Nurcan Göksel

[GooD aNd EvıL]

Erken

Bu yıl,
bahar erken geldi,
arka bahçeye...
Filizleniverdi her çiçek
uyupta havalara...
Tıpkı
erkenden büyüyen
çocuklar gibi
aldanıp duygulara...

[GooD aNd EvıL]

Eski bir tanrıça gibi

Eski bir tanrıça gibi
Soğuk ve yalnız
Ve zamanın içine hapsolmuş…
Kocaman bir taş,
Dipdiri ve mağrur…
Durağansın,
Kocaman denizlerde ki çıpa,
Eros’un elinden kurtulan ok
Saplanıp kalkmışsın yıllardır,
Yolunu ezberden bildiğin
O yerde…

Bir gömütün içinden çıkan
Sır dolu mezar,
Seninle gömmüşler cevherlerini…
Gün yüzüne çıktığında
Sır bitecek,
Çözülecek gizemin
Azar azar….

[GooD aNd EvıL]

Eski düşlerimde ne vardı

Eski düşlerim de ne vardı
Yenilerin de ne var
Düşünüyorum da zaman zaman
Hiç değişmedi ayrıntılar

Ummanlar da sonsuza gitmek
Uçmak hiç yorulmadan
Bir ağacın kökleri olmak
Dallanıp budaklanıp gökleri bulmak

Şimdi hala kök salıyorum zamana
Uçuyorum koca denizler üzerin de
Kocaman kanatlı martılarla
Umutluyum çocuklar kadar

Eski düşlerim de ne vardı
Yenilerin de ne var
Gözlerimi kapattığım da görüyorum
Nasıl derin bir duyguysa bu
Sürüyor içim de bir yerlerde
Sürecek de
Ömrümün sonuna kadar.

[GooD aNd EvıL]

Eski sokak

Eski sokakta artık,
Eski hayat yok.
Eski sokakta,
Ayak sesleri yorgun.
Dört bir yan anı.
Dört bir yanda
Geçmişin,
Solgun izleri.
Eski sokakta
Eski evler yok
Eski dostlar yok
Köşedeki bakkal yok
Eski sokakta,
Ayak sesleri ürkek
Her şey yabancı şimdi.
Karşıda yükselen yapı
Yeşil evimiz değil miydi?
Eski sokakta,
Çiçekler, sardunyalar yok.
Her çocuğa bağıran,
Ayşe Teyze yok.
Köşedeki çeşme
Kurumuş
Ayva ağacımı kesmişler
Eski sokakta şimdi,
Daralmış sokakların,
Rüzgarları esiyor.

[GooD aNd EvıL]

Eski zaman masalları

Evvel zaman içindeyken,
Anlatılan masallarda,
Yaşatılan bir ayıcık,
Ürküterek arıları,
Bulduğu balı yermiş.
Kalbur zaman içindeyken,
Akşama eve dönermiş.
Evvel zaman çocukları,
Gerçek sanıp her masalı,
İnanmışlar her öyküye.
*******i zor beklermiş,
Ninem anlatsın diye.
Zaman zaman içindeyken,
Bugünlere gelince de,
Ne ormanda ayıcık kalmış,
Ne talan ettiği kovan.
Bol resimli öykücükler,
Hiç birisi varolmayan.
Sıra sıra oyuncaklar,
Şimdiki yerini almış.

[GooD aNd EvıL]

Eskici

Dün seni düşündüm
Seni ve beni.
En çok nelere değer verdiğini,
Ben de kalan ne varsa
Topladım bir köşeye
Birer mücevher gibi gelen
Eskiyenleri…

[GooD aNd EvıL]

Eskimiş yıllarım gibi

Eskimiş yıllarım gibi
Yarınlarımda eskimiş olacak?
Yalnız soğuk ve her şeyiyle viran.
Hiçbir şey anlamadan...
Yaşanmış ve bitmiş olacak
Eskimiş yıllarımda bilirdim ne yoktu,
Yarınlarımda bilirmiyim ne yok?
Bir bilmece her zaman önümde olacak…
Binlerce göz geçti,
Binlerce söz hayatımdan
Söylendi ve bittimi olacak?
Ya da hala olacak mı yarınlarımda aşk?
Hatırlayamıyorum
Kaç kez titredim çiçekler gibi,
En küçük rüzgardan ürkerek?
Kaç sevgi vardı dün,
Kaç kere
Gerçek sahibi oldu bu yürek?
Eskimiş yıllarım gibi
Yarınlarımda eskimiş olacak.
Gitmiş ve bitmiş hatıralarla
Kaç ölüm sevdiklerimi alacak?
Kaç kez uyanacağım sabahlara
Korkulu rüyalardan?
Sımsıcak bir yüreği
Yanımda sanarak…
Ağlayarak hazırlanacağım güne
Çünkü yanımda
Hiç kimse olmayacak…
Biliyorum!
Eskimiş yıllarım gibi
Yarınlarımda bir gün eskimiş olacak…
Ondan sonrası
Bilinmeyen bir hayat,
O dönüm noktasının ardı
Koskoca bir ömrün
Mazisi olacak…

[GooD aNd EvıL]

Eşit

Gözlerine bir ışık vurmuştu,
o ışıkta sana!
Aydınlığından

[GooD aNd EvıL]

Fabrika yorgunu

Fabrikanın dumanı
uzaktan göründüğünde
aynısı başlar
usandığın sabahların…
Bir düdük çağırır aceleci
sen geçerken
daracık sokaklardan…
Doğrudur!
Köşe başında kadınların
erkenden dedi koduya durduğu…
Bilmezler!
Sendeki günlerce süren
büyük yorgunluğu…
Biraz öylesine giyinirsin ya
biraz açık orası burası
ayıptır ve günahtır,
o yüzden
garip bir selamdır verdikleri…
Biraz yalancı, biraz müstehzi…
Sen geçerken yorgun
dar sokaklardan
bilmezler
içine kapadığın yorgunluğu…
Yaşam hızla gider de
günler boyu çoğalttığın
adımların ağır gelir…
Çöker üzerine *******i
böyle yaşamanın zorunluluğu….

[GooD aNd EvıL]

Fal

Senin falını gördüm
Senin ellerinde
Uzattığında bana o son gün
Titriyordun küçük dallar gibi
Gidiyorum artık diyordun
O bedende iki şey ayrı konuşuyordu
O yürek ve ellerin
Belirsizlik ellerindeydi
Gerçek ise yüreğinde
Dilinin ucundaki sözcükler
Hükmediyordu hücrelerine
İstediğin bu değildi
Hadi dedim
Gitmiyorum de
Senin falını gördüm
Senin ellerinde
Sanki
Yalnızca gidiş değil biletin
Gidiş dönüş kesilmiş
Geleceğine