Krize rağmen büyüyen Ericsson iş gücünü de artırıyor

[GooD aNd EvıL]

Ericsson Türkiye Genel Müdürü Anders Lindblad, Ericsson Türkiye olarak 2009 yılında 3G'nin de katkısıyla yüzde 20 büyüme ile 400-450 milyon dolarlık bir büyüklüğe ulaşacaklarını tahmin ettiğini bildirdi.

Ericsson'un Türkiye faaliyetlerine ilişkin olarak Lindblad, küresel krizin etkilerinin Türkiye'de de görülmeye başlandığını belirterek, işten çıkarmaların yaşandığını, yatırım planlarında daha dikkatli davranıldığını kaydetti.
Lindblad, TL'nin son dönemdeki değer kaybına karşın genel olarak iyi durumda bulunduğunu ifade ederek, “Kurun aşağı yönlü olması o kadar da kötü olmayabilir. Aynı zamanda enflasyonu düşük tuttuğunuz sürece, burada yaptığınız herşey daha rekabetçi olur. Tabii, enflasyon yükselirse, bunun olumlu bir etkisi kalmaz” diye konuştu.

Telekomünikasyon sektörünün ise geçen sene gerçekleştirilen 3G ihalesi de göz önüne alındığında, diğer sektörlere göre daha şanslı olduğunu söyleyen Lindblad, operatörlerin kriz olsa da, bu alanda yatırımlarına devam etmelerinin anlamlı olduğunu dile getirdi.

Türkiye'de bu alanda yatırımların önemli bir kısmında Erisson'un bulunduğunu ifade eden Lindblad, “Krizin farkındayız ama aynı zamanda işgücümüzü de artırıyoruz. Altyapı konusunda operatörlerle birlikte geçen sene yaptığımızdan daha fazla faaliyette bulunacağız” dedi.

Kriz geldiğinde pek çok hükümet ve şirketin daha uzun vadeli yatırımlara yöneldiğini dile getiren Lindblad, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kısa vadeli spekülatif yatırımlar dururken, gelecek yönelimli yatırımlar sürdürülmeye çalışılır. Ancak elbette telefonda konuşan, faturaları ödeyen ve operatörlerin yatırımlarını sürdürecek paraya sahip olmasını sağlayan en nihayetinde tüketicilerdir. Sonuçta kriz çok uzun sürerse ve sisteme hiç besleme gelmezse, yatırımlar durabilir. Görünen o ki, Türkiye'de insanların hala telefon görüşmelerini aynı şekilde sürdürecek paraları var. Ancak örneğin 10 bin kişi daha işini kaybederse, insanlar telefon faturalarına yatırım yapmayı durdurabilir. Şimdiye kadar işler iyiydi ama ilk ve ikinci çeyrekte neler olacağını merak ediyorum.”

“TÜRKİYE BİZİM İÇİN BÜYÜME PAZARI”

Anders Lindblad, 2009 yılında 3G'ye yapılacak yatırımlar da göz önünde bulundurulduğunda, yüzde 20 büyüyerek, 400-450 milyon dolar büyüklüğe ulaşmayı hedeflediklerini belirterek, sistem entegrasyonu işlerinin son 3 yılda her yıl yüzde 60-80 büyüme kaydettiğini, çalışan sayılarının 160'a ulaştığını, bu sene sistem entegrasyonunda en az yüzde 50 büyüme kaydedeceklerine inandığını anlattı.

Lindblad, “Türkiye bizim için kesinlikle bir büyüme pazarı. Çok derin bir regresyon olmadığı sürece, bu sene de büyüyeceğimizi öngörüyoruz” dedi.
Bu yılın ekim ayında başlaması muhtemel olan mobil genişbant alanında önemli ilerleme kaydedilmesini beklediğini belirten Lindblad, “Bu hizmet başlangıçta pahalı olabilir ancak zaman içinde fiyatlar aşağı inecektir. Bunu diğer ülkelerde de gördük. Bugün pek çok yerde mobil genişbant erişimi, sabit olanla hemen hemen aynı seviyede” diye konuştu.

“3G GECİKTİ AMA AÇIK KAPATILABİLİR”

2010 yılı projeksiyonlarına da değinen Lindblad, mobil internetin başarılı olması durumunda, altyapı yatırımları, IMS uygulamaları ile telekomünikasyon sektöründe çok olumlu gelişmelerin görülebileceğine işaret ederek, şunları kaydetti:
“3G konusunda birkaç yıl kaybettik ama 2000'lerin başında katma değerli GSM hizmetleri konusunda muazzam bir inovasyon vardı. Çok sayıda küçük risk sermayesi şirketi büyük başarılar elde etti. 3G, 4 yıl kadar gecikti ama aradaki açığın kapatılabileceğine inanıyorum. Belki biraz doğuya bakmak gerekir. Türkiye, İran, Irak, Pakistan, BDT ülkelerini kapsayan bölgede hala bir lider konumunda. Türkiye, uygulama geliştirme alanında çok hakim bir rol oynayabileceği enteresan bir coğrafyada bulunuyor.”

“İLETİŞİMDE 'OTOYOL'LARA İHTİYAÇ VAR”

Kriz dönemlerinde en iyi yatırım alanının altyapı olduğuna işaret eden Lindblad, iletişim alanında da “otoyol”lara yatırım yapılması ihtiyacı bulunduğunu belirtti.

Lindblad, iletişimin otoyolları kurulmadığında gelişmenin sürdürülmesinde sıkıntı yaşanacağını ifade ederek, geri dönüşü 20 yılda alınan bu tür yatırımların sadece özel şirketler tarafından gerçekleştirilmesinin zor olacağını söyledi.
Anders Lindblad, “Kriz devam edecek olursa, yatırımlara devam etmenin çok iyi bir yolu var. Devlet, operatörler, tedarikçiler bir araya gelerek, bunların gerçekleştirilmesi için bir yatırım planı üzerinde çalışmalı” şeklinde konuştu.

IMS MERKEZİ

Lindblad, Kanada ve İsveç'ten sonra 3. IMS (IP Multimedya Altsistemi) merkezinin açılışı için çalışmaları geçen sene tamamladıklarını aktardı.

IMS merkezi kapsamında yaklaşık 50 yeni mezun mühendisin, 6 ay gelip kendileriyle çalıştığını, projeler üzerinde çalıştıklarını anlatan Lindblad, şöyle konuştu:
“Türkiye bu tür bir yatırım için bölgedeki en uygun ülke. Bunun ilk nedeni istikrar. Son 10 yıla baktığımızda ekonomik sistem oldukça istikrarlı, kur oldukça iyi gitti. Yasal düzenlemeler açık. İstikrarlı bir yatırım iklimi var. Bunlar, Türkiye'yi uzun vadeli planlarımız için uygun bir yer olarak görmemizde kesinlikle önemli rol oynadı. Ayrıca burada çok iyi bir genç ve eğitimli nüfus var. Maliyet açısından bakıldığında da, hala çok rekabetçi. Bu üçünü bir araya koyarsanız, Türkiye, özellikle Orta Doğu, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ve Afrika'ya kadar uzanan bütün bölge için iyi bir üs.”

Ayrıca, Avea kullanıcılarının yüksek hızlı mobil genişbant hizmetlerinden yararlanmasını sağlayacak WCDMA/HSPA şebekesine yönelik servisleri kurma ve yapılandırma konusunda Avea'nın ana tedarikçisi olduğunu bildiren Lindblad, Ericsson ve Avea arasında imzalanan anlaşma ile Avea'nın şebeke altyapısının HSPA özelliği kazanacağını vurguladı.