www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Her Telden > Din Bilimleri > Hıristiyanlık

CevaplaCevapla
 
Konu Seçenekleri Görünüm Şekli
Eski 06-09-2009, 12:09 PM   #1
despina
Geçerken Uğradım
 
despina 'in Avatari
 
Kayit Tarihi: Jun 2009
Nerden: Tinos, Ellinikh Dimokratia
Yaş: 35
Mesajlari: 65
Teşekkür Etme: 0
Thanked 1 Times in 1 Post
Üye No: 83585
Rep Power: 1149
Rep Puanı : 885
Rep Derecesi : despina is a splendid one to beholddespina is a splendid one to beholddespina is a splendid one to beholddespina is a splendid one to beholddespina is a splendid one to beholddespina is a splendid one to beholddespina is a splendid one to behold
Cinsiyet : Bayan
Belirlenen 1-Dogru Yaklasim

DOĞRU YAKLAŞIM



"Başlangıçta Tanrı..." Kutsal Kitap'ın bu ilk sözü yalnızca yaradılış
olayına bir giriş değildir. Bu iki sözcük, Kutsal Kitap'ı bir bütün olarak anlamamıza
olanak tanıyan bir anahtardır. Bize, Kutsal Kitap inancının, Tann'nın kişisel
girişimin'den kaynaklanan bir inanç olduğunu anlatmaktadır. İlk adımı Tanrı'nın
Kendisi atmıştır.

Hiç kimse Tanrı'dan önce davranamaz. İlk adımı her zaman O atar. Her olayda,
"başlangıçta" O hazır bulunur. Daha insan yokken, Tanrı harekete geçti.
İnsan Tanrı'yı aramadan önce, Tanrı insanı aramıştır. Kutsal Kitap'ta Tanrı'yı
arayan insanı değil, insana elini uzatan Tanrı'yı görüyoruz.

Birçokları Tanrı'yı, çok uzaklarda bir taht üzerinde oturan, yaklaşılmaz, ölümlü
insanların sorunlarıyla ilgilenmeyen bir varlık olarak görmektedir. İnsanın
ancak çok yalvarıp yakarması üzerine Tanrı'nın harekete geçtiğine inanırlar.
Böyle bir Tanrı görüşü tümüyle yanlıştır. Kutsal Kitap bize, insan henüz Tanrı'ya
yönelmeyi aklından bile geçirmemişken harekete geçmiş olan bir Tanrı'yı tanıtmaktadır.
İnsan karanlıkta kaybolmuş, günah bataklığına batmışken Tanrı tahtından kalkar,
tanrısal yüceliğini bir yana bırakır ve Kendini alçaltarak insanı kurtarıncaya
dek uğraşır.

Tanrı'nın bu ileriyi gören, egemen girişimi birçok konuda gözümüze çarpar. Evreni
ve onun içindeki her şeyi yaratarak ilk girişimde O bulundu: "Başlangıçta
Tanrı yeri ve göğü yarattı" (Yaratılış 1:1). Aynı şekilde Tanrı, Kendini
açıklama konusunda da ilk adımı atmıştır: "Tanrı eski zamanlarda peygamberler
aracılığıyla birçok kez çeşitli yollardan atalarımıza seslendi" (İbraniler
1:1). Bu son çağda da kendi özünden olan İsa Mesih1
aracılığıyla bize seslenmiştir. İnsanları suçlarından kurtarıp
özgürlüğe kavuşturma girişimi de yine Tanrı'dan gelmiştir: Tanrı, "halkının
yardımına gelip onları fidyeyle kurtardı" (Luka 1:68).

Tanrı yarattı. Tanrı konuştu. Tanrı eyleme geçti. Kutsal Kitap'ın öğretişi,
Tanrı'nın bu üç yönde bulunduğu girişimlerde özetlenebilir. Bu kitapta, bu üç
konunun son ikisiyle ilgileneceğiz. Mesih İnancı, İsa Mesih'in tarihsel kişiliğiyle
başlar. Eğer Tanrı konuştuysa, dünyaya olan son ve en önemli sözü İsa Mesih'in
kendisidir. Eğer Tanrı eyleme geçtiyse, en yüce eylemi, İsa Mesih aracılığıyla
insanları suçlarından kurtarmasıdır.

