|
Revir Sağlık bölümü, Burada hastalıklar hakkında bilgi bulabilir sağlık konularını tartışabilirsiniz. |
|
Konu Seçenekleri | Görünüm Şekli |
03-05-2008, 06:07 PM | #1 |
Forum Demirbaşı
Kayit Tarihi: Jan 2007
Nerden: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlari: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 42 Teşekkür Aldığı Konusu: 30
Üye No: 26495
Rep Power: 2502
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar
HEPATİT B
Nedir? Hepatit B virüsü, karaciğeri kullanarak ürer ve kan dolaşım sistemini kullanarak karaciğere girene kadar vücutta dolaşır. Daha sonra kendisini karaciğer hücresine yapıştırır ve hücrenin içine girerek kendine yer açmaya çalışır. Bunu başardıktan sonra hücreyi adeta bir Hepatit B virüsü üretim fabrikasına dönüştürerek binlerce yeni Hepaüt B virüsü oluşturur. Vücudun bağışıklık sistemi buna tepki vererek, virüs, karaciğer hücrelerine saldırmaya başlar. Bu duruma Hepatit veya karaciğer iltihabı adı verilir. Nasıl bulaşır? Virüs, kanda, vajinal sıvıda, spermde ve tükürükte bulunur. Özellikle kan, doku, organ nakli ve cinsel ilişki yolu ile bulaşır. Ayrıca taşıyıcı anneden bebeğe geçebimiş manikür - pedikür setleri, tıraş bıçakları, makaslar, steril olmayan aletlerle yapılan sünnet, kulak delme, dövme işlemleri, diş fırçasının ortak kullanımı da Hepatit B'nin bulaşması için önemli bir risk oluşturur. Belirtileri nelerdir? Yorgunluk, halsizlik, bulantı, karın ağrısı, ateş ve bazen eklemlerde ağrı görülür.Daha sonra sarılık belirir. Gözlerin beyaz kısmı ve bazende deri sararır. İdrarın rengi koyulaşır. dışkının rengi açılır. Ne yapmalı? Doktora görünerek test ve tahliller yaptırmalı. GENİTAL SİĞİL Nedir? Üreme organlarını etkileyen ve altmıştan fazla çeşidi olan bir virüs. Vajina veya peniste kaşıntılı siğiller oluşur. Bunlar, yüzeyde kabarık, koyu kahverengi, irili ufaklı, bazen kanayabilen, hızla yayılan, karnabahar görünümündeki ağrısız oluşumlardır. Nasıl bulaşır? Vajinal, anal ilişki veya herhangi bir cinsel temas sırasında hastalıklı kişiyle doğrudan temas yoluyla bulaşır. Belirtileri nelerdir? Vajina veya anüs çevresinde, peniste veya teslislerde kaşıntılı siğiller çıkar. Bazı durumlarda siğiller kaşıntı yapmaz veya görünmez; ancak doktor tarafından muayene edildiğinde anlaşılabilir. Ne yapmalı? Siğillerle karşılaşıldığında doktora başvurmak gerekir. Yakma ve dondurma yöntemiyle ve lazerle yok edilebilir. Tedavi edilmezse siğiller büyüyüp yayılabilir, ayrıca rahim ağzı kanserine de yol açabilir. VAJİNAL ENFEKSİYONLAR Nedir? Sağlıklı bir kadında vajına, vajinal florayı oluşturan birçok mikroorganizma İçerir. Normal vajinal salgılar kokusuz ve renksizdir. Sadece cinsel aktivite. yas, adet donemi. genel sağlık durumu ve beslenme vajinal salgıda değişikliklere neden olur. Vajinal florada yer alan mikroorganizmalar arasındaki denge bozulduğunda ise bu mikroorganizmalardan biri veya birkaçı çoğalır ve enfeksiyona yol açar. Bunun yanı sıra, mantar, bakteri ve bazı parazitler de vajinal enfeksiyonun sebeplerindendir. Nasıl bulaşır? Birçok çeşidi olan vajinal enfeksiyonların çoğunluğu korunmadan girilen cinsel ilişki yolu ile bulaşıyor. Ancak aralarında doğum kontrol hapı ve antibiyotik kullanımından kaynaklanan çeşitleri de vardır. Ayrıca pamuklu olmayan iç çamaşırları giymek, uzun süre ıslak giysilerle beklemek hastalığa sebep olabildiği gibi, ıslak havlu, banyo giysileri ve banyo da risk oluşturabilir. Belirtileri nelerdir? Vajinada akıntı, koku, kaşıntı ve tahriş görülür. Ne yapmalı? Pamuklu ve emici iç çamaşırlar giyilmeli, hijyenik kurallara dikkat edilerek genital bölge temizliği önden arkaya doğru yapılmalı, genital bölge nemli ve ıslak bırakılmamalı, havalanmayı engelleyen dar, sıkı iç çamaşırı ve pantolonlar giyilmemeli. Ayrıca karbonhidrat tüketimiimi azaltılmalı, hemen doktora başvurulmalı. KLAMİDYA Nedir? Rahim ağzında görülen, bakterilerin neden olduğu üreme organı enfeksiyonudur. Cinsel yolla geçen hastalıkların da en önemlilerindendir. Nasıl bulaşır Cinsel cemas yolu ile bulaşan klamidya enfeksiyonlarının temel nedeni, oral seks de dahil olmak üzere korunmadan cinsel ilişkide bulunmaktır. Ayrıca doğum sırasında da anneden bebeğe geçebilir. Belirtileri nelerdir? Genellikle belirti göstermez. Ancak bazen sarı vajinal akıntı, genital bölgede yanma, ağrılı veya sık idrara çıkma gibi durumlarla karşılaşmak mümkün. Bu enfeksiyon erkeklerde de, açık renkli bir akıntıya, idrar yaparken yanmaya, testislerde şişlik ve hassasiyete yol açabilir. Ne yapmalı? Hücre kültürü gibi testlerle anlaşılan klamidya enfeksiyonu doktorun vereceği ilaçlarla giderilebilir. Tedavi edilmezse, kısırlık gibi ciddi bir problem ortaya çıkabilir. AIDS Nedir? HIV adlı virüsün yol açtığı hastalık AİDS, "Acguired İmmune Deficiency Syndrome" kelimelerinin başharflerinden oluşuyor ve "Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sorunu" anlamına geliyor. AİDS, 1979 yılında ABD'de, nedeni bilinmeyen ve ölümle sonuçlanan bir hastalık olarak ortaya çıktı. 