Yüregi herşeye rağmen umutlu. |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Banned
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Konum: | Rize-Merkez |
Mesajlar: 34
Teşekkür Etme: 156 Thanked 220 Times in 144 Posts
Üye No: 38652
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 13972
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Zaman (1)
Bir a'nı uzun zaman eyler hasretin, Her a'nı keder. Alır beni gözlerin, Gözlerin zından yavrusu, Ak'ı karasından beter. |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Banned
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Konum: | Rize-Merkez |
Mesajlar: 34
Teşekkür Etme: 156 Thanked 220 Times in 144 Posts
Üye No: 38652
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 13972
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Zaman (2)
Ben yelkovanı taşıyorum zamanın yüzsüzlügüne. Senin koynunda akrep. Ve eriyip gidiyoruz, Bir saatin tik tak-ları arasında. Sabır yüklü kaç lahza geçti bilinmez, Veya umut dolu kaç iklim. |
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Banned
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Konum: | Rize-Merkez |
Mesajlar: 34
Teşekkür Etme: 156 Thanked 220 Times in 144 Posts
Üye No: 38652
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 13972
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Zaman3
Unuttuğunu sanmaya bile Yetmiyor zaman, Hiçbir zaman. Düşerken hatırladıklarım, Ağlarken hissettiklerim. Kayıp bir zaman var Uzun uzun yaşanıyor, yaşlanmadan. Terkettiklerim, terkedilmişliklerim. Anılar, anılarım var Tek direnci zaman, Aynı zaman mutlu olmaya yetmiyor. Yetmiyorum hiçbir zaman. |
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Banned
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Konum: | Rize-Merkez |
Mesajlar: 34
Teşekkür Etme: 156 Thanked 220 Times in 144 Posts
Üye No: 38652
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 13972
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Canım Anneme
Islanır hüzünlerinde sensizliğim Cennet ışıltısı yaşlı göz bebeklerim Çırpınıyor ellerinde yüreğim Bir masal perisi pamuk kalbinde Anne Sensizlik bir ıstırap benliğimde Gel kurtar beni bu ümitsizliğimde Bitmez hasretim apansız şefkatine Özlüyorum seni gül bahçesinde Anne Pamuk ellerini alnıma daya Ateşimi al ruhumu okşa Ellerini aç koş rüyalarıma Kucakla öp beni Anne Geçenlerde gene gözlerimi kapattım Ellerimi açtım sana ulaşamadım Senin kokuna henüz ben doymadım Uçsuz sevginle gel sar beni Anne Gözyaşlarımı artık hiç bir şey silmiyor Uyandığımda gece yaralarım dinmiyor Göz kapaklarım sel umut bekliyor Bu acı hasretinden gel kurtar beni Anne |
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Banned
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Konum: | Rize-Merkez |
Mesajlar: 34
Teşekkür Etme: 156 Thanked 220 Times in 144 Posts
Üye No: 38652
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 13972
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() ANNE
