![]() |
Yok Oluş
Yok Oluş
Yok oluşlarla başladı bu sensizlik sonu olmayan bir uçurum gözlerinde kaybolduğum o kadın sen miydin bu koca yüreği titreten o küçük ellerinle sen; ne de büyük gözlerin ılık rüzgarlarda savrulur mu saçların güz yaprakları gibi uzaklara yok oluşlarla başladı sensizlik biter mi bilmem... |
Hayata Dair
insan doğar ilk ağlayarak merhaba der hayata belki yaşamda mutlu olacağının ağlayışıdır bu belki de acıları için döktüğü ilk gözyaşı ama doğdun bebek başka çaresi yok yaşayacaksın bu hayatı büyür yavaş yavaş dur diyemediği yıllara karşı nede çabuk geçer zaman o farkına varmadan ne yazık gider habersiz son denilen yollara doğru her girdiği yaşı terkeder hızlıca ona sormadan çocukların olur boy boy artık babasın anana babana çektirdiklerin gelsin aklına baba olunca düşün yatıklarını için kanasın iş işten geçtiğini anlarsın ve dönersin şaşkına kendine gel silkin uyan artık olma derbeder dost diye sarıldıkların bir gün terkeder gider söyle bana malın olmasa varlığın kaç para eder kürkün yediği eşeğe adam dediği bir rezil hayat ettiğini çeker insan derdi rahmetli babam şimdi daha iyi anlıyorum bu sözün yüceliğini her şey çok tuhaf gelir karışır kafan işte sonunda yıllar bitiriverdi o zalım güzelliğini yüzün kırışmış ellerin titremiş maskaraya dönmüşsün alev alevdin gençken şimdi kül misali sönmüşsün aşık olmuş acı çekmiş mutlu olmuş herbişeyi görmüşsün yaşadığını zannediyorsun ihtiyar ama artık sende ölmüşsün aşk meşk iş güç çoluk çocuk ağarı vermiş saçların nede çabuk üstü çivili omuzlarda bir tabut götürüvermiş seni sonsuzluğa doğru |
Sana Bakmak
Bir volkanın içindeyim,üşüyorum Bir fırtınanı ortasındayım,yanıyorum Anlatmak istediğim herşeyi anlatmak istiyorum, anlatamıyorum Çünkü şu an gözlerine bakıyorum,gözlerine bakıyorum ve orada kayboluyorum |
Kaldırımın Kızı
Kaldır kafanı Bak bir kere gözlerimin içine Her gün aynı kaldırım taşına bakmaktan bıkmadın mı Kaldır kafanı Bir şeyler söyliycem gözlerine Ne olur kaldır şu kafanı Fark et beni bir kereliğine Cesaret gelsin yüreğime Gözlerin değdiğinde gözlerime Bir kez söylesem yeter Seni sevdiğimi Bir kez gözlerini gözlerimde hissetsem Yeter oracıkta ölsem Sen her gün O sessiz sokaktan Saçlarını savurarak geçerken Ben seni uzaktan uzağa severim Bilmezsin İsterim ki bir gün gözlerimiz çarpışsın köşe başında Ama yok Sen ezbere biliyorsun o köşe başını Bu inat neden Niye kaldırmıyorsun kafanı Diyorum ki Bir gün o köşe başında Gözlerini unutsan Yada saçlarından bir tutam Bıkmadan, usanmadan okşasam Saçının bir teline aşık olsam Yansam tutuşsam ağlasam Kaldırıp o inatçı kafanı Gözlerime baksan Bu şiiri Yarın sen o köşe başından geçerken Önüne sereceğim Hani ezbere biliyordun ya o köşe başını Farkına varırsın elbet Altına adımı yazar mıyım bilmem Ama o köşe başında ben Her gün yine seni seyredeceğim. |
Unutulmaz Şair'e Unutulmuş Şiir
Bazen seni düşünürüm Aslanlığı,kardeşliği,dostluğu Seni kaybetmeyi düşledim Herkesi kaybetmişken Umutsuzca haykırmayı düşledim Karanlık bir bakışın kalmıştı aklımda Gözlerimi dağlayan Sanki arkamda bir çığlık bırakmışçasına Karnıma bıçak saplayan Seni ayrı bir yerde tuttum Seni yanıma sakladım Bugüne ulaşmayan Bugünü hatırlamayan Umursamayan Hiçbir zaman göremeyeceğim yarınımı Sadece umut edeceğim Hayallerle güleceğim Yarınıma Seni kendime ben yaptım Yarınımda Korktum seni hatırlamayacağımdan Yarınıma koşamadım Korktum Seni yarınıma düş yaptım |
Yarın Yok
Yarın geçecek geçmeyen günler Kavuşmadan kendi halindeki hallerine Beni sarsacak yine yalnız ******* Düşüyorum sensiz çelişkilerime Gideceğim bırakmadan seni Toparlıyorum anlarımı anbean Bırakırken geriye senli düşlerimi Kopuyorum artık sorularımdan En büyük buluşumsun kendimde Ömrünün unutulacaklar listesindeyim Sıcaklın kaybolurken ellerimde Dönüş yok sensizliğin zirvesindeyim… |
Nere Gidiyorsun Kan Ter İçinde