Tanrı, İsa Mesih'te hem konuşmuş, hem girişimde bulunmuştur. Bir söz söyledi,
bir iş yaptı. Demek ki Mesih İnancı, yalnız birtakım dindar sözlerden ibaret
değildir. Bir yığın dinsel düşüncenin derlenişi, kuralların bir araya toplanması
demek değildir. Mesih İnancı, İncil sözcüğünün Grekçe'deki gerçek anlamıyla
"iyi haber-Müjde" demektir. Tanrı'nın, "Kendi Oğlu, Rabbimiz
İsa Mesih ile ilgili müjdesidir" (Romalılar 1:1-4). Mesih İnancı temelde,
insana "bir şeyler yapsın" diye bir çağrı da değildir; her şeyden
önce, Tanrı'nın bizim gibi sıradan insanlar için yapmış olduklarının bir duyurusudur.

Tanrı Konuştu

İnsan, doymak bilmeyen bir merakla yaratılmıştır. Aklı dinlenmek nedir bilmez
ve sürekli olarak bilinmeyeni araştırmakla meşguldür. Sonsuz bir enerjiyle bilginin
peşinde koşar. İnsanın yaşamı bir keşif seferidir. İnceliyor, araştırıyor, ama
bir çocuğun sürekli olarak sorduğu "neden?" sorusundan hiç kurtulamıyor.

Ne var ki, insanın aklı Tanrı ile ilgilenmeye başlayınca şaşırır kalır. Adeta,
karanlık bir boşluğa atlamış gibi olur. Derin sularda çaresiz çırpınır durur.
Buna da şaşmamak gerek. Tanrı sınırsız bir Varlık, bizlerse sınırlı yaratıklarız.
Tanrısal Varlık bizim kavrama yeteneğimizi aşıyor. İnsan beyni her ne kadar
deneye dayanan bilimler için çok yararlı bir işlev görüyorsa da, bu konuda yetersiz
kalır. Sınırlı aklımız, Tanrı'nın sınırsız aklına asla erişemez. Bizi O'na eriştirecek
bir merdivenimiz yok; aramızda geniş ve ölçülmez bir uçurum duruyor. Eyüp'e
şöyle soruldu: "Tanrı'nın derin sırlarını araştırabilir misin?" Hayır,
bu olanaksızdır.

Tanrı bu durumu düzeltmek için bir girişimde bulunmasaydı, biz tamamen çaresizlik
içinde kalırdık. İnsan, sonsuza dek Tanrı'yı tanıyamayacaktı. İsa Mesih'i yargılayan
Pontius Pilatus gibi, "Gerçek nedir?" diye soran, ama yanıtını beklemeyen,
hatta bir yanıt alacağını bile ummayan acınacak durumda bir varlık olacaktı.
Doğal yapısına uygun olarak insan yine de tapınacaktı. Ama sunaklarının hepsinde,
Pavlus'un Atina'da gördüğü sunaktaki gibi, "bilinmeyen tanrıya" diye
yazılmış olacaktı (Elçilerin İşleri 17:23).

Oysa Tanrı konuştu. Kendini açıklamak için girişimde bu lundu. İnsan aklının
erişemeyeceği sırları Tanrı'nın Kendisi açıklamıştır. Tanrı'nın bu açıklaması,
bir ölçüde doğada gerçekleşmiştir:

"Gökler Tanrı'nın görkemini açıklamakta, Gökkubbe ellerinin eserini duyurmakta."

(Mezmur 19:1)

"Tanrı'ya ilişkin bilinen ne varsa, gözlerinin önündedir. Tanrı hepsini
gözlerinin önüne sermiştir. Tanrı'nın görünmeyen nitelikleri -sonsuz gücü ve
Tanrılığı- dünya yaratılalı beri O'nun yaptıklarıyla anlaşılmakta, açıkça görülmektedir"
(Romalılar 1:19-20).

Buna Tanrı'nın "genel" ya da "doğal" açıklayışı denilir.
Şöyle ki, doğa yoluyla her yerde herkese yapılan bir açıklamadır. Ne var ki,
bu kadarı yeterli olmuyor. Kuşkusuz Tanrı'nın varlığı, bir ölçüde de tanrısal
gücü ve yüceliği bu yolla belirleniyor. Oysa insanın, Tanrı'yı kişisel düzeyde
tanıyabilmesi ve suçlarının bağışlanıp Tanrı ile canlı bir ilişkiye girebilmesi
için daha geniş ve daha etkin bir açıklanış gereklidir. Tanrı'nın Kendini kutsallığıyla,
sevgisiyle, insanı suçlarından kurtarabilen gücüyle tanıtması gerekirdi. Nitekim
Tanrı bunu da yapmıştır. Tanrı, özel habercileri olan peygamberler ve elçiler
aracılığıyla Kendi bildirisini insanlığa iletmiştir. Buna "özel" açıklayış
diyoruz.

