Popüler Kültür Iktidarliği

[Stinq]

Emperyalist, Kapitalist üretim biçiminin, ekonomik ve siyasal yapısının ürünü olan popüler kültür kavramı Halklarda bilinç bulanıklığına yol açmayı öngörmektedir.” Şuur tutulması” yaşayan kitleler monotonlaşır, kendi olmaktan çıkar, ellerinde market arabaları programlanmış robotlar gibi anlamsız anlamsız vitrinlere bakarak markaları arabalarına doldururlar. Emek sahiplerin (öğretmen,doktor,işçi,polis,şoför, esnaf vs..) işleri dışında yaşamlarına nasıl yön vermeleri gerektiğini programlar ve sonuçta kendisine milyonlarca bağımlı insan tipi oluşturmayı hedefler.

Halkların kendilerine ait olan yüzyıllık kültürlerinin içini boşaltarak, ağırlığını alarak(lightlaştırarak) kalitesini etkisizleştirerek ve bunları da “hayrete değer” ve “ilginç kılarak” bir beğeni kültürü oluşturmayı kendisine amaç edinen popüler kültür, insanlık tarihinin en sinsi engelleme faaliyetleri arasındadır. İnsanlık tarihi bu kadar geniş ağı olan bir engelleme operasyonu daha geçirmemiştir.

Bin yıllık kültürlere, öz’e bir müdahale söz konusudur.Vahim olan, halkların bu sürece bilmeyerek dahil olmalarıdır.Popüler kültürün sunduğu kurdeleli,süslü paketler maalesef beğeni toplamaktadır.Öyle anlaşılıyor ki popüler kültür artık egemenliğini kurmuştur.Yüzlerce yıl süren “kavram” savaşları artık son bulmuş,anlamlar birbirine girmiş, ana kavramlara müdahale edilmiş, nihayetinde değerler ortadan kalkmıştır.Tam da emperyalist,küreselci çıkarcı odakların planladığı gibi halklar değerlerinden, tarihlerinden,öz’lerinden,inançlarından

uzaklaştırılmıştır.Şimdi iktidar olan,baskın olan kültür popüler kültür dür. Bu aslında büyük bir “beğeni” imparatorluğudur.Kaliteli bir müzisyenin emek harcayarak bu topraklara dair yaptığı, mesaj kaygısı güden hiçbir eseri satmamaktadır.Biraz imaj biraz makyaj içi boş,mesaj kaygısı gütmeyen,sıradan bir müzisyenin bayağı bir eseri milyonlar satmaktadır sebebi ise “halk beğeniyor!”Bu beğeni imparatorluğunda ağırlığa,kaliteye asla yer yoktur.

İçinde bulunduğumuz çağ aynı zamanda holdingler, şirketler çağıdır.Bütün siyasi partilerin desteklediği fakat toplumumuzu içten içe kemiren büyük holdingler zihniyeti.. TV Patronları gazete patronları,iş adamları, büyük paralar,
markalar,çeşitlilik çılgınlığı vs. Ya geriye kalanlar işçiler, emekliler, memurlar, küçük esnaflar, gençler yani halk.. İşte ne plan kuruluyorsa bu geriye kalanlar üzerine kurulmaktadır.Ülkemiz açısından zenginlerin çoğalmasından daha güzel ne olabilir buna asla bir itirazımız olamaz ancak seksen yıldır aynı kişiler zengin geriye kalanı fakir ise itirazımız bunadır. Burada önemli olan TV patronlarının haber bültenleri dâhil neredeyse tüm programlarının halk beğeniyor,seviyor,tercih ediyor diyerek popüler kültürü dayatmalarıdır.Buda çıkarcı kapitalist güçlerinin emellerine çanak tutmaktır.TV’lerde gün geçtikçe artan bu tarz programlara, parayla çağrılan seyircilerin de katkıları sağlanarak göz yaşı,sevinç,hüzün,göbek atma hepsi bir arada ne olduğu belirsiz, zihinleri uyuşturan amacını bir türlü çözemediğimiz saçmalıklar kesinlikle önceden planlanmış popüler kültür tuzaklarıdır.

Popüler kültür artık toplumsal yaşamın her alanında varlığını hissettirir oldu.Kimsenin sorgulamadığı( uyuştuğu için) bu kültür bulanıklığının önünün alınması zor gibi.Sokrates’in “sorgulanmamış hayat,hayat değildir” Sözünden yola çıkarak bu kirli kültürün,bu çok çeşitliliğinin en azından çeşitliliği sorgulanmalıdır.Ancak bunun zihin duruluğuyla yakından bir ilgisi olduğunu belirtmek gerekir.Hayatımızın içine bu denli hızla sızan, bazı basın yayın organlarıyla da hızla sızmaya devam eden bu amansız tuzağın önünün alınması için yapılması gereken ilk şey öz’ümüze,değerlerimize,tarihimize ve bin yıllık içi aşk,vicdan,inanç,ahlak, kardeşlik dolu kültürümüze yönlendirilmemiz gerekiyor..Şimdi bunun tam zamanıdır.

Holding zihniyetinin ekranlarından fışkıran bu bayağılık, sıradanlık her ne kadar bizlerde bir bilinç uyanıklığını yol açmayı engellese de.Bugünlerde bizi kendimizi getirtecek,sorgulattıracak vahim olaylar olmaktadır.Okulda, sokakta,parkta, her yerde önü alınmaz gibi gözüken şiddet olaylarına tanık olmaktayız.Hükümet perişan,eğitimciler çaresiz,toplumbilimciler şok ta.. Bir ülke düşünün ki tüm geleceğini,umudunu,varlığını gençlerine bağlamış ve güya her şeyini onlar için seferber etmiş ama yıllardır içleri boşaltılan, ahlaklarına,vicdanlarına,inançlarına popüler kültür dayatmalarıyla el konulan o gençlik şimdiler de öğretmenine bıçak çekiyor, sıra arkadaşını sudan sebeplerle öldürüyor.Gelinen nokta elbette hazin.Sorumlular aranmaktadır, suçlu ilan edilenler vardır, aileler suçlanmakta,

Polat Alemdar suçlanmakta, gazetelerdeki fotoğrafları çeken muhabirler suçlanmakta geriye masum kalan emperyalist,küreselci,kapitalist zihniyetin ürünü popüler kültür kalmaktadır.

İbn Haldun Mukaddime’sinde “emeğini sadece geçimini sürdürmeye ayırıp geçimi dışında başka bir şeyle uğraşmayacak hale gelen toplumda bilim ve bilgi edinilemeyeceğini vurgular. İnsanların işleri dışında da yaşamlarına alabildiğine bir müdahale söz konusudur fakat bu müdahalenin en ilginç yanı “ halk seviyor” telkinidir.Gelişen teknolojinin piyasaya sunduğu bin bir çeşit ürünler ve bu ürünlerin kendi aralarındaki inanılmaz çeşitliliği ve bu çeşitliliğin toplumsal ilişkilere taşınması ve her an hayretten hayrete (aldanıştan aldanışa) düşen milyonlarca kalabalık.Ne inanılmaz bir pazar! Ve inanmak istemediğimiz kayboluşlar…

“Her şey insanların mutlu olması için.”Küreselcilerin ısrarla üzerinde durdukları nokta budur.Mutlu olmanın tarifi göbek atmak,pop müzik dinlemek,magazinle havaya girmek vs.. İsmet Özel’in tabiriyle “Saman bulan ineğin mutluluğu”gibi ..Karnı doyanın, çocuğuna eğitim imkanı sunanın, kredi kartsız alış veriş yapmanın mutluluğundan hiç bahsedilmez.

Bu topraklara ait kendi değerlerimizi, kültürümüzü, inancımızı, insanlık sevgimizi yeniden canlandırmak zorundayız.Başkalarının değerleri, tuzakları, telkinleriyle bir topluluk hayat süremez.”Göçtü kervan kaldık dağlar başında” dememek için bunu tüm içtenliğimizle yapmak zorundayız.