Nere gidiyorsun, kan, ter içinde Otur bir kenara, söyle derdin ne Hele bir dur dinlen, acelen nedir Cenge gider gibi hışmın nedendir Tüfeğin sırtında, kılıcın belde Madem cengaverdin, yar neden elde Sen hangi kaleyi fethedeceksin Seven yürekle mi cenk edeceksin Gel ağla, gel anlat, gel iç çayını Bırak giden gitsin sıkma canını Bilesin bu masa dert masasıdır Aşk dediğin aklın hülasasıdır Başladığı yerde biter yakarak İşte böyle çekip gider yıkarak Dert yalnız sendemi, biri gitmeden Beni de vurmuştu veda etmeden Sen de benim gibi çok inatmışsın Sen de yüreğini yaralatmışsın Boşver dert ortağım boşver düşünme Yazık gözyaşına, yere düşürme Sana iyi geldi bir çay daha iç Hala içindedir mutluluk sevinç Sanma ki bu hasret seni boğacak Batan Güneş yarın yine doğacak Adından bellidir dünya yalancı Hayatın, derdi de, aşkı da sancı Ne namert, ne de mert kalır dünyada Baki olan hani, varmı, bu handa Düşünme dön artık, onsuz yuvana Gerek yok benimle fazla durmana Birde ben başlarsam sende yanarsın Sen seni unutup bana ağlarsın Yüzüme iyi bak, bakta unutma Sözümü dinlersen yasını tutma Sakalıma bakıp, sanma büyüğüm Unutma ki ben senden de küçüğüm Beni böyle yapan, aşktır kederdir Dün canım bildiğim bugün bir eldir Yeter artık sorup yaramı deşme Git artık, gözlerim olmadan çeşme |
Hasret
Bahar bitti Yaz çoktan geçti gönlümden Son mevsimidir bu ömrümün Son kişidir bu besbelli Üşüyorum Sıcaklığına hasret Mavi bitti Yeşil çoktan geçti yüreğimden Işıklar bile kesildi düşlerimden Her yer zifir, her yer karanlık Korkuyorum Aydınlığa hasret Umut bitti Hayal çoktan geçti gözlerimden Son uykusudur bu ömrümün Son rüyasıdır bu besbelli Ölüyorum Sana, sevgine hasret... |
Ben Bir Su Damlasıyım
Ben bir damla suyum SEVGİLİM SEN bir deryasın.. Ben SENİN içindeyim; SENDEN bir damlayım. SEN benim dışımdasın sarmışsın dört bir yanımı o muhteşem derinliğinle. Ben SENİN içini bilirim SEN dışımı... (08 Mart 2004) |
Olmadı mı Hiç Seni Seven?
Kimdi seni sevgiye hasret koyan? Kelimeleri sıralayıp destan yazdıran? Hep yabancı gibi mi geldi sana gelen? Olmadı hiç seni seven? Hep suratı asık mıydı sevdiğinin Yoksa çok mu insafsızdı? Kimdi sana hiç değer vermeyen Olmadı hiç seni seven? Kaçmalıydın bu ızdıraplı sevdadan Bir hediye,akıl veren olmadı mı? Hiç yakışır mı böyle bir aşkı iki güne sığdırmak, Hiç yakışır mı seni bırakıp uzak kentlere gitmek Kırık düşler ülkesinin prensesi Olur mu hiç seni sevmemek? |
Bu Akşam
Seni düşündüm bu akşam. Yine nemlendi gözlerim, Yüreğim burkuldu… Seni düşündüm bu akşam. Bir ateş topu düştü gönlüme, Yandıkça yandım. Dayanamadım; Seni söküp atmak istedim! Ama, Sana kıyamadım… Seni düşündüm bu akşam. Seni düşünmez olaydım her akşam…! |
Güller de ağlar sen yoksan
Çiçekler vardır dokununca dökülen İnsanlar vardır unutulunca yıkılan Güller vardır koklayınca solan Umutlar vardır gelmeyince biten Sevdalar vardır yanınca kavrulan Dostluklar vardır darılınca biten Aşklar vardır karşıllıksız biten Haya vardır utanınca arda çöken Mevsimler vardır gelir geçerler Ömür vardır yaşanır bir gün biter Sevgiler vardır kavuşunca güzel Duygular vardır elini tutunca yanan Uzaklar vardır hatırlayıca yakın Özlemler vardır aşk gibi rüya gibi. |
Mucize
Hayatının akıntılı denizinde o berraklığa bende kapıldım Sevgini ise köpüklerinin beyazlığında buldum Mehtap ve yakamozun bileşiminde doğan ışık Sadece ve sadece sana olan aşkımın doğuşuydu Denizin yüreğin, köpüklerin ise gözlerindi Denizine gururla yansıyan yakamoz ben Mehtabı ise aşkımın saf göstergesiydi Yalnızca benden sana Rüyalarımı süsleyen sevgi Gerçek dünyama yavaş yavaş adım atmakta Ya da ben öyle umuyorum Gözlerindeki parlaklığı hissettiğimde Yüreğim yer değiştirdi beni aldatırcasına Gözlerin ya gözlerin Kahverengi bir gökyüzü sanki Baktıkça ferahlıyor, nefesin serinletiyordu Bunlar geçmişte olanlar değil An be an yaşadığım duygu Dakikada felakete uğratan sevgi seli Aşk sularında akıntıya kapılan bir balık Bunları yaşayan ben Ama bir günde yaşattığın sevginin sahibi sensin yabancı Bak canım; Denizin köpüğü beni nasıl rahatlatıyorsa Senin gözlerinde de hayat buluyorum Belki sen beni görmüyorsun ama Sen her an her dakika benim yanımdasın |
Hadi Vazgeçme