Bu aynı zamanda "doğaüstü" bir açıklayıştır. Şöyle ki bu özel bildiri
vahiy yoluyla verildi, İsa'nın kişiliğinde ve O'nun başardığı kurtuluş işinde
sonuca ulaştı.

Kutsal Kitap, bu özel açıklayışı "Tanrı konuştu, Tanrı söyledi" sözleriyle
belirtmektedir. İnsanlar olarak bizler, birbirimizle en rahat şekilde konuşma
yoluyla haberleşiriz. Aklımızdaki düşünceyi sözlerimizle açığa vururuz. Bu durum,
kendi sınırsız aklını bizim sınırlı aklımıza açmayı uygun gören Tanrı için daha
da geçerlidir. Peygamber Yeşaya'nın belirttiği gibi, "Gökler nasıl yeryüzünden
yüksekse, yollarım da sizin yollarınızdan, düşüncelerim düşüncelerinizden yüksektir"
(Yeşaya 55:9). Tanrı, düşüncelerini bizim anlayabileceğimiz sözlerle açığa vurmadıkça,
onları anlamamız mümkün değildir. Böylelikle Tanrı'nın sözü peygamberler aracılığıyla
insanlara açıklandı. Son olarak da İsa Mesih'in yeryüzüne gelmesiyle "Söz
insan olup aramızda yaşadı" (Yuhanna 1:14).

Korint'teki imanlılar topluluğuna yazan Pavlus, bu gerçeği şöyle açıklamıştır:
"Mademki dünya Tanrı'nın bilgeliği uyarınca Tanrı'yı kendi bilgeliğiyle
tanımadı, Tanrı, iman edenleri saçma sayılan bildiriyle kurtarmaya razı oldu"
(l.Korintliler 1:21). İnsan, Tanrı'yı kendi bilgeliğiyle değil, Tanrı'nın Sözü
aracılığıyla tanıyabilir; kafasında kurduğu düşüncelerle değil, tanrısal açıklayışla
gerçeğe erişebilir. Tanrı Kendini, bizlere İsa Mesih'te açıklamıştır. Bu yüzden
Mesih İnanlısı, inanmayanlara, boş inanca saplanmış olanlara kesin açıklamada
bulunabilir. Pavlus'un Atinalılar'a duyurduğu gibi, "Sizin bilmeden tapındığınız
bu Tanrı'yı ben size tanıtayım" diyebilir (Elçilerin İşleri 17:23).

Bilim ile inanç arasında süregelen çekişme büyük ölçüde bu noktanın değerlendirilmesinden
ileri gelmektedir. Deney yöntemi inanç konusunda pek geçerli olmuyor. Bilim
gözlem ve deney sonucu ilerler; fiziksel duyuların verdiği bilgilere dayanır.
Oysa fiziksel yasalarla bağlanmayan inanç konusuna gelince iş değişir. Tanrı'ya
dokunamayız. O'nu görmeyiz, duyamayız. Ne var ki gün geldi, Tanrı konuştu; görülebilen,
dokunulabilen bir insan bedenine büründü. Yuhanna, birinci mektubuna şöyle başlar:
"Yaşam Sözü'yle ilgili olarak başlangıçtan beri var olanı, işittiğimizi,
gözlerimizle gördü ğümüzü, ellerimizle dokunduğumuzu duyuruyoruz" (1. Yuhanna
1:1-3).

Tanrı Eyleme Geçti

İncil'in iyi haberi, "Tanrı konuştu" bildirisiyle bitmiyor. Aynı
zamanda Tanrı'nın harekete geçtiğini bildiriyor.

İnsanın kişisel gereksinimi böyle olduğundan, Tanrı bu iki yönde de girişimde
bulundu. İnsan hem bilgisizdir, hem de suçludur. Bu yüzden Tanrı'nın Kendisini
açıklayıp yalnızca bilgisizliğimizi gidermesi yeterli olamazdı. Bizi suçlarımızdan
kurtarmak için de bir çözüm yolu sağlaması gerekiyordu. Tanrı eski zamanlardan
itibaren bu durumun çözümünü hazırlamaya başladı. Mezopotamya'nın Ur kentinde
İbrahim'i çağırdı, onun soyundan kendine özel bir ulus seçti. Bu ulusu Mısır'da
kölelikten kurtararak Sina Dağı'nda kendileriyle bir antlaşma yaptı. Onları
çölden geçirerek vaat ettiği topraklara götürdü, kendi halkı olarak yönetti
ve eğitti. Bütün bu olaylar Kutsal Kitap'ın Eski Antlaşma kısmında anlatılmaktadır.

