www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 10-18-2006, 10:04 AM   #1
bluekeys™
Forum Demirbaşı
 
bluekeys™ Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Nov 2005
Konum: Ç.KALE/BİGA
Yaş: 44
Mesajlar: 5,907
Teşekkür Etme: 594
Thanked 2,624 Times in 685 Posts
Üye No: 3332
İtibar Gücü: 3965
Rep Puanı : 132808
Rep Derecesi : bluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Varsayılan

















































































__________________



[sakın] bana bulaşma kalp kırarım bazen]

Son düzenleyen: bluekeys™; 10-18-2006, 10:16 AM..
bluekeys™ çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-18-2006, 10:18 AM   #2
bluekeys™
Forum Demirbaşı
 
bluekeys™ Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Nov 2005
Konum: Ç.KALE/BİGA
Yaş: 44
Mesajlar: 5,907
Teşekkür Etme: 594
Thanked 2,624 Times in 685 Posts
Üye No: 3332
İtibar Gücü: 3965
Rep Puanı : 132808
Rep Derecesi : bluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Exclamation Gezelİm GÖrelİm

BURASI ÇANAKKALE
GEZELİM GÖRELİM








ÇANAKKALE
Asya ve Avrupa'nın, Ege Denizi ile birbirinden ayrıldığı benzersiz coğrafyada Çanakkale, binlerce yıllık tarihi zenginliği, kültürlerinde barındırarak efsanelere ve mitolojik hikayelere ev sahipliği yapmış Türkiye'nin nadide illerinden bir tanesidir.
Çanakkale Boğazı, Avrupa yakasındaki Gelibolu Yarımadası ile Asya yakasındaki daha geniş Biga Yarımadasını yeşil koylarla ve billur sarısı kumsallarla birleştirir. Doğal güzellikleri ve tesisleri ile ideal bir tatil merkezidir. Turistler boğazın lezzetli balığını, yörenin kaliteli şaraplarını, otantik yada modern restoranların servisleri eşliğinde tadabilir, kentin sahip olduğu güzelliklerin keyfini çıkarabilirler. Ayrıca güzelliğe düşkün olanlar, Çanakkale'nin mitolojiye göre Dünya'nın ilk güzellik yarışmasının anavatanı olduğunu öğrenmekten mutluluk duyacaklardır.










ÇANAKKALE - SLAYT SHOW - TIKLAYIN


Çanakkale'nin tarihi yaklaşık M.Ö. 3000 yıllarına kadar inmektedir ve pek çok medeniyet bu topraklarda barınarak, izler bırakmıştır. Mitolojiye göre Kral Athamas'ın çocukları Phryxus ve Helle üvey anneleri tarafından evlerinden uzaklaştırılınca, gerçek anneleri Bulut Tanrıçası Nephele tarafından gönderilen, uçabilen altın postlu bir koç üzerine bindirilirler. Prens ve prenses gökyüzünde koçun üzerinde uçarken, Prenses Helle suya düşer ve o günden sonra Boğaz, "Hellespont" adını alır.
Asya kıyısındaki Abydos ve Avrupa kıyısındaki Sestus, mitolojinin en hüzünlü aşkına sahne olmuştur. Leandros, Afrodit'in rahibelerinden Hero'ya aşık Abydos'lu yakışıklı bir gençtir. Her gece Hero'yu görmek için Abydos'tan Sestus'a yüzerek geçer. Bir gece kötü bir fırtına başlar ve Leandros asla Sestus'a ulaşamaz. Hero, onun boğulduğunu düşünerek büyük bir acı ile kendisini denize atar.
Dünya arkeoloji literatürünün önemli mekanlarından olan Truva, Neandria, Alexandria-Troas, Assos, Chryse, Dardanos ve Lampsakos, Çanakkale ili sınırları içindedir. Çanakkale'nin coğrafik konumundan dolayı taşıdığı stratejik önem, bu bölgede konumlanan devletler tarafından oldukça dikkate alınmıştır. M.Ö. 5. yüzyılda Çanakkale Pers İmparatorluğu'nun hakimiyeti altında bulunmaktaydı. Pers Kralı Xerxes Avrupa'yı fethetmeyi planlıyordu ve 100.000 kişilik askeri birliğini Boğazın en dar noktasından Trakya'ya geçirebilmek için gemilerden köprü yaptırdı. O zamandan beri, Çanakkale, Marmara Denizine ve oradan da Karadeniz'e girişte olduğu gibi Avrupa ve Asya arasındaki geçişi de kontrol edecek çok önemli coğrafik bir dar geçit olarak kalmıştır. Makedonya Kralı Büyük İskender, M.Ö. 384 yılında Anadolu'nun Ege ve Akdeniz'de hakimiyetinin gerçekleştiği seferine, Boğazı geçerek başlamıştır.
Daha sonraki dönemlerde Roma'lılar, M.Ö.2. yüzyıldan M.S.395 yılına kadar ilin yönetimini ellerinde bulundurmuş, Roma egemenliğini takiben Bizans İmparatorluğu'nun hakimiyeti yaşanmıştır.
Bizans İmparatorluğu'ndan sonraki yüzyıllarda bölgede Arap ve Haçlı istilaları olmuştur.
14. yüzyılda bir Türk Oymağı olan Karasioğulları yöreye gelmiş ve Balıkesir'i başkent yapmışlardır.
15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun Padişahı Fatih Sultan Mehmet Boğazın her iki kenarına da kale inşa ederek "Çanakkale" şehrini kurmuştur.
1915 yılında Türk Ordusunun Komutanı Mustafa Kemal, İttifak Devletlerinin yöreden çıkmasına öncülük etmiştir.


