![]() |
![]() |
#721 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57908
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() zy48) İnanmamak Yalanı -Mensuriye-
Aklın; mantıklı konuşmaları Yürütebilmesi ancak; Düşünmesi, inanması Ve algılayabilmesiyle mümkündür. Bu yüzden aklın, Maddenin gerçeğini olduğu gibi Görebilme kabiliyeti yoktur. Akıl, akıl yürütmeyi istenilen ölçüde Yapabiliyorsa hayattan dersler çıkarabilir. Düşünce kaybolunca Kelimenin ne anlamı kalır. Çünkü kelimeler ancak Düşüncelerle yaşarlar. Allah’ın lütuf ve ihsanına Karşılık mı arıyoruz? Kendimize sormamız lazım: Hangi kulluğumuz Allah’ın Lütuf ve ihsanına karşılık olabilir. Kul şükrünü bilme durumundadır. O halde; İnanmamak en büyük Sahtekârlık ve yalancılıktır. ………………En iyi dost insanın zayıf ………………Halini ortalığa yaymayan, ……………….İnsanın en yalancı olan da …………….... “İnanmıyorum” diyendir. Genellikle insanlar, Arzu ettikleri şeylere kolayca inanırlar. Kadın duygularına, Erkekse gördüğüne. Çünkü; insanın yaradılışında, Sevgi ve dostluk vardır, İnanmamak ve inkâr yoktur.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#722 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57908
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() zy49) Bir Nokta Bir Hakikat -Mensuriye-
Dünyada üç şey vardır ki Tadına doyulmaz: Salih amele sebep olan ilim, Hayırlı evlat, Helal mal. Bir nokta bir hakikattir. Âlemin esrarı da bir noktaya dayanıyor. Bütün şikâyetler nefisten kaynaklanır. Sayısız nimetlerin sahibi insanın Hangi halinden, Şikâyetçi olmaya hakkı olabilir? Şükür şikâyete perdedir. Zira, insan şükrün idrakinde olmalıdır. Kalbin vesvesesi büyük fesattır. Onu mutlaka düzeltmek gerekir. Ey gönlüm! Kendi kendine bir yol tutturmuş gidiyorsun. Hedeflerini iyi tespit ettin, Azığını yeterince aldın mı? İnsanlar yaratılışlarından ötürü sevilir, Tabi oldukları Tagutlarından dolayı da eleştirilir. Kalbimizin şehrine Fitne musallat olmuş durumdadır. Şimdi gönlümüzün köyüne Göç etmek istiyoruz. Fakat gaflet korkusundan da Yakamızı kurtaramıyoruz ki. Aldırış etmemek büyük hastalıktır. Duygusuzluk Acıma kaynaklarını kuruttuğu gibi, Aldırış etmemek de Sorumluluk duygusunu öldürüyor. İnsanın taşıyacağı kadar yükü olmalı. Zira yük hamallık gerektirir. Zahmeti çekeriz de Kaymağı başkaları yiyebilir. İnsan bazen bulunduğu, En kötü saydığı zamana da Şükretmeli.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#723 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57908
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() zy50) Sır…-Mensuriye-