Ne var ki, bütün bunlar Tanrı'nın İsa Mesih'te gerçekleştireceği kurtuluş için
birer hazırlık niteliğindeydi. İnsanların, yalnız Mısır'daki kölelikten ya da
Babil'deki sürgünlükten değil, günahın getirdiği ruhsal kölelikten ve sürgünlükten
de kurtulması gerekiyordu. İsa Mesih'in dünyaya gelmesinin asıl nedeni buydu.
O, Kurtarıcı olarak geldi.

"Adını İsa koyacaksın. Çünkü halkını günahlarından O kurtaracak."(Matta
1:21).

"'Mesih İsa günahkârları kurtarmak için dünyaya geldi' sözü, güvenilir
ve her bakımdan kabule layık bir sözdür" (l.Timoteos 1:15).

"Nitekim İnsanoğlu, kaybolanı arayıp kurtarmak için geldi" (Luka
19:10).

İsa Mesih, sürüden tek bir koyunun uzaklaştığını fark edince, onu buluncaya
dek arayıp duran çobana benzetildi (Luka 15:3-7).

Mesih İnancı, kurtuluş inancıdır. Yeryüzündeki dinlerin hiçbirinde, Tanrı'nın
kaybolmuş günahlı kişileri sevip onları kurtarmak için uğraştığı, onların uğruna
ölüme bile gittiği bildirisiyle denkleştirilebilen başka bir bildiri yoktur.



İnsana Düşen Karar


Tanrı konuştu, Tanrı eyleme geçti. Tanrı'nın bu söz ve eylemleri Kutsal Kitap'ta
yazılmış bulunuyor. Birçokları için iş bununla bitiyor. Tanrı geçmişte ne söylediyse
ve ne yaptıysa tarihe karışmıştır; onların umurunda değil. Yüce Tanrı'nın söyledikleri
ve yaptıkları, tarihten kişisel deneyime, Kutsal Kitap sayfalarından gerçek
yaşam düzeyine geçmesi gerekirken, geçmemiştir. Tanrı konuştu; biz O'nun sözünü
dinledik mi? Tanrı harekete geçti; biz O'nun gerçekleştirdiği kurtarıştan yararlandık
mı?

Bizden beklenen karşılık bundan sonraki bölümlerde anlatılacak. Şimdilik bir
noktanın üzerinde durmakla yetineceğiz: Tanrı'yı aramamız gerekiyor. Tanrı kaybolmuş
koyunu arayan çoban gibi bizi aradı. Şimdi de aramaktadır. Biz de O'nu aramalıyız.
Nitekim Tanrı, insanların Kendisini aramamalarından yakınıyor:

"RAB göklerden bakar oldu insanlara,

Akıllı, Tann'yı arayan biri var mı diye.

Hepsi saptı, tümü yozlaştı İyilik eden yok,

bir kişi bile!" (Mezmur 14:2, 3).

Bununla birlikte İsa, "Arayın, bulacaksınız" dedi. Aramadıkça bulamayacağız.
Çoban, kaybolmuş koyunu buluncaya dek aradı. Biz daha mı az gayret göstereceğiz?
Tanrı, Kendisinin arayanlar tarafından bulunulmasını istiyor.

Tanrı'yı var gücümüzle aramamız gerek. İnsan, doğal yapısıyla
tembeldir. Oysa bu öylesine ciddi bir konu ki, doğal tembelliğimizi ve umursamazlığımızı
yenip kendimizi tümüyle O'nu aramaya vermeliyiz. Ciddi olmayanlara karşı Tanrı'nın
sabrı tükenir, ama "kendisini arayanları ödüllendirir" (İbraniler
11:6).

Alçakgönüllülükle aramalıyız. Bazıları için tembellik, bazıları
içinse gurur bir engeldir! Tanrı Kendini bize açıklamadıkça, sınırlı aklımızla,
kendi çabalarımızla O'nu hiçbir zaman bulamayacağımızı kabul etmemiz gerekir.
Aklımızı kullanmaktan vazgeçelim demiyorum. Tersine, Mezmur yazarı, katır gibi
anlayışsız olmamamızı söylüyor. Aklımızı çalıştırmalıyız. Ama aklımızın sınırlı
olduğunu unutmamalıyız. İsa şöyle der:

"Baba, yerin ve göğün Rabbi!