ÇANAKKALE
Çanakkale şehri ismini, Marmara Denizini Ege Denizine bağlayan ve kıyıları hem Asya'ya hem de Avrupa'ya uzanan Boğazdan alır.
Asya tarafındaki Çanakkale ve Avrupa tarafındaki Eceabat ve Kilitbahir arasında hergün yolcu ve araba feribotları çalışır. Marmara ve Ege Denizi arasında gidip gelen renkli yatlar, Çanakkale Marina'da mola vererek turistlerin bu yörede daha fazla zaman geçirmelerini sağlar. Restoranlar, çevre sulardan yeni tutulmuş deniz ürünlerini sunmakta yüzyılların birikimiyle uzmandırlar.
Küçük sokak kafeleri ise, limanın telaşlı hareketinin, yolcu vapurlarının, balıkçı teknelerinin ve küçük sandalların hiç bitmeyen gösterilerinin tadını çıkarırken bir bardak çay içmeniz için ideal yerlerdir.
Otelleri, restoranları ve kafeleriyle birlikte bu mesire yeri, aynı zamanda geceleri aydınlatılan Kilitbahir Kalesi'nin etkileyici manzarasını da izleme imkanı sunar.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul'un fethinden (1453) önce 1451 yılında Avrupa tarafındaki Kilitbahir ve Asya tarafındaki Çimenlik bölgelerine 1200 m. Uzunluğundaki dar Boğaz'dan geçişleri kontrol etmek için birer tane kale inşa ettirmişti.
Bugün Çimenlik Kalesi, askeri bir müzedir. Müzede, I. Dünya Savaşı Çanakkale Muharebesi anısına Boğaza savaş sırasında mayın döşeyen Nusret Gemisi'nin bir benzeri yer almaktadır. Geminin içinde o zamandan kalan gazete haberleri bulunmaktadır. Kalenin içi, Atatürk resimlerini ve silahları sergileyen 5m. yükseklikte ve 8m. genişlikte duvarlarla çevrilmiştir. Kalenin bir köşesinde, Gelibolu'da doğan Osmanlı İmparatorluğu'nun kahraman Türk denizcisi Piri Reis'e (1465-1554) ithaf edilen bir müze vardır. Birçok denizci bayrağının bulunduğu müzede Piri Reis'in yaptığı haritaları ve yazdığı kitapları görebilirsiniz. I. Dünya Savaşından kalma gülleler kule duvarları arasına serpiştirilmiştir.
Çanakkale'deki Arkeoloji Müzesinde bölgenin meşhur seramiklerini görebilirsiniz. Bu eski gelenek hala yaşatılmakta ve seramikten güzel hatıralık eşyalar yapılmaktadır.
Çanakkale'den çıktığınızda İzmir otobanı boyunca mükemmel kumsallar bulunmaktadır.
Dardanos'ta (Çanakkale'ye 10 km) kamp tesislerinden faydalanabilirsiniz.Tarihi mekanın 5-7 km uzağında, Güzelyalı ve İntepe yer almaktadır. Burada altın rengi kumsallar, kamp alanları, moteller, pansiyonlar ve restoranlar bulabilirsiniz. Bu tesislerin tümü çamlarla kaplı tepelerin karşısında, eşsiz manzaraya sahip mekanlardadır.
Çanakkale'nin yanı sıra Karabiga, Gelibolu, Bozcaada ve Küçükkuyu'da da marinalar vardır.
GELİBOLU YARIMADASI TARİHİ MİLLİ PARKI
I.Dünya Savaşında, Gelibolu Yarımadasında hayatını kaybeden 500.000 askerin anısına, bu yarımada günümüzde Milli Park haline getirilerek, şehitlikler, anıtlar, Arıburnu'nun doğal güzelliği korunmak istenmiştir. Park etrafında arabayla dolaştığında bozulmamış kıyı ormanlarının, yeşil tepelerin, altın rengi kumsalların ve masmavi denizin huzur verdiği atmosferin, vatanlarını korumak için cesurca savaşıp şehit düşen Türk Askerleri için mükemmel bir dinlenme yeri sağladığı açıkça görülür.
18 Mart 1915'de İttifak Devletleri'nin Çanakkale sularına girişi engellenmiş ve gemilerinden bir çoğu, Nusret Gemisinin sulara döşediği mayınlardan dolayı batmıştır. İttifak Devletleri bu gerçeği gördüklerinde karadan harekatta bulunmayı denediler. Morto Koyu'nda Fransız ve İngilizler, Anzak Koyu'nda Avustralya, Yeni Zelanda ile Hint Birlikleri, Kemikli Burnu'ndan Kanada Birlikleri harekatta bulunmuşlardır. Mustafa Kemal önderliğindeki Türk Ordusu tüm cephelerde savaşı kazanmış ve 9 Ocak 1916 tarihinde İttifak Devletleri Gelibolu Yarımadası'ndan tamamen çıkartılmıştır.
Ziyaretçiler, buranın özel ruhunu, Türk Ulusunun kalbini ve bu toprak parçasından gelen uyarıyı hissederler. Ağaç tepelerindeki rüzgar ve sonsuz denizin dalgaları bu savaşın kahramanlarına adeta şarkılar söylemektedir.
Parkta yapacağınız herhangi bir tura Eceabat'tan başlamalısınız.Güneye giderseniz sırasıyla Kilitbahir, Alçıtepe, Morto Koyu'na ve buranın batısındaki bir tepenin üzerinde 42 m yüksekliğindeki Çanakkale Şehitler Abidesine ve burada şehit düşen Türk Askerleri onuruna yapılmış bir müzeye varabilirsiniz.
Çanakkale Şehitleri Abidesi, Boğaza girilince hemen görülebilir. Türk Şehitlikleri, Fransız ve İngiliz şehitlikleri ve Seddülbahir Kalesi ile birlikte burada yer almaktadır. Kuzeye, Alçıtepe'ye geri döndüğünüzde Kabatepe'ye doğru yarımadanın kuzeybatı turunu yapmış olursunuz. Kabatepe'nin merkezinde Arıburnu, Conkbayırı ve Anafartalar muharebeleriyle ilgili bilgi alabilirsiniz. Kanlısırt, Conkbayırı ve Kemalyeri tepelerine doğru devam ederseniz Türk, Avustralyalı ve Yeni Zelandalı askerlerin şehitliklerini görebilirsiniz.
Küçükkemikli Sahilinin, Anafartalar Ovasının ve Tuz Gölünün panoramik manzaralarını Conkbayırı'ndan izleyebilirsiniz. Conkbayırı Tepesinde, Mustafa Kemal Atatürk'ün çok büyük bir heykeli vardır. Atatürk, heykelin bulunduğu yerde göğüs cebinde taşıdığı bir cep saati sayesinde ölümden dönmüştür. Bigalı'da bugün müze olan Atatürk'ün karargah olarak kullandığı evi ziyaret edilebilir. Kıyıda Arıburnu ve Anafartalar Anıtları yer alır.
Anzak Koyu'nda bölgenin en dokunaklı şehitliklerinden bir tanesi bulunmaktadır. Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusunun birleşimi ile oluşan birliklere "ANZAK" adı verilmektedir. "Anzak Şehitliği ve bölgenin kalbini çalan Atatürk'ün sözlerinin yazıldığı Arıburnu Anıtı, hüzünlü ziyaretlere sahne olmakta ve her yıl 25 Nisan'da Türk'lerin ve Dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerin katılımıyla ANZAK GÜNÜ kutlanmaktadır.
........Uzak diyarlardan evlatlarını
harbe gönderen analar!
Göz yaşlarınızı dindiriniz.
Evlatlarınız bizim bağrımızdadır.
Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır.
Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra artık
Bizim evlatlarımız olmuşlardır.
Mustafa Kemal ATATÜRK 1934


