İnsanoğlu o kadar kırılgan ve savunmasız ki

İnsanoğlu o kadar kırılgan ve savunmasız ki




Amores Perros (Paramparça Aşklar ve Köpekler) ve 21 Grams (21 Gram) filmleriyle kendine özgü bir sinema dili dolayısıyla da sıkı bir takipçi kitlesi oluşturan Meksikalı yönetmen Alejandro Gonzales Inarritu’nun son çalışması Babel (Babil) seyirciyle buluşuyor. Cate Blanchett, Brad Pitt, Gael García Bernal gibi oyuncuları kadrosunda barındıran film Inarritu'nun önceki filmleri gibi kesişen hayatların öyküsünü yine farklı bir kurguyla anlatıyor.

Inarritu filminin temelinde, 21'inci yüzyılın en önemli sorunlarından biri olan "iletişimsizlik " probleminin yattığını söylüyor.

Yönetmen, her filminde olduğu gibi Babil'in de yaşama bakış açısının ifadesi olduğunu dile getiriyor. Ve ekliyor: "Kim olduğum, zayıf noktalarım, fazilet ve erdemli yönlerim, hepsi bu filmde vardır. Senaryoya fikirlerimi koydum. Bir yıl boyunca seyahat ettim. Sonuçta ortaya benim için çok özel bir film çıktı. Babil'i iki çocuğuma ithaf ettim."

Bütçesi 25 milyon dolar olan filmin çekimleri, dört farklı ülkede Meksika, Japonya ve Fas'ta ve dört farklı dilde -İspanyolca, Japonca, Arapça, İngilizce- gerçekleştirildi.

Inarritu, filmini şöyle anlattı:

KALABALIKLAR ARASINDA YALNIZ HİSSETMEK

- Filminizi izleyenler İncil'den ve orada anlatılan bazı olaylardan etkileler taşıdığını söylüyor.
Inarritu ve Pitt film çekimlerinde.

- Geleneksel düzeyde bakarsak -öykü anlatmak için bazen gelenekler de kullanışlıdır- ‘Babil’in iletişimsizlik üzerine bir film olduğu söylenebilir. Ama bence bu filmin dip notlarında insanoğlunun ne kadar kırılgan ve savunmasız olduğu anlatılır. Zincir koptuğu zaman bunun sebebi halkalardan birisinin çürümüş olması değil, zincirin kendisinin çürümüş olmasıdır.

- Konuyu nasıl oluşturdunuz?
- Babil'de, üçüncü dünya ülkelerinde farklı pozisyonlardaki dil engel ve sınırlarını aşarak iletişim kurmaya çalışan insanların çabası anlatılır. Beş yıldan beri kendi ülkemden uzakta ‘sürgünde’ yaşayan bir yönetmen olmasaydım bu engeller konusunda herhangi bir kişisel fikrim olmayacaktı. Bu filmde iletişim kurmanın ne kadar zor olduğu; fikirler ve önyargıların bizleri ülke sınırlarından daha fazla ayırıp böldüğü anlatılır.

- Filminizde derin ve etkileyici bir yalnızlık duygusu hakim..
- Filmde dil engellerinin net tanımlaması yoktur. Kendinizi soyutlanmış hissetmeniz için Fas çöllerinde kaybolmanız veya Shibuya çölünün ortasında tek başınıza kalmanız gerekmez. En korkunç yalnızlık ve izole edilmişlik duygusu, insanın kendi benliğimiz içerisinde veya eşimizle, çocuklarımızla deneyimlediğimiz yalnızlık duygusudur.

- Senaryo nasıl oluştu?
- Senaryoyu yazmaya, Alfonso Cuaron’un kardeşi Carlos ile başladım. Ardından beraber bitirmemiz için “21 Grams”ın senaryosunu yazmış olan Guillermo Arriago’yu davet ettim. Japonya’ya bir yıllığına yolculuk yaptım. 11 ve 8 yaşındaki iki çocuğum ve karımla beraber yaptığım bu yolculuk, yaşamımda büyük dönüşümler sağlayan olağanüstü bir deneyim oldu.

Emeğine sağlık kanka