![]() |
![]() |
#31 |
Banned
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Yaş: 19
Mesajlar: 1,629
Teşekkür Etme: 1 Thanked 2 Times in 2 Posts
Üye No: 44100
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 2150
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() "Ey ayrılık; sen nasıl bişeysin ki bütün aşklara hakimsin, aklım almıyor. Acaba bikere olsun aşkta kazanabilmek için Sana mı Aşık olmak gerek?.."
Demek ki böyle başlıyormuş ayrılıklar! Garip bir sıkıntı çörekleniyormuş içine.. Nefesin daralıyormuş.. Ağlamak geliyormuş içinden.. Bir yanın < Hadi ağla > derken.. Diğer yanın < Sakın ! > diyormuş kızarcasına.. Bir sigara yakılıyormuş pencere önünde.. Gecenin siyahına bakılıyormuş.. Yüreğinin daha siyah olduğu fark ediliyormuş sonra.. Ellerin titriyormuş sigaranın külünü pencere parmaklıklarından dışarıya savururken.. Sözde duman gözüne kaçıyormuş da bir-iki damla yaş süzülüyormuş.. Kendine yalan söylemeleri başlıyormuş insanın o an.. Ama itiraf edemiyormuş.. Sonra bitiyormuş sigara.. Pencereden aşağı bırakılıyor ve karanlıkta gözden kayboluşu seyrediliyormuş.. Ayakların direniyormuş, titreyerek de olsa.. Ağır adımlarla mutfağa kadar taşıyormuş bedenini.. Bir bardak demli çayın yanında, bir sigara daha yakılıyormuş.. El ele çekilen resimler alınıyormuş, şiirler ve hediyeler.. Hepsi mutfak masasının üzerinde duran eski radyonun yanına bırakılıyormuş.. Az sonra olacaklardan ürkerek Ağır ağır oturuluyormuş sandalyeye.. Önce sigaralar yakılıyormuş, sonra yadigar radyo açılıyormuş.. Ağlamak isteniyormuş ama ağlanamıyormuş.. Her melodi bir sancı.. Her nota bir hançer misali saplanıyormuş.. Kanaması durdurulamayan yüreklere.. <Gayet güzel yaşarım> deniyormuş önce.. Acınası bir gülümseme ile… Aptalca gülümsemeler devam ederken yüzünde..ŞAH-MAT! Evet, Kaybettim diyormuş yüreğin.. İsyanın en tepelere ulaşıyormuş… Nedeeeeeeeeeenn! diye haykırıyormuş insan.. Semada yankılanıyormuş sesin, melekler ağlıyormuş,şehir susuyormuş.. Uzaklardan dalga sesleri geliyormuş.. Kıyılar ağlıyor, tane tane kum parçacıklarını denize akıtıyormuş gözyaşları yerine.. Sular sürüklüyormuş her şeyi.. Tüm değerler kayboluyormuş, insanlar ölüyormuş nazarında… Bulutlar ağlıyormuş, her damla binlerce ton ağırlığında düşüyormuş yüreğine.. Su hızlanıp boğazına yükseliyormuş, boyunu aşıyormuş sonra.. Sahilden eser kalmıyormuş,son bir nefes kalmıyormuş… Koskoca dünya yok oluyormuş.. Ardından ölünüyormuş YAR! Demek ayrılıklar böyle oluyormuş…! |
![]() |
![]() |
![]() |
#32 |
Banned
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Yaş: 19
Mesajlar: 1,629
Teşekkür Etme: 1 Thanked 2 Times in 2 Posts
Üye No: 44100
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 2150
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Gecenin sıcağı emip, serin serin üflediği bir saatte;gözlerimi dikmişim gökyüzüne yine seni düşünüyorum..Düşünüyorum o halde varsın..Hep olduğun yerde, içimin en sakınılanındasın..."
