![]() |
|
Eskiler (Arşiv) Eski konular |
|
Konu Araçları | Görünüm Modları |
![]() |
#1 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Sep 2007
Konum: ||-Gabar-||
Mesajlar: 9,873
Teşekkür Etme: 57 Thanked 136 Times in 98 Posts
Üye No: 44597
İtibar Gücü: 3338
Rep Puanı : 6831
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Aşkın Yarısı Yüzün, Diğer Yarısı da Hüzündür Çocuk
I Karanlığımda cılız ve titrek bir ışık oldun çocuk birazcık sevinç birazcık coşku birazcık umut oldun sonra bolca hüzün bolca keder bolca mutsuzluk karanlığıma titrek ve solgun bir ışık oldun çocuk ah ne yazık ne yazık karanlığımda boğuldun oysa kimse beni senin kadar düşünmedi çocuk ah ne yazık ne yazık karanlığında boğuldum oysa kimse seni benim kadar düşünmedi çocuk aşkın yarısı yüzün, diğer yarısı da hüzündür çocuk yüzüne yaslandım hüzün kesildim bunu hiç bilmedin oysa kimse seni benim kadar düşünmedi bunu hiç bilmedin ilk önce sen bıraktın kimsesizliğimi gözyaşlarıyla sulanan aptal ve yanlış ihtilaller uğruna sonra kalkıp aşk adına tiksinç yanılsamalar yaşadın bilmez misin ki tenin tene sürtmesiyle aşk yeşermez terli ve kirli tenlerin sürtüşmesinden fışkıran aşk değil, fuhuştur ellerinizle, yüzlerinizle, gözlerinizle, yüreklerinizle, hiçbir işe yaramayan büzüşmüş beyinlerinizle tepeden tırnağa kirlisiniz; baştan sona tüm hayatınız kirli. Bağışıklık kazandığınız kirleriniz arttıkça başkalarına bulaştırıyorsunuz; yılan gibi zehrinizi insanlara akıtıp duruyor, sonra da onları yutarak, içinizde boğup öldürüyorsunuz. sokaklara atılmış, unutulmuş çocuğum çocukluğum benim sana ben kirli kentlerin yaralı ve sessiz göçmeni diyorum bütün aşklardan ve ilişkilerden yanık ve yenik çıkmış sürgün bir şizofren diyorum sana uzlaşmaz çelişkiler toplamı diyorum sen ki hayatın çirkin tanrısına kafa tutansın sen yalnızlığın ve hüznün yatağından insanlığa yalınayak yürüyen bir uzun yürüyüşçü militansın sen insansın ah sen ne insansın sokaklara atılmış, unutulmuş çocuğum çocukluğum benim aşkları ve düşleri bozguna uğratılan talihsiz çocuğum benim yaşından büyük ve küçüklerle oynadığın oyunları hep ciddiye aldın ve hep yenildin şaşkın ve yapayalnız hıçkırıklarla kendini avutup durdun kanayan çığlıklarını paslı *******in karanlığına saplayıp durdun tüm atar ve toplardamarlarını kesen celladındır yüreğin usanmadın yüreğinden bıkmadın celladından murdar mutluluklarla aşkları bir ganimet gibi Kordon sefalarında alkole batırıp boğanlara yenildin ama yanılmadın her sözünün bir karşılığı vardı hayatta "fossmodern " aşklar yaşayan piyasa ***lerinin feodal diye suçladığı o güzel beynini ve yüreğini öpeyim çocuk aşkın yarısı yüzün, diğer yarısı da hüzündür çocuk sesini suskunluğuna, hüznünü yüzüne, yüzünü hüznüne gömüp duruyorsun kendine hep hüzünlü aşklar buluyorsun bulduğunda da kaybettiğinde de hüzne boğuluyorsun hiçbir şeyi anlık yaşamıyor, her şeyin kalıcı olmasını istiyorsun biliyorsun ki anlık şeylerin anısı yoktur ama yine de yanılsamalı da olsa anlık şeyler yaşarlar onların anlık şeyleri gibi anıları da küller gibi yapraklar gibi savrulur durur küçük esintilerle cılız ve titrek bir ışığın anısı olmaz çocuk olmadı çocuk cılız ve titrek bir ışığın anısı biraz incinmişlik, biraz yalnızlık, biraz arabesk acemilik, biraz yaşanmamışlık ya da yarım kalmışlık ve sonra biraz yeni bir ilişkiye sinsice