önünü göremediğin puslu bir bulutun arkasında da olsan darbeler peşi sıra gelse yaralı günlerinde acımasızda olsa ateşle yontulmuş yalanlar dostun yoksa yarınlı günlerinde demir atamamışsan bir limana hüzün cirit atsa kaf dağı gönlünde yağmura yenik düşmüş yollarda yürüsende bir yarın üşüyen güneş bir yarın sönük yıldız da olsa dürüp geçmişini kırsalarda gözyaşlarını paraya ibadet de etseler dost sandıkların ihanet prangasını da geçirseler boynuna yinede bir yerlerde bir sevgili olmalı seni anlayacak hadi şimdi tam arama zamanı cemreleri düşür yorgun da olsa sesin hadi bak yeni bir gün belki oda seni bekliyor hadi hiçbir şey için geç değil hadi aramayı severek öğren hadi sakın ha vazgeçme hadi hadi |
(Başlıksız Şiir)
ağla sevdiğim, ağla ki göz yaşların pınar olsun pınar ki o, içinde hep umut coşsun coşkun sürekli sevdiğinin peşinde koşsun ağla, ağla bende ağlarım gözyaşlarım ölsemde az kalır artık sevmesende hatıralardan gönlüme haz kalır yaslarım yüzümü ışığa gözyaşlarım beyaz kalır gün gelir taze derin bir mezar kazılır ölürüm ardımda heybetli bir yas kalır.. |
Son Vapur
Hadi git son vapur kalkmadan Gözlerim gözlerine dalmadan Sevgin yüreğimi sarmadan Hadi git, ardına dönüp bakmadan Git belki gönlün uslanır Git yağmurda durma öyle, yüreğin ıslanmasın Git ama gönlüne hasret dolmasın Üzülme, yüzün hep gülsün Biliyorum gidişin zor ama; gerçek Bu ayrılıktaki ateş, beni eritecek Senin gidişin hayatım da yeni bir sayfa açacak Hadi git, yoksa son vapur kaçacak Şimdi çiçeklere bakıyorum sensiz Şimdi çiçekler kokusuz Yine üşüyorum, rüzgar acımasız İnan sensizlikte her şey anlamsız Güneşin sıcağında öğrendim sevmeyi Demek ki sevgide anlamlıymış, ayrılık isteği Sevmekte ayrılık demekmiş Ayrılıkla sevgi eşleşmiş. |
Serencamım
Kara kış dondursa ne olur ki? Bahar çiçeğini gözlerim sular, Hasretim yandırsa ne olur ki? Vuslatı bekleyen gözlerim dolar, Serencamım ütopya olur ki, Güneşi görünce gözlerim dalar, Ayrılık günleri de son olur ki, Aydınlığı görecek dikenler solar. |
Akıllı Aptallara
kilometre taşının başında olsak yeniden teorisizce projesiz duygu aşısına yanıt vermeyen vücutlar olmuş türünün bir çok örneği günahlarımızı burada çekiyoruz yorumsuz terbiyesizlik asaletsizlik adı olmuş bu gün sinirliyim halbuki hiç bir şeyi duymasak antensiz ses çıkarmasak yankısız ekosuz isanın yolunda neredeyim eleştirselerde bunlarda kim nerelere gömüleceğim ye sen nereye yarım okunan ilahilerle kimsenin şekillendiremediği sevgilerle beklenen ama olmayan mucizelerle her anı yaşasak sümbülün canlandığı yerde evcil, fiyaskosuz, vahşi ritimsiz, renk cümbüşüyle şaşmayan biyolojik saatlerle küçük insanların masal filizlerinin estetiğinde tırmanıyoruz devamlı aşağısı kırılan merdivenlerde egolarımızla ruhsuz hareketli vücudumuzla sahnede acımalı romantik kuliste realist rolle yok aslında bunların bir çoğu ot oğlu ot sohbetleri bende var sende yok akıllıyım denizde bot orhan veli,aziz nesin,opera,gör ki nedir; pantolonu levis kot. |
Sularım Yükseldi-Taşmam Haylazlık
Bilmiyorum hangi çağ Müstezaflarından, Şu garip bendeliğin, şu garip sesi, Kentler pusudadır, eller havada, Tutuklu mu yüzyıllardır? Onunçün aranmıyor, Dilekler, rüyalar, temenniler. Yoksa ölmüşükte ayaklarının dibine düşmüşük, Tahta sandaletli-mütekebbir bakışlı, Duyarsız ilahların-ayaklarının dibine, Ne işi var ensemin, kulaklarımın, dilimin, Zarfım zarf atıyorum, Dilekçem imzalı, pullu, Sözüm açık, anlaşılır, Bir diyen yok ki;”Kaybettin kavgalarını!”, “Derin büzüştü, çağurun kırıldı, kanatların düştü”, Meğer ne zormuş ozan olmak, İlkin delilik durağına uğramak gerekmiş, Sonra istediğin durağa giderken, Yolda sonsuzluğun kucağına, “Hadi ordan Kerata”, Diyebilmek arsızlık, Sularım yükseldi-taşmam haylazlık, Zafer bana ne yakın ne de uzakta kalkan, Oklarımda kırılmış, Alnımı küt küt burkan, Ya dayak hakedildi, Ya sürgün ya da ilmik, Soyca fukaralığı görülmemiş bizde umudun, Hep dolu tarafa bakar öncüllerim, Oysa şimdi atılmış hayaller ırmaklara, Yalandır diye satılmış tüm gerçekler, Ya terzi diye tanıtmış, -kefen bezcisi-, Ya kasap diye soyunup, -ölüm çizgisi-, Yumruklarım sıkıntıda, gözlerimde mil, Ozanlık yaya kaldı, Yaya tüm özgüvenim... |
Telaş
Yaşamak degil, Beni bu telaş öldürecek. |
Kendine İyi Bak