GEZİLER
GELİBOLU
Çanakkale'nin ilçelerinden Gelibolu, Boğazın Avrupa yakasındaki en geniş ilçesidir ve Asya tarafındaki Lapseki'ye (Lampsakos) düzenli feribot seferleri vardır. Turistlerin rağbet ettiği restoranlara taze balık temin eden balıkçı tekneleriyle tipik bir limandır. Altın renkli kumsallar, çok uzakta değildir.
15 km. kuzeyde, Bolayır'da Türk halkı için önemli 2 mezar bulunmaktadır. Bir tanesi Gelibolu Yarımadası'nın fatihi Gazi Süleyman Paşa'ya, diğeri ise ünlü Türk Şairi Namık Kemal'e aittir.
BİGA YARIMADASI- BATI SAHİLİ
Bu bölgede bulunan 2 antik şehir arkeoloji ve tarih severlerin ilgisini çekmektedir. M.Ö. 6. yüzyılda Neandria, bugün Çığrı Dağı olarak bilinen tepenin üzerine inşa edilmiştir.
Alexandria-Troas Limanı ise denizden 13 km uzaklıkta M.Ö.3. yüzyılda yapılmıştır. Halk, Neandria'yı bu yeni liman kenti için terketmiştir. Aziz Paul, burayı 2 kez ziyaret etmiş, 3. misyoner gezisinde ise buraya uğrayarak Assos'a geçmiştir.
Kestanbol Kaplıcaları Çanakkale'ye 55 km. uzaklıkta Alexandria-Toas yakınındadır. Kaplıca suyu romatizma, cilt hastalıkları, kalp ve sinir hastalıkları, metabolizma dengesizlikleri ve kemik rahatsızlıklarının tedavisine iyi gelmesiyle ünlüdür. Keşfedilmemiş altın rengi kumsallar, Çanakkale'ye 60 km. uzaklıktaki Odunluk İskelesi'nin kuzey ve güneyinde uzanırlar. Yük Yeri İskelesi'nden Bozcaada'ya feribot seferleri yapılmaktadır.
BOZCAADA
Adaya yaklaşırken ilk dikkati çeken bir Venedik kalesidir. Hemen sonra, mesire yerinde sıralanan restoranlar, kafeler ve güneşte parlayan temiz beyaz evler dikkati çekmektedir. Ada etrafında gezinti yaparken, çok sayıda bağ ve şarap mahzenleri görür, adada lezzetli ve çeşitli şarapları tatma imkanları bulabilirsiniz.
Ayazma, Poyraz ve İğdelik'te güneşin ve denizin tadını çıkarabileceğiniz birbirinden güzel kumsallar bulunmaktadır.
GÖKÇEADA
Bu ada, en geniş Türk adasıdır. Kıyısı, koylarıyla girintili çıkıntılı, tepeleri ise beyaza boyalı evlerle çam yeşiline ve zeytin ağaçlarına kontrast yaratmaktadır. Kabatepe ve Çanakkale arasında düzenli feribot seferleri vardır. Ağustos ayında renkli yerel etkinlikler düzenlenir. Ada etrafında kutsal çeşmeler ve manastırlar bulunmaktadır.
BİGA VE KARABİGA (PRİAPOS)

Biga, adını tüm yarımadadan ve Perslilerin Granikos Savaşında Büyük İskender tarafından M.Ö. 334 yılında bozguna uğratıldığı aynı isimli nehirden alır. Biga, bu nedenle tarihi bir bölgenin ortasındadır. Birçok parkın olduğu ve geleneksel tarzdaki evlerin görülebileceği bir ilçedir. Karabiga, Kemer, Şahmelek'de en yakın ve en güzel kumsallar, uygun fiyatlı konaklama yerleri bulunmaktadır. Karabiga, Antik Çağda Priapos olarak bilinirdi. Günümüzde ise Karabiga sevimli ve huzur vaad eden bir balıkçı limanıdır.