1983 yılına kadar hastalığa yakalananların sayısı 2000'i aştı. ilk AİDS vakası, 1981 yılında boğaz ve yemek borusunda mantar enfeksiyonu bulunan ve çok ağır bir durumda acil servise yatırılan 31 yaşında eşcinsel bir mankendi, ilk vakalarda, temel bulgu olarak nedeni bilinmeyen bir bağışıklık yetersizliği veya bağışıklık yokluğu saptandı. Nasıl bulaşır? Virüs, kan nakli ile, HIV'li kan bulaşmış, kesici ve delici aletlerle, şırınga ve iğnesi ile bulaşır. En önemli bulaşma yolu ise cinsel ilişkidir. ilişki (oral, vajinal ve anal) ile bulaşır! Ayrıca gebelikte, doğum sırasında ve süt emziren anneden bebeğine bulaşabilir. Belirtileri nelerdir? Fiziksel ve zihinsel aktivitelerı etkileyen, sebebi açıklanamayan aşırı yorgunluk, iki aydan kısa bir sürede diyete bağlı olmaksızın 7-10 kilo kaybı, birkaç haftanın sonunda ateşin açıklanamayacak. bir şekilde 39 derecenin üstüne çıkması, uyku sırasında aşırı terlenmedi, sebebi bilinmeyen bir şekilde vücuttaki salgı bezlerinin kabarması, dilin üzerinde ve ağız içinde beyaz noktalar ya da lekelerin oluşan ve çok uzun süren kuru öksürük, nefes darlığı, deri üstünde ya da akında oluşan leke ve şişliklerin oluşması. Ne yapmalı? Enfeksiyon tanısını koymak için en etkili yöntem, ELISA cesti. AiDS'in bugün için kesin tedavisi yok. ancak tedavideki son gelişmeler hastaların daha uzun ve nitelikli bir ömür sürmelerini sağlıyor. BEL SOĞUKLUĞU Nedir? İdrar ve üreme organlarını kapsayan bakteriyel bir enfeksiyondur. Nasıl bulaşır? Daha çok idrar reme organlarının mukozasına yerleşir ve korunmadan girile cinsel ilişki yoluyla bulaşır. Belirtileri nelerdir? Bulaştıktan iki veya üç hafta sonra idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma, iltihaplı ve kokusuz akıntılar, kasık ağrısı ve ateş, en sık görülen belirtilerdir. Ne yapmalı? Vajinadan alınan akıntının örneği mikroskop altında incelenir. Doktorun düzenleyeceği tedavisi ile iyileşmek mümkün. Eğer sorun giderilmezse, kısırlık hamilelik sırasında zorluk çıkma olasılığı doğar. Ayrıca HIV virüsünü kapma riski de artar.
__________________
|
03-05-2008, 06:07 PM | #2 |
Forum Demirbaşı
Kayit Tarihi: Jan 2007
Nerden: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlari: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 42 Teşekkür Aldığı Konusu: 30
Üye No: 26495
Rep Power: 2502
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Aids bulaşma yolları
AIDS bulaşma yolları testler ilaçlar AIDS, ölümle sonuçlanan mikrobik bir hastalıktır. Bu mikrop bulaştıktan sonra, bağışıklık sistemini bozarak, insanın birçok hastalığa karşı kendini koruyamamasına sebep olur. Ancak, hastalık belirtileri hemen ortaya çıkmaz. Zamanla vücudun savunma sistemi yavaş yavaş ortadan kalkar ve ortalama 10 yıl sonra , çeşitli hastalık belirtileri görülmeye başlar. AIDS hastalığı ortaya çıksın, çıkmasın, mikrobu taşıyan kişiler başkalarına bulaştırabilirler. Bir insanda AIDS mikrobu olduğunu belli edecek net bir işaret yoktur. Kişinin kendi kendine tanı koyması mümkün değildir. Kesin tanı ancak kan muayenesi ile konulur. AIDS'in kesin tedavisi yoktur ve henüz koruyucu bir aşı bulunamamıştır. Mikrop, kişiden kişiye 3 yol ile geçebilmektedir: cinsel ilişki yoluyla, kan yoluyla ve anneden bebeğine. AIDS'ten korunmak için şu önlemler alınmalıdır: *Mikrobu taşıyıp, taşımadığı bilinmeyen kişi ile girilen cinsel ilişkilerde kondom kullanılmalıdır. Kontrol edilmemiş kan ve kan ürünleri kesinlikle kullanılmamalıdır. Şırınga, iğne, jilet gibi her türlü delici ve kesici alet, başkaları ile paylaşılmamalıdır. *Çiftler evlilik ve hamilelik öncesinde AIDS testi yaptırmalıdır. AIDS mikrobu vücut dışında yaşayamayan çok dayanıksız bir virüstür ve dış ortamda kısa sürede ölür. Bu yüzden el sıkışma, sarılma, dokunma, aynı tabaktan yemek yeme ile, tuvalet ve banyolardan geçme tehlikesi yoktur. Bu nedenle AIDS'e yakalananları gereksiz yere dışlamayınız, onlara destek olunuz. Daha fazla bilgi edinmek için sağlık kuruluşlarına başvurunuz. 2. CİNSEL İLİŞKİ İLE BULAŞMA HAKKINDA BİLGİ AIDS insandan insana en fazla kadın-erkek arasındaki cinsel ilişki yoluyla bulaşmaktadır. Bunun yanısıra, iki erkek arasındaki eşcinsel ilişkiler de AIDS'in bulaşması açısından önemli yollardandır. Cinsel ilişki sırasında kadın ve erkek cinsel organlarındaki, makattaki zedelenmeler mikrobun sağlam kişinin vücuduna girmesine yol açar. Cinsel organlarda herhangi bir hasar olmaksızın da geçiş olabilir. Cinsel ilişki sayısı ile bulaşma riski artmaktadır. Bununla birlikte tek bir cinsel ilişkiyle de bulaşma olabilmektedir. Cinsel ilişkide, kadın cinsel organının daha geniş bir doku yüzeyine sahip olmaları ve ilaveten meninin daha yüksek yoğunlukta mikrop içermesine bağlı olarak, kadınlar daha fazla risk altındadırlar. Sosyal yönden riskli davranışlar; birden fazla kişi ile korunmasız cinsel ilişkide bulunmak, eşcinsellik, hayatını fuhuşla kazanan kişilerle korunmasız cinsel ilişkiye girmek olarak sıralanabilir. Günümüzde AIDS'in dünyadaki yayılımında bir numaralı bulaşma yolu cinsel ilişkidir. Aynı şekilde ülkemizde de AIDS vaka ve taşıyıcılarının büyük bir çoğunluğunda mikrobun cinsel ilişki yoluyla bulaştığı kesin olarak belirlenmiştir. Bu yolla bulaşmanın engellenmesinde tek çözüm; herkesin "Güvenli Cinsel Davranışlar"ı benimsemesidir. Bunun için her iki eş karşılıklı tek eşlilik davranışı içerisinde olmalıdır. Bunun yanında cinsel ilişki ile bulaşmanın önlenmesinde bugün için bilinen yolun, ilişkilerde kondom kullanılması olduğu daima akılda tutulmalıdır. Kucaklama, okşama, sarılma, zedeleyici olmayan öpüşmeler ile AIDS bulaşmaz. UNUTMAYINIZ! AIDS'ten korunmanın en güvenli yolu tek eşliliktir. İnsanların dış görünüşlerinden HIV ile enfekte olup olmadıklarını anlayamazsınız. Güvenli bir cinsel ilişki için kondom kullanınız. 