www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 10-29-2007, 05:57 PM   #1
KoJiRo
Aşmış Üye
 
KoJiRo Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Konum: KoCaELi
Yaş: 40
Mesajlar: 34,356
Teşekkür Etme: 21
Thanked 162 Times in 97 Posts
Üye No: 23848
İtibar Gücü: 8774
Rep Puanı : 54700
Rep Derecesi : KoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan Batılılaşma

Batılılaşma; geleneksel inanç, düşünce ve kurumların vazgeçilerek egemen uygarlık olan batı uygarlığının öne çıkardığı düşünce ve kurumları benimseyip, yerleştirme taraftarlığı olarak tanımlanırken Batılılaşma batı ülkelerine göre geri kalmış; siyasi, ekonomik, teknik, eğitim, hukuk vs. gibi alanlarda Batı seviyesine çıkma arzusu anlamında da kullanılmaktadır. Batılı ülkelerin saydığımız alanlarda ileri seviyede olmaları Batılılaşmanın; “modernleşme”, “asrileşme”, “yenileşme”, “gelişme” gibi kavramlarla aynı anlamda kullanılmasına neden olmuştur. Batılılaşma konusunda çaba gösteren ülkelerdeki aydınlardan bazıları batılılaşmayı, Batıyı olduğu gibi anlamak olarak algılarken, bazıları da bir bütün olarak batıyı “Batı Kültürü”, “Batı Medeniyeti” olarak ayırmışlar ve Batının maddi yönünün alınmasının yeterli olacağını düşünmüşlerdir. Osmanlı İmparatorluğunda başlayıp Cumhuriyet Türkiyesinde yeni boyutlar kazanan, Batı Avrupanın toplumsal ve fikirsel bileşimini erişilmesi gereken bir hedef olarak gören yaklaşım. Bu görüş bazen ılımlı bir biçimde ortaya çıkmış, bazen çok köktenci- geleneksel kültür öğelerimizi eleştiren ve karşısına çıkan- boyutlar kazanmıştır. Ancak, sözcüğün kendisi daha çok Batıyı her hususta örnek almak isteyenlerin yaklaşımını adlandırmak için kullanılmıştır . CUMHURİYET DÖNEMİ Cumhuriyet döneminde batılılaşma yönelimi Müdafaa-i Hukukun kurulmasıyla başlar. TBMM hükümeti, fikir çeşitliliğinin milliyetçi bir amaç içinde birleştiğini göstermiştir. Cumhuriyet döneminin ilkesi, iktidarın kaynağının toplumun dışında değil, içinde olmasıdır. Bu, şeriatın bırakılması, dolayısıyla politik kurumların Batıdan alınması zorunluluğunu getirmiştir. Cumhuriyet rejiminin düşünce hayatı içinde Batılılaşma,üzerinde en fazla durulan sorunlarından biridir. Yalnız bu yöndeki çalışmalar hiç olmazsa İkinci Meşrutiyette olduğu gibi belli fikir akımları içinde sistemli araştırmalar olmaktan uzaktır. Cumhuriyetin tek-partili ve değişik iktidarlı evrelerine göre devrimin övülmesi şeklinde ortaya çıkan düşünceler, işlenmiş temalar vardır; fakat bunlar düzenlenmemiş ve sorun değişik yönleriyle ele alınamamıştır. Cumhuriyet döneminde Batılılaşma tezleri Batı uygarlığının bütün olarak ya da bazı yanlarıyla alınması noktalarında odaklaşmaktadır. Kısmiciler biçimsel bir birleşme halindedirler: "Gelenekçiler"e göre Batının "ahlakiyat ve maneviyatına gerek yoktur. Batıdan yalnız teknik alınabilir. Hıristiyanlığın ürünü olan Batı uygarlığı, bizim îslami uygarlığımıza uymaz. "Kadrocular"ın savundukları bir teze göre de Türkiyenin Ulusal Kurtuluş Hareketi yozlaşmış demokrasi, faşizm ve komünizm arasında kendine özgü koşullara sahiptir. Batının teknik mirasçısı olunabilir, ama gerisi Türk Devriminin kendi koşulları içinde ve kalkınma çağında bulunan uluslara örnek olunacak biçimde geliştirilmelidir. Bütüncüler ise düşüncelerini daha derli toplu savunabilmişlerdir. Tezleri şu konularda odaklaşmaktadır: a. Çağdaş uygarlıktan kaçılmaz. b. Batılılaşmak bir lüks değil, bir yaşam ilkesidir. Türkiyenin gelişmesi için biricik yol Batılılaşmaktır. c. Batı uygarlığı yalnız Hıristiyanlığın eseri değildir. d. Batıdan yüzde yüz almak zorunda olduğumuz öğeler, politik kurumlar vardır ki, bunlar Doğuda yalnız ahlaki ilkeler olarak kalmış, kurumlaşamamışlardır. e. Batı uygarlığı ile karşılaştığımız zaman dinimizi, ahlakımızı kaybetme tehlikesi yoktur,çünkü ortaya bir sentez çıkacaktır. f. Batı uygarlığının ilkelerini muhafazakar bir kitleye karşı savunmak, onu zorla yerleştirmek, halka aykırı bir gidiş değildir. Geri, yerli hareketlerle ve çevrelerle mücadeledir. Türkiyenin Batılılaşması sorununun en önemli noktası, Türk-Batı sentezinin yapılmasıdır. Ancak bunu gerçekleştirmek, söylemekten çok daha güçtür. Böyle bir sentezin teorik ön çalışması da henüz yapılmamıştır . Sentez kimin tarafından yapılabilir? İktidar mı, yoksa bir uzmanlar kadrosu mu? Her iki durumda da yön gene yukarıdan aşağıya olacak, tarihimizin deneylerinden de gördüğümüz gibi ortaya sayısız sorunlar çıkacaktır. Avrupa’da dinle devlet ayrılmıştır. Kaldı ki Hristiyanlık dünyevi ilerlemeye sebep olsaydı, Papalık Devleti’nin Avrupa’nın en geri değil en ileri devleti olması gerekirdi. Avrupa’nın üstünlüğü, “akademiyet” inden ileri geliyor. Demek ki adalet ve hürriyet olmadan Avrupa’nın seviyesine yükselemeyiz.
__________________
KoJiRo çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:57 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.