ÇANAKKALE'NİN TURİZMİNE ÇİFTE AT DESTEĞİ...
ÇANAKKALE'DE TROİA ANTİK KENTİNDE YERALAN TAHTA ATIN ARDINDAN, TROY FİLMİNDE KULLANILAN İKİNCİ ATIN DA WARNER BROS ŞİRKETİ İLE YAPILAN ANLAŞMA SONUCU İL MERKEZİNE GETİRİLEREK KORDON BOYUNDA SERGİLENMEYE BAŞLAMASI TURİZMİ CANLANDIRDI... TRUVA
Homeros, İlyada Destanı ile günümüz Çanakkale'sinden 32 km uzaklıkta olan Truva'yı ölümsüzleştirmiştir. Truva Kralı Priamos'un oğlu Paris, Afrodit'in kendisine vaad ettiği Helena'yı almak ister. Afrodit'in tavsiyesi üzerine gemiye binip, Amyklai'ye gelir. Burada Menelaos'un Sarayına kabul edilir. Fakat Menelaos'un sarayda olmaması üzerine, Helena kocasının yerine konukları karşılar. Bu ilk görüşmede Helena Paris'e aşık olur ve kendi rızası ile Paris'in yanında yer alarak Truva'ya kaçar. Karısının zorla kaçırıldığını düşünen Menelaos ve ordusu, Helena'yı tekrar geri alma uğruna 10 yıl boyunca Truvalılar'la savaşırlar. Sonuç elde edilememesi üzerine Truva Kalesini ancak bir savaş hilesi ile alabileceklerini düşünür ve savaşı artık bırakıp, evlerine dönecekleri izlenimi yaratırlar. Bunun üzerine Spartalılar, büyük bir "Tahta At" yaparak, Truvalılara hediye olarak sunarlar. Zafer sarhoşu Truvalılar hediyeyi kabul ederek kutlamalara başlarlar. Gece herkes uyuduğunda, tahta ata gizlenen Spartalı askerler atın içinden çıkarak, kaleyi ele geçirirler.
Truva tarihi alanında kazılar 9 şehri, çeşitli şehir duvarı kalıntılarını, tipik ev temellerini, bir tapınak ve tiyatroyu ortaya çıkarmıştır. Sembolik ahşap Truva Atı bu efsanevi savaşı hatırlatır.
BİGA YARIMADASI-GÜNEY SAHİLİ
BEHRAMKALE (ASSOS)
Behramkale, Çanakkale'nin 87 km güneyindeki Ayvacık ilçesinde bulunan ünlü bir antik öğreti merkezidir.
Plato'nun en meşhur öğrencilerinden bir olan Aristotales, Behramkale'ye davet edilmiş, 3 yıl orada yaşamış ve öğretmenlik yapmıştır. Hermeia'nın yeğeni ile evlenmiş, bir felsefe okulu kurmuş, zooloji, biyoloji ve botanik konularında yapmış olduğu ilk çalışmalarıyla yol göstermiştir.
Assos Akropolü, deniz seviyesinden 238 m. yüksekliktedir ve Athena Tapınağı M.Ö. 6. yüzyılda burada inşa edilmiştir. Dor tarzıyla yapılmış bu tapınak daha sonra Biga Yarımadası'nın ve Edremit Körfezi'nin muhafızlığını yapma rolüyle yeniden restore edilmiştir. Tapınak kalıntıları arasından sızan ay ışığını görmek için orada bulunmalı yada erken kalkıp Akropol üzerinden şafağın doğuşunu, tepeden Edremit Körfezinin muhteşem manzarasını görmelisiniz. Böylece neden bu cennet gibi bölgenin seçildiğini takdir edeceksiniz. Denize doğru inildikçe, agoralar, gymnasium ve tiyatro binası bulunmaktadır.
Akropolün kuzey köşesinden, Osmanlı Sultanı I. Murat'ın 14. yüzyılda yaptırdığı cami, köprü ve kaleyi görebilirsiniz. Aşağıda ufak ve sevimli bir liman vardır. Assos, Türk sanat cemiyetinin merkezi olma ününü bu yaşam dolu, samimi ve bohem tarzı atmosferiyle kazanmıştır.
Behramkale'nin 25 km batısındaki Gülpınar köyünde, M.Ö. 2. yüzyıla ait Apollon Smintheus Tapınağının ortaya çıkarıldığı antik şehir Chryse bulunmaktadır. Gülpınar'ın 15 km batısında, bir sahil yolu üzerinde Babakale yer alır.
Behramkale'nin 22 km doğusunda Kadırga ve Eden Kumsalını Küçükkuyu'ya doğru geçersek, zeytin ağacı korularını, kumsalları ve güzel manzaraları geride bırakırsınız. "Türkiye'nin ilk bisiklet rotası Truva Küçükkuyu arasındaki az kullanılan arka yollardır". Hoş yazların, yumuşak kışların yaşandığı huzur dolu bu sayfiye yeri, herhangi bir zamanı sizin için şahane bir "bisiklet tatili" haline getirebilir.
Küçükkuyu'dan Kaz Dağının (İda Dağı, 1774 m) gölgesindeki Zeus'un Altlarını görmek için anayoldan çıkmak gerekir.
Burada, aynı zamanda muhteşem manzaraları, dinlendirici yeşil alanları ve birçok kaplıcasıyla Kaz Dağı Milli Parkı da bulunmaktadır.
Mitolojiye dönece olursak, Afrodit, Hera ve Athena arasındaki Dünyanın ilk güzellik yarışmasının burada yapıldığını görürüz. Hikayeye göre Tanrılar, Thetis ile Peleus'un düğünü için toplandıklarında, düğüne davet edilmeyen Eris (Nifak), Athena, Hera ve Afrodit'in bulunduğu yere altın bir elma atar. Elmanın üzerinde " en güzeline" yazılıdır. Üç tanrıça arasında " en güzel benim" tartışması başlar. Zeus, en güzelin seçilmesinde hakem olarak İda Dağı'nda bulunan Paris'in görevlendirilmesini buyurur. Tanrıçalar, Paris'in önünde güzellikleriyle övünüp, ona armağanlar vaad ederler. Hera, Paris'e kendisini seçmesi durumunda evrenin krallığını; Athena savaşta yenilmezliği; Afrodit ise kadınların en güzeli Helena'nın aşkını vaad etmektedir. Bunun üzerine Paris, üç tanrıçadan en güzelinin Afrodit olduğuna karar verir ve altın elmayı ona verir.
Kaz Dağı Milli Parkına doğru kuzey girişindeki Bayramiç ve Evciler günlük kamp yapılabilecek alanlardır.
Çanakkale'ye 60 km uzaklıktaki Bayramiç'te Etnografik Müzesi olan 18. yüzyıldan kalma mimarisi oldukça etkileyici Hadımoğulları Konağı (Osmanlı evi) bulunmaktadır.
ÇAN
Çan seramikleriyle meşhurdur. Buradaki kükürt kaplıcalarının, çeşitli karaciğer, bağırsak ve idrar yolları rahatsızlıklarının tedavisine faydalı olduğu söylenmektedir. Külcüler ve Kirazlıda 2 farklı sıcak su kaplıcası daha bulunmaktadır.
NASIL GİDİLİR
İstanbul Atatürk Uluslar arası Havaalanına uçakla, oradan otobüsle Çanakkale'ye gidilebilir. Çanakkale'de özel uçakların inebileceği pist bulunmaktadır.
Çeşitli illerden şehirlerarası otobüslerle karayolundan gidilebilir.
Özel ve kiralanmış yatlarla Çanakkale Marinasına gelinebilir.
İKLİM
Kışlar yumuşak, rüzgarlı ve yağmurlu, yazlar ise sıcak rüzgarlı geçer.