Sır saklamak her kişinin değil, Er kişinin harcı. Sırrını yaymayıp saklayan kimse, İşini yoluna koymuş olur. Sır kişinin esiridir. Onu ortaya çıkarınca kişi sırrın esiri olur. Bir sırrı devamlı saklamak, İnsan ruhunu en çok olgunlaştıran şeydir. Sır saklamak bir irade sınavıdır. Bu sınavı kazanmayan, Hayatta hiçbir sınavı kazanamaz. Sırrını kimseye vermeyen Herkesten üstün olur. En ağır yük sır taşımaktır, Aşk olsun taşıyabilene. Her testi su tutmadığı gibi Her insan da sır tutamaz. Bir sırrın ucunu veren de, Tamamını elinde tutamaz. O halde düşmanının Bilmesini istemediğin şeyi dostuna söyleme. Dostunun günün birinde Burnu eğilince düşmanın olmayacağını Nereden bilebilirsin. Ayrıca senin sırrına hiç kimse Senden fazla şefkat gösteremez. Evet, kendi sırrımızı kendimiz Saklayamazsak başkaları bizim sırrımızı Nasıl saklayabilir? Başkalarının sırrını açıklamasını İstemeyen insan, Sırrını başkalarına açıklamamalı. Huylarını her gelenin önünde açan, Ahlakını her yere anlatan, Sırrını herkese ifşa eden Mutlaka söylediğine yenilir. Fesatçının eline kendini kendisi vermiş olur. Hz. Süleyman: “İşlerini dostunla gör, Sırrını kimseye açma, Geveze adamlara, Çocuklara ve kadınlara dikkat et” Diye vasiyette bulunur. Montaigne: ”Bana emanet edilen bir sırrı Kutsal bir emanet gibi saklarım, Ama sırları elimden geldiği kadar Bilmemeye çalışırım” diyor. İbn-i Mu’tez ise; Açıklanmasını istemediğim, Bana emanet edilen bir sırrı Göğsüme yerleştiririm de Göğsüm ona mezar olur”. Mevlâ’na, ”İki kişiyi aşan, Bir başkasına da söylenen her sır yayılır. Her kime aşkın sırlarını öğretirlerse, Onun ağzını söz söylememesi için dikerler”. Ve Feridüddin-i Attar, Sırlarını açıklayan kimselerden Uzak durulması gerektiğini söyler. İnsanı her yönden masum görmek İsteyenin, sohbetinden hayır olmaz. Kızdığı vakit sırrı açıklayanlar Alçak kimselerdir. Çünkü huzur ve sükûn anında sırrı gizlemek Yaratılışın gereğidir. Bir insan bir mecliste bir sözü söylerken Etrafına bakınıyorsa o söz, Dinleyenlere emanettir. Emaneti açıklamak ihanettir. Meclisler emniyet yeridir. Orada konuşulanlar adam öldürme, Irza taarruz ve başkalarının malına Tecavüz olmadıkça dışarı çıkmaz. İki kişi oturup konuşurken Birbirlerine itimat ederler. Birinin sevmediği şeyi diğerinin söylemesi Artık helal olmaz. Fakat bu durum kadınlar İçin biraz farklılık arz eder. Kadınların saklayabilecekleri tek sır Bilmedikleridir. Çünkü ne türden olursa olsun Sır kadın kalbini zorlar. En sıkı ve en samimi bağlar, Bir sırrın meydana getirdikleridir. Sözümüzü Azmi Baba’nın Bir dörtlüğüyle bitirelim. Sırr-ı eşyayı bilmektir keramet, Mahlûkata iyilik etmektir ibadet, Halûk ol, mahrum olma ilm ü fenden, Tekâmül bence bunlardan ibaret...