Kıpırtısız... Dingin... gözlerinle gülümserken... Kıpırdama sakın... ( Hafızama aldım bile) . . "Saklıyorum seni bi yerlere, bekle biraz..Tam, acılarına merhem olduğumu söylerken çektiğim fotoğrafının yanına koyuyorum.. Gözlerinin yeşili… İki farklı tonu nasıl da güzel..Biri güneş vurmuş gibi parıltılı taze bir fidan ve diğeri puslanmış bir akşam üzerinde olgun bir koca çınar..." Yaslandığım... Dinlendiğim... Kendime dillendiğim... Yapraklarını dökme sakın... (Dilekler bağladım bile dallarına) . . "Bize dair...Umut yüklü, henüz yitmemiş….Defter aralarında sakladığım kurumuş gül gibi saklıyorum seni içimin sayfalarında..Kimseler bilmesin demiştin, sakınıyorum..En büyük hazinem oluyorsun çocuk aklıma..Hırsızlardan sakınmak için kilitli tutuyorum dudaklarımı.. Sana susuyorum.. Lal olup bize “sus” uyorum..Bir gülüşünle su veriyorsun gönlüme..." Bulut olup... Çisil çisil elerine yağıyorum... Sonra şımarık küçük sevgilin oluyorum... Sımsıkı sarıl, bırakma sakın... ( Kokunu çektim bile içime) . . "Narkoz almış gibi uykuya hazırım şimdi,sen kokulu rüyalara…Yarı baygın, yarı ölü halimdir sana en yakın olduğum zaman..Elimi uzatsam değecek kadar, gözlerimi yummam yeter..İşte buradasın..Kolların bana açılmış..Uçurtmamsın sevdaya doğru ayaklarımı yerden kesen..." Savruluyorum... Rüzgar kirpiklerimle sevişiyor... İçim çekiliyor... Takılıp gerçeklere, durma sakın... (Ben çoktan düştüm bile yüreğine) . . "Zamansız oldu, biliyorum..Hatta biraz da geç..Akıl edemedim, düşüşleri..Ben alışkınım uçurum kenarlarına, rüyalarımda çok atladım boşluğa, süzülüp parmak uçlarımda konuverdim sevdaya..." Ben gerçeğe hiç böyle çakılmadım... Bilemedim... Uyandım... Mahmurum ve hala aşık... ( Acıtmadım ya seni……)! ... |
![]() |
![]() |
![]() |
#33 |
Banned
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Yaş: 19
Mesajlar: 1,629
Teşekkür Etme: 1 Thanked 2 Times in 2 Posts
Üye No: 44100
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 2150
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() 10
seni çok özleyeceğim 9 tamam anlıyorum 8 bari birşey söyle 7 hiç mi? 6 üzülmeyecek misin? 5 peki... 4 elbette anlıyorum 3 ama 2 bitirmeme izin ver 1 Düşlere emanetsin... bitirlmemiş şiirlerim, anlamsız mısralım, yaktığım mektuplarım... ve vesairelerim... özle beni! benle... uzaklara gidişlerim, terkedemeyişlerim, yüreğimde çarpıntı... ve yitirilmişliğim... düşle beni... benle! ben giderken arkamda, arka bahçelerim kalır... hece hece gelirim *******e, çiçek çiçek açarım... bahardan anlatarım yeşile kaçan, yosunumsu hevesle... yaşa beni... senle! aklımdasın... aklım sende! herşeyi biliyorum aramızda olmayan... bakma çaresiz göründüğüme... neleri yükledi bu omuzlar. kırıklarından neler doğurdu... geleceksen eğer; sadece şunu de: bekle... |
![]() |
![]() |
![]() |
#34 |
Banned
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Yaş: 19
Mesajlar: 1,629
Teşekkür Etme: 1 Thanked 2 Times in 2 Posts
Üye No: 44100
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 2150
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Havada;
Keskin bir ayrılık kokusu Gözlerimde; Aşktan arta kalan bi buğu Yüreğimde ise; Belki yalnızlığın yorgunluğu,belki öylesine bir korku Yok yok, Basbayağı sensizlik işte bu... Biliyorum,yaralıy(d)ım... Sensiz nasıl nefes alabildim tekrar,nasıl hayata tutundum,nasıl hayallerime sığınıp da,kalbimdeki koca boşluğu doldurdum...inan,hâlâ çok iyi hatırlıyorum.Hiç unutmayayım,geçirdiğim azap *******ini tekrar yaşamayayım diye aklımdan bir ''an''ını bile çıkarmıyorum. Burası artık bana ait değil Bu kalp...benim sevdiğim değil! Ellerin... Kokusu değişmiş,üzerine el değmiş Yüreğine nazar değmiş! Meraklanma... Gözüm arkada kalmadı Söndü içime ateş Biliyorum... Dönüş yok bu kez...! |
![]() |
![]() |
![]() |
#35 |
Banned
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Yaş: 19
Mesajlar: 1,629
Teşekkür Etme: 1 Thanked 2 Times in 2 Posts
Üye No: 44100
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 2150
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sen benim sevgimi değil, ben sana sevgimi harcadım sevgilim!