ULAŞIM, KONAKLAMA VE HER TÜRLÜ BİLGİ İÇİN...>>>


ULAŞIM




ÇANAKKALE TANITIM DEVAMI...>>>




FERİBOT SEFERLERİ YAZ TARİFESİ

GELİBOLU'dan LAPSEKİ'yeLAPSEKİ'den GELİBOLU'ya01.0014.0003.0015.0005.0016.0006.3017.0007.3018.0008.1519.0009.0020.0010.0021.0011.0022.0012.0023.0013.0024.0002.0014.0004.0015.0005.4516.0006.3017.0007.3018.0008.1519.0009.0020.0010.0021.0011.0022.0012.0023.0013.0024.00
ÇANAKKALE'den ECEABAT'a

ECEABAT'tan ÇANAKKALE'ye
01.0015.0002.0016.0003.0017.0005.0018.0007.0019.0008.0020.0009.0021.0010.0022.0011.0023.0012.0024.0013.00-14.00-
01.0015.0002.0016.0004.0017.0006.0018.0007.0019.0008.0020.0009.0021.0010.0022.0011.0023.0012.0024.0013.00-14.00-

ÇANAKKALE'den GÖKÇEADA'yaGÖKÇEADA'dan ÇANAKKALE'ye
16.00


08.00

GÖKÇEADA'dan KABATEPE'ye
KABATEPE'den GÖKÇEADA'ya
08.0016.00
11.0018.00

FERİBOT SEFERLERİKIŞ TARİFESİ
GELİBOLU'dan LAPSEKİ'yeLAPSEKİ'den GELİBOLU'ya01.0014.0003.0015.0005.0016.0006.3017.0007.3018.0008.1519.0009.0020.0010.0021.0011.0022.0012.0023.0013.0024.0002.0014.0004.0015.0005.4516.0006.3017.0007.3018.0008.1519.0009.0020.0010.0021.0011.0022.0012.0023.0013.0024.00ÇANAKKALE'den ECEABAT'aECEABAT'tan ÇANAKKALE'ye01.0015.0003.0016.1505.0017.0007.0018.0008.0019.0009.0020.0010.0021.0011.0022.0012.0023.0013.0024.0014.00-02.0015.0004.0016.0006.0017.0007.0018.0007.4519.0009.0020.0010.0021.0011.0022.0012.0023.0013.0024.0014.00ÇANAKKALE'den GÖKÇEADA'yaGÖKÇEADA'dan ÇANAKKALE'ye
15.00