3. KAN YOLUYLA BULAŞMA HAKKINDA BİLGİ Mikrobu almış kişiden alınan; kan, kan ürünleri, organ, doku ve spermin başkasına verilmesiyle virüs bulaşabilir. Buna bağlı olarak, kan nakline yoğun olarak ihtiyaç gösteren kişiler normal nüfusa kıyasla daha fazla risk altında kabul edilirler. Kan yoluyla bulaşmanın diğer bir biçimi de, sterilize edilmemiş yani mikroptan arındırılmamış, iğne, enjektör, makas, jilet gibi diğer delici-kesici aletlerin kullanılması ile olan bulaşmalardır. Damardan uyuşturucu kullananlar kendi aralarında ortak iğne, enjektör kullanmalarına bağlı olarak, en fazla risk altındaki gruplar arasında yer almaktadır. Kan yoluyla bulaşmanın önlenmesi için, öncelikle tüm kan ve kan ürünleri ile organ, doku, sperm vs. veren kişilerin uygun testlerle taranması gerekir. Mikropla bulaşmış veya kontrolü yapılmamış kan ve kan ürünleri hiçbir şekilde kullanılmaz. Bu tedbirler hükümet tarafından alınmıştır. Bugün için dünyada ve ülkemizde kan ve kan ürünleri nakli yoluyla olan bulaşmalar düzenli tarama çalışmaları neticesinde büyük ölçüde kontrol altına alınmış durumdadır.Kan ve kan ürünlerinin kontrolü ve tek kullanımlık enjektör uygulamasının yaygınlaştırılması ile yıllar içinde bu yolla olan bulaşmalar giderek azalmıştır. Ancak kan yolu ile bulaşmanın tamamen önlenebilmesi için, mikrop taşıyan iğne, şırınga ve kesici aletlerle bulaşmaların da önlenmesi gerekir. Uyuşturucu bağımlılığı olan ve ortak enjektör kullanımı nedeniyle mikrobu alan kişiler ise hem Avrupa ülkelerinde hem de ülkemizde artmaktadır. Tıbbi uygulamalarda tek kullanımlık iğne, şırınga ve malzeme kullanılmalı ya da bunlar sterilize veya dezenfekte edilmeden kullanılmamalıdır. Kişiler AIDS'ten korunmak için ortak jilet kullanımından kaçınmalı, makas, kesici delici tırnak bakım malzemelerinin steril olduğundan emin olmadan kullanılmalarına izin vermemelidirler. Bu aletlerin 20 dakika kaynatılması veya çamaşır suyunda bekletilmeleri ile AIDS mikrobunun etkisiz hale getirilmesi kolayca mümkün olabilmektedir. 4. ANNEDEN BEBEĞE BULAŞMA HAKKINDA BİLGİ Mikrobu almış olan anne, bebeğine bulaştırabilir. AIDS mikrobu, hamilelik esnasında, doğum sırasında veya anne sütü ile bebeğe geçebilir. Anneden bebeğe bulaşma oranı kesin olarak bilinmemekte, % 30 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Annneden bebeğine bulaşmayı en erken devrede tanımlamak ve gerekli önlemleri alabilmek için gebelik öncesi AIDS tarama testleri yaptırılmalıdır. Mikrobu aldığı bilinen kadın için önerilebilecek tek yol hamilelikten kaçınmaktır. Çünkü doğacak bebeğin AIDS'e yakalanma olasılığının yanısıra , öksüz ve yetim kalma olasılığı da gözönüne alınmalıdır. Gebelik oluştuktan sonra nihai karar aileye ait olmak üzere gebelik sonlandırılabilir. Son yıllarda ülkemizde de AIDS'li bebek doğumlarında artış olmuştur. Bugüne kadar annesinden AIDS mikrobu alan 6 bebek bildirilmiştir. 5.AIDS TANISI VE TESTLER HAKKINDA BİLGİ AIDS'in kesin tanısı laboratuvar tetkikleri ile konulur. En fazla kullanılan tanı yöntemi; tarama testleri ile kanda antikor tayinidir. Antikor, mikroba karşı vücudun geliştirdiği maddelere denilir ve bunlar mikrop girdikten ortalama 3 ay sonra oluşurlar. Bu süre 6 haftadan 1 yıla kadar değişebilmektedir. Dolayısı ile maruziyetten hemen sonra yapılan testler doğru sonuç vermeyebilir. Bu nedenle riskli davranışta bulunan kişinin durumu en erken 3 ay sonra belli olabilir. İlk tarama testleri ile pozitif bulunan tüm örnekler mutlaka daha ileri teknik gerektiren doğrulama testi ile incelenir. Çünkü başka nedenlere bağlı olarak hatalı pozitiflik görülebilmektedir. Doğrulama testi ile tekrar pozitif bulunan kişi AIDS mikrobu ile karşılaşmış demektir. Tarama testleri devlet hastanelerinde, halk sağlığı laboratuvarlarında, özel hastane ve laboratuvarlarda, kızılay kan merkezlerinde, üniversite hastanelerinde yapılmakta olan kolay ve ucuz testlerdir. Test başvurusunda adınızı kodlayarak verebilir, kimliğinizi saklayabilirsiniz. Yasal olarak, kimlik bilgileriniz bilinse bile sağlık kuruluşunda gizli tutulmak zorundadır ve izniniz dışında açıklanamaz. Mikrobu aldığınızdan herhangi bir şüpheniz varsa, hem bir an önce gerekli tıbbi yardımı almak, hem de sevdiklerinizi korumak için test yaptırınız. 6. AIDS TEDAVİSİ VE RUHSAL DESTEK HAKKINDA BİLGİ AIDS tedavisinde iki yaklaşım vardır. Birincisi AIDS mikrobunun kendisine yönelik yaklaşımlar, ikincisi AIDS'e bağlı olarak ortaya çıkan hastalıkların tedavisi. AIDS mikrobuna karşı bugüne kadar kesin etkili bir yöntem bulunamamıştır. Ancak, son yıllarda kaydedilen gelişmeler umut vermektedir. Hastalığın mümkün olduğunca erken tanımlanması ve sonra birden fazla ilacın birarada kullanıldığı tedavi şemaları ile hastalık belirtilerinin ortaya çıkışı geciktirilebilmekte ve hastanın yaşam süresi uzatılabilmektedir. Bunlar hatalı kullanıldıklarında zehir etkisi olabilecek ilaçlardır ve yalnız hekim kontrolünde kullanılmalıdır. İkinci yaklaşım ise, AIDS mikrobunun vücudun bağışıklık sistemini hasara uğratması neticesinde ortaya çıkan verem, mantar ve benzeri diğer hastalıkları bilinen yollarla tedavi etmektir. Kişide gelişen hastalık tablosuna göre, antibiyotikler, antifungal ajanlar, radyoterapi, kemoterapi ve cerrahi tedavi yöntemleri kullanılmaktadır. Hastanın diğer bir bulaşıcı hastalığı yoksa ve kendi sağlığı gerektirmedikçe, ayrı bölümlerde bulundurulmasına gerek yoktur. Genel bir kural olarak, hastalığı ne olursa olsun, her hastaya mümkün olduğunca cesaret ve umut vermek gerekir. Buna özellikle ihtiyacı olan AIDS hastaları, doktoruna, yakınlarına ve arkadaşlarına güven duygusunu kaybetmemeli ve olabildiği