Kendimi ışıktan geçirdim, Göğsüme değen sıcaklığın kanı akar, Yaralarım dağlar tutmaz,/Kartal pençeli, Çürüyen ölüm besbelli geriden, Dönsem yüzüm kime bakar, Islıklanır fırtınadan önce mağrurluk, Yaşamak içindir öncesi bu suskunluk, Dudaklarında diazem,/Gözlerinde umutsuzluk, Sürüyen aşk besbelli geriden, Haritasında bedenin isyana kusursuzluk, Ertelenmiş arsızlıklar tufanı,/Yalanı her gerçeğin, Pencerede çırpınan kanatlar,/Zırhını savuran aşk, Acı giyinen hücrelerde kurşunlanan yasaklar, Us bütününde karışık bir mevsim salatası, Bir Kararsızlığım ben kıyısız her denize, Gerisi dil yarası,/Geçip giden ısırgan otu sancısı, Dokunsalar ölüm yazar duvarların alnındasın, Düşünsen kalansız kaldığın yerde,/Çırpınsan, Tavafı tamamlanan bir ömrün,/Sonundasın, Ben suskunluk,/Yağmur ve kar ötesi,/Belkisi yok, Yarım kalmış bir şarkı dilde,/Dursa da yürek birbaşına, Sen hep koşmalısın,/Beş para etmez hiçbirşey, Kendine iyi bakmalısın... |
Eserini Rafa Kaldır
Selamın da bitti ya, Demek ki her şeyi tüketmişsin, İflas etmiş hislerin, Besbelli ki, Gönül galerin kibirinin talanına uğramış, Kapanmış kapısı, Kilit vurulmuş, Anahtarını uzayın derinliklerine fırlatmışsın, Ohh, ohh be,çok rahatsın anlıyorum canım, Bebekler kadar rahat uyursun artık, Tebrikler, bak bunu çok iyi yapmışsın... Hani nerede o söndürülemez görünen koca yangın, Hamarat itfaiyeci, Sen çok yaşa emi, suyunu nereden buldun, Işıktan da ımı hızlısın,anlamadım, Nasıl, ne çabuk, ne zaman söndürdüğüne şaşarım, Enkazıda kalmamış sevdanın, Hızlı yok edicim, a cicim, Gurur duy kendinle bak başardın işte, başardın... Tek arta kalan şey, Yalnızca bir avuç kül , Rüzgarı da ikna etmiş gibisin, O da tersten esiyor, Katmış önüne o bir avuç külü, Savuruyor, savuruyor, Suskunlukla bitmesini bekliyorsun, Meraklanma o da biter, Bir avuç külün şu koca evrende yeri mi olur, Rivayeti mi edilir sanki... Varsın olsun, Bende bir buruk yürek, Bükük bir boyun, Kırık bir gurur kalmış geriye, Ne farkeder ha, ne farkeder, Evet kader utansın diye düşünebilirsin, Teselli mükafatı gibi bir şey olur ya, Sen hiç utandığını duydun mu kaderin, İnsanların utanmaz ettiği, O utanmazın, Bükük boyunlara, Buruk yüreklere, Kırık gururlara, Mahçubiyetini bir söyleyen oldumu hiç... Her şeye rağmen de, Hep onu suçlarız ama, Asıl suçlu biz değil miyiz, Onu da biz yaratmadık mı sanki, Al hadi, işte eserin, Yani ben, Günahımı kaderemi yüklesem, Yazık değil mi ona da, Hep o mu suçlu sanki... Al hadi dünya senin olsun, Çekiliyorum içinden, Kaderi suçlamadan, Bizdeki kader de, yine biz değilmiyiz, Ortak etme beni soluduğun havaya, Bildiğin gibi yaşa, Dünya senin olsun, Mutlu ol, kendimi imha etmeye gidiyorum artık, Kül değil, zerre kalmasın, Geniş olsun yerin, Rafa kaldırbilirsin eserin, İnkar et, kader de istersen, Bu eser Benim değil de , Ört üstünü, Görmesin kimse, Ne yaparsın, okunmuyor, okunmuyor işte, Kötü bir eser o, Ama yinede, yazarına kader deme, Kadere de yazıktır... Bir başka eser yaz, artık deneyimlisin, İyisini yaz, olur mu, iyisini, Kaderi suçlama, suçlama sakın... 06.07.2004 Taşkışla/Taksim |
Fahriye Abla
Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar, Kapanırdı daha gün batmadan kapılar. Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden, Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen! Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye Abla! Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi, Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi; Güneşin batmasına yakın saatlerde Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede. Yaz, kış yeşil bir saksı ıtır pencerede; Bahçende akasyalar açardı baharla. Ne şirin komşumuzdun sen, Fahriye Abla! Önce upuzun, sonra kesik saçın vardı; Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı. İçini gıcıklardı bütün erkeklerin Altın bileziklerle dolu bileklerin. Açılırdı rüzgârda kısa eteklerin; Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla. Ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye Abla! Gönül verdin derlerdi o delikanlıya, En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya. Bilmem şimdi hâlâ bu ilk kocanda mısın, Hâlâ dağları karlı Erzincan’da mısın? Bırak, geçmiş günleri gönlüm hatırlasın; Hâtırada kalan şey değişmez zamanla, Ne vefalı komşumuzdun sen, Fahriye Abla! |
Alkol ve Entel