Suların doğudan aktığı gün, demirin suya doyduğu anlar. Işıksız pervazlarda hatıralar eskisi bir rüzgâr, ve senin geleceğin saatler anne. Yağmur yağdı ha yağacak. Büyüyen acılar, ders çalışan güzel, uyuyan çocuk ve iplere dizilen sürgün geride. İşi başından aşkın gün batımı eşiğe düştüğünde uzadı sakal, damladı mürekkep, utandı yüz. Onüç Eylül bindokuzyüzseksendört. Binsekizyüz evler adresli dededen ve babadan emanet, sevgili. Bir.., neydim? Tanyerine daha çok vardı. Kururken büyümeyen otlar ve yaşların öfkesi sızladı damar ve tutuklandı nabız sesi. Önce süt kokun yayıldı sokaklarımıza anne.... At kestanesi düştü düşecek kansız el yazması ve şişman portakal sırada. Mevzilenmiş ağzı küt bıçak yerini beğenmeyen virgül ve tedirgin balık duyuldu fanilasız çırılçıplak bir ıslık. Yorulan lamba dönüp baktı şaşırdı buğulu lale.- Al işte kent aşığı Venüs - Çıplak kemikte lodos korkusu esti dumanlandı evler ve kaçmadı sinek. Uykuya yabancı alev gözler, ve adres soran soyunuk dil üşüdü. Ardından, şefkat asılı solukların duyuldu sokaklarımızda anne.... Nazlı kızın gölgesi kapalı kapı arkasında hapşırdı hapşıracak. Avuçlanan kavisli yol ve beklenmeyen ölüm gibi tam şuramda yine vuruldum. Saklandım mor derinliklerde yüzen uçurum saçlarında. Mavi yürek bayrakları yarıda. Serildi ağlar ve meteris, Yandı kırmızı, daha da yanmadı sarı ateşle ödendi bedel. Sonra içinde gül yetişen gözlerin değdi sokaklarımıza anne.., ve kınalı ellerin... Çöllere düşen afyona neşter vuruldu vurulacak yalvardı bir ses. Sana durdu nişangahta keklik ve kaldı yorgun kanatta tuzlu nem. Durdu ahşap köprü yıkıntısı, bahçıvan, toprak eşik. Ve kuru fasulye asma altı pilav ve kaşık. Ee birde kuru soğan.., ikide şükür. İki.., ne oldum? Buz gibi bir karanlık okşadı ten kokusunu. Mazgallara asıldı salkım salkım kahır. Aktı kurnalarda haremi günahı ve sokaklar bir kan kırmızısı. Çocuklara bayram..., bana ölüm. Güneşi taşıyan hamal yükünü nihayet indirdi.- Off be – Eksi sıfıraltı veya sekiz, küller soğudu. İkinci mevki kompartıman edasıyla çiçeklerin altları kurudu. Eşikte derin uykuyla bir çaresizlik durdu anne. Sonsuza yolculuk için kalın yapraklı incir tadında bir sela okundu, Nailbey camiinde. Dualara asıldı günahkar eller, ve gözyaşı ile sırlandı mermerler… Yolun teri, akrep dili kapkara raylar ve aminler, artı ağaçlı ay cümleleri hızla geçtiler. Bir düğüm oldu ayrılığın üstündeki nemler demlenmiş şarkılar taştı mahzenlerde. Randevusunu unuttu uyku.- Olacağı buydu – Altında cennetler saklı ayakların değdi sokaklarımıza anne..., hızmalı… Suların perdesi kapandı kapanacak. Yeşilin altında, dinlenmemiş bir hikaye. Ekmeğini bölüştü Bilal, elleri akü kokan şair Tahirle bir kahvaltı vakti doğukent sofrasında helal sütünü de. – onların şiiri Kömürhanı geçmez! – Isırıldı bir ayva. Balıklar kaydı hazarın sularında. Sonra Gelincik kokan, Elif duruşlu hatunluğun değdi sokaklarımıza anne…, şahadeti birleyen… Bir çizgi göğüste puslu, bir diriliş leylaklarda. Sapsarı bir şey taşındı ağıt yüklü kanatlara. İnledi gamların yüküyle kül tablası ve canı yazmak istemedi kalemin Uzun oturdu kağıt. Sarktı dudaklar, ağladı orman bir çift yaş düştü sigara paketinin üstüne küstü perdelere düşen anılar. Küstü yeğen Gamze – huyudur- Süzüldü avuç içi kadar umut, gömlek kanlandı. – Beğendin mi yaptığını? – Yakutlara ağır basan, yanağında seher taşıyan analığın değdi sokaklarımıza anne, emsalsiz… Havada kararsızlık. Bir beyaz ürperti ve hüzün damladı aynalara. Bir selvi, bir martı, bakraçlarda karaçalı. Kireç badanalı sofalarda soyulmayı bekleyen bir mandalina yüzünde üç utangaç nokta. Üç.., ne