ölçüde normal yaşantı ve ilişkilerini sürdürmelidirler. AIDS'e yakalananlarda başlangıçta kabullenememe ve isyan duyguları ortaya çıkabilir, bunu yalnızlık, toplum tarafından dışlanma hissi, umutsuzluk ve çaresizlik duyguları izler. Kişi ruhsal olarak çökkünlüğe girebilir. Uykusuzluk, iştah bozukluğu, zayıflama, unutkanlık, çabuk yorulma, halsizlik, umutsuzluk, çaresizlik duyguları ruhsal çöküntü belirtisi olabilir. Bu durum tedavi edilebilir ancak kişi bu duyguları kaderi olarak değerlendirip, yardım istemeyebilir. Oysa, ruhsal destek ve tedaviler, hastanın yaşama daha umutla sarılmasını ve mücadele için kendini daha güçlü hissetmesini sağlayacaktır. AIDS'e yakalananlar çekinmeden psikiyatriste başvurmalı ve duygularını paylaşmalıdırlar. Böylelikle kendisine gerek kendi sağlığını koruması, gerekse başkalarına bulaştırmaması için nasıl davranması gerektiği konusunda da bilgi verilecektir. Gerekiyorsa ailesine de danışmanlık hizmeti sağlanacaktır. 7. AIDS UYUŞTURUCU İLİŞKİSİ HAKKINDA BİLGİ Uyuşturucu madde bağımlılığı AIDS için çok ciddi bir risk faktörüdür. Damar yolu ile uyuşturucu kullananlarda AIDS'e sık rastlanılmaktadır. Uyuşturucu bağımlıları, damar yolu ile uyuşturucu kullanırken sıklıkla başkası tarafından da kullanılmış, kirli enjektörleri defalarca kullanmaktadırlar. Kirli ve kullanılmış enjektörler AIDS mikrobunun bağımlılar arasında hızla yayılmasına neden olmaktadır. Buna ilaveten uyuşturucu kullananlar arasında kontrolsüz ve korunmasız cinsel ilişkiler yaygın olarak görülmektedir. Bu ilişkiler de AIDS'in yayılımına neden olmaktadır. Uyuşturucu bağımlılığı olan ve ortak enjektör kullanımı nedeniyle mikrobu alan kişi sayısı hem Avrupa ülkelerinde hem de ülkemizde artmaktadır. Sağlığınızı korumak için uyuşturucu kullanmaktan kaçınınız. Uyuşturucuların yarattığı manevi ve maddi yıkım sonunda, ya doğrudan uyuşturucudan yada AIDS'ten ölüm riski olduğunu unutmayınız.
__________________
|
03-05-2008, 06:07 PM | #3 |
Forum Demirbaşı
Kayit Tarihi: Jan 2007
Nerden: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlari: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 42 Teşekkür Aldığı Konusu: 30
Üye No: 26495
Rep Power: 2502
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Tanımlı Cinsel Kelimeler ve Anlamları Kadınların cinselliği konusundaki çalışmalar arttıkça pek çok farklılık göze çarpıyor. Mesela erkeklerdeki iktidarsızlığın bir benzerine kadınlarda da “Orgazm Bozukluğu” olarak rastlamak mümkün. Ancak bunlar bilinmediği sürede tedavi olmak da mümkün değil. Bu nedenle kadınların cinsel sağlık açısından bilmesi gereken temel terimleri yayınlıyoruz. Androjen (Androgen) : Hem erkek hem de kadın vücudunda bulunan bir seks hormonu. 4 tür androjen kormonu vardır. En çok bilineninin adı testeron hormonudur. Androjen hormonları yumurtalıklar, böbrek üstü bezleri ve dokular tarafından üretilir. Ergenlikte ani büyüme dahil, vücudun bazı fonksiyonlarının düzenlenmesinde anahtar rol üstlenirler. Üretken organlar, böbrekler, ciğer ve kaslar dahil bazı organların fonksiyonlarının düzenlenmesine yardımcı olabilirler. Menapoz döneminde androjen seviyesi düşer, bu da seks arzusunun düşmesine neden olabilir. Döl Yolunun Zayıflaması (Atrophic vaginitis) : Döl yolu iç duvarlarında incelme. Bu genellikle menapoz sonrası oluşur. Klitoris (Clitoris) : Döl yolunun başlangıç noktasına yakın bir yerde bulunan küçük organ. Cinse heyecanlanmaya çok hassastır. Disparoni (Dyspareunia) : Döl yolunda temas sırasında ya da sonrasında oluşan acı. Östrojen (Estrogen) : Kadın vücudundaki ana seks hormonu. Yumurtalıklar, böbrek üstü bezleri ve diğer dokular tarafından üretilir. Östrojen vücuttaki pek çok dokunun bakımında ana rol üstlenir. Orgazm Bozukluğu (Female orgasmic disorder) : Tahrik ve cinsel arzuya rağmen orgazma ulaşmakta sürekli gecikme ya da ulaşamama hali. Seksüel Bozukluk (Female sexual dysfunction) : Seksüel cevap verme sürecinde meydana gelen bir ya da daha fazla araz (symptom) nedeniyle kişisel olarak seks işlevini yerine getirememe durumu. Bu arazlar, seksüel isteğin olmaması, cinsel arzu duymakta zorluklar, orgazma çok çabuk ulaşma, temas sırasında acı duyma ya da seksten zevk almakta zorlanma şeklinde sayılabilir. Hormon (Hormone) : Vücudun kimyasal mesaj taşıyıcısı. Östrojen ve projestin (projesteron’un sentetik bir formu) üreme işleminin ana hormonlarıdır. Hormon Tedavisi (Hormone therapy) : (HT) Hormon tedavisi menapozda doğal olarak azalan hormon düzeyini yükseltmek için kullanılır. 2 şekilde yapılır; 1. Hormon tedavisi (HT)—Östrojen ve prejesteron’un sentetik formu olan projestin birlikte yapılır 2. ya da Östrojen Tedavisi (ET) yani östrojen tek başına verilir. Hormon tedavisi (HT) genellikle rahmi alınmamış kadınlara verilir çünkü östrojen tek başına rahim kanserini arttırıyor olarak bilinir. Progestin ilavesi östrojen’in rahim çeperlerine yaptığı etkiyi, dolayısıyla kanser riskini azaltır. Hem HT hem de ET, çeşitli şekillerde yani hap, krem, cilt bantları, jel, dölyolu halkası ya da iğne şeklinde bulunabiliyor. Son dönemde, HT ve ET’nin yarattığı sağlık riskleri nedeniyle kadınlar üzerine çalışanlar ve sağlık uzmanları bu tedavileri mümkün olan en kısa süre ve en düşük dozlarla uygulamaları için düzenli olarak uyarılmaktadırlar. Bunun sonucu olarak, HT artık kalp hastalıklarında kullanılmıyor. Kalça kırığı olaylarını azalttığı anlaşılmışa da, zaten kalp rahatsızlığı olan kadınlarda kriz riskini artırdığı da belirlenmiş durumda.