İnsan Hayat Hayvan Son yolculuk Devrim Evrim Manyetizma Dalgalar Beyinden çıkmalı Tüm evrene yayılmalı Sen Ben Bacakların ne güzel Sahi...Ne diyordum ben En iyisi.. Bir duble daha ver... |
Bulabilir miyim Sence
Dünyada öyle güzellikler vardır ki Duygulara dökülemeyen Anlatılması kelimelerle çözülmüyecek bir bulmaca… Ne zaman çözmeye çalışsam Karşımda senin sevginle karşılaşıyorum Umutsuz bir güneş gibi Doğduğunda kendimi kaybediyorum güzelliğini görünce… Umutsuz bir bulmaca gibi çözemiyorum, Güzelliğinin sevginle olan ilişkisini. Düşünüyorum da Şimdi seninle duygularımı paylaşmak için Hangi bulmacanın kalbini kırıp Seninle birlikte olabilirim. Seni seviyorum gülüm… |
Gurbet Mutlaka Olacaktır
Gurbet ne ki yüzyılımızda Demek de bir yabancılaşmadır Çünkü varolduğu her yerde insanın Gurbet mutlaka olacaktır Sevda ile hasret varsa eğer Zulüm varsa mahpusluk varsa Ayrılıklar yakıyorsa içimizi Gurbet mutlaka olacaktır Solgun bir ışık altında yazılıp Uçları yakılan mektupların Yarısı ağıtsa yarısı türküdür Ve gurbet mutlaka olacaktır Bekleyişlerle direnen ömrün Dağlamaktaysa bağrını hicran Ve kıskıvrak sarıyorsa keder Gurbet mutlaka olacaktır Oyalı bir mendilin kanaviçesindeki Sabrın kararttığı gül demetine Usulca düşüyorsa bir damla gözyaşı Gurbet mutlaka olacaktır Gerçi taşbaskısı kitaplar İşportaya düştükten bu yana Hüzünden epey uzaklaştık Ama gurbet yine de vardır Suyun serin göğsüne daldırılan Kızgın bir demirdir gurbet Toplar bin yıllık duyarlıkları Ve acıları hiç eskitmeden Gurbet ne ki yüzyılımızda Demek de bir yabancılaşmadır Çünkü varolduğu her yerde insanın Gurbet mutlaka olacaktır II Hiçbir şey gideremez iç sıkıntılarını Memleketin şarkıları ve tütünü gibi Ve usulcacık okşar Karadeniz vapurunu nazım Yanar elleri Zamanın bağrında kanayan Birer zakkumdur her sürgün Hasretin elleriyle yoğurur hüznü Ve kanatır gurbetin Kadim yarasını Dersim sürgünden öte birşey Zilan bir kerbeladır aslında Hala anlatır ki aşiret çocuklarına Bir zulümdur gurbet Zulümden de öte Gurbet ne ki yüzyılımızda Demek de bir yabancılaşmadır Çünkü varolduğu sürece Dünyada zulüm Gurbet mutlaka olacaktır |
Serbest Şiir
Serbest şiir yazacağım derken o kadar kendimi serbest bırakmışım ki ipi kopan tespih tâneleri misâli dört bir yana dağılıvermiş bütün mısralarım Bir araya getirip toplayabilene aşk olsun (14 Eylül 2006/ Ören-Balıkesir) |
En Katı Yüreklere Adını Yazsam Yumuşar
O en katı yüreklere, Adını yazsam; yumuşar, Rüzgarın uğultusuna, Seni anlatsam, susar... Şu ağlayan çocuklara, Ana sütü saflığını, Aç ve yorgun yolculara, Sun tokluğu, dindir yorgunluğu... O gül kokulu; şuh güzelliğini, Her bayatlığa bir tazeliğini, Hele ki; emsalsiz sevecenliğini, Anlatsam da, çözsem çözülmezliği... 20.04.2004 Taşkışla/Taksim |
Cana Yakın
Cana yakın arkadaşımken neden sonra sevdim seni canana yakın arkadaşısın şimdi haberin olmasa da senin uğruna can feda aşığımsın şimdi. Savunmuyorum kendimi suçum belli susuyorum kalbim hapiste sevmekten mahkumum elimden ne gelir kaderim böyleymiş bu bahar da yine sevilmekten mahkumum. |
Ölümüne Yeminliyim
Benim sessizliğime bakma sakın, Ben sana ölümüne yeminliyim. Mutlu günler inanki yakın, Bekleyeceğim,ölümüne yeminliyim. İyi günde,kötü günde beraberiz, Ayrılmasın yeterki gönüllerimiz, Solmayacak ümitlerimiz, Eşimsin,ölümüne yeminliyim. El ele verdikmi dağları aşarız, Sel olur nehirlerden taşarız, Ayrı düşsekte hasretle yaşarız, Hasretimsin,ölümüne yeminliyim. Bu sevda yarım kalamaz, Benden başkası kalbinde olamaz, Sana bakan bu dünyada yaşamaz, Namusumsun,ölümüne yeminliyim. |
Yine Sen
Her şeyde sen varsın Saatimde sen, dakikamda sen Seni sen geçe kalkıp Sana sen kala yatıyorum yatağıma Takvimler de hep seni gösteriyor Yaprakları bir bir eksilse de her geçen gün Günlerde sen, aylarda sen, yıllarda yine sen Mîlâdım olmuşsun sen benim ömrüme Senden önce ve senden sonra Yaşıyorum seni sendeymişcesine an be an Mevsimlerde de hep sen varsın Kışlarda seninle ısınıp, yazlarda seninle serinliyorum Baharlarda seninle canlanıp, güzlerde seninle hüzünleniyorum Yazlarda sen, kışlarda sen Baharlarda sen, güzlerde yine sen Yağmurlar hep sen olup yağıyor bulutlardan toprağa Sen açıyor bütün çiçekler tomurcuk tomurcuk Sen kokuyor tüm karanfiller söz birliği etmişcesine Güllerde sen, lâlelerde sen Sümbüllerde sen, leylaklarda yine sen Çeşmelerden gürül gürül hep sen akıyor yaz kış Kana kana içiyorum seni Sana olan her susuzluğumda Güneş hep sen olup doğuyor gelen her yeni güne Seninle aydınlanıyor tüm dünyam Bahçemde sen, penceremde sen Odamda sen, tenimde yine sen Velhâsıl her şeyde sen varsın Baktığım her yerde seni görüyorum Seni okuyup, seni dinliyorum hayallere dalarak Şiirlerde sen, şarkılarda sen Sende sen, bende yine sen (16 Eylül 2006/ Ören-Balıkesir) |
Anlayan Yok
Hayat baştan vurmuş acı dolu yükü, Yüklemiş üzerine çekemeyeceğin acıyı, Almış senden evladını, Koymuş toprağa, Daha doğmadan yazılmış, Alın yazısı, sana da yüklenmiş, Evlat acısını, Konuşmaya gerek yok. Evlat acısı bir başkadır bunu bilen yok. Boşuna konuşma anne seni anlayan yok. |
Ölmeyen Sevginin Figüranlarıyız Biz
Yitirme umudunu asla Yitirme Ben yoksam bir başkası var Kaç seven insan kavuşmuş ki Bırak bizimkisi de efsane kalsın Sevip de kavuşamayanlar efsanesi Başroller SEN ve BEN Ayrılıyoruz yakında Sen yoluna,ben yoluma Beni unut,düşünme Başka birine gönül ver Ama ben veremem Sen de veremezsin,bunu biliyorum Sen başkasını sevemezsin Sevseydin bunu hissederdim Sevdanla yanıp tutuşmazdı yüreğim Bir tek biz biliriz ayrılığı Biz anlarız ayrılık nedir Çünkü seviyoruz Sevmeyi biliyoruz Unutma beni,ne olur unutma Kiminle olursan ol Hangi şehirde olursan ol Aklında mutlaka ama mutlaka Hayalim ve sevgim olsun... |
Duygularım Gerçekti
Çocukluğuma dair hatırladığım tek şey Dört duvarlı bir oda Mum ışığı Ben ve düşünceler Çocukluğuma dair hatırladığım tek şey Soğuk duvarlar Yalnızlığın kanayan yüzü Ve kimsesizlik Ve inadına içimde bir türlü tükenmek bilmeyen Hasret kaldıkça daha çok bağlandığım Bağlandıkça ümitsizliğe sürüklendiğim Ne olursa olsun vazgeçemediğim o sevgili Kaç gece rüyalarımda gördüm seni Kaç gece bana geri dönüşünü seyrettim uzaktan Ama bir türlü ellerim ellerine değmedi Rüyaların en güzel yerinde boşluktan düşer gibi uyanmak sessizliği Ve büyük bir pişmanlık gelirde oturur yüreğime Çocukluğuma dair hatırladığım tek şey senden ibaret Bende bıraktığın izler öylesine derin ki Hala silkeleyemedim üzerimden senin bıraktıklarını Hala yaşamımın bir tarafında senin adın geçiyor Geçmiyor da saplanıp, kalıyor Sana en aşık yüreğimin ortasına saplanıp kalıyor Kaç gece uykularımdan sıçrayıp da uyanıyorum Düşlerimde değil de Birde gerçekten görmek istiyorum yüzünü Hayallerimde değil de Gerçekten sevmeni bekliyorum beni Gelse diyorum Bir ikindi yağmuru getirsen bana Birde gökkuşağı Beraber ıslansak yağmurlar altında Sırılsıklam sarılsam sana Gece olunca Yine beraber izlesek seninle yıldızları Ve yine sen saran ol yüreğimin bir yanını Çocukluğuma dair hatırladıklarım üşütüyor beni Kışın ortasında yalınayak loş ışıklı sokakların arasından geçen kimsesiz bir çocuk gibi Üşüyor ve ağlıyorum Ağlıyorum ve kimse duymuyor göz yaşlarımı Kimsenin umrunda olmuyor içimdeki ateşten Senin bile Birini ayrı tutsam da Renklerin hepsini seviyorum aslında Havayı elmayı suyu sever gibi değil de Bir başka seviyorum seni Seni ayrı tutsam da insanların hepsini seviyorum aslında Senden öğrendiklerimle yaşıyorum hala Senden sonra kimse bir şey öğretmedi bana Çocukluğuma dair hatırladığım tek şey Senin öğrettiklerinle sınırlı kaldı Gülü nasıl koklayacağımı öğretmiştin bana Dikenli olsa da sevmeyi bazı şeyleri Ufak bir kız çocuğunun Gözlerindeki o mutluluğu görmeyi öğrettin Ve sevebilmeyi öğrettin nefret ettiğinde Bana sessiz sakin kalmayı öğrettin Sabırlı olmayı ve beklemeyi İnan çok şey öğrendim senden Sen gittin Kimse bir şey öğretemez oldu bana Ben senin bana bıraktıklarınla yaşıyorum BAK BEKLİYORUM SENİ Sabrediyorum Bir gün dönmeyeceğini bildiğim halde Bekliyorum... Çocukluğuma dair hatırladığım tek şey Bir bekleyişti aslında Güneşin yeniden doğmasını bekler gibi Ufukta arar gibi gözlerini Sonsuz bir bekleyiş bu Kıyameti yada ölümü bekler gibi Kurtuluşu bekler gibi yada Evet doğruydu ben senden çok şey öğrenmiştim Bir sabah uyandığımda Yalnızlığa gömüldüm Gidişinin sebebini anlayamadı çocuk aklım Üzüldü çocukluğum Çocukluğuma dair hatırladığım tek şey Benim kahramanım olmandı aslında Artık bir kahramanım yok Ve artık çocukta değilim zaten Artık benimde sana öğreteceğim çok şeyim var Her zaman mutlu olunamayacağı ve yaralı kalp taşımayı Bir gün kalbimi avuçlarının arasına aldın Umursamadım Bana umursamamayı öğreten ilk sen oldun Vefasızlıktan hep korkardın ya Unutmamayı öğrettin bana insanları Çocukluğumdan beri unutamadım seni Ama sen unuttun beni Çocukluğuma dair hatırladığım tek şey Senin gidişin Ve bir daha aramayışın oldu aslında.. |
