![]() |
Yeter Ki Sen İste
Ekmeğime, aşıma kattığım tuzu Âşığım, aşk ile çaldığım sazı Çektirdiğin cefâyı, ettiğin nazı Yeter ki sen iste; unuturum ben. Güneşin sıcağı, kışın ayazı... Mevsimler güzeli bahar ve yazı Seni kıskandıran o güzel kızı Yeter ki sen iste; unuturum ben. Senden başkasını hayâl etmeyi Gücensem de sana, küsüp gitmeyi Bundan sonra sana sitem etmeyi Yeter ki sen iste; unuturum ben. Ömür denen bu kısacık rüyâyı Özlesem de dostlarımı, sılayı Senin için yaşadığım dünyayı Yeter ki sen iste; unuturum ben. |
Masal
Düşünüyordum Olaylara insan, İnsanlara olay çıktı Masalımdan. Biri varmış, biri yokmuş derken Yollardan trenlerden, Sözü aldım getirdim Dağlardan tepelerden. Ben de biriktirdim Hiç'leri hep'e Bir dağ bozdum Yaptım binlerce tepe. Kurdum orada burada Ev-ev, köyler kentler, Dağıttım oda oda Dağıttım birer birer. Dağıldı tepelere Dağların önü ardı, Sevenlere sevilenlere Artık bir tepe vardı. Birinde sen, birinde ben Öbürlerinde onlar vardı. Aşklar başlayacakken Sonlar tepelerden başladı. Başladı ayrılıklar, Ayrı ayrıydı adları. Birer birer ayırdılar Evleri odaları. Bir zaman oralarda Seven özleyen kimdi. Evlerde odalarda Yaşanmayan bir şimdi. Bir daha düşünürsem masal Bozmayacağım dağları. Düşünmek iyi, düşünmek güzel. Ama önce iyi çizmeli yolları. Yakın yakın derine El-ele olsun yürümeleri Ayrılığın yerine Mutluluğun şiiri. |
Şerefe
Nefes nefese uyuyan insanların kilitli kapı ve pencereleri... Şerefe Kenar mahallenin kaygısız, telaşsız fahişeleri... Bir kadeh de sizin şerefinize... Geçiyorum bu sokaktan da, elveda beton yığınları, elveda görünmez kaleler... Nice ıslak sokak, nice biçimsiz kaldırım daha beni bekler... Hey meyhaneci kadehi boşver şişeyi bırak İçeyim de efkarım dağılsın Şerefe a dostlar bu şiir de sizin şerefinize |
Dünyalara Bedel
Eskişehir'lerin birinden gelip Yepyeni şehirler kurdun Küçük ama sevgi dolu dünyamda Üzerinde sadece ikimizin yaşadığı Ve kimselerin asla giremeyeceği Merhum sevdalar bulamayacaksın Bu şehirde yapacağın kazılarda Ne de senin isminden başkalarını bulacaksın Ağaç kovuklarındaki kalp resimlerinde Madem ki yalnızız bu şehirde Özgürce yapmalıyız her ne istiyorsak Hesap soranımız yok nasılsa Önce bir çocuk parkı yapmalıyız Banklarında el ele tutuşacağımız Salıncaklarında yıldızlara yaklaşacağımız Yeşilinde yuvarlanacağımız Sonra şirin bir ev yapmalıyız Bacasından hasret tütmeyen Senin ellerinle ısındığımız Ve içinde güneşi de ayı da hapsetmiş Bir nehre komşuluk eden Keyif bu ya! Daha neler yaparız kim bilir Sen yeter ki mimarı olduğun Bu sevda yüklü şehre gel Şimdi tanışma zamanı geldi diyor saatler Ben Mustafa Bedelim Sen Dünyalara Bedel senem 'e ithaftır... |
Geçiyor Zaman
gece gündüzü kovalıyor gündüz ise geceyi, bu kovalamanın ardından ne de hızla geçiyor zaman. ya mevsimlere ne demeli? ilkbahar yaz'ı sonbahar'sa kış'ı kovalıyor çaresiz tamamlanıyor seneler.. |
Kapalı Çarşı
Kendi yastıklarına gölge salmasın Çocuklarının öpüşleri onlara anlat Onlara anlat yağmur karşılıklı yağar Ruhların içindeki müzikle karşılıklı Kapalı çarşı içinde bir sigara Bir keman kılıfı senin saçlarına sürünen yağ Onlara anlat kadınların gözlerinin içinden geçer Kapalı çarşı ve kapalı çarşıyı götüren saat Bir inci gerdanlık dumanları içinde kapkara Anlamağa başladığı ağır ve çekilmez kelimeler içinde dağ Senin resmin ince gerdanlığın siyah parlaklığı içinde ışıklı Işıklı ışıksız yandan ve önden ışıksız arkadan ve içten ışıklı Onlara anlat ki insan kelimelerden ve şiirden yaratılmadı Tüyler içinde gelen yeni dünya Bir sandalye kadar hür olduğu gün Sen cuma gününün hürriyet kadar kutsal olduğunu onlara anlat Benim aynamı küçültüp büyülten onlar Benim aynamı aynalıktan çıkaran Kapalı çarşılar içinde fikre ve gerçeğe Neler neler etti anlarsın onlar Şemsiyeler gibi