__________________
|
03-05-2008, 06:08 PM | #4 |
Forum Demirbaşı
Kayit Tarihi: Jan 2007
Nerden: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlari: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 42 Teşekkür Aldığı Konusu: 30
Üye No: 26495
Rep Power: 2502
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Medİstanbul Kliniği Üroloji Uzmanı Op. Dr. Haluk Kulaksızoğlu'nun dikkat çektiği yanlışlar ve doğruları...
Yanlış: Viagra kullanmak tüm sertleşme sorunları için faydalıdır... Doğru: Viagra ve benzeri ilaçların etki mekanizması ereksiyonu yapan bazı maddelerin üzerindendir. Öncelikle bu maddelerin salınıyor olması gerekir. Ayrıca penise kan getiren damarların tıkalı olmaması ve penisteki sibop mekanizmasının da kabul edilebilir derecede çalışıyor olması gereklidir. Bu nedenle birçok vakada e yazık ki bu ilaçlar faydalı olamamaktadır. Yanlış: Varikoseli olanın çocuğu olmaz... Doğru: Varikoselle kısırlık arasında bir ilişki olduğu kabul edilmekle beraber çocuk olmaz gibi bir sonuca varmak yanlıştır. Yanlış: Cinsel ilişki sırasında erkekten gelen ön sıvıda sperm olmaz... Doğru: Boşalma sırasında çıkan sıvının iki kaynağı vardır. Bunlardan bir tanesi veziküla seminalis adı verilen spermlerin depolandığı organın salgısı diğeri de prostat bezinin salgısıdır. Bunlar birlikte bir kanala boşalırlar ve tek bir sıvı çıkışı olur. Bu nedenle önceden gelen, sonradan gelen gibi bir ayırım yapılamaz. Yanlış: Prostat herkeste olmaz, sonradan oluşur... Doğru: Prostat tüm erkeklerde doğuştan itibaren bulunan bir organdır. Görevi meninin sıvı kısmının bir bölümünü yapmaktır. Yanlış: Andropoz cinselliğin sonudur... Doğru: Andropoz kadınlardaki menapozdan farklı olarak tanımlanması oldukça zor olan bir durumdur. Burada esas olan erkeklerde bazı hormonların düzeylerinin azalmasıdır. Bu hormonlar tespit edilir ve gerekli yerine koyma tedavisi yapılırsa andropozda da cinsel sorunların üstesinden gelinebilir.
__________________
|
03-05-2008, 06:08 PM | #5 |
Forum Demirbaşı
Kayit Tarihi: Jan 2007
Nerden: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlari: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 42 Teşekkür Aldığı Konusu: 30
Üye No: 26495
Rep Power: 2502
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Performans anksiyetesi, cinsel yaşamlarında sorun yaşayan erkekler kadar kadınların da en büyük kaygılarından biri. Üstelik bu durumdan şikâyet eden kadınların sayısı hızla artıyor. Kaynağında da büyük oranda orgazm olamama korkusu yatıyor. Bu sorunun üstesinden nasıl gelinir? İşte cevapları...
Cinsel yaşamda "performans anksiyetesi" denilince aklınıza ne geliyor? Erkeklerin ereksiyon sorunları üzerine duydukları kaygı mı? Yoksa, ön sevişme sırasında eşlerini tatmin edememe korkuları mı? Evet, cinsel yaşamda 'performans' denilince hep 'erkekler' geliyor aklımıza, değil mi? Ancak, bu kez konumuz erkeklerde değil, kadınlarda ortaya çıkan 'performans anksiyetesi'. 'Biz kadınların böyle bir sorunu yok ki?' demeyin. Bir düşünün bakalım. Örneğin, tek gecelik ilişkilerin hızla yayıldığı, çok eşliliğin daha çok tercih edildiği günümüzde, "kıyaslanma" kaygısına kapıldığınız olmadı mı hiç? Veya, orgazm sorunu yaşadığınızda, bir sonraki ilişkinizde "Ya, yine orgazm olamazsam" kaygısıyla ilişkiye başlayıp, aynı sorunla karşılaştığınız bir durum? Belki, siz bu kaygıların üzerinde pek fazla durmadığınız için cinsel yaşantınızda bir sorun yaşamıyor olabilirsiniz. Ancak, günümüzde pek çok kadın artık 'performans anksiyetesi'nden yakınıyor. Peki, kadınlar cinsel yaşamlarında ne zaman performans kaygısı taşıyorlar ve bu kaygılarından nasıl kurtulabilirler? Acıbadem Hastanesi Cinsel İşlev Bozuklukları Merkezi'nden Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Cem İncesu, kadınlarda ortaya çıkan 'performans anksiyetesi' üzerine bilinmesi gereken her şeyi sizler için anlattı. Gelelim, performans anksiyetesinin oluşma nedenlerine... Uyarılma ve orgazm sorunu Uyarılma ve orgazm güçlüğü, performans anksiyetesinin en önemli nedenlerinden birini oluşturuyor. Anatomik sorun, diyabet, koroner kalp hastalıkları gibi fiziksel sorunlar ya da psikolojik kökenli sorunlar, orgazm güçlüğüne yol açabiliyor. Bunların yanı sıra, kadının yeterli cinsel deneyimi olmaması, dikkatini cinsel ilişkiye verememesi veya partneri tarafından şu ya da bu nedenle yeterince uyarılamaması da beraberinde orgazm güçlüğünü getiriyor. Orgazm sorunu yaşayan kadında bir süre sonra olumsuz beklenti, yani 'Yine orgazm olamayacağım'kaygısı ortaya çıkmaya başlıyor. Bu durum bazen şiddetli boyutlara ulaşarak 'takıntıya' dönüşebiliyor. Kadının orgazma ulaşmasında sadece partnerinin dokunuşları yeterli gelmiyor. Aynı zamanda vajinal bölgesine yeterli düzeyde kanın ulaşması gerekiyor. Ancak, kadın çeşitli nedenlerden dolayı orgazm olmakta güçlük çektiğinde, stres devreye giriyor ve bu sorun karşısında vajinal bölgede kanlanmayı engelleyen 'adrenalin' hormonu salgılanmaya başlıyor. Bunun sonucunda, kadın yine orgazm olmakta güçlük çekiyor. Yani, bir kısırdöngü oluşmaya başlıyor. Vajinismus Vajinismus, pek çok kadının karşı karşıya kaldığı bir sorun. Öyle ki, ülkemizde cinsel terapi merkezlerine en sık başvurma nedenini oluşturuyor. 