Yenildik
“Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik” Dev gibi orduları o gün inançla yendik Kadırgaları dağlardan denizlere indirip, Denizleri bu gün bir hiç uğruna verdik Hey ‘Sevr gülüşlü’ Avrupa, Timsah öpüşlü Amerika; Bu vatan uğruna daha kimleri veririz de, Biz kalleşliğine yenildik |
Soluk Soluğa
Büyük aşklar yolculuklarla başlar ve serüvenciler düşer bu yollara ancak Onlar ki dünyanın son umudu soyları tükenen birer çılgındırlar Ne bir adresleri vardı onların yeryüzünde ne de aşktan başka bir sığınakları Ama yaşarlar dünyanın dört bir yayında Ölümle alay ederler sanki Nerede beklenirse oradaydılar bir kez bile gecikmediler ömür boyu Neydi onları ordan oraya savurup duran şey Onları daima yalnız kılan neydi bu yaşam denilen gürültüde Her dilden bir adları vardı onların ama hiçbir ülkenin kimliğini taşımadılar Sarışındılar belki de esmer yani birçok yüzün bileşkesi Ne altın arayıcısıydılar ne de aylak bir gezgin Vurulup düşseler de her kuşatmada serüvencidir onlar ve hiç ölmezler Ki onlar hep yalnızdır ve her nasılsa Bulurlar heder olmanın bir yolunu Onlar ki bu dünyada kahraman olmaya mahkumdurlar Sislenen anılar kaldı bize onlardan renkleri bozlulup duran solgun anılar Nasıl yazmalı ki silinip gitmesin bulutlar gibi çekilmesin gök boşluğuna Bileği güçlü ve gözüpek avcılar mıydı onları kuşatıp yeryüzü cennetinden atan Yoksa kendini tüketen hüzünler miydi vurulup düştükçe ışığını karartan O serüvenlerin günlüğü tutulmadı yazılmadı o insanların destan şiiri Parça parça ettirilseler bir kartala (ki sanırım böyle oldu sonları) Fışkırır yüreklerinden başarısız ihtilallerin yangınları |
Hoşçakal
ey yar.. nerdesin.. ben gurbet elde hasretinle yanarken.. sen nerede.. kiminle.. ne yapmaktasın.. iyi misindir simdi.. gülüyor mudur gözlerinin içi.. yüzündeki tebessümü kaybettin mi yokluğumda yar.. kaybetme yarim.. sen gül hep ben ağlasam da.. hiç düşündün mü beni oralarda.. aklına düştü mü gözlerim bir gece vakti.. hayalim gözüktü mü sana issiz anlarında.. nasıl olduğumu hiç merak ettin mi sen iyi olduğunda.. beni boş ver.. sen iyi ol yarim.. ben burda heder olsam da.. dışarıda yağmur yağıyor.. sen ıslanıyor musun.. gir eve.. ıslanma.. üşütür hasta olursun yarim.. kıyamam.. dayanamam sana.. için ısınsın yarim.. ben üşürüm.. ıslanırım yerine.. sen tasalanma.. bir yıldız kaydı bir gece yarışı.. kapadım gözlerimi.. avuçlarımı sımsıkı bastım göğsüme.. seni diledim defalarca.. ama.. yoksun yarim.. yine yoksun.. her gece diliyorum seni.. her gece dualarımda yalnız sen varsın.. ve her gece bir kez daha ölüyorum yokluğundan.. ben ölmeye razıyım yarim.. yeter ki sen hep yasa.. kaçamak buluştuğumuz çay bahçesini hatırlıyor musun yarim.. birileri duyacak diye korka korka.. ama hiç birbirimizden vazgeçmeden buluştuğumuz o çay bahçesini.. soğuk günlerde bana cay içer misin derdin hep.. iç üşümüşsündür.. ısınırsın derdin.. oysa senin yanındayken üşümezdim ki ben yarim.. kalbimde aşkının alevi yanıyordu çünkü.. sen varsan her şey vardı.. sen yoksan hiçbir şey.. çok uzaktasın simdi.. yeter ki orda mutlu ol.. ben hasretine de alıştım yarim.. bir gün kavuşuruz nasılsa.. bak bir zarf geldi yarim.. ismin yazılı üzerinde.. beni unutmamış.. bana yıllar sonra yazmışsın.. beni unutmamışsın yarim.. beni unutmamış.. bir başkasıyla evleneceğini bana haber etmiş.. bana düğün davetiyenizi göndermişsin yarim.. senin ismin.. ve yanında bir başkasının ismi.. oysa yıllar önce ikimizin ismini süslü harflerle düşlemiştik ikimizde.. "bu mutlu günümüzde sizlerime aramızda görmekten mutluluk duyarız" demişsiniz.. oysa bu sözleri biz yazdıracaktık