![]() |
![]() |
#1 |
Guest
Mesajlar: n/a
Üye No:
Cinsiyet :
|
![]() ![]() Oldukça soğuk bir Mart günü bugün. Ancak herşey artık bahar ve yaz için. O yüzden belkide dışarda yağan kar beni çokta rahatsız etmiyor. Vitrinler cıvıl cıvıl yaz kokuyor. Geceli gündüzlü çalışmalar sonunda yeni sezonlar açıldı. Modayı sıkı takip eden herkes bu sezonun yeni renklerini ve tarzlarını, yazın neler giyeceklerini belirledi bile. Ve ne mutlu bizlere ki alternatif yaratmak için artık İstanbul’da olmayan marka kalmadı gibi. Çünkü İstanbul’un da bir moda merkezi var: Nişantaşı. Peki bizim markalarımız Nişantaşı’na hazır mı sizce? Ya da soruyu başka türlü aksettireyim: Türk insanı Nişantaşı’na hazır mı? Dünya’nın en önemli markalarının vitrinlere yansıması bizleri ne kadar olumlu etkiliyor sizce? Benim şahsi fikrim bizim markalarımızın limitlerini zorlamadıklarından yana. Nedenini ise tahmin etmek çok zor değil. Bizler talep etmiyoruz. Yani onları zorlamıyoruz. Yeni yetişen gençlere bakıyorum. Tek bir elden çıkmış hissi veriyorlar. Fabrikasyon. Saçlar, kıyafetler, aksesuarlar tıpatıp aynı. Böyle tüketen varsa yaratan nasıl olmalı? İşte bu yüzden kimseyi suçlayamıyorum. Olanla yetinmeyen bir gençlik olsaydı nasıl olacaktı? Markalarımız yaratıcı ekiplerine çok daha fazla yatırım yapmak durumunda kalacaklar ve yaratıcılık daha ön plana çıkacaktı. Bir bakıma sokaklarımız tek düzelikten kurtulup, kendi karakterlerini yansıtan kıyafetler içerisinde, kendilerine en çok yakışan saçlar ve makyajla yürüyen insanlarla dolacaktı. Ancak olmadı. Dünya’nın en önde gelen markalarının bir bir İstanbul’a gelmesi pek birşeyi değiştirmedi. Çünkü olan satılıyor. Yani satış amaçlı koleksiyonlar hala ön planda. Türkiye’de bir trend-setter akımı doğmalı. Farklı kombinasyonlar ve farklı zevklerin bir arada olduğu caddeler ve insanlar. Bizlerin de en büyük sıkıntısı bu belkide. Saçların tekdüzeliğini kırmak için sürekli Avrupa-Türkiye arası mekik dokuyoruz. Fransa’nın en önde gelen eğitmenlerinden faydalanıyoruz ancak, çok daha çarpıcı saçlar yapılabilecekken, müşteri beklentilerinin tek düzeliği sebebiyle salon performanslarında da düşüşler yaşıyoruz. ![]() Yaratıcılığımız sadece moda çekimleriyle ve kendi imaj çalışmalarımızda kendini gösteriyor. En çarpıcı örnek, bütün dünyada kahve tonları modayken bizlerde hala bir sarışın olma tutkusu hakim. Son derece iddialı bi kararla bu sezonun imaj çalışmasında ana görsel olarak koyu kahve saç kullandık. Ama ne kadarını benimsendi ki sizce? Kısacası her ne kadar elimizde kısır döngüyü kırabilecek imkanlar varsa da hala mantalite olarak bazı duvarları yıkamadık. Farklı olmaktan korkuyoruz. Daha doğrusu sürünün dışına çıkmaktan korkuyoruz. Farklı olmak aykırı olmak değildir. Kendiniz olmaktır kısacası. Ancak unutulmamalı ki kendi kişiliğimiz herkesten farklıdır. Kişiliğimizi yansıtamadıktan sonra ne giyersek giyelim, saçımızı hangi renge boyarasak boyayalım silik ve sıradan kalmaya mahkum oluyoruz. Benim size mesajım istatistik olmayın, kendiniz olun. Hayatın farklı renklerini yakalayın ve kendinize güvenin. İşte o zaman Türkiye’de adını moda dünya’sında duyurabilecektir. Bizler kendimizi bulmazsak, stilleri yaratanlar çıtayı asla yükseltemeyeceklerdir. Ne de olsa varolanı tekrar yaratmak moda değildir. |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Hatun Fena Tombul – Eleman Farklı Farklı Pozisyonlarda Çakıyor <No Rapid> | erdal2007 | Türk Video | 0 | 02-09-2010 01:50 PM |
Anne olabilmek için riski göze aldı | KoJiRo | Eskiler (Arşiv) | 0 | 03-11-2008 04:04 AM |
''Önemli olan kalıcı olabilmek'' | KoJiRo | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-23-2007 10:07 AM |
sezer bu kez çok farklı | вσυя∂¢αη | Eskiler (Arşiv) | 0 | 08-16-2007 09:49 PM |
üşürken,üşümemeyi öğrenen bir yürek olabilmek | RuYa_GuZeLi | Eskiler (Arşiv) | 0 | 12-26-2006 09:44 PM |