Ben seni öyle sevdim üstüne alınma sebebi sen değildin. Seni ben sevmek istedim diye sevdim! Sevmek için seni seçtim, pişman da değilim! Ben sende, sen dâhil kimsenin göremediklerini sevdim, sakladıklarını, gizlediklerini sevdim. Ben senin sevilmeye değer bulmadığın taraflarını sevdim. Çirkinliklerini, kötülüklerini, çekilmezliklerini, bencilliğini, kinini, nefretini sevdim. Ben senin gün aşırı başka birine dönüşmeni izlemeyi sevdim. Başka bir adama her dönüştüğünde başka bir kadın olmaya soyunup, seni bambaşka ama yine sınırsızca sevmeyi sevdim. Ben sendeki doyumsuzluğu sevdim. Arsız çocuklar gibi “beni daha çok sev” demeni, gezdirirken parmaklarımı saçlarında, kıvrılıp, kucağımda uykuya dalmanı ve en çok da yüzünde beliren o tarifsiz masumiyeti sevdim. Bir kâbusun orta yerinde sırılsıklam uyanıp, yüklenip korkularını, tek söz etmeden çarpıp, kapıyı gitmeni sevdim! Gece yarıları tavana diktiğin gözlerine vakitsiz yerleşen kederi ve bir de dudak kenarlarına sinen o içsel devinimlerini görmeyeyim diye pencere kenarlarında dikilip, uyumamı beklemeni ve en çok da uyuduğumu sanıp, arka odada gizli gizli akıttığın gözyaşlarını sevdim! Hiçbir şeyden mutlu olamayacak portresi çizerken sen, ben seni mutlu edebilme ihtimalini sevdim! “Sıkıldım artık senden!” derken bile, yanımdan bir adım öteye gidemeyişini sevdim. Sen ağız dolusu küfürler ederken bana, suskunluğa sığındığımda sabrımdan usanıp, çıldırıp, önüne geleni devirip, kırmanı sevdim! Hırsını alamayıp, kalbimi kırdığındaysa sarhoş olana dek içmek için dışarı çıkıp, sabaha karşı yatmadığım uykumdan beni kaldırmanı, sahil boyu tek kelime etmeden saatlerce el ele yürümelerimizi sevdim! Şefkatim ağır geldiğinde kabadayılığa soyunmanı sevdim. Yersiz kıskançlıklarınla ve kuruntularınla zehir ettiğin *******i bile sevdim. Üstünde başka kadınların kokularıyla ve zafer sandığın tek gecelik kaçamaklarının vicdan azabıyla kapıma dikildiğinde seni içeri alıp, sonsuz bir merhametle sana sarıldığımda gözbebeklerinde beliren o çocuksu şaşkınlıklarını sevdim! İçinde yanan ihanet ateşinin sıcaklığına dayanamadığında, benim de seni aldattığım yalanına kendini inandırmak için çırpındığında, vakitsiz beni sorgulamanı sevdim, en çok da aslında doğru olmaması için, içinden dualar ederken bana inanmayan gözlerle bakmanı sevdim. Seni bıkmadan, usanmadan böylesine fütursuzca sevebildiğim için, sana olan sevgimden, tükenmek bilmeyen sabrımdan, merhametimden ve şefkatimden nefret etmeni bile sevdim! Ben senin çevrendeki tüm o kalabalığa rağmen içini kaplayan kimsesizliğini, sahiplenmek isteğiyle yanıp, tutuştuğum sahipsizliğini, paylaşmaktan korktuğun yalnızlığını sevdim. En çok da arınmaya çalıştıkça çoğalan günahlarını, bana duyduğun o yapay kini, apansız hortlayan, saklamaya çalıştıkça eline yüzüne bulaşan o başıboş kederini sevdim. Ben senin beni başka kadınlarda arayışını sevdim. Bazen beni kıskandırmak, bazen kendini kandırmak için başka kadınlara gidişini, kazanmak için gittiğin uzaklardan yaralarını sarmam için yine bana dönüşünü, yalnız onlara değil, bana ve en çok da kendine yenildiğinin farkındalığında arınmak için bana sığınmanı sevdim. Ben senin çocuksu inatlarını sevdim. Bazen neyi savunduğunu bile unutarak saçmaladığına aymanı, sana “haklısın canım” derken aslında içten içe ve sessizce haksız olduğunu kabullendiğini gizlemeni sevdim. Ben seni şahitsiz sevdim, seni tutanaksız, belgesiz sevdim. Kafanı karıştırdı, korkuttu seni bu sevgi oysa çok basitti her şey; ben seni sevmek istedim diye sevdim! Beni sevip, sevmemen umurumda bile değildi, ben seni sevmeyi sevdim, ben seni böyle sevebilmeyi sevdim! Ben seni hem senin yerine hem benim yerime sevdim! Ben seni her gün her gece hep başka türlü sevdim. Benim seni sevdiğim gibi başka birinin seni sevemeyeceğini ve bunun şimdilik farkında olmadığını bilerek sevdim sevgilim! Günün birinde belki benim sevdiğim kadar başka bir kadın daha sevecek seni ama kimse benim sevdiğim gibi sevemeyecek ne yazık ki, bu da benden sana kalacak kara bir lanet sevgilim! Sen benim sevgimi değil, ben sana sevgimi harcadım sevgilim! Ben seni öyle sevdim üstüne alınma sebebi sen değildin. Seni ben sevmek istedim diye sevdim! Sevmek için seni seçtim, pişman da değilim! Seni sevmem için varlığına ihtiyacım yok çünkü ben seni sana rağmen sevdim! |
![]() |
![]() |
![]() |
#36 |
Banned
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Yaş: 19
Mesajlar: 1,629
Teşekkür Etme: 1 Thanked 2 Times in 2 Posts
Üye No: 44100
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 2150
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Bir mısra çekiyorum hayatımdan. Faili meçhul bir kaybın, tüm sokakları dumana boğduğu sürgün gibi duruyor yüzümün kanayan yanı...
Güneşi saklayan dağların arkasında beklediğimi, benzerimden benzerime dadandığımı görüyorum artık. Hayattan çalarak eksiliyorum en çok da. Yaralarım derinden geliyor, yüzüm gözüm kan içinde. Günlerdir içimde biriken sessizlik vuruyor gecenin ayarını. Gecem nemli, gündüzüm kayıp. Bazen bir ses, bazen kimsesiz bir darbe topluyor eksilen gülüşlerim... Yarım yamalak söyleniyorum hep, ayağıma dolanıyor umutlar, dalga dalga çığlık oluyorum, gözümün penceresinden birbirine karışan cümlelerin kilidiyle oynuyorum, sokulmaya korkuyorum. Asılı kaldım benliğime, aralıksız akan zamanın en titrek nefesinden çiğ gibi akşamlar düşüyor... Bakışım ondan mı ürkek? Ayaklarımdaki nasır bağlamış yalnızlığım mı ağrıtıyor yoksa yarınlarımı, bilmiyorum artık. Neye uzansam şimdi az ötede. Silkinmek korkusu bir yandan vuruyor, durulmamış kavgalarım diğer yandan; ben izlerimi barındıran patlamış dudaklarıma bakıyorum. Kanayan ezgiler dağlara dönüyor, en sevdiğim çiçekleri çürütmüşler, hükmüm sessizce kendisini yağmalıyor. Islağım, sıfatsızım, çizik çizik karaya dolanmış cümleler geçiyor önümden. Karanlık bir kentim... Duvarlarda bensiz sözler tutuyorum. Gözünün ekranında tanımadığı bir numara gibi duruyorum hayatın... Kaç gece geçti gerçekten, hece hece karanlığımı buluyorum. Kaç gece? Ölüyorum be, belki anlasilirim diye uğraşmaktan kime ne? Dudaklarım mor, saçım dökük, Yolumdaki taşlardan bana ne? Düşlerim doğurgan, sahipsiz öksüzlüğümden geceye ne, gündüz kalk git hadi; kanayan gözümün tuzağından sana ne? Kırk harami düş arasındayım şimdi, ağzımda ekşi bir tat. Gerçekten, neye tutunmaya çalışıyorum ki? Kurşun geçirmez gökyüzünden yırtık fotoğraflar düşüyor, iniltili bir kan damlası gibi kızartıyor yüzümü, aşk ölüm gibi akıyor... Aşk, ölüm gibi tutuklatan şey. Bir parça ekmek, üç beş zeytin ve sert bir yataktan daha fazlasını istemeyen duygu... Tek başına yalnızlığı, kırılmışlığı, kararsızlığı, yatışmış bir acıyı, sessizlikleri, dilsiz, ürkek uslandırılmış bir coşkuyu, hiç durmadan anlatan türkü. Aşk. Gitgide daha zor. Öyküsüz. Taraf tutmak. Aşk. Birkaç kadeh içtikten sonraki elim sende oyunu. Uygunsuz bir zamanda aranılan, belki de ucuz yorumlar... Aradığı ve bir ikincisi olmayan yükseliş gibi... Anlamlarını bilmediği, diline söyletemediği, yalnızca sonsuz bir kutsallık taşıyan, cezaları çağrıştıran ölüm gibi... Ona bakıyorsun bazen. Maskeli yüzlere gizlenmiş, inceltilerek doruğuna akan saldırılar kadar tuhaf. Başında yüzünü gizleyecek şekilde bir şapka, nefesleri tek tek koparıp, ağır ağır çiğnemeye çalışan ölüm gibi. Aşk... Her şeyin eskimişliği. Sıra dışı hiçbir şey yaşanmıyor, ve sonra bayatlamış bir güne döner gibi yarına sürünüyorsun. Aşk. Kan kırmızısına boyalı tırnaklarıyla, tam kalbinin ortasında güller kazıyan, siyah, uzun giysili ölüm. Aşk. İçinin bir yerlerinde, umutsuzca, kımıldayarak, pencerenin önüne konulsa da, solmaya inanmış çiçek gibi... Aşk. Sıkıştırılmış plastik kokulu gözbebeği. acitmak, susmak, aşk. Ölüm. Son düşünce. Hazırlanmadan, çağrısız. Aşk. Acı sözler. Öç almak belki de. Aşk, ölüme iliştirilen nefes gibi sanki. |
![]() |
![]() |
![]() |
#37 |
Banned
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Yaş: 19
Mesajlar: 1,629
Teşekkür Etme: 1 Thanked 2 Times in 2 Posts
Üye No: 44100
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 2150
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() bazen,
yıkılasım geliyor... tüm borçlarımı alasım senden, tüm senden olanları veresim... neresinden başlamalı seni yok edişin içimde. sadece tükeniyorum seni sayarken her türlü biçimde... git_Sen, kaybol_Sa(e)n, eri_sen, bit_sen , bir şekilde... canını acıttığı yerde çekmeli kabloları elektrikten, yorduğu yerde vazgeçmeli (mi?) devam etmekten, acıttığı yerde bırakmalı,(mı?) uzadığı yerde koparmalı...(mı?) kanattığı yerde, merhem olmalı kendine! toplanmalı dağıldığı yerden. inceldiği yerden kopmamalı, onarılmalı. onarmalı. hadi; git, eri, kaybol, bit, bir şekilde... öde tüm borçlarını... kim kefil olmuştu bu yüreğinin sesine. yüreğim mi? aldanmışım... borçlarını ödemeye niyetin yokmuş. benmişim alacaklısı da vereceklisi de tüm hayatların. oysa giden gitmiş, ses yok, karanlık bir şehirde, tüm borçları unutup, yaşamalı bir şekilde. aramızdaki sözleşmeyi aşkımın hatrına yok sayıyorum... senindir; bedelini ödemediğin yüreğim alacaklı değil yüreğinden, kanadın kırık düşlerim beklemeyecek baharı senden, kara kışlar senden sıcaklık beklemiyor, açlığım sana doyuralası değil... susuzluğum kanmayı beklemiyor sana herhangi bir anda. yalnızlığım ses olmanı beklemiyor. adım, adına yaraşmak istemiyor artık. ben denince, sen de akla gel istemiyor aklım. çift kişilk değil nevresimlerim, kahve takımlarım, koltuklarım. odam seni aramıyor. doluydu senle hayat, yokluğunsa inan anlamsız kılmıyor. bu kadın sana hasret kalan yarınları için, senden medet ummuyor... Tek yandığım; büyüttüğüm çocukluğum, kırdığım oyuncaklarım. hayat oyuncak gelin damatlarla daha güzel yaşanıyor... |
![]() |
![]() |
![]() |
#38 |
Banned
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Yaş: 19
Mesajlar: 1,629
Teşekkür Etme: 1 Thanked 2 Times in 2 Posts
Üye No: 44100
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 2150
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() yok olasım geldi biraz
yok, çok geldi! sensizlik çok geldi bana, ne bir ses, ne nefes galiba yalnızım(sensiz)... biliyor musun, sessizlik başımı ağrıtır benim. biliyorum, ses omak zor gelir sana. bütün ayrılıklar eş anlamlıymış. bunu biri daha söylemişti yıllar önce de kabul etmemiştim. (sensizliğe yenilmemeliydim oysa, yaşaman bile bir umut aslında. sensizlikte daraltmışım pencereleri galiba. camlar kırılmış, kırıklar gözüme batmış, görememiş de olabilirim. ama yok yine de ayrılıklar eş anlamlı galiba. sen yok, o yok, onlar yok... yok oluşun şekli önemli değil yokluk yokluktur! inanıyor muyum yazdıklarıma? galiba hayır... sen varsın ama yoksun...) ve yokluğa inat, gecenin bir köründe; sen olasım geldi biraz, yok, çok geldi! Ama sen yokken şehirde bilemedim nasıl olsam, Sen gibi giyinsem, Kokundan sürünsem, Sarkını söylesem, Uzun adımlarla yürüsem olur mu ki? Ama beni kim saracak? biliyor musun, sessizlik başımı ağrıtıyor benim. sen olasım geldi biraz, yok, çok geldi! neden acaba? işte, sana_____(yokluğa) inat! |
![]() |
![]() |
![]() |
#39 |
Banned
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Yaş: 19
Mesajlar: 1,629
Teşekkür Etme: 1 Thanked 2 Times in 2 Posts
Üye No: 44100
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 2150
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Kırmızı şarap değil; narkoz gibi bir sevda damlıyor, şeffaf bir şarap kadehi olmuş dudaklarından! Ve narkoz gibi bir ihanet sunuyorsun bu gece bana… “10’a kadar say sevgilim” diyorsun; derin derin nefes al…
bir: Yeni bir metresle, eski bir aşka başlar gibi uyanıyorum artık her sabah ve duman duman gözlerimin önünden acı dolu bir karmaşa akıp gidiyor… Gözlerimden fışkıran hiddet ve öfke sanki bir katile saplanan pis bakışlar gibi saplanıyor içime! iki: Tek sıra dizilmiş de Eros’un pegasuslara binmiş süvarileri, uçlarına gözyaşından barutlar sürülmüş kan okları atar aşıkların gözbebeklerine… Sokaklarda cirit atan huzursuzluk aşıkların avuçlarını kör bir jilet gibi kesmekte… İlikleri inim inim titreten gecenin matemi kim bilir daha kaç intihara gebe? Haykırıyorum gece gece kudurmuş varlığına! Bırak bari İstanbul tanık olsun damarlarıma zerk ettiğin ızdıraba! üç: Bak, şu acının her açısını derece derece tavaf etmiş avuçlarıma bak! Şu hasretten tenime silinmez mürekkeplerle kazınan kedere bak! Şimdi hangi âlim yapar suskunluğumun tabirini?! Gözbebeklerimden tebdil-i kıyafet dolaşan bir kıyamet olup süzülen şu mısralar, hangi kavmin günahıdır? Hangi cesur peygamber üstlenir uyarmayı artık, sesimde