![]() |
|
|
#11 |
|
Forum Demirbaşı
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2007
Konum: İstanbul
Yaş: 31
Mesajlar: 5,860
Teşekkür Etme: 70 Thanked 42 Times in 30 Posts
Üye No: 26495
İtibar Gücü: 2570
Rep Puanı : 2488
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul'muydu yüzün, yoksa
çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne Dolmabahçe da çay tadında.... Divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında, tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu. Ben rehnedilmiş yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama yüreği takvim yokuşlarında... Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı, sesinin sesimde yankılanmasının... sanki perdedekine üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün içime... Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe seyrediyorum... Kadın Beyoğlu'nun bir kış akşamında, üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan muzdarip yürüyordu... Adam da... Yürümek hiçbir şeyi çözmüyordu, bazı Aralık akşamlarında... Parmağında yaralı bir öyküyü taşıyordu adam... Kadının yüzünde bir hüzün... Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük... Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti... ... Soğuğun ve karanlığın vehameti! Hayatı, bir başkasının pantolonu gibi, küçültülmüş, daraltılmış... İlk sahibinin o pantalonla yaşadığı şeyler, yani pantalonu pantalon yapan anılar, bazı ilkbahar bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen yazlar... Hepsi daraltılmış... Yaşananlara bir beden büyük geliyor artık hayat! Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık olmak içinse erken... Beni sevda yerimden vurdu yine zaman... Şimdi sana söylenecek tek cümle: Bende sana yetecek kadar ben kalmadı... Bir dağ tepesinde dalga geçerken yalnızlığımla. Kırmızı,mor ve pembe bulutlar boyamışken göğü kızıla. Ve rüzgar bir şarkı tutturmuşken bilmediğim bir makamda. Kara dut gözlü,bakır kızılı saçlı bir kız uzandı yanıma. xxx Kıskandı dost bildiğim bulutlar,rüzgar ve dalgalar. Kısrak başlı hırçın dalgalar,sırt döven demir misali parçalarken kendini kayalarda Kara gözlü kız sıcak bir bugse kondurdu yanağıma. Bir sıcaklık kapladı içimi,bir huzur ve bir his,hiç bilmediğim. xxx Dagınık saçlarını tararken rüzgarla,yüreğimde bir orkestra kuruldu ve baskın bir lir sesi,bir aşk şarkısı eski yunan'dan. Sophokles'in bir tragedya'sı çıplak anadolu dağlarından. Yanık bir pan sesi hiç bir şeyin farkında olmayan garip çobandan. Taçlandırmak istedim o güzelim başı tanrının henüz yaratmadığı çiçeklerle. Elimde sepet gökten yıldız topladım,takmak için saçının her teline. xxx Homeros'a sipariş verdim ölümsüzleştirsin diye bu aşkı,dil bulup yazamadı. Yontmak için o güzelim bedeni,phydias anadolu'nun tüm beyaz mermerlerini begenmedi. Ploto varlık diye inlerken bir türlü varsayamadı böyle bir aşkı. Saflığında bu sevginin Nısche'nin ahlakı bile ahlaksız kaldı. xxx Beyaz bir harmani örterken o güzelim vucudunun kıvrımlarını,içim köpürdü kıskançlıkla. Nadide bir keman dı sanki o beden,yay olup çalmak, Kemençe de gerdege girip telde sevişmek,tokmak olup davul da tepişip halay çekmek, Bir bag bozumu şöleninde aşkı yıllandırıp köhne fıçılarda,doyasıya içmek istedim. xxx Güller Diyarı'nın gül'ü, karagül'dü,bilmediğim bir ülkeden,belki hayaldi,belki gerçek. Yada bir ozanın sazının tellerine takılı garip bir türkü. Ve bir hediye,çölde su,kurumuş dere yatağına düşen damla vede hayat. Yaşadığım geç kalmış bir sevdaydı vede bir masal,koşsamda peşinden tutamayacağım.
__________________
|
|
|
|
| Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|