Tek Mesajı Görüntüle
Old 08-20-2007, 03:23 PM   #1
jockeя
Administrator
 
jockeя Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20
Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi : jockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Ünvan : Admin
Varsayılan Delilik ve Sanat..

Bipolar bozuklukları, sanatsal yaratıcılığı kışkırtıyor...

Aşağıdaki yazıyı, Yusuf Ziya AY’ın bir yazısından alıntıladım. Delilik ve Sanat üzerine çarpıcı bir inceleme.

Yapılan araştırmalar, nevrotik kişiliğin sanata çevrilebildiğini, iki uçlu duygu durumu bozukluklarının sanatsal yaratıcılığın önünü açtığını, akıl hastalıklarının sanatla tedavi edilebildiğini gösteriyor.

Geçirdikleri depresyonlarda çektikleri dayanılmaz acılarını ölümsüz
resimlerine yansıtan Van Gogh ve Munch. Çağının kaos dolu altüst
oluşlarında, insanın coşkun öz varlığını bilinçdışında ve akıldışında arayan
Dali ve gerçeküstücüler.

Ruhsal bozukluklar ya da akıl hastalıkları, sanatsal yaratıcılığı kışkırtıyor mu? Bilinçdışında olup bitenler, sanatsal yaratma sürecinin kaynağı mı? Farklı bilinç düzeyleriyle algının kapılarını ardına kadar açıp, eserleriyle gerçekliği ve düşleri bize de algılatan sanatçı ve onun aykırı kişiliği... Bu aykırı kişilik hiçlikle yüzleşerek mi sanatı yaratıyor? Yapılan araştırmalar, nevrotik kişiliğin sanata çevrilebildiğini, iki uçlu duygu durumu bozukluklarının sanatsal yaratıcılığın önünü açtığını, akıl hastalıklarının sanatla tedavi edilebildiğini gösteriyor.

Psikiyatr Dr. Cem Mumcu'nun araştırması, bipolar duygu durum bozukluğunun, sanatsal
yaratıcılığa yöneltici etkisi olduğunu gösteriyor. Birçok psikiyatr ve sanat felsefecisine göre sanatçı, çağının ötesine seslenebilen sanat eserini yaratırken bilincinden ötede aşkın duygulanımlar yaşıyor. Bu duygulanımlar, sanatçıyı algi düzeyinde hiçlikle karşılaşıp
varlığını ortaya koymaya zorluyor. Sanatçının zihninde yaşadığı duygusal-düşünsel karmaşa, onu toplumun geçerli ölçütleriyle "normal"in dışına itebiliyor. "Normal" yanlısı
psikolojik kuramlar, normalden niteliği gereği normalden sapan sanatçıyı
hasta ilan edebiliyor.

Çağdaş varoluşçu psikiyatri ise normalden sapmanın yaratıcılığın gereği
olduğunu kabul ediyor. Örneğin Otto Rank ve Rollo May, sanatçıyı
psikanalizin hasta yorumundan kurtarıyor. Rank, nevrotik hastanın normale
doğru değil, yaratıcı sanatçıya doğru yöneltilmesine yardım etmekten yana.
Kişinin 'öteki' ile ilişki kurmasını amaçlayan sanatla terapi yöntemleri de
bilinçdışıyla kurulan ilişkinin bilinci tedavi edilebildiğini ortaya
koyuyor.

Yaratıcılıkla ruh hastalıkları ve delilik ilişkisi üzerine bugüne kadar
çok sayıda inceleme yapılmış. Daha çok biyografik nitelikteki bu
çalışmalarda yaratıcılıkla akıl hastalıkları arasında bazı ilgiler kurulmuş.
Psikiyatr Dr. Cem Mumcu da yaptığı bir araştırmayla manik-depresif duygu
durum değişimlerinin, sanatçıların yaratıcılığında etkili olduğunu saptamış.
Mumcu, sanatsal yaratıcılıkla iki uçlu duygu durum bozuklukları spektrumu
(manik-depresif bozukluk yelpazesi) arasındaki ilişkiyi sınadığı araştırmasıyla benzer araştırmaları yapan Rush, Andreasen, Jameson gibi birkaç psikiyatr arasında yer alıyor.

jockeя çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla