www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 05-18-2006, 12:25 PM   #1
sentaur
Daimi Üye
 
sentaur Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Apr 2006
Yaş: 45
Mesajlar: 762
Teşekkür Etme: 73
Thanked 467 Times in 211 Posts
Üye No: 12104
İtibar Gücü: 1790
Rep Puanı : 23609
Rep Derecesi : sentaur has a reputation beyond reputesentaur has a reputation beyond reputesentaur has a reputation beyond reputesentaur has a reputation beyond reputesentaur has a reputation beyond reputesentaur has a reputation beyond reputesentaur has a reputation beyond reputesentaur has a reputation beyond reputesentaur has a reputation beyond reputesentaur has a reputation beyond reputesentaur has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Varsayılan İnanılmaz ama gerçek…(devam ediyor)

* Patates cipsi, kötü niyetli bir aşçı tarafından bulunmuş. 1853'de New York'taki 'Saratoga Springs Moon's Lake House' adlı restoranın şefi George Crum'un patatesleri, bir müşteri tarafından "kalın, yumuşak ve tuzsuz" olduğu için geri gönderilmiş. Sinirlenen şef de patatesleri kağıt gibi incecik kesmiş, kızgın yağda uzun uzun kızartmış ve patatesin üzerini de kalın bir tabaka oluşacak kadar tuzlamış. İşin acaibi, huysuz müşteri bu kötü niyetli patatesi çok sevmiş. Crum'un istemeden yarattığı bu spesiyale 'Saratoga cipsi' denmiş. Herman Lay adlı bir girişimci (isim tanıdık gelmiştir sanırız) bu cipsleri tadıp çok beğenince paketleyip satmaya karar vermiş. Ürün çok beğenilmiş. Bunda Herman Lay'in papates cipsinin afrodizyak olduğu şeklinde bir yalan uydurmasının da etkisi vardır belki!

* 1968'de, 3M için çalışan Dr. Spence Silver, alışılmadık bir yapıştırıcı keşfetti. Bu yapıştırıcı çok iyi yapışmıyordu, eşyanın doğası gereği yapıştırıcı yapışmalıdır ki yapıştırabilsin, değil mi ya?

1974'de ise, başka bir 3M çalışanı olan Art Fly büyük bir dertle mücadele etmekteydi; kilisede okunan ilahilerin yazılı olduğu defterin arasına koyduğu kağıtlar yere düşüp duruyordu, arkalarına yapıştırıcı sürünce de çıkarırken kitaba zarar veriyordu. Yapıştığı yerden kolayca çıkan bir yapıştırıcı olsa kağıtların arkasına sürecekti ama yapışkanların hepsi de hep daha kuvvetli olma iddiası ile piyasaya çıkıyordu.

Art Fly laboratuarda uygun bir yapıştırıcı bulmaya çalışırken böyle bir ürünün zaten icat edilmiş olduğunu keşfetti ve 'post-it' doğmuş oldu. 1990'a gelindiğinde o sevimli sarı not kağıtları Amerika'da en çok satan beş ofis malzemesinden biri olmuştu.

* Japonya'nın en büyük banka soygununu gerçekleştiren hırsızlar, soydukları Fukutoku Bankası'nın Kobe Şubesi'ne on gün sonra şöyle bir mektup göndermiş: "Kasadan 1 milyon civarı para çıkacağını sanıyorduk. Bonus için teşekkürler. Artık hayatımızın sonuna kadar bu para ile yaşayabiliriz." Kasadan çıkan para tam 5,4 milyon dolarmış. Hikaye gerçek mi değil mi düşünmeye bile gerek yok, bankanın adına baksanıza, tam Japon banka ismi değil mi?

* 20 Kasım 1986'da, Kansas'ta bir polis memuru gizemli bir 911 çağrısını araştırmakla görevlendirilmiş: 911 görevlisi bir çağrı almış ancak telefon hemen kapanmış. Amerika'da hiçbir telefon numarasının içinde 911 geçmezmiş, telefonda başka bir numarayı çeviriyorken bile arada 911 kombinasyonu geçerse, telefon kapansa dahi bilgisayarla aranan yer tespit edilip bir polis gönderilirmiş. Neyse efendim, polis memuru çağrının yapıldığı apartman dairesinde 40 kilo uyuşturucu madde, iki tabanca, 10,000 dolar para ve üç hırsız bulmuş. Hırsızlardan biri patronunu aramaya çalışırken 11 ve 9 tuşlarına basacağına 9 ve 11 tuşlarına basmış. Meğer patronu, telefonun hızlı arama hafızasının 11. sırasındaymış ve hızlı arama yapmak için bu numaradan sonra 9'a basmak gerekliymiş.

* Sezar salatası ilk kez Julius Caesar şerefine yapıldı sanmıyorsunuz umarız. Gerçi epey bariz görünüyor, onun şerefine yapılmış olmalı, hatta belki de ilk yapan odur… Böyle bariz bir mantığa karşı çıkmak yersiz değil mi? Değil! Sezar salatasına ismini, 1924'de Meksikalı aşçı Caesar Cardini vermiş. Orijinal tarifte marul, sarımsak, kruton, parmesan, haşlanmış yumurta, zeytinyağı ve Worcestershire sosu varmış. Worcestershire marketlerde var, isterseniz alın bir deneyin, ama tadı balık gibi.

* Coca Cola'nın formülünü dünyada sadece iki kişi biliyor, onlar da aynı uçağa binemez, kaza olursa ikisi birden ölmesin diye derler ya, yalanmış.

* Avusturya Prensi Franz Ferdinand'ın limuzinine kim sahip olursa başına kötü şeyler gelmiş. Avusturya prensi bu arabada vurulmuş. Limuzinin sonraki sahibi Bosnalı general Potiorek delirmiş.

Daha sonra arabayı kullanan Potiorek'in yardımcısı iki kişiyi ezmiş ve intihar etmiş. Arabanın sonraki sahibi Yugoslav bir valiymiş, dört ayda dört kaza yapmış, sonuncusunda kolunu kaybetmiş. Arabanın bir sonraki sahibi olan doktor, bir hendeğe uçarak hayatını kaybetmiş.

Daha sonraki sahibi zengin bir mücevher satıcısıymış, uçurumdan düşerek ölmüş. Daha sonra arabayı alan İsviçreli yarışçı duvara çarparak ölmüş.

Daha sonra arabayı tarihi değeri için alan çiftçi filan diye uzayıp giden hikaye bir yerden sonra inandırıcılığını yitiriyor tabii. Limuzin şu an Viyana müzesinde sessizce bir sonraki kurbanını bekliyormuş. Diyorlar…

* Lanetli arabalarla devam edelim. Hayırlısı… James Dean, 30 Eylül 1955'de, yeni oyuncağı Porsche Spyder'la başka bir arabaya çarparak ölmüştü. Hala yaşadığı efsanelerini geçelim. Hurda daha sonra bir ikinci el araba satıcısına satılmış, o da 25 sent karşılığı meraklılara gösteriyormuş. Araba daha George Barris'in bahçesine çekilirken yaşanan kazada bir işçinin bacağı kırılmış. Arabanın motoru, motoru bozulan başka bir Porsche sahibi doktor Troy McHenry'ye satılmış.

Bay McHenry, yeni motorunu denediği ilk yarışta geçirdiği kazada hayatını kaybetmiş. Arabanın vites sistemini satın alan adı bilinmeyen kişi sakat kalmış. Arabanın iki arka lastiğini alan New Yorklu tüccar, aynı anda iki lastiğin patlaması sonucu kaza yapıp ölmüş. Arabanın geri kalanını "yavaş sürün" uyarısı için yol kenarına asmaya götüren kamyon sürücü direksiyonda uyuya kalmış. Sonucu tahmin edin. Tahmin edilemeyecek sonuç ise arabanın hurdasının kaza alanında bulunamaması olmuş.

* Lanetli olmayan ama gerçekliği kesin bir araba hikayesi de şöyle: Haziran 1991'de, Kaliforniyalı Steve Barkley, 45 dolarlık bir ceza makbuzu ve arabasının aşırı hız yaptığını gösteren bir mektup almış. Polis tarafından otoyola kurulan kamera hızlı gidenleri tespit ediyor ve resimlerini çekiyormuş. Steve, Campbell Polis Departmanı'na cevap olarak iki adet 20'lik ve bir tane 5'lik banknotun resmini çekerek yollamış. Polis şefi James A. Cost'un cevabı daha da hınzırcaymış, Steve Barkley'e bir çift kelepçe resmi göndermiş. Steve Barkley sonunda borcunu ödemiş.
__________________
Sakın bir kaplanın kuyruğundan tutmayın, tutarsanızda sakın ama sakın bırakmayın....
sentaur çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Şaklabanlık Devam Ediyor KoJiRo Eskiler (Arşiv) 0 10-14-2007 02:32 PM
İnanılmaz ama gerçek..bu kadınlar şişme.. doruktan Adult eski arşiv 0 12-20-2006 04:35 PM
Sözleşmeleri devam ediyor CaKaLBoT Eskiler (Arşiv) 0 11-30-2006 08:25 PM
Gerilim devam ediyor! aLeMDaR Eskiler (Arşiv) 0 11-10-2006 01:42 PM
yagmur devam ediyor.....:) gencsara Adult eski arşiv 9 04-25-2006 02:02 AM

Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:36 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.