08.00

GÖKÇEADA'dan KABATEPE'yeKABATEPE'den GÖKÇEADA'ya
16.00


11.00



DESTANSI SAVAŞLARIN EFSANE ŞEHRİ
Truva ve Çanakkale savaşlarına sahne olan Çanakkale, tanrıların dağı İda, ünlü filozof Aristo'ya ev sahipliği yapan Assos, Akdeniz ikliminin yaşandığı Gökçeada ve Bozcaada ile tarih, doğa ve mitolojiyi keşfe çıkanlar için iyi bir seçenek oluşturuyor. Yerleşim tarihi Milattan Önce 3 binli yıllara dayanan Anadolu ile Avrupa, Akdeniz ile Karadeniz arasında köprü vazifesi gören Çanakkale, Truva ve Gelibolu'da en kanlı savaşlara sahne olmuş bir kent olarak günümüzde barış ve kardeşlikle anılıyor.
EFSANELER KENTİ TRUVA
Çanakkale'nin Tevfikiye Köyü yakınında 9 kültür katmanını barındıran Truva Antik Kenti, 10 yıl süren dillere destan bir savaşla efsaneleşti. ''Troy'' ismiyle vizyona giren filmin ardından Truva'yı ziyaret eden yerli ve yabancı turist sayısında büyük artış yaşanıyor. Truva Antik Kenti'ne gelenler, dünyada eşi olmayan bir tarih yolculuğuna çıkarak, Truva Atı'nı, 9 kat kent üstüne kent kurulan yerleri, büyük savaşların yaşandığı meydanları, yangınların kentleri yerle bir ettiği mekanları ziyaret edebiliyor. Truva'da kazılarla ortaya çıkarılmış basamaklarla inilen adak kuyusu, Athena Mabet yeri, II. Truva'nın meşhur rampalı kapısı, dini alan, kurban kesme yeri, Hellenistik devirden kalma sunak yeri, Roma hamam kalıntısı, taş köprü, sunak yeri, at nalı biçimli tiyatro, mermer kitabeler, sütunlar ve mimari parçalar dikkat çekiyor.
EŞSİZ DOĞASIYLA İDA DAĞI
Mitolojide Olimpos'ta yaşadıklarına inanılan tanrıların, Anadolu'da yer alan eşsiz güzellikteki mekanı İda Dağı (Kazdağı), doğayla baş başa kalmak isteyenler için bulunmaz bir imkan sağlıyor. Paris'in Afrodit'e ''altın elma''yı vermesiyle ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yer olarak da bilinen İda Dağı, doğal kaynak suları, çeşitli ağaç türleri, bol oksijenli havası ve piknik yerleriyle kentin en güzel mesire yerlerinden biri konumunda bulunuyor.
ARİSTO'NUN ŞEHRİ: ASSOS
Çanakkale'deki en eski ve önemli yerleşim merkezlerinden biri olan Assos, Behramkale'de yalnızca tarihi kalıntılarıyla değil, eşsiz doğasıyla da ziyaretçileri büyülüyor. Kuzey Ege'ye bakan yerleşim alanları, zeytin ağaçları, balıkçı tekneleri, küçük pansiyonlarıyla küçük bir köy görünümünde olan Assos, kendine özgü mimari yapısı ve balık lokantalarıyla keyifli anlar vadediyor.
İnsanı büyüleyen bu tarihi mekan, ünlü filozof Aristo'nun, akademik çalışmalarına da ev sahipliği yaptığı yer olarak biliniyor.
''ÇANAKKALE İÇİNDE AYNALI ÇARŞI''
''Çanakkale içinde aynalı çarşı/Ana ben gidiyorum düşmana karşı'' dizeleriyle başlayan şiir, büyük bir savaşı özetleyen türkü oldu dillerde. Şehir merkezinde ziyaretçilerin uğrak yeri olan Aynalı Çarşı, eskiyle yeninin uyumunu gözler önüne seriyor. Kordon boyunda yaz mevsiminde araç trafiğine kapatılan yolda kurulan çay bahçeleri, yerli ve yabancı turistlerin gözde mekanları arasında yer alıyor. Çanakkale'ye adını veren seramikler, çömlekler, testi ve sürahiler kent merkezindeki turistik dükkanlarda satılıyor. Ziyaretçilerin ilgisini en çok minyatür Truva Atı çekiyor.
GELİBOLU YARIMADASI
Birinci Dünya Savaşı'nda oynadığı kritik rolle bugünkü dünya haritasının şekillenmesinde rol oynayan Gelibolu, Tarihi Milli Parkı ile çok sayıda ziyaretçiye kapılarını açıyor. 1994 yılındaki büyük orman yangınında zarar gören 4 bin hektar ormanlık alan yerine dikilen fidan ve çiçekler, bölgeyi adeta bir çiçek bahçesine dönüştürmüş durumda bulunuyor. Gelibolu Yarımadası, Çanakkale Savaşları'nda hayatını kaybeden 500 bin gencin anısına dikilen anıtlar, şehitlik ve mezarlıklarla bir savaşı gözler önüne seriyor. Yarımadadaki savaş kalıntılarını görenler, savaşın acısını ve dehşetini hissederek, duygu dolu anlar geçiriyorlar.
GÖKÇEADA VE BOZCAADA-
Akdeniz iklimine sahip Çanakkale'nin iki ilçesi, Gökçeada ve Bozcaada, farklı medeniyetlere kucak açıyor. Eceabat İlçesi'ndeki Kabatepe Limanı'na feribotla yaklaşık 1.5 saat uzaklıktaki Gökçeada, eski Rum köylerindeki kiliseleriyle farklı dinleri bünyesinde birleştiriyor. Çamur banyosu, farklı türlerdeki deniz kuşları, rüzgar sörfüne imkan sağlayan deniziyle yörenin en ilgi çeken yerleri arasında bulunan Kefaloz plajı, deniz turizmine hizmet ediyor. Gökçeada'yı ziyaret edenler, Tepeköy'de yorgunluk atabiliyor ya da dibek kahvesiyle tanınan ''Madamın Kahvesi''nden içmek için Zeytinli Köyü'ne uğrayabiliyorlar.
Altın renkli kumları, üzüm bağları ve tadına doyulmaz şaraplarıyla tanınan Bozcaada ise lezzetine doyulmaz balıklarıyla ziyaretçileri bekliyor.

__________________



[sakın] bana bulaşma kalp kırarım bazen]
bluekeys™ çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-18-2006, 10:24 AM   #3
bluekeys™
Forum Demirbaşı
 
bluekeys™ Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Nov 2005
Konum: Ç.KALE/BİGA
Yaş: 44
Mesajlar: 5,907
Teşekkür Etme: 594
Thanked 2,624 Times in 685 Posts
Üye No: 3332
İtibar Gücü: 3965
Rep Puanı : 132808
Rep Derecesi : bluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond reputebluekeys™ has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Exclamation İlÇeler

AYVACIK

Ayvacık, sırtını Antik dönemlerin efsaneleriyle beslenen İda Dağı'na (Kazdağı) dayayan; yüzünü birçok efsanenin doğuşuna kaynaklık eden Ege Denizi'ne çeviren yeşilin ve mavinin en güzel tonlarının yaşandığı bir kavşaktır.

Asya'nın ve elbetteki,Anadolu'nun en uç noktası olan Bababurnu ilçe sınırları içindedir. Bababurnu'ndan Midilli Adası yalnızca 4 mildir.İlçenin 78 km' lik uzun bir sahil şeridi vardır.

İlçenin yüzölçümü 874 km² dir.Denizden yüksekliği 270 m olan volkanik bir plato üzerinde bulunan ilçe, arazi yapısı bakımından dağlık ve tepeliktir. İlçenin en büyük ovası 30 km² ile Tuzla Ovası'dır. Bunu Kösedere ve Babakale Ovaları izler.


Ayvacık ilçesine bağlı 64 köy ve 2 belde bulunmaktadır. İlçe genelinin nüfusu 30640' tır. Yöre halkı, oldukça zengin bir kültür yapısına sahiptir. Yörük ve Türkmen köylerinde, kendilerine özgü kültürel farklılıklar yaşanmaya devam etmektedir. Ayvacık köyleri, bulundukları mevkilere göre; kuzey tarafına düşen Kaz Dağı eteklerindeki orman köyleri Dere kolu ; güneydoğusuna ,- Küçükkuyu istikametine- düşen köyler Yalı kolu ve güney batısında - Baba Burnu yönünde- bulunan köylerimiz ise, Kıran kolu olarak adlandırılmıştır. Dere kolu köyleri çoğunlukla orman işleriyle ve hayvancılıkla geçimini sağlar. Yalı kolu ise, zeytinciliğin miktar ve kalite olarak yüksek olduğu bölgemizdir. Kıran kolu adından da anlaşıldığı üzere Türkiye ortalamasının çok altında yağış alması sebebiyle ziraata elverişli değildir. Bu köylerimizde küçükbaş hayvancılık ve halıcılık en önemli üretim alanıdır. Yaz ayları geldiğinde Kaz Dağları'na olan göç halen sürmektedir.