Bu gerçekleri bilge ve akıllı kişilerden

gizleyip küçük çocuklara açtığın için

sana şükrederim" (Matta 11:25).

İsa'nın çocukları çok sevmesinin nedenlerinden biri işte budur. Çocuklar öğretiş
almaya hazırdırlar. Gururlu, kendini beğenmiş, eleştirici değildirler. Bizim
de küçük bir çocuğun açık, alçakgönüllü, öğretiş almaya hazır olan tutumuna
ihtiyacımız var.

İçtenlikle aramalıyız. Kutsal Kitap, Tanrı'nın Sözü olma iddiasını
taşımaktadır. Bu kitabın sayfalarında Tanrı Kendini açıklamaktadır. Bu bildiriye
önyargı taşımadan yaklaşmamız gerekiyor. Her araştırmacı, konusuna birtakım
önyargılarla yaklaşmanın ne denli tehlikeli olduğunu bilir. Ne var ki, birçok
kişi İncil'e kararlarını önceden vermiş olarak yaklaşır. Oysa Tanrı'nın Sözü,
içtenlikle arayana yöneltilir: "Beni arayacaksınız, bütün yüreğinizle arayınca
beni bulacaksınız" (Yeremya 29:13). Böylece önyargılarımızı bir yana bırakıp
Kutsal Kitap'ın bildirisinin gerçek olabileceği düşüncesine yüreğimizi açmalıyız.

Tanrı'nın sözünü dinleyerek aramalıyız. En ağır koşul da budur.
Tanrı'yı arayacaksak, yalnız düşüncelerimizin değil, tüm yaşamımızın değiştirilmesini
göze almalıyız. İncil'in bildirisi yaşamımızın her yönünü ilgilendiren bazı
koşullar içermektedir. Bildiri, gerçekten Tanrı'nın Sözü ise, bu koşulları da
benimsemek zorundayız. Tanrı'yı herhangi bir şeyi inceler gibi inceleyemeyiz.
O'nu bir mikroskobun altına ya da bir dürbünün ucuna koyup "ne ilginç!"
diyemeyiz. Tanrı ilginç değildir. Tanrı insanı altüst eder! İsa Mesih de öyle!

Tanrı'yı aklımızla inceleyelim derken, Kendisinin bizi ruhta incelediğini
anladık... Aristo'yu okuruz ve akıl yönünden olgunluk kazanırız. İsa'yı inceleriz
ve ruhumuzda en derin anlamıyla rahatsız oluruz... Yüreğimizde ve istemimizde,
İsa ile ilgili belirli bir tutum takınmak zorunda kalırız... İnsan, İsa'yı akıl
yönünden tarafsızlıkla inceleyebilir; ama ahlâk yönünden tarafsız olamaz...
Bir seçim yapmak zorundayız. İsa ile dolaysız olarak kurduğumuz ilişki bizi
bu noktaya getirmiştir. Bu araştırmaya çalışma odamızın rahatlığı içinde başladık.
Şimdi ise, kişisel bir karar vermeye zorlanıyoruz."2


Kendisini benimsemeyen bazı kişilerle konuşan İsa şöyle demiştir: "Eğer
bir kimse Tanrı'nın isteğini yerine getirmek istiyorsa, bu öğretinin Tanrı'dan
mı olduğunu, yoksa kendiliğimden mi konuştuğumu bilecektir" (Yuhanna 7:17).
Söz açıktır: İsa Mesih'in gerçek mi yoksa bir yalancı mı, öğretişinin insandan
mı yoksa Tanrı'dan mı olduğunu bilebiliriz. Ama Tanrı Sözü, ahlaksal bir koşula
dayanmaktadır. Yalnız inanmaya değil, Tanrı'nın Sözü'nü dinlemeye de hazır olmalıyız.
Tanrı isteğini bize açıklayınca, ona uyma niyetinde olmamız gerekmektedir.

Okuldan ayrılmış, Londra'da işe yeni girmiş olan bir genci anımsıyorum. İkiyüzlü
olmak istemediği için kiliseye gitmekten vazgeçtiğini söylüyordu. Artık inancının
temellerine inanmıyordu. Genç bütün açıklamalarını bitirdikten sonra kendisine
şu soruyu sordum: "Senin tüm sorularına akıl yönünden doyurucu yanıtlar
verecek olsam, yaşayışını değiştirmeye razı olur muydun?" Hafifçe gülümsedi,
yüzü kızardı. Gerçek engel akli değil, ahlâkiydi.

Arayışımızın işte bu tutumla sürdürülmesi gerekiyor. Tembelliği, gururu, önyargıları
ve günahı bir yana atıp ne pahasına olursa olsun Tanrı'yı aramaya koyulmalıyız.
Arayışımızı engelleyebilecek tüm etkenlerden bu son ikisi, akıldaki önyargılar
ve ahlaksal boyun eğmezlik, en zor aşılan engellerdir. Her ikisi de korkudan
ileri gelir: Korku ise gerçeğin en büyük düşmanıdır. Korku, arayışımızı felce
uğratır. Tanrı'yı bulmak ve İsa Mesih'i benimsemekle, benliğimizi rahatsız edici
bazı sonuçlar doğacağını biliyoruz. Yaşam görüşümüzü tümüyle yenilemek, yaşayışımızı
kesin bir biçimde değiştirmek zorunda kalabiliriz. Bu iki yönden duyduğumuz
korkaklık yüzünden gerçek arayıştan çekiniyoruz. Aramadığımız için de bulamıyoruz.
Bulmak istemediğimiz için aramıyoruz. Çünkü aramadıkça, bulamayacağımızı biliyoruz.

Yanılmış olabileceğini bir an için kabul et. Mesih İsa belki de gerçektir. Sen
de Tanrı'yı alçakgönüllülükle, içtenlikle ve itaatle arayan bir kişi olmak istersen,
O'nun özel açıklayışı olma iddiasındaki Kutsal Kitap'a yaklaş. Özellikle İncil'in,
İsa Mesih'in yaşamını anlatan bölümlerine yanaş. Tanrı'ya Kendisini sana kanıtlama
ve gösterme fırsatını ver. Tanrı'nın seni ikna etmesi halinde inanmaya ve O'nun
Sözü'nü dinlemeye hazır olarak gel. İncil'i okumaya Markos ya da Yuhanna kısmından
başlasan iyi olur. Bir bütün olarak etkisini hissetmek için bir oturuşta baştan
sona dek okuyabilirsin. Sonra yavaş yavaş her gün bir parça okuyarak derinlemesine
incelersin. Okumadan önce de Tanrı'nın yardımını dile. Şöyle dua edebilirsin:

"Tanrı, eğer varsan (emin değilim) ve benim duamı duyabiliyorsan (bundan
da emin değilim), gerçeği içtenlikle aradığımı belirtmek istiyorum. İsa Mesih
gerçekten dünyanın Kurtarıcısı mıdır, bana göster. Beni ikna edersen, O'na Kurtarıcım
olarak inanacağıma, Efendim olarak izleyeceğime söz veriyorum."

İçtenlikle böyle bir istekte bulunan hiç kimse hayal kırıklığına uğramaz.
Tanrı hiçbir insana borçlu kalmaz. İçtenlikle yapılan arayışa saygı gösterir.
Dürüstlükle arayan herkesi ödüllendirir. İsa Mesih'in sözü açıktır: "Arayın,
bulacaksınız."
despina Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 11-22-2009, 04:24 PM   #2
biqboy
ÇaKaL Üye
 
biqboy 'in Avatari
 
Kayit Tarihi: Aug 2009
Nerden: oOOGehennaOOo
Yaş: 35
Mesajlari: 1,226
Teşekkür Etme: 11
Teşekkür Edilme: 32
Teşekkür Aldığı Konusu: 26
Üye No: 88099
Rep Power: 1389
Rep Puanı : 2914
Rep Derecesi : biqboy has a reputation beyond reputebiqboy has a reputation beyond reputebiqboy has a reputation beyond reputebiqboy has a reputation beyond reputebiqboy has a reputation beyond reputebiqboy has a reputation beyond reputebiqboy has a reputation beyond reputebiqboy has a reputation beyond reputebiqboy has a reputation beyond reputebiqboy has a reputation beyond reputebiqboy has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Belirlenen

Paylaşım için saol
__________________
biqboy Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
CevaplaCevapla


Bu Konudaki Online üyeler: 1 (Üye Sayisi : 0 Ziyaretçi Sayisi : 1)
 

Mesaj kurallari
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Acik
[IMG] kodlarAcik
HTML kodlari Kapali


Saat Dururmu GMT +3. Şimdiki Zaman 08:50 PM.

Powered by vBulletin Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.