AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı var, Sarkozy süreci engellemeyecek / 5 haziran

[Nǿ ŦΞДЯ™]

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu üyesi ve eski Belçika Dışişleri Bakanı Louis Michel, Fransa Cumhurbaşkanı Nikolas Sarkozy'nin Türkiye müzakerelerini engellemeyeceğini söyledi.

Ermeni meselesini de konuştuğumuz Michel'in Türkiye'nin tarihini doğru ve dürüst okumasını talep ederken, Ankara'nın teklif ettiği ortak komisyondan haberdar olmadığı ortaya çıktı. Komisyonun kalkınma ve insani yardımdan sorumlu üyesi olan Michel, Zaman'a verdiği mülakatta, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin müzakerelere şans tanıyacağını ve sürece engel olmayacağını söyledi. Belçika'da 10 Haziran'da yapılacak genel seçimlere katılabilmek için Komisyon'dan izin alarak seçim kampanyalarına katılan Michel, "Ben Sarkozy konusunda garanti veremem; ama müzakerelerin askıya alınması ya da kesilmesini talep etmedi. Müzakerelere şans verilmesinden yana tavır alıyor." dedi. Sarkoyz konusunda kesin konuşamayacağını vurgulayan Michel, kendi tavrı konusunda son derece net. "Ben Türkiye ile müzakerelerin sürmesi için elimden geleni yapacağımı çok net bir şekilde ifade ediyorum. Bize, AB içindeki bir Türkiye'nin AB dışında bırakılmış bir Türkiye'den çok daha fazla menfaat getireceğine inanıyorum." diyen Michel, Türkiye'nin istikbalinin AB'de olduğuna ve AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı olduğuna 'güçlü' bir şekilde inandığını söyledi.
'Abdullah Gül'e saygım var'
Türkiye'de bazı çevrelerin Avrupa Birliği'nin 27 Nisan muhtırasına 'pek' tepki göstermediğini sorduğumuz Michel, "Abdullah Gül'ü seviyorum ve saygım var. Ama aynı zamanda laiklikle ilgili gösterilerden etkilendim. Laikliğin Türk şuurunda yer ettiğini gösteren bu gösterileri de önemsiyorum." dedi. AB'nin Türk siyasetine sürekli müdahale etmesinin geri tepebileceğine işaret eden Michel, AB'nin tavrının yerinde olduğunu düşünüyor.
Michel'in mensubu olduğu Liberal Parti (MR), Belçika'da Ermeni 'soykırımı'nı inkar edenleri cezalandırmayı hedefleyen tasarıların güçlü savunucularından. Ermeni meselesini de konuştuğumuz Michel'in verdiği cevaplar şöyle:
Mensubu olduğunuz parti, Ermeni 'soykırımı'nı en fazla savunan parti.
Bu nitelendirmenin doğru olduğunu düşünmüyorum. Ermeni davasına da büyük saygım var.
'Soykırımı' kabul etmeyenleri cezalandırmak doğru bir yaklaşım mı? Bence mesele cezalandırma değil.
Ama sizin partiniz sürekli böyle teklifler getiriyor.
Federal Meclis'e getirilen bütün tekliflerden sorumlu değilim. Ben hür bir insanım ve kendi kanaatlerim var. Türkler tarihlerini doğru okumalılar. Bu okuma tarafsız ve makuliyet sınırlarında yapılmalı. Bu benim beklentim. Ama şunu da söylemeliyim: Soykırımın tanınması en azından şimdilik üyelik şartı değil.
Sorum 'soykırımı' kabul etmeyenlerin cezalandırılmasının doğru olup olmadığıydı.
Gerçekleşmemiş bir konuda neden soru soruyorsunuz?
Ama Federal Meclis'te bu yönde teşebbüsler vardı ve seçimden sonra tekrar gündeme geleceği söyleniyor.
Bu soruları Belçika Senatosu'na aday olan ve Türkiye'nin üyeliğini güçlü bir şekilde destekleyen Louis Michel'e soruyorsunuz. Ben Türkiye'nin üyeliğine inanıyorum.
Mesele de bu zaten. Birçok Türk, Ermeni meselesinin Türkiye'nin önünü kesmek için istismar edildiğini düşünüyor.
Aday bir ülkenin Avrupa değerlerine uyum göstermesi önemli. Bazı üye ülkeler, adaylardan tarihini dürüstçe okumasını talep edebilir. Bu anlaşılabilir bir beklenti.
Bu sefer de Türkler diyor ki; eğer Belçika, Ermeni meselesinde hakikaten samimi ise neden işe Kongo ile hesaplaşmayla başlamıyor?
Kusura bakmayın; ama Lumumba'nın öldürülmesi ile ilgili ben bizzat ailesinden özür diledim. Ruanda konusunda da doğru bir okuma yaptığımızı düşünüyorum.
Kongo'da olanların soykırım olduğunu söyleyen akademisyenler var ve siz Belçika devleti olarak soykırımı reddediyorsunuz.
Birincisi, olanlar bir soykırım değildi. İkincisi, bu iddialar hiçbir zaman ispatlanamadı.
Türkiye de Ermeni meselesinde aynı şeyleri söylüyor.
Bu konuda bağımsız bir komisyonu reddedemezsiniz. Tarihçiler meseleyi açıklığa kavuşturmalı.
Türkiye bunu zaten teklif etti; ama Ermeniler reddettiler.
Aslında bu konudaki beklentilerimiz Türkiye'nin üyeliğini desteklersek daha fazla karşılanabilir. Eğer bu meseleyi Türkler kendileri çözemezse doğru bir neticeye ulaşamayız.
Dolayısıyla bu meselenin öncelikle Türkiye ile çözülmesi gerektiğini söylüyorsunuz.
Evet, öncelikle Türkler tarihleri ile yüzleşmeli.