Yapımı devam eden Ayvacık barajının ve sulama kanallarının bitmesiyle birlikte yöremizde sulanabilen alan genişleyecek ve uğraşılan zirai konular miktar ve cins itibariyle artış gösterecektir.
Dağları denize paralel olarak uzanmakta ve sahil şeridinde olağanüstü güzel koylar birbirini izlemektedir. Son yıllarda yoğun ilgi gören bu koylar, turizm için cazibe merkezi haline gelmeye başlamıştır.Ekolojik dengeler korunarak turizme açılan bu bölgelerimiz, Ayvacık halkının geleceğinin sigortasıdır.


Turizmin yanı sıra zeytincilik ve zeytinyağı üretimi, halı dokumacılığı, odun kömürü, peynir ve hayvancılık önemli gelir kaynakları arasındadır.


Ayvacık ilçesinin Edremit Körfezi'ne bakan güney kıyısı Akdeniz ikliminin etkisini gösterirken, iç kısımlara gidildikçe Marmara ikliminin etkisi artmaktadır.

Rivayete göre; Kızılcatuzla kazasına bağlı 15-20 hanelik küçük bir yerleşim yeri olan Ayvalıoba'nın Dere Mahallesinden 1514 yılında Çaldıran Savaşı'na katılan ve ismini bilmediğimiz bir delikanlı, zaferden sonra Osmanlı Ordusu'yla Azerbaycan'ın başkenti Tebriz'e gider. Tebriz'de bir han avlusunda dinlenirken hanın sahibesi olan Tiflis'li Ümmühan Hatun ile tanışır. Zengin bir dul olan Ümmühan Hatun, askerde ölen kocasına çok benzettiği Ayvalıobalı adsız kahramanla evlenerek oradaki bütün mal varlığını satar ve kasabamıza gelip yerleşir.

Ayvalıoba'ya yerleşen Ümmühan Hatun ve eşi, ilk iş olarak çevredeki Küplü, Doğanlar, Garipçeler, Tekke ve Çaltı obalarını dolaşarak buralarda yaşayanları Ayvalıoba'ya davet etmişler ve bu obaları kaynaştırıp bütünleştirmişlerdir. Ümmühan Hatun, bu sürede köyünün kasaba olmasını sağlamış ve burada beraberinde getirdiği para ile kendi adını verdiği, bugün yeniden yapılmış olan "Ümmühan Hatun" camiini yaptırmıştır. Daha sonra, yaklaşık 10 km mesafeden kasabasına su getirmiş, bir de hamam yaptırarak yerleşen obalara rahat bir ortam sağlamıştır. Ümmühan Hatun bahçesine diktiği ayva ağacının cılız ve cansız olduğunu görerek kasabamıza küçük ayva anlamına gelen "AYVACIK" adını vermiş ve bu ad günümüze kadar ulaşmıştır.

Ayvacık, ilkçağlardan bu yana çeşitli kavimler tarafından yerleşim alanı olarak kullanılmıştır.Bölgede yaşayan ilk toplulukların Mysyalılar ile Luviler olduğu sanılmaktadır. Ardından Hititler, Lidyalılar ve Perslerin hakimiyetine girmiştir.M.Ö. 334'te Büyük İskender'in aldığı bu bölge, onun ölümüyle Bergama Krallığı'na bağlanmış, daha sonraları ise , Roma ve Bizans idaresine girmiştir. Selçuklu Beyleri'nden Emir Çaka Bey bugünkü Ayvacıklıların ataları sayılan pek çok Oğuz boyunu (Ahmetli, Çetmi, Karakeçili, Kızıl keçeli...vb.) bölgeye yerleştirmiştir. Bu boylar, Haçlı Seferleri sırasında bölgeden geçen Haçlı ordularına karşı koy-muşlardır. 1296'da Balıkesir'i başkent yaparak beyliğini kuran Çaka Bey Bayramiç, Ezine ve Ayvacık civarını da topraklarına kattı. Karesi Bey'in ölümünden sonra başlayan taht kavgalarından faydalanan Osmanlılar, I. Murat zamanında Ayvacık bölgesini alarak yarım asır süren Karesi hakimiyetine son vermişlerdir. Karesi Bey'in kurduğu Kızılcatuzla kazası I. Murat devrinden itibaren bölgenin merkezi haline gelmiştir. Fakat ulaşım güçlüğü sebebiyle ilçe merkezi, 1876'da Ayvalıoba'ya (bugünkü Ayvacık) nakledilmiştir.

Kurtuluş Savaşı döneminde Yunanlılar, 28 Mayıs 1919'da deniz yoluyla gelerek Ayvacık'ın işgaline başladılar, 4 Temmuz 1920'de Ayvacık merkezini ele geçirdiler. Milis kuvvetleri oluşturarak direnişe geçen Ayvacıklılar, Hafız Ahmet Hamdi Efendi başkanlığında Ayvacık Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni kurdular ( Ahmet Hamdi Efendi ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Biga Sancağı'nı temsilen katılan üç milletvekilinden biridir.). Büyük Taarruz sonrasında, 18 Eylül 1922'de kaçan Yunan birliklerini takip eden Reşat Bey komutasındaki Milli Kuvvetlerimiz, 21 Eylül 1922'de Ayvacık'ın işgaline resmen son vermişlerdir.1876'da ilçe olan Ayvacık, 1926'da Ezine'ye bağlanmış, 1928'de Milli Mücadele'ye katkılarından dolayı, tekrar müstakil ilçe haline getirilmiştir. Ayvacık ilçesi, her ne kadar Türkiye'nin ve Asya 'nın en batı noktasında bulunsa da pek çok hizmet ve ekonomik kalkınma açısından maalesef istenilen duruma erişememiştir.Ayrı ayrı uğraş alanı olarak oldukça fazla dal olmasına rağmen, bunlar küçük birer aile işletmesi olma sınırının ötesine geçememiştir.