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#724 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57908
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() zy51) Dilin Yarası -Mensuriye-
Kişi; kendisi layık olmadığı halde, Layık olanların haysiyetine dil uzatırsa, Başka günahı olmasa bile, bu ona Cehennemi için yeter de artar bile. Kullanılması derecesinde keskinleşen Tek alet dildir. İnsan çok üzgün olunca Yenilgiye uğramış kedinin Köpeğe saldırması gibi dilini uzatır. Sonunda özür dilemek zorunda kalınacak Bir sözü söylemekten sakınmalıdır. Ne söyleyeceğini düşünerek Konuşan kimse insanların en akıllısıdır. Müminin lisanı kalbinin gerisindedir. Bir şey söylemek istediği zaman, Önce düşünür sonra söyler. Dil keskin bir kılıçtır, Nasıl keseceği belli olmaz. Söz geri döndürmesi olmayan ok gibidir. Onu salmadan önce iyice düşünmeli. Çünkü pişman olmak yetmiyor. İnsanlara ok atmak, Dil ile taşlamaktan daha iyidir. Nitekim dilin taşlaması hedefini şaşırmaz. Söz keskin bıçak gibidir de. Bir kere çıktı mı? Ona hükmetmek mümkün olmaz, Artık söz insana hükmeder. İnsan dünyayı zapt eder Ama dilini zapt edemez. Lüzumsuz ve boş sözlerle Vakit geçirmek kalbi karartır, Bedeni zayıflatır, Geçim sebeplerini zorlaştırır. İnsanın lüzumsuz sözlere dalmış olması, Allah’ın ondan yardımını kesmiş olmasındandır. Kıyamet günü insanların en günahkârları, Konuşmalarında en çok Allah’a isyan edenlerdir. Kim insanlar arasında Söz taşıyıcılık yaparsa, Fakir düşer ve şeytanın hizmetkârı olur. Unutmamalıdır ki; Kişinin lehine söz taşıyanlar Aleyhine de taşırlar. Kişiye söz getiren, Mutlaka söz de götürür. Bu dilde iyileşmeyen yaradır.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#725 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57908
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() zy52) Hesaplaşma -Mensuriye-
Adaletiyle ünlü hükümdarın biri Rüyasında zalim bir sultan görür. Ona sorar: Allah senin gibi bir zalime ne yaptı? Sana nasıl bir kabir azabı hazırladı? Zalim cevap verir: Ömrümün sonu yaklaşınca Cihana bir göz gezdirdim. Artık bana şu düşkün çağlarımda Doğru yolu gösterecek kim kaldı? Allah’ın merhametini bana ulaştıracak Kim var dedim. Hiç kimsenin yüreğinde benim için Şefkat, benim hakkımda İyi bir zan kalmadı. Vücuduma söğüt ağacı gibi Bir titreme geldi. Yüzüm kara, gönlüm umutsuzdu. Kilimin dört ucunu suya attım. Umudumu ancak Allah’ın affına bağladım. 'Ey Allah’ım' dedim, Bu miskin kulun senden Çok utanç duymaktadır. Günahlarına pişman olmuş Şu zavallının suçlarından geç, Onları bağışla. Ben her ne kadar senin fermanından Yüz çevirmiş isem de, Herkesin nefretini kazanmış Bir kul olduğumu inkâr edemem. Ya beni cehenneminle cezalandır, Ya da aksine bir iş yap, Beni affet. Allah beni günahlarımın utancı içinde görünce, O kimsesizler dostu bana yardımcı oldu. Keremiyle yalvarışlarımı kabul etti. Omuzlarımdan günah yükünü kaldırarak Beni safına çekti. Pişmanlık ve tövbe ile çıkan her nefes Kıyamet gününde Allah’ın Azap ateşini söndürür. Ey menfaat budalası, Servet avcısı, Ününe ün katma sevdalısı, Gönlünde aşk yuva yapamamış, Dünyayı sadece kendi Mülkü olarak görme ihtiraslısı. Hayatının terazisi cevhersiz. Ömrümüzün kazanç kefesi bomboş, Hayat güneşi ise batının dilenciliğine Yenik düşmek üzere. Hayat terazisine hâlâ Yârdeki çakıl taşlarını doldurmakla Geçen bir ömrü yeğliyoruz. Hâlâ kolumuza fani boncuktan Bilezik takma yarışındayız. Taptığımız şeylerse, Bir dirhem kadar değersiz. Uğruna hayat harcadığımız o mal, Mülkse, bir nefes kadar süreksiz.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#726 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57908
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() zy53) Sınırları Aşmak -Mensuriye-
Yaratanın sınırlarını aşmaktan Korkmaktır utanmak. Yaratanın ahlakını kuşanmamaksa Ahlaksızlıktır. Derler ki; “köprüyü geçene kadar eşeğe dayı derler” Zaten zalimin kapısında olmak Onun eşeğine dayı demek değil midir? En iyisi eşekle olmamaktır. Çünkü kuvvet ve şeref haktadır. Mücadele, sonsuzu kazanmak İçin yapılırsa değerlidir. Aksi gürültüden başka ne ki? Alçak insanı yüksek yerde aramamalı, Bazen makamlar insanı küçültür. Çokluk içinde bir bölünebilir. Fakat “tek” çokluk kabul etmez. Yolda olanların aklı sılaya bağlıdır. Onlar nihayet oraya dönmek İçin yola çıkmışlardır. Düşüncenin sırrı ibretle bakmaktır. Yoksa bizim gibi değil. Kulak her duyduğunu Anlamaya çalışırsa dimağ durur. O zaman asıl görevini ihmal eder, Akıl sele gider. Renklerin güzelliği bakışa göre değişir. Boşuna “renkler tartışılmaz” denilmemiş. Günlerin peş peşe gelmesine bakacağına, Değerlendirilmesine bakılmalı. Pencerelerin yüksek olması, Binanın yüksek olduğu Anlamına gelmez.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#727 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57908
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() zy54) Mazluma Zulüm -Mensuriye-
Gelmeyene gitmek, vermeyene vermek Kötülük edeni affetmek Ahiret ehlinin en üstün ahlakındandır. Zalimleri bağışlamak, Mazlumlara zulümdür. Aptalı sık sık affetmekse onu ahlaksız yapar. Kendisini affetmeyen kimsenin Bütün kusurları affedilebilir. Kendine haksızlık yapanı bağışlayan kimsenin, Allah şerefini yükseltir. Onun için bize karşı işlenen Ehemmiyetsiz suçları bağışlamalıdır. Bir kabahati için geleni affetmeli, Affetmeli ki, Bize bütün ruhu ile bağlansın. Kıyamet günü; Allah’ın huzurunda toplanıldığı zaman, Allah’tan alacağı olanlar Ayağa kalksınlar denildiğinde, Bu davete yalnız bağışlayanlar katılır. Çünkü: Uğradığı haksızlığı bağışlayan Bir kimsenin Allah katında İzzet ve şerefi çoğalmıştır. İnsanların kadir ve şeref bakımından En yüksek olanı, İnsanların kusurlarını bağışlamak Hususunda en ileri olandır. Gene de bir düşmanı affetmek, Bir dostu affetmekten daha kolaydır. Ve öfkelenmek beşeri bir olaydır, Sonuçta sakinleşmemek Ve bağışlamamak iğrenç bir harekettir. Fudayl Bin İyaz’a: “Falanca senin haysiyetinle oynuyor” Denildiği zaman, “Allah’ım, eğer o kulun doğru söylüyorsa Beni bağışla, Yok, eğer yalan söylüyorsa onu bağışla” Diye dua edermiş
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#728 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57908
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() zy55) Karınca Gözünün Zarafeti -Mensuriye-
İnsanın en gür ve eskimeyen silahı Sevgidir. Malın kiri zekât, Süsü cömertliktir. Sevgili insanlık süsünü giymiş Mal görmekten mutlu olur. …………..Gönül bir mezbelelik değildir. Onun için oraya girmeye çalışanlara Dikkat etmelidir. Bahanelere sarılan olmaktansa çok Ananlardan olmalı ki Nefis denen canavarın Pençelerinden kurtulmuş olalım. …………..Rahatı tembellikte Bulmaya çalışmak gaflettir. Tembellik ömür sermayemizin Yok, olmasına sebep olur. …………….İnsan yola, ……………yol arkadaşına ……………yol azığına dikkat etmeli. Bunlar olmadan menzile ulaşmak Mümkün olmayabilir. Yerinde susmayı becerebilmek Başlı başına bir eylemdir. Uyarıcı olmak, buldum İddiasından önemlidir. ………….Zevk alınan şeyleri azaltmak, Mutluluğu bozacak isteklere, Arzulara kapı kapamaktır. Çokluktaki çırpınışların insana Fayda getirmediği ortada işte. Azla yetinmek varken, Çokluk ihtirasına gönül vermek Ömrü boşa harcamaktır. İnsan kendi yolunu kendisi çizmeli. Başkasının çizdiği yol güdülmeye Mahkûm eder insanı. ……………… Dünyada çok mal, Mülk yerine az ve samimi dostlar yeğlenmeli. Çok varlık insanı hamal yapmaktan Başka neye yarıyor. Bazen dost bir kelime insan hayatını kurtarır. Güdücülere tabi olan Onların yalanlarına da ortak olur. …………Âleme bir göz gezdir. …………Koca bir dağın görkemi ile ………… Bir karınca gözünün zarafeti Bir değil mi?