satir satir her düğün davetiyesinde.. evleniyorsun yarim.. mutlu oluyorsun.. en mutlu gününü yasayacaksın o gün.. ve o gün senin mutluluğunu görmeye bende davetliyim yarim.. bende davetliyim.. doğru ya yarim.. haklisin elbet.. hep istemez miydim senin mutlu olmanı.. hep demez miydim yeter ki sen iyi ol diye.. yok yarim.. değişmedi fikrim.. sen yine mutlu ol.. sen yine üzülme.. sen sakin ağlama.. üşüme.. sıkılma.. acı çekme.. sen hep gül.. sevin.. yasa.. rahat ve hep mutlu ol.. hep huzurlu ol yarim.. ben yaşarım yerine tüm acıları.. çekerim tüm dertleri.. günahın varsa ben öderim bedelini.. çekerim cezasını.. yağmur yağdığında yine ıslanırım yerine.. yine korurum seni soğuktan.. yanında olmasam da.. ben yine ölürüm.. yine yaşarım.. yine biterim.. ben.. ben bittim yarim.. ben bittim.. ama.. sen sakin o güzel yüzündeki tebessümü yitirme yarim.. başkasıyla mutluysan mutluluğuna sımsıkı sarıl.. ve hiçbir zaman hiçbir şeyin bu mutluluğunu bozmasına izin verme yarim.. senden artık tek dileğim bu yarim.. senden tek isteğim.. güzümü arkada koyma yarim.. ve.. mutluluklar size.. cennetin kapısında görüşebilmek dileğiyle.. hoşçakal yarim.... |
Kırk Sevda
Sana beslediğim sevgiyle Kırk sevda satın alırdım boğardım sonra kırkını birden Bir damla göz yaşında Yalnız kalırdım kırk sevda bide sen Sana Duyduğum özlemle Okyanuslar aşardım Kuruturdum sonra hepsini birden Dudaklarında ki kızgınlıla Susuz kalırdım kırk sevda bi de sen Sana çocuklaşan bakışlarımla çocuklar yetiştirirdim Küçülürdü sonra hepsi bir çocukça bakışınla Büyürdüm Çocuklar bide sen Sana ettiğim dualarla cennetler alırdım Cehennem olurdu sonra hepsi İki çift lafınla yanardım Cennetler bide sen Sana uyumayan *******le güneşler alırdım Batardı sonra hepsi bir vedasız gidişinle Batardım Güneşler bide sen. |
Hayat Arkadaşım
Hayat arkadaşım Kapıdan girdim mi,gözlerim seni arar, Yoksan, kaçar huzurum, huysuzlaşırım.. Koy başını kalbim üstüne, Sımsıkı sarılır uyuturum... Soluğun yeter,mutluluk için.. Ben, sensiz darmadağınık, Giysiler firarda, Çorabımı bulamam.. Harp yeri ortalık... Uyduruk yemekler,Yapamazsam, Aç dolaşırım.. Doyuran sensin,hayat arkadaşım... Kime şımaracağım,Kim katlanır, Nazlarıma. kahrımı kim çeker, Senden başka.. Hayat suyum,umut çiçeğimsin.. Ben köprüler atarım, sen tekrar kurarsın, Sabır taşı iyilik meleğimsin.. Günahlarımın panzehiri,En hoş hazları paylaştığım, En sıkıntıları kucakladığım, Ortağımsın. Kah ezalar verdim,Yıprandın.. çorba yaktı ağzımı, bahane oldu, acizliğim, başkalarına kızdım,Senden aldım hırsımı... Buğdayı nasıl ezer, dibektaşı.. Aynı güç bende ya,Kah aktı gözün yaşı.. Bulgur etti hayat bizi,Ufaladı.. Yuva kurduk ,umutla büyüttük, Anne baba olabildik mi, Acaba,çocuklarımıza, Olsa,,,daha neler sermezdik önlerine, Doymazdık ki.. gül doldursalar kucaklarımıza, Kırdım.. Çırpındı yüreğim..Hata ben de affet Diyemedim... Nazım sana geçti..bir lokma bir hırka, hayatı öyle kabul ettin.. Kanaatkar,oldun vara şükrettin... Her an ,seni sevdiğimi haykırmak, İstedim...yapamadım.. Esirgedim..Hayat arkadaşım. oysa öyle tutkunum ki , SEN içimdeki cana can, Sensizliğim..bana zindan... Nefesiz kalırım ,sensizlik kahredici, bunalırım. Bir bilsen.. Nasıl anlatsam,Aldığım, havasın.. Güzellikler perisi, Ahiretimin hurisi, Cana can katansın. hayat arkadaşım..Sen gülsün,bahtın gülsün, ömür içinde ömürsün, bende sevgiler, hoyratça,sen miski amber,kokladıkça, kutsal cennet ayaklarına ,serilse Az gelir, hayat arkadaşım... |
Ağlatma Beni
Sensizlik ağlıyor yine ruhumda Ne olur bebeğim ağlatma beni Kıranlar vuruyor yine canımda Ne olur bebeğim ağlatma beni Dün bir bugün iki yarın kaçıncı? Ne zaman bitecek söyle bu acı Söyle de bileyim nasıl bir sancı Ne olur bebeğim ağlatma beni Bir gülüş bir bakış böylesi zor mu? Kardelen olsan yüreğin kormu? Geçtiğin yolların Niğde mi Bor mu? Ne olur bebeğim ağlatma beni Yakınım ırağım gönül sultanım Yağmurum boranım deli sevdalım Kaçağım aymazım derin sularım Ne olur bebeğim ağlatma beni Ne olur bebeğim ağlatma beni Ne olur bebeğim ağlatma beni |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:24 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.