PANAYIR GELENEĞİ

Uzun yıllardır yöre halkının yıllık ihtiyaçlarını karşıladığı, tanışıp kaynaştığı bir şenlik havasına dönüşen panayır geleneği, günümüzde de devam etmektedir.26 Mayıs'ta başlayan ve beş gün devam eden Ayvacık panayırı geçmişte ulaşım zorlukları sebebiyle birtakım ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çeken halk ile satıcıyı buluşturmayı amaçlamışken, günümüzde daha çok eğlence yönü ağır basmaktadır.Nitekim, binlerce büyük ve küçük baş hayvanın alınıp satıldığı hayvan pazarı artık kurulmamaktadır.Eski bir geleneğin izlerini görmekten hoşlanacakları ve yöremizde yetişen oğlakların tadına bakmak isteyenleri, 26 Mayıs'ta ilçemize bekliyoruz.

HALI VE KİLİM DOKUMACILIĞI

İlçenin önemli gelir kaynaklarından biri halı dokumacılığıdır. İlçemizin özellikle Yörük köylerinde halı ve kilim sanatı, en çarpıcı ve göz alıcı örnekleriyle, varlığını sürdürmektedir. Orta Asya'nın derinliklerinden, Asya'nın en batı ucuna kadar süren Yörüklerin göçleri ve konakladıkları her coğrafya, iklim ile hayatın iyi ya da kötü yönleri, Yörük kadınlarının marifetli parmakları sayesinde, düğüm düğüm halı ve kilim desenlerinde yaşamaya devam etmektedir.Yörük halıları, hikayelerine göre desen, desenlerine göre de isim alırlar.Turnalı,oklu,kabak çiçeği,elek,altın tabak,hayat ağacı, Türkmen gülü,yeşil budak,baratlı,eski Yörük,eli belinde bu desenlerden en çok bilinenleridir.Ayvacık halı ve kilimleri, desenlerinin orijinalliği sayesinde; dünya halıcılık literatüründe haklı bir üne sahiptir.
Ayvacık Kaymakamlığı bünyesinde Yörük kültürünün bu önemli öğesinin orijinalliği ve kalitesinin bozulmadan devam etmesi ve üreticinin emeğinin en iyi şekilde değerlendirilmesi amacıyla Halıcılık Okulu kurulmuştur. Halıcılık Okulu'nun %100'ü kök boya, kirmani ip (el eğirmesi) kullanılarak dokutulan halıları, iç ve dış pazarda büyük ilgi görmektedir. Ayvacık, Yörük kilim ve halılarının kalitesine öylesine güven duymaktadır ki 300 yıl garanti vermektedir.
29 Köyümüzden 400 üyenin katılımı ile kurulan Süleyman köy Tarımsal Kalkınma Kooperatifi,(DOBAG) Marmara Üniversitesi ile işbirliği yaparak yörede dokunan halıların otantik ve geleneksel yapısının korunmasına çalışmak-tadır.Süleyman köy Kooperatifi, yıllık 2000m2 civarında ihracat yapmakta, yöremize önemli bir döviz girdisi sağlamakta, Ayvacık'ın Avustralya'dan Amerika'ya kadar pek çok ülkede tanıtımına, zaman zaman getirdiği turist kafileleriyle de ilçe turizmine katkı sağlamaktadır.


ODUN KÖMÜRÜ

Mangal kömürü olarak da bilinen odun kömürü üretimi, Ayvacık yöresinde yoğun olarak sürdürülmektedir. Kaz Dağları'nın ve Ege Denizi'nin etkisinde kalan yöre ağaçları, en kaliteli mangal kömürü üretimini sağlamaktadır.Elbetteki, bu uğraşı sebebiyle yöremizde yoğun bir şekilde ağaç kesimi olduğu ve her geçen sene biraz daha yeşilliğimizin azaldığı da reddedilemez bir gerçektir.

EZİNE PEYNİRİ

Her ne kadar ismini komşu ilçe olan Ezine'ye kaptırmışsa da yöremizin özellikle kekik ve diğer zengin bitki örtüsüyle beslenen koyun, keçi ve inek sütü karışımı ile elde edilen Ezine peyniri, ilçemizde mevcut olan çok sayıdaki mandırada üretilmektedir. Kalitesiyle Türkiye genelinde bilinmekte ve aranılmaktadır.

HAYVANCILIK

Kaz Dağları'nın eteklerindeki, kekik ve her türden bitki örtüsü sebebiyle et ve süt kalitesi en üst düzeydedir. Bunun sonucu olarak Ayvacık yöresinin hayvan ürünleri, yoğun talep görmektedir. Ancak, yörede bilinçli bir hayvancılık kültürü oluşmadığından, bu talep karşılanamamaktadır. Geçmiş yıllarda, özellikle 26 Mayıs Ayvacık Panayırı zamanında, Türkiye'nin dört bir yanından gelen hayvan tüccarları vasıtasıyla binlerce büyük ve küçükbaş hayvan sevkıyatı yapılırken, günümüzde bu canlılık kalmamıştır. Türkiye'nin başka yerinde pek rastlanmayan koru hayvancılığı denen ilkel hayvancılık metodu yüzünden hayvancılık yavaş yavaş bitme noktasına gelmektedir
__________________



[sakın] bana bulaşma kalp kırarım bazen]
bluekeys™ çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Çanakkale tarihim, Çanakkale destanım. GooD aNd EvıL Eskiler (Arşiv) 0 05-06-2008 09:57 PM
ÇanakkaLe ÇaKıR- Eskiler (Arşiv) 0 02-18-2008 12:04 AM
Çanakkale GooD aNd EvıL Eskiler (Arşiv) 0 01-20-2008 01:33 AM
Çanakkale KoJiRo Eskiler (Arşiv) 0 10-28-2007 09:59 AM
Çanakkale: Çanakkale Açık Cezaevinden Firar Eden Şahıs Yakalandı[21.07.2006 21:01:00] CaKaLBoT Eskiler (Arşiv) 0 07-21-2006 09:09 PM

Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:44 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.