cirit atan kâfir zümreyi?! dört: Avuçlarımdaki acıya bak! Şimdi ben, nereye dökeyim bu acıyı? Hangi okyanusa boşaltsam, taşıyabilir bu sancıyı? Hangi yıldız şaşırmaz yörüngesini? Hangi kara delik çekebilir avuçlarımdaki kahrı?! Şimdi ben bu acıyı nereye dökeyim, nereye saçayım, gözbebeklerimin hazine arazilerine durmadan gecekondu mahalleleri kuran bu mafyavari kederi? beş: Gözlerimden fışkıran renkli dumanların önünde acılar sanki resmi geçit yapıyor… Öyle bir bakıyorsun ki; sanki gökyüzünde yeni bir yıldız doğuyor… Kime baksam, sana benziyor! Öyle kötü bakıyorum ki insanlara kimin yüzüne baksam, beni deli sanıyor! altı: Yitirdim yüzünü ilmek ilmek… Önce anılar yitti birer birer sonra da kırık dökük sözcükler… Üç noktalar yitti sonra, yitti gitti,yitirilen uygarlıklar gibi şiirler… yedi: Gözbebeklerine çöreklenen yalan, sana Havva’dan, Havva’ya Âzâzil’den miras! Bakışlarında gün geçtikçe, gayri meşru bir çocuk gibi büyüyor ihanet! sekiz: Peri perdeleri ile örtüp yarım bırakılmış şiirlerin üstünü, içimde çıkarttığın tüm yangınları gözbebeklerimde söndürüyorum! dokuz: Kiramen Katibin meleklerim bile ilk kez şahit oluyorlar böyle bir çıldırışa! Parçalanıyor her an biraz daha sızlaya sızlaya Cahiliye Devri putları gibi, içime zamansız çöreklenen yalancı serseri! on: Ve şimdi bir küfür olup sızıveriyor adın dudaklarımdan sokaklara! Sabah erken uyanan insanlar, ilk kez tanık oluyorlar bir şairin intiharına! Durma! Biraz daha ölüm ver bana, biraz daha intihar koy meze tabağıma! Yetmiyor kanıma karıştırdığın narkoz bu ihanete katlanmaya… __________________ |
![]() |
![]() |
![]() |
#40 |
Banned
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Yaş: 19
Mesajlar: 1,629
Teşekkür Etme: 1 Thanked 2 Times in 2 Posts
Üye No: 44100
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 2150
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Gözlerimden yaş misali düşüşünü seyrediyorum öylece
Nasıl süzüldüysen içime,aynı şekilde gidiyorsun işte...sessizce Ne değiştirebilir şimdiden sonra bu kaderi? Sen mi? Güldürme beni...Her gidişinde dünyamı bir hiçe çeviren,görmezden gelen hüsranımı...ve uğruna nice ağıtlar yaktığım,nice şiirler yazdığım,adını kalbime kazıdığım... Sen...? N'olur güldürme beni haline... Gelirsen diner sandığım yalnızlık durulmuyor Meğer kendimeymiş yalnızlığım,ağır geliyor... Yaralarım onarılmaz artık.Aşkından kurtuldum ya,illa bir iz yapışacak yakama.Çek gölgeni peşimden,inan sensiz daha mutluyum ben... En acı anlar boğazımda düğüm işte.Ne kadar yutkunsamda,hazmedemiyorum onca kırılmışlığı.Sendeki ise;sadece vicdan rahatsızlığı... Hiç beklemediğin anda; vuracağım kalbinin orta yerinden ta... Aniden gelişin gibi, Ve gidişin gibi, Hatta tekrar tekrar dönüşün gibi olacak herşey. Tüm acılarımı yakıp küllerini göndereceğim sana. İbret-i âlem olsun diye,çektiklerimi,beni biraz olsun anla diye,bir daha dönme diye!!! Gün oldu,devran döndü Sen niyetlendin bu kez sevdama Gel bakalım kapıma Hâlâ açan bir ben var mı ardında? Üzgünüm...Seni tekrar sevemeyecek kadar ruhsuzum artık Bu kez de sen anla!!! |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|