alaturka geçiş faslı ve ardından vicdan aklama operasyonlarıyla örtülmeye çalışılan bolca vefasızlık, bolca belleksizlik ve bir ömürlük unutu(lu)ştur cılız ve titrek bir ışığın anısı hovardaca harcanan zamanlardır / harcanmışlıktır II Bırakıp bırakıp arama da, bulup bulup yitirme de baştan sona yalandır oyundur çocuk ağlamalar da, gülmeler de, gidip gidip gelmeler de oyundur oyunlarla yaşamaya gerekçeler bulmak da yalandır oyunlarla birlikte yaşam da yalandır, oyundur artık yüzler de, gözler de, sözler de yalandır sevmek de, sevişmek de, üzülmek de, sevinmek de yalandır hayattan malulen erken emekli olmuş bütün hayatlar yalandır yalanlarla ve yanlışlarla malul hayatlar, hayata tutunamayışın ve erken emekli oluşun acısıyla acı hüzünlerini ve yalnız gülüşlerini gizledikleri yalanlarını ve yanlışlarını - evet sadece bunları - pohpohlayıp, paylaşıp dururlar ve korkunç bir mistifikasyonun utanmazlığında boğulurlar yalan yanlış ve kısır hayatlardan uzak dur çocuk doğurgan memeleri olmayan, kısır ve frijit hayatlardan uzak dur her gün ama her gün kendi hayatlarını öldürenler seni de öldürürler çocuğum veba bulaşıcıdır vebaya bulaşma çocuk vebalı hayatlar sevmeyi bilmez sadece bulaşır ve öldürürler çünkü var etmeye değil, yok etmeye endekslenmişlerdir onlar yaşatmayı bilmezler çocuk, sadece öldürürler insanal olan her şeyi yavaş yavaş öldürürler kendilerince çok haklı gerekçelerle öldürürler niye hep öldürürler biliyor musun çocuk yaşayıp, yaşatamadıkları için çocuğum onlar hiçbir şeyi yaşayıp yaşatamazlar bunun için yaşanan ve yaşatılan her şeye düşmandırlar gürül gürül akan hayatın kıyısında köşesinde kaldıkları için hayatı yaşayamadıkları için hayata düşmandırlar kendilerini yalan yanlış şeylerle avutmaya çalıştıkça yalnızlaşırlar gözlerini hırs bürümüştür, yükselmek, hep yükselmek isterler kıç baş yalamaktan yalama ve yalaka olurlar ama yükselemezler hep ama hep yanlış kulvarlarda koşup dururlar ama bir türlü yükselemezler her gün ama her gün kendilerini öldürüp dururlar kırık dökük, yalan yanlış ilişkiler yaşarlar baştan aşağı yalan dolan hayatlar yaşarlar onlar sevgiyi hiç ama hiç bilmezler çocuğum sinsi ölümlerden, yanlış hayatlardan uzak dur çocuk oltayı nereye atacağını öğren artık çocuğum oltasını bataklığa atan solucan, denize atansa balık tutar oltanı bataklığa atma ve ağlama çocuk yanlış insanlarla oynama, oyalanma çocuk evet, doğru insanlar yanlışlar arasında boğulmuş evet, değerler erozyonunda tek tip insanlar var evet, etik ve estetik şu an için dışlanıyor evet, şu an için insanal olan her şey ilkel sayılıyor ama insanlar boğulsa da bunalsa da varlar soytarıların cirit attığı bir ortamda insanlar evlerine çekilmişler ama varlar... üzülme çocuk ağlama çocuğum bunu bil çocuğum her şeyi yıkan ve yapan biziz biz yine geleceğiz ve dünyayı güzelleştireceğiz faşizm insanların kendi özel hayatlarında hüküm sürüyor aşk ilişkisinde bile faşizmin sinsi damgası vardır faşizm hayatın her alanında vardır işte en başta günlük hayatta faşizmi yıkmak gerekir çocuk faşizm yıkıldığında yanlış hayatlar da bitecektir çocuk işte o zaman aşkın yarısı hüzün olmayacaktır çocuğum işte o zaman salt aşk, gerçek aşk yaşanacaktır aşk adına insanlık adına yaşa çocuğum yalan, yanlış ve yalnız hayatları ortadan kaldırmak için insanal olan her şeyi yaşamak ve yaşatmak için