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#729 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57908
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() zy56) Tamah -Mensuriye-
Ömrümüzü yiyen, Bedenimizi kocaltan, Ruhumuzu öldüren Çok hırslı ve tamahkâr oluşumuzdur. Mal sevgisi içimizi öyle kaplamış ki, Gönlümüzde dostlarımıza sunabileceğimiz Sevgiden eser kalmamış. Oysa insanı insan yapan değerler Hırstan ve tamahtan arınmışlarda bulunur. “İnsanoğlu kocar da iki şey genç kalır. Hırs ve uzun amel” diye buyuruyor İki cihan Server’ı… İnsanlar yaşlandıkça tamahları artıyor, Malı bir başka sevmeye meylediyorlar. Malın babasına, Babasının babasına kalmadığını bile bile. Bu yüzden mesut ve mutlu olmayı Beceremiyor insanlar. Çünkü: “İnsanların hırs ve tamahı Mesut olmamalarına tek sebeptir. ” Böyle diyor düşünür Fenelon. Mal edinme sevdası İnsanların başka güzellikleri görmesine, Düşünmesine engel. Âdemoğlunun iki dere dolusu Altını olsa üçüncüsünü isterdi. İnsanın gözünü ancak Bir avuç toprak doyurur.(Hadis) Kemiklerin de, bedenin de Tek dinlenme yeridir toprak. Toprak o kadar büyük, O kadar ulvi ki iyiyi de Kötüyü de bağrında saklıyor. İnsan babasının yükünü kısa bir süre için De olsa çekemiyor da Onu huzur evlerine gönderiyor. Oysa yüce dinimiz; “Babanız yanınızda kocamış, İş göremez, eli tutmaz durumda bile olsa Öf bile demeyin” buyurmakta. Hırs ve mutluluk Birbirlerini hiç görmezler. (B. Franklin) Bu yüzden hırslı mal ve Servet düşkünü insanların mutlu olmaları Mümkün olmaz. “Hırs ve para düşkünlüğü belki de, Bütün diğer ihtiraslardan Daha fazla suç sebebidir”. Diyor ünlü düşünür Aristo. Hırs ve tamahın başladığı yerde Saf duygular eriyor, Tükeniyor, Bitiyor. Bu yüzden insan mutlu olamıyor.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#730 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57908
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() zy57)Aşk Çağlayanı -Mensuriye
Taassup katılığı ortalığı İstila etmiş. Şüphe ve inkâr sesi, Dünyayı karartmakta... Hamle üstünlüğü ele geçmeden, Mat etmekle kurtulmak mümkün değil. Her gayret zafer yoluna Döşeli taştır. Ki damlanın denizde hissesi vardır. Vasıta okunu gaye defterine nişanladı; Hamle yayını gayet ustaca, Gayret kaslarıyla sonuna kadar Gerdi ve gördü. Gördü ki bir estetik duygusu var; Çiçek, yaprak, dal üzere. Hata benden, ata senden diyerek Asırların müdafaa ustası, Saldı okunu karanlıklar üstüne. Asıl işi olmazları olur yapmaktı. Beşer tarlasını zerresine kadar ekmek; İthal ölü toprağı uyuşukluğunu atıp, Elmayı ağaca, zaferi sefere bağlamak, Zaferi sefere! ! Sabırla sarsıntının başına vurulan