www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

 
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 05-02-2008, 04:11 AM   #1
ÇaKıR-
Bağımlı Üye
 
Üyelik Tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 3,823
Teşekkür Etme: 0
Thanked 93 Times in 80 Posts
Üye No: 45172
İtibar Gücü: 2081
Rep Puanı : 4660
Rep Derecesi : ÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan Gitarcinin Aşki

Gitarcinin Aşki

Sabah erkenden gitarını alıp evden çıktı. Posta kutusu boştu gene. Yoo, hayır. Beyaz birşeyler vardı. Kalbi hızla çarparken, kutuyu açıverdi. Elektrik faturası gelmişti. Hem de her zamankinden "hoş" bir miktarda. Başka birşey olmadığını bildiği halde, gene kutunun içine baktı. Boş...

Dışarısı, ne soğuk ne de sıcak. Kapalı bir havaydı. Yağmur yağmaması için dua etti. Şemsiye evde kalmıştı ne de olsa. Karşıya geçmek için trafik lambalarının yanında durdu. Önünden son sürat geçen araba, bütün çamuru sıçrattı. En sevdiği siyah pardesüsü de batmıştı. Karşıya geçti. Karnı açtı. Her pazar sabahy uğradığı cafe'ye gitti. "Tadilat nedeniyle kapalıyız" yazısını okurken, gülümsedi. Aklına mezar taşına yazılabilecek bir şey geldi "Tadilat nedeniyle öldü...açlıktan" neyse dedi kendi kendine "o kadar da aç değildim"...

Sonra bir yerlerde yerim diye düşünerek yürümeye başladı. Derken yanından geçen bir grup çocuk, ona sertçe çarptı. Yere yığıldı. Karşısında, evin balkonunda oturan bir grup genç kız, gülüyorlardı. Ona gülüyorlardı... Ayağa kalkarken, cebindeki bozuklukların düştüğünü farketti. Her biri ayrı bir yöne yuvarlanıyor; çatlaklardan, deliklerden düşüp kayboluyordu. Parası da gitmişti. Bir gitarı, bir de canı vardı... Yemek yiyecek, eve gidecek parası kalmamıştı, yorgundu...

Mektup yazmayan, arayıp sormayan, çok sevdiği o kızla bir zamanlar gittikleri parkı hatırladı. Orada küçük çocuklar bileklik, kolye gibi hediyelik eşya satarlar. Müzisyenler maharetlerini gösterir, para kazanır, kızlara hava atarlardı. Parktaki o eski neşe kalmamıştı. Yolun kenarına geçti. Elindeki gitar çantasını yere koydu. Gitarını çıkarıp, o "en" hüzünlü besteyi çaldı...Sonra, o kıza bestelediği parçayı... Ve bir başkasını... Ve bir başkasını... Çaldı... Çaldı...

Kulağına gelen takırtı sesleriyle kafasını kaldırdı. Gitar çantasına para dolmaya başlamıştı. Sonra, neşeli bir parça çaldı. Para geldikçe, şarkılar daha bir hareketli, daha bir neşeli oluyordu. Güneş batmaya başladı. İleride zabıtalar göründü. Daha fazla kalamazdı orada. Gitarı çantaya koydu ve kalktı. Eve gidecek, yemek yiyecek parası vardı. Belki kirayı hala veremeyecekti, bu ay ama, hiç değilse düşürdüğünü karşılıyordu bu miktar...

Derken yağmur başladı... Eve daha çok var, diye geçirdi içinden. Ne zordu hayat! Yağmur altında yürümeyi severdi ama yalnızken değil. Yalnızken, daha bi ağır yağıyordu sanki yağmur... Daha bir soğuk... Eve vardığında, kuşu öterek karşılamadı onu. Sessizlik dolu ev, o an ürpertti... Kafesin yanına gittiğinde, minik kuşu kafesin tabanında yatıyordu hiç kıpırdamadan. Öylece... "Ölüm" dedi, "sürprizleri seviyor" Islak giysilerini çıkardı. Kuş gibi o da ölecekti, bu sefil hayatta.

Gitar çantasını açtı, kalan bozuklukları almak için. Arada beyaz bir kağıt gördü. Açar açmaz, yazı tanıdık geldi. O beyaz ellerin yazdığı notu okurken, önce heyecanlandı, sonra üzüldü... Notta:

Demek hala bizim parçamızı çalıyorsun... Ve yine çok hüzünlü bir şekilde. Beraber aldığımız kuşları hatırlıyor musun? Bendeki bu sabah öldü... Ayrılığa dayanamadı herhalde... Ama, biz insanız, dayanabiliriz değilmi? Yarın gidiyorum bu şehirden. Kendine iyi bak... Hoşçakal!

Anladı o an, işlediği hatayı... Ne kadar da bencil olmuştu bugüne kadar. O bu şehirdeydi ve hiç aramamıştı, o arar diye. Şimdi aynı şehirde bile olmayacaklardı. Gün batışını aynı anda izleyemeyecek, aynı ortamda aynı havayı solumayacaklardı. Ama, o da affetmezdi ki... Yoksa eder miydi? Dal rüzgarı affeder, ama kırılmıştır bir kere, diye geçirdi içinden. Kapı çaldı. Ne de çok istedi o an için, kapıdakinin o olmasını... Bu nedenle açmadı kapıyı... O umudu taşımak istedi hep içinde... Sonra uykuya daldı... Uyanmamak üzere...



Alıntı

ÇaKıR- çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
 


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:16 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.