yaşa çocuğum biliyorum uzun bir süre yalnızlığınla yaşayacaksın gözbebeklerine çöreklenen hüznünle yaşayacaksın incinmiş, gücenmiş ağıt gibi yüzünle yaşayacaksın acılı sözlerinle, öfkeli, onurlu, kederli sözlerinle yaşayacaksın a be güzel çocuk, insan çocuk, yıkık ve yalnız çocuk acı da, hüzün de, coşku da, mutluluk da en güzel yakışmaz mı sana sen bunların hepsini sapına kadar yaşamadın mı çocuk şimdi güdük ve hödük bir yaşamı kabullenmeyişin de bundandır kör ve yalancı aynalarda, kör ve yalancı bakışların asılı kalmasını bağışlamayışın bundandır bundandır yalnızlıklar ve yanlışlıklar toplamının bir araya gelerek yalnızlıklarını ve yanlışlıklarını çoğaltmak için kolay anlaşmalarını bağışlamaman aynı elbiseleri giyip, aynı müzikleri dinleyen, aynı kitapları okuyup, aynı cümlelerle konuşan tek tip alışkanlıkların aynı tornadan çıkmış tek tip insanları aynı duygu ve düşünceleri paylaşıp duruyorlar onursuzca. Hiçbir etik ve estetik değeri olmayan, durmadan aşınan, durmadan eskiyen ve eskidikçe eksilen, bir yalnızlık anıtı gibi duran, bit pazarlarında alınıp satılan eskimiş eşyalar gibi hayata yenik düşmüş yılgın, yorgun ve yalnız yaşantıların küçük ayrıntılarının labirentlerinde kaybolan genç ama tükenmiş ömürlerin tatsız tuzsuz, yalan yanlış konuşmalarında da, hep bir boşluğa düşen o yanlış ve yalnız susuşlarında da bir derinlik, bir bilgelik, bir yaşanmışlık, bir hikmet arama çocuğum. Onlar ki sevgiden de, sevişmekten de hiçbir şey çakmayan yüreklerin ve bedenlerin azabını ve ayıbını yaşar dururlar bir ömür boyu. Frijit yüreklerin ve frijit bedenlerin işkencesini bir ömür boyu yaşarlar acıyla ve onursuzca. Tüm ama tüm ilişkileri yalanla, yanlışla, yalnızlıkla doludur! . Hiçbir şeyi tam anlamıyla ve derinlikli yaşayamadan bitirirler. Biterler. Her şeyi ama her şeyi gizli bir acı olarak yaşarlar. Hep bataklığa attıkları oltalarında solucanlar bulurlar, en sığ sularda bile boğulurlar. Denizleri ve hele okyanusları hiç bilmezler. Bir bataklıkta çırpınıp dururlar ve çırpındıkça batarlar. III Evet, kendini seviyorsun ama kaç kişi gerçekten seviyor ki seni hep başkalarının acısıyla kanıyor yüreğin ama kaç kişi senin için yanıp yakılıyor ki hep sen mi yorulacak, hep sen mi verecek, hep sen mi üzüleceksin peki senin yüreğini kim avuçlarına alacak kim gözbebeklerindeki yalnızlığı öpecek çocuk kendine arkaik ilkelerden oluşan kırık dökük bir düşler sığınağı kurmuşsun bu düşler sığınağının tapusu olmadığı için yıkılmak isteniyor postmodern zabıtalarca senin düşler sığınağın acı gerçeklerle toslaştığında yara alıyorsa daha hırsla, daha hınçla gerçekleri değiştir çocuğum gerçeğin asit yağmurları yüreğini bunaltıyorsa yerini değiştir gerçeklerin acısına ve bunaltısına, duyarlı ve yufka bir yürek dayanmaz çocuk hayatın gerçeklerine gerçekçi bir yürekle karşı koyabilirsin ancak bunu yaptığında bu yürek kanamaz ki durmadan zayıf, kırılgan ve yalnız damarlarını iptal etmeli, kanamayı durdurmalısın başkalarının acısını yaşayarak kazanmalısın yüreğin avuçlarında başkaları için savaştın ve savaşmalısın onlar yalnızlaştıkça sen çoğalmalısın çirkinleşen güzelliklerde başkalarının acısını yaşadıkça güzelleşeceğini bil çocuğum acılara git çocuk acılara git acılara acılarla acılara acılarla acılara acılara... |
![]() |
![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|