Mihenge perçin vurarak, Sebepleri tüketti. Liyakat kazandı, ilahi inayete... Birer aşk çağlayanı haline getirmeliydi Karen adlı, Mekke’ye çevrili Rahmet rampasını. İçte amansız mücadele, Kan gövdeyi götürüyor. Kapılar kapalı, perdeler inik Ve kâinat inkâra yenik. Can sazının teline, aşk mızrabını vurunca Gözlerinden dalga dalga denizler yürüdü. Bütün gök ülkesi gönlüne aktı. İnanmak isteyene bir çiçek yeterdi. Gafletin derecesine uygun şiddette Musibetlerden silkelendi, doğruldu. Bedeli peşin çilelerle ödenerek Elde edilmiş kolaylık; Başarıyı ucuzlatmaz, Zaferin pahasını eksiltmezdi. Derin sezişlidir imanlı gönül. Arzu incinin üstüne kilit vurmaz, Emel mumu gelecek günler için yanardı. Zaman ötesini, Gönül ekranından seyretti. Gökler ülkesi bayram yapıyordu, Melekler saf saf olmuştu, Bir yeşil diriliş... Zalimlerden başkası Allah’tan ümit kesmezdi. Zahmeti kimeyse, rahmeti ona! Sevda sevda derler üç beş ay olur, Veys’te sevda birkaç ömrü doldurur. Allah dostunun himmeti, Dağlara takla attırır. Derin sular, sarp yokuşlar Uzun mu uzun... Akıl, parmağını dişleyip kalmış. Ki Veys sulardan nasihat almış. Yatalak anasına bakar, deve güderdi. Develer onu anlar, Turp beyinler anlamazdı. Ten kafesindeki can kuşu usanır, O usanmazdı. Yandı, yandı, pişti. Pişmemiş testi tez dağılırdı... “Ben hala dağ ile kapı arasındayım” Derdi Veys. Yeryüzü yatağı, gök yüzü yorgandı ona. Özlem ateş gömlek olmuş, Gün temaşadan tutulmuştu. Yüzü halka, gönlü hakka dönüktü. Ki Haktan başka tüm ışıklar sönüktü. Yüzünde tesbessümlerin En güzeli açardı. Ve şeytanlar ondan kaçardı. “ Ey akıl sahipleri benden korkunuz” “Rahmetimden ümit kesmeyiniz” Rahmetten ümit kesmek, Azaptan emin olmaktı. Korku ve ümit... Bir kamçı gibi sırtında şaklar, Var etmek için yok olurdu.. Ölmeden çok önce ölmüştü! Hiç istemez, hep verirdi. Can sofrasında herkesi doyurur, Kendi aç gezerdi. Rahmetten ümitliydi; Kimseye gücenmez, kimseden darılmazdı. “Muhammed darılmazdı, Sen niye darılasın” derdi. Sevdalıydı! ! Seyfi kuşlar yuva yapardı başında. “Rahman kokusunu Yemen taraflarından alırdı,” Hırkasını ona yollamıştı Resul. Ne büyük saadetti bu! Aşk pazarının sevgi dükkanında Can hediye ederdi. “Yaş isen sıkılırsın, kuruysan kırılırsın, Acıysan atılırsın, tatlıysan yutulursun.” Diye nasihat ederdi. “Temim Kabilesi” kadar insan, Onun şefaatiyle cennete gidecekti”. Dilinden eksik olmazdı duası. Yalnız yaşamayı sever, herkesten kaçardı. Değirmen dönerdi gözü yaşıyla. Şu karşıki dağda yanar bir ışık Hem bulmuş yarini, hem ağlar aşık. Allahın dostları vardır ya hanî Onların sultanı Veysel Karanî.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|