Felaketlerin en şakacısına açılıveren onlar Kendi yastıklarına düşmesin Dostlarının kadınları üstündeki gölgesi onlara anlat Kapalı çarşılar içinde Aslanların ağaç kabuğuna yazdığı şiir Kapalı çarşı içerisinde Açık ve keskin yumuşak ve güzel Kur'an sesleri Kapalı çarşı içinde kapalı rüya çarşıları Kapalı çarşı içinde öfke ve af çarşıları Kapalı çarşıya gittiğin zaman Bir yangın sonrasının gazetelerini okudun Bir gazete uzun ve kul olmuş bir gazeteydi kapalı çarşı Mavi gözlü bir gazete Kapalı çarşı içinde bulutların en senin olanı Sen bana kapalı çarşı Şüphesiz o kadar satılan ve alınanlar var ki Şüphesiz bir harita kırığı Bir yapma deniz parçasıyla kapalı kapalı çarşı Sen kapalı çarşılar üstüne yağmur yağanı Yağmurun iyi ve doğru yağmadığını onlara anlat |
Ben Sana Aşığım
İçimde dermanım dışımda nurum Bahçemde çiçeğim bağımda gülüm Şerefim gururum zevkim onurum Ben sana mecburum sen değil misin? Güneşim yıldızım mehtabım ayım Bulutum yağmurum şekerim çayım Hayatta ki hayım mutluluk payım Ben sana hasretim sen değil misin Yarınım umudum elim ayağım Sıcağım sovuğum yolum durağım İlkimden sonuma tek sığınağım Ben sana aşığım sen değil misin |
Yağmurlar Baksın Diye
Rüzgarlarla yoldaş olmuş denizler gibiyiz. Yanyana geldikçe , Kumsallarımızı dövüyoruz . Peynirle şarabın yarenliğinde sigara içimi öfkelerle Geçmişten gelip ; Bugünün molalarında , Yarının terlemelerinde tıkanıyoruz . Dalgalarımızın dövdüğü kayalar , Buruk şarabın çürüttüğü peynir , Bugünün yorgunluğundaki gelecek , Ve biz... Her sevinç , her beis , her yeis ; Küçücük adalar olmuş yaşam rotamda . Ne yapsam hepsi sana çıkıyor Roma olmuş gün doğumları , batımları Zirvelerimde sisler var , Düşüncelerim çıkılmaz bataklık . Binbir umar arıyorum Seni de peşimden sürükleyerek . Yelkenlerim inmiş , Emanet limanlarda rüzgarlarını bekliyorum , Bizim olacak yarınlara , aydınlıklara . Bitmez bir kasım ayındayım Denize , güneşe ,yeşile ,dalgaya doyasıya hasret . Esmeyince rüzgarların , Tutmuyor planlarım . Sen yağmurlardan özür dilerken Ben ,bir tutam umudun vurgunlarındayım sensiz . Özür dilediğin yağmurlara inat Yamaçlardan uçasım geliyor sisler arasından ovaya . Gelmene özendiğim zamanlarda Vurgunlarımdan darbe almış Kuruttuğum çiçekleri , dalları , yaprakları savuruyorum Aşağılara Aşağılara Yağmurlar baksın da Gözyaşı neymiş , görsün diye 21 .03.2003 Afyon 04.00 |
Acı Ayrılık
Çalıyor zilim, alacaklım kapıda, Açmıyorum, çünkü alacak seni benden. Sende biliyorsun, kapımı çalan delicesine, Adını duydukça delirdiğim, acı ayrılık... Ben gitsin diye beklerken, O daha da yaklaşıyor bana. Ve hazırlanıyor tüm engelleri yıkmaya, Adını duydukça delirdiğim, acı ayrılık... Ayrılacağımı düşündükçe senden, Kaynar sular boşalıyor bedenime. Ağlıyorum gözlerimden kan gelene dek, Ve gitmesi için yalvarıyorum ayrılığa, Ama anlayışlı değil ayrılık, senin gibi... |
Yeter Ki Aşklar Solmasın
Söyle bana kara bahtımın gonca gülü Ömrümün baharında neden açmadın Yol üstünde çağlayan sevgi pınarıydım ben Bukadar susamıştında bir yudum neden içmedin. Söyle bana kar altında çiçek açar mı? Açsa bile uzun yıllar yaşar mı? Ok yaydan birkere çıkmayı görsüm Atılan ok hedefinden şaşar mı? Ben ne baharlar gördüm anlatayım bak Çiçekler açmıştı lale, sümbül, leylak. Hepsi bir harikaydı, pür neşeydi ak pak Bakmakla doyamıyor insan istiyor dokunmak, koklamak Anlayamaz bunları bu hisleri bilmeyen Anlatamaz bunları görmeyen,göremeyen. Sevdim,seviyoyum,seveceğim demek kolay değil Söyleyemez bunları sevecek bir kalbi olmayan. Bazan güllerin açışı bile hüzün verir insana Çünkü bir an solacağını düşünür insan Bir çam iğnesi gibi ömür boyu solmasa da Acıtsa da AŞK insana huzur verir. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:58 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.