küpe meselesi ve yavuz

[papaz]

eskiden beri yabancı toplum geleneklerinde, Erkeklerde Sola takılan küpe Gücü Temsil eder ve bu nedenle erkeksi ögeler içerir... gayler küpeyi sağa takarak kendilerini erkeksi olan güç temsilinden kutarmak ve daha kadınsı hissetmek istemişlerdir... gene de esas amaç birbirleriyle hızlı iletişimdir. çünkü gaylik normal erkekler için dayanılmaz bir durumdur, bu konuda yanlış bir adım gayin ölümüne bile yol açabilir veya en azından sağlam bir dayak yiyebilir...
tabii Türkiye' de durumdan etkilenmiştir... Türkiye' de de Gayler Sağa takarlar. Sola takanlar Normal kabul edilir. hatta buna kolay bi çözüm de türetilmiştir. Yavuz Sultan Selim Sol kulağına küpe taktığı için, bizim entellektüel tayfamız hemen olaydan etkilenmiş ve Sola takılmasının açıklamasını bulmuştur...
Yavuz Sultan Selim...


Yavuz Sultan Selim' i de yanlış anlamanızı istemem... Küpe takmamıştır aslında...

gelelim Yavuz Sultan Selim' in neden küpe taktığına...

1) gerçekte küpe takmadığı... Şah İsmail' in Çaldıran Meydan Savaşından sonra tahtını hatta karısını bile bırakıp kaçması üzerine, Osmanlı tarafından Şah İsmaili küçümseyen kadın kıyefetleriyle resimleri çizilir olmuş... bunun üzerine iranlı bir ressamlar Yavuz' u alçaltmak için küpeli resimlerini çizmişler, daha sonra Macar bir ressam bu resimlerden ilham alarak, şu anda Topkapı Sarayı’ nın Portreler Bölümü’ nde 17/66 numarayla 70x65 cm ebadında bulunan küpeli Yavuz Portresi’ ni çizerek Yavuz' u alçaltmak istemesidir... Bu yorum en geçerli olanıdır. Çünkü Yavuz' un, Mısır Seferi dönüşünde oğlu Süleyman’ın süslü elbiselerini görünce, ‘Bre Süleyman, sen böyle giyinirsen, anan ne giysin?’ dediği bilinmekte ve onun şahsî hayatında sade ve süsten uzak olduğu, süs ve ihtişâmdan hoşlanmayan bir padişah olduğu Osmanlı kaynaklarından anlaşılmaktadır. ayrıca zevk ve sefadan uzak bir hükümdardı. Her zaman devlet işleriyle meşguldü. Yavuz'un bütün gösterişi, devlet işlerindeydi. hususi hayatında mahcup, mütevazı ve sakin bir adamdı. çok çevik ve zeki idi. evliyaya çok rağbet ederdi, onların sohbetlerine katılmayı bulunmaz bir ni'met sayardı. Mürşidi Sümbül Efendi Hazretleri'ydi, yani Sümbüli Tarikatı müridiydi, dini çok iyi bilirdi.

2) Mısırın fethi sırasında, Paşaların kölelerinin tek kulaklarına küpe takmaları, hatta küpelerin siyah ve beyaz renklerde olması Yavuz' un garibine gitmiş. Veziri Azama Sormuş,
-bunlar neden küpe takarlar? diye...
-onların köle olduğu anlaşılsın, bir sahiplerinin olduğunu görenler anlasın diye küpe takarlar, ayrıca hangi kölenin hangi Paşanın kölesi olduğu anlaşılır, siyah olanlar Süleyman Paşa' nın kulları; beyaz olanlar Hasan Paşa' nın kulları cevabı gelir...
bunun üzerine Yavuz,
-öyle ise bana da bir küpe bulup getirin, rengi farklı olsun, çünkü ben de "Halkın kölesi , Allah' ın kölesiyim, kuluyum" dediği anlatılır... ayrıca Mısır' ı fethetmesinden dolayı yüreğine gelebilecek gururdan kendisini korumak istediği şeklinde de yorumlanmıştır... ayrıca küpe, top şeklinde demirden ve ağır bir küpedir. bu şekilde Allah' ı her an hatırlamak istemiştir. bu da kabul gören bir yorumdur...

3) Trabzon’da vali iken memleketinin durumunu inceden inceye tetkik ediyordu. bu sırada İran' da bulunan Şah İsmail sürekli Anadolu' ya saldırıyordu. Yavuz elçi olarak ama gizli kimlikle, yani Osmanlı Padişahının oğlu ve veliahtı olduğu bilinmeden, Şah İsmaile normal bir elçi gibi gitmiş. Şah İsmail dönemin en popüler oyunu olan Satrancı çok sever ve rakip tanımazmış. her yıl turnuvalar düzenler ve 1. olurmuş. Yavuz' un gittiği dönemde gene satranç turnuvası varmış. birkaç gün süren elemeler sonucunda yabancı biri ve Şah İsmail karşı karşıya finali oynarlar...

Fildişi satranç takımları geldi.
Oyun başladı.Kah Şehzade Selim hamle etti, kah Şah İsmail...
saatler saatleri kovaladı ,vakit gece yarısına dayandı sonra sabaha aktı,tan attı.
İkisi de yorulmuş,neredeyse beyinleri durmuştu.
"Akşama tekrar vuruşuruz ,"dedi Şah "biraz uyumamız lazım ."
Akşama doğru buluşmak üzere odalarına çekildiler.
Şehzade Selim hem oyunu götürüyor,hem de etrafına dikkat ediyordu,
arkadaşları ise konuşulanlara kulak misafiri olmaya çalışıyor,bilgi topluyordu
Hamleler arka arkaya gelmeye başladı.
zaman zaman Şah ismail üstünlük kuruyor,zaman zaman ise güç durumda kalıyordu.
Gece yarısına doğru, Şehzade'nin sevinçli sesi gürledi:
"Şah ... ve bir hamle daha "Mat!"
Şah yenilmişti... çok öfkelendi.
Bir yabancıya yenilmek gururunu yaralamıştı. kendisini tutamadı.
Selim' in suratına bir tokat aşketti. ve sarayından kovdu
Dışarı çıkarken Şehzade Selim' in sol kulağı sızlıyordu.
Bu tokadı unutmayacaktı...
Gümüş bir küpe aldı.Sol kulağına taktı.
Merakla kendisini izleyen arkadaşlarına,
"Bu tokat kulağıma küpe olsun "dedi,
"intik alacağım."
ve sırası geldiğinde Şah'ın tahtını başına geçirdi...
alıntı

[blade_28]

gerçekten çok konuşulan bir konu idi..
ve güzel paylaşım oldu teşekkürler