olacağım? Sarktı yaprak, kurudu fidan, zamansız kaldı gölge. Bu aşk, bir sağalmaz dert, tarihe aktı akacak. Bir şebnem yumuşaklığı ile geçti güzellik anı. Gitmedi rehavet ve ağırlaştı bu dava, soğuk bir hatıra. Uzakta bir çay ağzı yakında kapı komşu ve ortada sevdayı ezen kocamış yük. Baş köşede istenmeyen misafir. Söylenmeyen kavak görüntüsüne bürünmüş sevgili. Ve sümbül gölgesinde ceviz yaprağıyla sunulan içi aşk ve Kevser dolu kadehler. Kalanlara hey, şerefe hey, vuslata hey.! Hey gidi yorgun bahçeler hey. – Al ipek – Yak bi filtreli bafradan… Bir aydınlık eridi eriyecek. Eşinde Yumurta topuk kolalı gömlek kösteksiz cepken yiğit sinesi. Bir Harput beyefendisi. Giden bir ömürlük canan Bir sevgili gibi büyülendi zaman. – gülüşün bir umman – Vakitlere sarkan, rengi hep aynıdır gözyaşlarının. Ve bir bakire uykusunda uyandı uyanacak rüyasında sam yeli, serçe parmağı ve karanlık mezar taşları. İncilerin doğurduğu ve ellerin aldığı kız. – Muradına eren dilber – Kervan ve küheylan, Ve gün hatırası ile kalan acı bir keman. – Elvedaları hiç sevmedim – Sokaklarımızda Eyüp sabrı anne. Çetin bir türkünün bağrında giden gelin, elleri narin. – Beyazda ne yakışırmış ya – Anlımıza kondurduğun buse ağlıyor anne, sahipsiz… Of ki off… Bir zeytin rengi, bir sürme ki değme gitsin. Sustu kalemin dili ıslandı kanadı ..., öldü aşklar yetim kalan duygular. Sırtımda kanlı bıçaklı çırpınan bir inkar! – Sen bendeki güzelliğinle kal., emi – Kaşları çatılan yıldırımlar ve salkım salkım çürüyen ayıplar. Şafağa taylar sürüldü sürülecek. Seherde kalan çiğler, ve yüksek tepelerde ölen güller. Sokaklarımızda senden kalan, nazar değmemiş yüzünle, hançer yarası bırakılmışlığım anne.. bir hayat nakil faslında.. Seni götüren ayaksız at sesinde Bırakma beni anne.. Ve terkinde…,-ödünç bir kurşunun var mı? – Ve hurma gölgesinde yılan öpüşlü bir kader...... |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Banned
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Konum: | Rize-Merkez |
Mesajlar: 34
Teşekkür Etme: 156 Thanked 220 Times in 144 Posts
Üye No: 38652
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 13972
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() BAHAR VURGUNU
Ne zaman bakmağa kalksam sana battı *******imin şafağı Düştü samanyoluna hasret damlaları Döndü yorgun umutlar sevda artığı zamandan Çıktı gecenin korkusu karanlık batağından Yitirdik mavi perdelerini hayatın kabzasından Değişik iklimler yaşadık seninle zamansız hatalı Yinede kanımda dayanılmaz yokluğun aynı Sen bahar solu bana kalsın içli hazan Titredi gönül yaprağım ağladı hatıran. Yitirdik umut yağmurlarını gecenin aynasından Dudağımızda hazin ayrılığın yitik şarkıları Yüreğimdeki güvercinler vuruldu can yaralı Bir atımlık kurşun oldu kirpiklerinde kalan Işıklar devrildi kuşluk vakti gamzeler talan Yitirdik sevinçleri eşgali belirsiz gülüşler yalan Sonbahar oldu mintanım eylül sancılı Sarınmadı gönül askıda kaldı çocuk bakışları Nereye baksam çığlık aldanılmış zaman Sesin bir uçurum nihavend makamından Yitirdik aşkları yetim kaldı düşlerimde sevdan A.Vahap DAĞKILIÇ. |
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Banned
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Konum: | Rize-Merkez |
Mesajlar: 34
Teşekkür Etme: 156 Thanked 220 Times in 144 Posts
Üye No: 38652