'Vajinismus', vajinal bölgedeki kasların kasılarak cinsel birleşmeyi engellemesiyle karakterize edilen bir hastalık. Bu hastalık kadınlarda da, performans anksiyetesine zemin hazırlayan bir diğer önemli unsuru oluşturuyor. Ancak vajinismus şikâyetinde performans anksiyetesi ön plana çıkmıyor. Çünkü vajinismus sorunundan yakınan kadın, her cinsel ilişki öncesinde 'Yine başarılı olamayacağım' kaygısıyla atağa girse de, "korku" ya da "acı hissi" daha ön plana çıkıyor. Eşlerin ereksiyon sorunu Performans anksiyetesi, eşleri "erektil disfonksiyon" sorunu yaşayan kadınlarda da gelişiyor. Bu sorun genellikle cinsel yaşamla ilgili "mitlerden", yani yanlış inançlardan kaynaklanıyor. Toplumda çok yaygın görülen bir inanışa göre, erkeğin ereksiyon sorunu yaşaması, tahrik olamadığına işaret ediyor. Bunun sorumlusu olarak da, onu tahrik edemediği düşünülen kadın gösteriliyor. Ülkemizde çok yaygın olan bu yanlış inanç yüzünden, eşleri ereksiyon sorunu yaşayan kadınlar, öncelikle kendilerini sorumlu tutuyor. Erkeğin ereksiyon sorunu devam ettikçe de, kadında bir süre sonra takıntı oluşmaya başlıyor. Öyle ki, kadın önsevişme öncesinde bile 'Sertleşme olacak mı, olmayacak mı?', 'Onu tahrik edecek miyim, edemeyecek miyim?' kaygısını duymaya başlıyor. Sürekli bu kaygıyla yaşayan kadında da bir süre sonra cinsel isteksizlik ve işlev bozukluğu gibi sorunlar oluşmaya başlıyor. Kıyaslanma korkusu Artık kadınların da cinsellikte her şeyi erkekten bekleyip, pasif bir tutum takınmaları devri geride kaldı; özellikle de genç kuşaklarda. Günümüzün erkekleri, cinsel yaşamda artık daha aktif ve katılımcı bir kadınla birlikte olmayı tercih ediyor. Bu beklenti aslında sadece erkeklerde değil, aynı zaman kadınlarda da çok sık görülmeye başlandı. İste, bu beklentilerin yayılmasıyla birlikte performans anksiyetesi de daha sık ortaya çıkıyor. Çünkü günümüzün modern kadını, ön sevişmeden tutun da oral aaaae, eşin ereksiyonundan boşalmasına kadar her aşamada 'mutlu' ve 'uyumlu' bir cinselliğin yaşanmasında kendilerinin de sorumlu olduklarının bilincinde. Öyle ki, 'Tartışmamızın nedeni, cinsel yaşantımızda bir sorun oluştuğuna mı işaret ediyor?" diye düşünmeye başlayan kadınların sayısı da hızla artıyor. Cinsel yaşama daha aktif giren kadın, zevk almaya başlayınca da, doyuma ulaşması gerektiğinin bilincine varıyor ve doğal olarak erkeklerden daha fazla performans bekliyor. Günümüzde çok eşliliğin ve günlük ilişkilerin artması da, beraberinde kıyaslanma korkusunu getiriyor. Çünkü insanlar artık tek eşlilikten uzaklaşmaya başladıkları için, birlikte oldukları partnerlerini diğerleriyle kıyaslamaya başlıyor. Kaygısız bir cinsel yaşam için... Performans anksiyetesi nedeniyle cinsel terapi merkezine başvuran çiftler olmasa da, cinsel işlev bozukluklarının ardında bazen bu sorun ilk sırada yer alıyor. Doç. Dr. Cem İncesu, cinsel işlev bozukluğuyla başvuran çiftlerde performans anksiyetesi tespit ettiklerinde, bu soruna yönelik tedavi uyguladıklarını belirtiyor. Bu sorun karşısında öncelikle "performans anksiyetesini" çözmeye yönelik ev aaaaleri ve egzersizler veriliyor. Çünkü, sorun çözülmedikçe, çiftin asıl başvurma nedeni olan 'erektil disfonksiyon' ya da 'orgazm bozukluğu' gibi şikayetler ortadan kalkmıyor. Performans anksiyetesi bir çeşit 'takıntı' olduğu için tedavisi uzun uğraş ve zaman gerektirebiliyor. Tedavide, psikoterapiden çok, 'ev aaaaleri' ve 'egzersizler' daha ön plana çıkıyor. Çünkü kişi bunu takıntı haline getirdiği için siz ne söylerseniz söyleyin, deneyimlerine odaklanmış oluyor. Dolayısıyla, tedavide temel prensip, kişiye takıntılarının tersi olan deneyimlerin yaşatılması. Örneğin, erektil disfonksiyon sorunu yasayan erkeklerin en büyük korkularından biri, cinsel birleşme sırasında ereksiyonlarını kaybetmeleri. İşte, bu noktada çiftlere cinsel birleşmeye girmeleri yasaklanarak, sadece ilişkiden zevk almaları isteniyor. Bunun sonucunda erkek cinsel birleşmeye değil, sadece zevke odaklandığı için ereksiyon sorunu ortadan kalkıyor. Böylesi bir paradoks yaşatmak, cinsel işlev bozukluklarında çok güçlü bir etki yaratıyor. Biliyor musunuz? *Erkeklerde daha sık ortaya çıksa da, kadınlar da bu sorundan yakınıyor. *Her yaştan, meslekten, eğitim ya da kültür düzeyinden insanları etkisi altına alabiliyor. *Daha çok cinsel deneyimi olmayan insanlar bu sorunla karşı karşıya kalıyor. Özellikle cinsel deneyimi olmadan evlenen çiftlerde performans anksiyetesi daha sık görülüyor. *Ergenlik döneminden itibaren mastürbasyon yaparak vücudunun hassas noktalarını öğrenen ve orgazma ulaşan kadınlarda performans anksiyetesi oluşma riski çok daha düşük. *Bazı kişilik yapıları da bu sorunun gelişmesinde etkili oluyor. Öyle ki, "obsesif - kompülsif", " narsist" ya da "çekingen" kişilik bozukluğu olan kişilerde daha sık görülüyor. Örneğin, obsesif kişiler en ufak bir aksamada hızla takıntı geliştirmeye başlıyor. Ve, bir kez orgazm sorunu yaşadıklarında, mükemmelliyetçi yapıları nedeniyle "Niye olmadı?" kaygısını taşımaya başlıyor.
__________________
|
03-05-2008, 06:10 PM | #6 |
Forum Demirbaşı
Kayit Tarihi: Jan 2007
Nerden: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlari: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 42 Teşekkür Aldığı Konusu: 30
Üye No: 26495
Rep Power: 2502
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Kadınların erkek cinselliği hakkında bildiği 19 yanlış
Erkekler kadar kadınlar da erkek cinselliğine dair önyargılara ve boş inançlara sahiptir. Psikolog Dr. Nur Velidedeoğlu Kavuncu, kadınların erkek cinselliğine dair düşündüğü cinsel mitlerden bazılarını maddeler halinde özetledi 1.Tüm fiziksel yakınlaşmalar cinsel birleşmeye gider. Bu yanlış inanış, 'Erkekler her zaman aaaa ister sadece ve sadece aaaa için yakınlaşır' düşüncesinin devamıdır ve sağlıksız bir yaklaşımdır. Her yakınlaşma cinsel birleşmeyle sonuçlanmaz. 2.Sevişmeyi hep erkek başlatmalıdır Toplumda genellikle cinsellikle ilgilenen kadının 'kötü kadın' olduğu inanışı vardır. Kadınlar bu damgayı yememek için aaaai ilk başlatanın erkek olmasını bekler. Bu tamamen kadına öğretilen toplumsal yargılardan kaynaklanıyor. Yani toplumda kadın ve erkeklere yüklenen rollerin devamı bir düşüncedir bu... Toplumda, kadın daha çok annelik rolünü benimsemeli, erkekler ise aaaale ilgilenmeli inancı hakimdir. 3.Cinsel birleşmenin süresi erkeğin gücünü gösterir 'Bir erkek eşini seviyorsa onunla birlikte olduğunda sertliği kolaylıkla sağlayabilir ve bu istediği kadar uzun süre devam eder'gibi yanlış bir inanış vardır. Aslında 'Erkek eşittir penis'diye düşünülüyor. Ancak erkeğin de etten kemikten bir insan olduğu unutuluyor. Her erkek sertleşme sorunu yaşayabilir. Ama bu eşini sevmediği anlamına gelmez. Bu sorun sürekli devam eden bir durumsa arkasında farklı bir sağlık sorunun yatıp yatmadığı araştırılmalıdır.
__________________
|
03-05-2008, 06:11 PM | #7 |
Forum Demirbaşı
Kayit Tarihi: Jan 2007
Nerden: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlari: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 42 Teşekkür Aldığı Konusu: 30
Üye No: 26495
Rep Power: 2502
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Her zaman renkli bir cinsellik için
Marifet chi enerjisinde Sözümüz, cinsel yaşantılarının monotonluğundan şikayet edenlere... Enerjik ve uyumlu bir insel birliktelik için Çinlilere kulak vermeye ne dersiniz? Onların yüzyıllar önce keşfettikleri Chi, yani yaşamsal enerjiyle ilişkinizi yeniden renklendirebilirsiniz...Üstelik, kırmızı yastıklar,mumlar ve solunum egzersizleri gibi sın derece basit yöntemlerle... Onu görmeniz, duymanız mümkün değil... Aynı zamanda ona dokunmanız da.. Fakat, vücudunuzdaki tüm hücrelerinizle hissedebilirsiniz. Neyi mi? Çinli bilgelerin yüzyıllar önce keşfettikleri ve günümüzün bilim dünyasının da kabul ettiği yaşamsal enerjiyi! İşte Feng Shui, bu yaşamsal enerjiye Chi diyor... Chi, cinsel yaşantınızı alevlendiren bir kıvılcım, sınırlarınızı zorlayan esrarengiz bir enerji... Siz de cinsel birlikteliğinizin heyecanını yitirdikten yakınıyorsanız, artık böyle bir sorununuz olmayacak! Çünkü, Chi'yle cinsel yaşantınız yeniden eski heyecanını kavuşacak. Üstelik, tüm evinizi baştan sona Feng Shuy'ye göre düzenlemeniz de şart değil. Çünkü, işin püf noktası, yastık, koku ve mum gibi ayrıntılarda saklı! Kırmızı mumlar, mavi resimler... Feng Shui'nin temel prensiplerinden biri Tao'cu düşünceye dayanıyor. Bu düşünceye göre enerjik ve uyumlu bir cinsel birlikteliğin, yaşamı şekillendiren v edengeleyen iki kozmik güce ihtiyacı var: Yin ve Yang. Birbirine karşıt olan bu iki güç, aynı zamanda birbirini dengeliyor. Yin ( negatif enerji ) karanlık alanları, Yang ( pozitif enerji) aydınlığı sembolize ediyor. Siz de doğru renklerle Yin ve Yang'ı dengeye oturtarak yeniden mutlu ve uyumlu bir cinsel yaşantıya kavuşabilirsiniz. Yang'ın güçlenmesini sağlayan kırmızı, hem aşkın rengi olarak nitelendiriliyor hem de enerjiyi açığa çıkartıyor.Bu nedenle kırmızı mumlar, meyveler ve kırmızı yastıklar yüzyıllardan bu yana aşkın sembolü olarak görülüyor. Sizi ve partnerinizi simgeleyen iki kırmızı mumu, yatak odasının kapısının sağ karşı köşesine yerleştirin. Feng Shui ilkelerine göre, bu köşe odanın aaaa ve ilişki köşesi. Eğer bu köşeyi ısıtırsanız, cinsel yaşatınızı da canlandırabilirsiniz. Yatağınıza koyacağınız kırmızı bir yastık y ada yatağa gelişi güzel serpilmiş kırmızı bir örtü de cinsel uyarımı sağlayacaktır. Ancak fazlaca Yang renklerine sahip bir mekan, enerji fazlası nedeniyle duyularınıza zarar verebilir. Dolayısıyla yatak odanızda Yin renklerine de yer vererek bu iki kozmik gücü dengelemeye çalışın. Bunun için yatak odanızda "mavi" tonlarının da bulunmasına özen gösterin. Örneğin, duvarınıza gökyüzünün de yer aldığı bir resim yerleştirerek odanın rahatlamasını sağlayabilirsiniz. Saçlarınızla yaşam enerjisini yakalayın Gergin ve yorucu geçen bir günün ardından rahatlamakta güçlük mü çekiyorsanız? Peki ya partnerinize odaklanabiliyor musunuz? O zaman içinizde saklı kalan enerjiyi ortaya çıkarmak için bir an önce meditasyon ve yoga gibi gevşeme yöntemlerini öğrenmenizde yarar var. Amerikalı Tao uzmanı Eric Steven Yudelove, stresten arınmanız