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 13972
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() BENDEKİ SENLER
Kırık bir sesin yüzüne yaslanarak, umutsuzluk tarafından vurulan sevgimin saflığındaki yalnızlığımla, seni bekledim vapur iskelesinde.... Uykularıma yakışan düşlerimde, saadetten utanan kavuşmalarım, kınayanın kınamasından aldırmayan yanlarımla, pembenin kadife koynunda.... Tuvallerde dünya sevdalarına uyarlanmış inanç çizgileri ve dikiz aynasında Şakülü kayan portre.. Yüzünün ödünç aldığı gözlerim, yıllardır deniz ülkesi işgalleri yaşıyor. Her köşede vurulan çocuk resimleri.. Yıllardır umut ve korku üzere beklemelerim devam ediyor. Göğsümde sakladığım pelesenk yalnızlığı takatimi tüketiyor. Sen gelmiyorsun. Tüm senlerin susturulduğu, susturulamayan sadece kalplerde vicdan senleri,. Üşüyorum gelmeyişinin rüzgarından, düşüyorum güz yapraklarına. Azalan sevinçlerim, çoğalan kederlerime devrediyor boğazımdaki hıçkırık düğümlerini. İkindi aydınlığına uzanıyor tılsımı yitik bakışlarım. Toprak avlularda ağlayan sokaklarım sancılı.... Yarınsız iz bırakmayan ağıtlarım tesellisiz,.. Ve karanlık kokan hallerim savunmasız...... Giden her ömür vapurun ardından; kıyılara vuran yalnızlığım ve beni terk eden yanlarım. Gelen her vapurda; susuz kalan çocukluğuma ağlayan tebessümün ve tensel duyguların masumiyeti. Fanuslu lambalardaki kadife çerçeveli karanlıklar sunuluyor her köşe başında. Armağanlar dolusu yalan yüzler geliyor dört bir koldan, tüllerin perdelerin ışıkla birleştiği akşamlar geliyor, maalesef sen gelmiyorsun.. Özlem bulutları gözlerimde, salonları paylaşılmış gönül konağımın üzerine yağmur olup düşüyor. Enfiye kutularına uzanan efkarım, kalemlere sürülemeyen yazgıma yeniliyor. Senden bir karış kaçamayan gençliğimle, yıldızları çalınan gökyüzüme bakıyorum. Yakalayamadığım saatler ellerimdeki utancıma akıyor. Kirpiklerime değen denizde, bu giden günün son vapuru. Tek sermayem, bakire çarşaflardaki sessiz ağlayışlarım. Gül gamzesine düşülen not: Yarın yine seni bekleyeceğim. Acaba sen gibi kaç gerçek var bekleyeceğim. Sende gelmezsen sokakta kaldığım gündür. |
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Banned
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Konum: | Rize-Merkez |
Mesajlar: 34
Teşekkür Etme: 156 Thanked 220 Times in 144 Posts
Üye No: 38652
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 13972
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ağlayan gecede Çaresizliğin Sesi
AĞLAYAN GECEDE ÇARESİZLİĞİN SESİ Sana çıkan tüm sevda yollarımın Kabzasında tutarak Fişek yoluna Kardelenleri sürüp Dayasam Şakağına diyorum Sürgit yıllarımda kalan bir nişanla Yokluğuna açılan seherlere Sana aşina olan mevsimlere Martı ürkekliğinde saklı tüm hayallerime Sıkmak İstiyorum Ay karanlığında Ellerinde bahar yitiği gençliğim Duruşumda deli pınarlarda kuşandığım zarafet Ve yüreğimdeki Deryaya Akseden Sesin Dağ yağmurlarına sığınıp Bir sigara ateşinde konaklasam Nimet verilenlerin yolunu özlesem Gül yaprağıma sıçrayan kan damlasıyla Teslim olsam Nöbetçi Hıçkırıklara Şehirlerim korkulu rüya bulutları istilasında Işık saçan bir kandil içimize asılsa Ne gam Kirpiklerinin ihanet gamzesinde Varsın yitik bir enkaz olsun gönlüm. |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|