için size "saç"solunumunu öneriyor. Bu nefes egzersizin nasıl gerçekleştiğini merak ediyorsanız; hemen söyleyelim: Rahat bir zemine bağdaş kurarak oturun ve sağ elinizi sol elinizin üzerine koyarak kucağınıza yerleştirin. Gözlerinizi kapayın ve nefes alırken göğüs kafesinizi yanlara doğru genişletmeye çalışarak oksijenin tüm ciğerlerinize dolmasını sağlayın. Ellerinizle, göğüs kafesinizin nefes alırken gerildiğini ve oksijeni verirken yeniden daraldığını hissetmeye çalışın. Ardından da dikkatinizi yaklaşık 2 dakika boyunca saçlarınızın yaşam enerjisini tıpkı bir antem gibi saç uçlarından köküne kadar çekip, bu enerjiyi karnınıza doğru akıttığını hayal edin. Bu şekilde 20-30 kez nefes alıp verdikten sonra gözlerinizi yeniden açın. Rahatladınız, değil mi? Odanız ve ruhunuz yükten kurtulsun Partnerinizle cinsel birlikteliğinizi küçük bir mekanda yaşamak gibi fanaaaileriniz olabilir. Ancak gerçek yaşamda Chi'nin akışını engellememek için, bulunduğunuz yerin büyük ve havadar olmasına dikkat etmelisiniz. Bunun için malikanede yaşamanız gerekmiyor elbette. Yapmanız gereken tek şey; yatak odanızdaki pılı pırtıyı bir an önce ortadan kaldırmak olmalı. Çünkü Feng Shui prensibine göre, yatak odanızda sadece sevdiğiniz eşyalar bulunmalı. belki farkında değilsiniz ama odanızda sevmediğiniz ve işinize yaramadığı için kullanamadığınız için kullanamadığınız pek çok obje vardır mutlaka. şimdi yatak odanıza girin ve gereksiz olan herşeyi atın. yıllarca biriktirmiş olduğunuz gereksiz objelkeri odanızdan attığınızda aynı zamanda psikolojik yükten de arınmış olacaksınız. Siz rahatlarken, odanız da kapısını yeni heyecanlara aralayacak. Aşk iksiriniz doğadan... Cinsel yaşantınızda uyarılmaya ihtiyacınız mı var? O halde duyularınızı, Chi'nin daha fazla titreşimini sağlayan doğal afrodizyaklarla kışkırtmaya çalışın. Uzmanlar, coşkulu bir cinsel yaşam için; karanfil, fesleğen, zencefil,ylang-ylang, tarçın, vanilya ve yasemini tavsiye ediyorlar. Tarçın cinsel bölgede enerjiyi dengeliyor, yasemin erotizmi canlandırıyor, Ylang-ylang mutluluk hormonu endorfonin daha fazla salgılanmasını, zencefil cinsel soğukluğun giderilmesini ve vücudun ısınmasını, fesleğen de cinsel uyarımı sağlıyor. Bu doğal yöntemlerin nasıl kullanılduğına gelince... Örneğin baharat olarak kullanarak yemeklerinize lezzet katabilirsiniz. Loş bir ortamda mum eşliğinde yaşanan romantik bir gecede tütsü olarak da yararlanabileceğiniz bu afrodizyaklarla cinsel hayatınıza hoş kokular da yayabilirsiniz pekala.
__________________
|
03-05-2008, 06:11 PM | #8 |
Forum Demirbaşı
Kayit Tarihi: Jan 2007
Nerden: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlari: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Teşekkür Edilme: 42 Teşekkür Aldığı Konusu: 30
Üye No: 26495
Rep Power: 2502
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Hem ruhsal hem cinsel sorunların yeni zanlısı
Cİnsel Hedonizm Her şeyde haz almayı ön planda tutuyorlar. Çalışmayan, üretmeyen ve sadece eğlenceye dayalı bir hayat tarzını benimseyen bu kişiler cinsel yaşamda da anlık zevkleri uzun vadeli mutluluklara tercih ediyorlar. Gelişmiş ülkellerden yayılan hedonizm özellikle gençleri tehdit ediyor. Oysa yaşamı sadece hazza odaklamanın hem ruh hem de beden üzerinde yarattığı öyle çok sorun var ki... 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Y. A., cinsel yaşamda sınır tanımadığı gibi, son zamanlarda uyuşturucu da kullanmaya başlamıştı. Psikiyatristi bu yaşam tarzıyla topluma, ailesine ve geleceğine zarar verdiğini söylediğinde genç adam hiç duraksamadan "Dünyaya bir kez geliyorum, canımın istediğini yapamayacaksam neden yaşayayım ki?" deyiverdi. Doğrusu 20 yaşındaki bu üniversite öğrencisininkine benzer sözleri son zamanlarda sıkça duyar olduk. Özellikle de cinsel yaşamla ilgili sohbetlerde! Araştırmacılara göre Amerikan sinemasının dünyayı etkisi altına almasıyla birlikte, iyice yayılan ve kendine taraftar bulan "hedonist" yaşam tarzı çalışmayan, üretmeyen sadece eğlenceye ve cinsel yaşama odaklanan bir model anlayışını savunuyor. Zaten hedonizm kelime anlamıyla "hazcılık, haz alma" anlamına geliyor. Sosyal bilimcilere göre çağımızın önemli sorunlarından biri hedonizm...
__________________
|
05-31-2008, 09:25 AM | #9 |
Yeni Üye
Kayit Tarihi: May 2008
Mesajlari: 18
Teşekkür Etme: 0 Teşekkür Edilme: 0 Teşekkür Aldığı Konusu: 0
Üye No: 48331
Rep Power: 1209
Rep Puanı : 10
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Benefits of Becoming a Member
Can you simply tell if Runescape is a great game maplestory powerleveling or not without you becoming a member? The answer to that would be, NO! Well you can make a few predictions about Runescape and see the moral of the game when being a regular user and not a member but becoming a member brings a whole lot of additions to Runescape that you would never see if you were not a member. Being a member of Runescape has so many benefits and I will try to list them all here for you. Runescape tells you them, but I'm going to detail it a few features for you here. runescape money
|
Bu Konudaki Online üyeler: 1 (Üye Sayisi : 0 Ziyaretçi Sayisi : 1) | |
|
|