![]() |
![]() |
#1 |
Geçerken Uğradım
![]() Üyelik Tarihi: Mar 2007
Yaş: 34
Mesajlar: 99
Teşekkür Etme: 1 Thanked 15 Times in 12 Posts
Üye No: 37912
İtibar Gücü: 1361
Rep Puanı : 760
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Yetkili kurumlar harekete geçmeli
Mehmet KOÇAK Bazı çevreler hep aynı nakaratı tekrarlar durur. Neymiş efendim: Cumhuriyeti ve kazanımlarını koruma! Sanki Cumhuriyet ve kazanımlarını koruma sadece onların hakkı ve göreviymiş gibi! Kendileriyle hiç alakası olmayan konular hakkında kural tanımaz bir üslup içinde, yasadışı müdahalelerde bulunurlar. Onlara göre kendileri dışındakileri küçümsemek, dışlamak ve hakaret etmek doğal. Cumhuriyeti koruma adına şanlı ordumuzu kendilerinin bekçisi gibi görürler. Milletin kabulüyle seçilerek gelen hükümetin temsil kabiliyetine de onlar karar verir. “Bu ülkede halkın seçtikleri iktidar olabilir; ancak bizim onayımız olmadan iktidarda olanlar, muktedir olamazlar. Ne kadar ve kimler için demokrasi olacağına biz karar veririz!” şeklindeki dayatmacı zihniyet, son günlerde Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle kendini göstermeye ve meydanlara inerek gövde gösterisi yapmaya hazırlanıyor. Onlar ne yaparsa haklıdırlar; çünkü onlar bu ülkenin öz evladı ve onların dışındakiler üvey evlat! Küçük bir zümre olan onlar, sarayın sahibi, halkın kendisi ise sarayda misafir veya hizmetçi veya bahçıvan! Türkiye Cumhuriyeti yeni kurulmadı. Kuruluşundan bu güne çeşitli dönemlerde, gelişmekte olan demokrasiye müdahaleler oldu. Seçilmişler, zaman zaman iktidardan indirildi ve yargılandılar ve bu süreçte atanmışlar devreye girdi. Bu süreci gözden geçirdiğimiz zaman bir gerçekle karşılaşıyoruz: Bu zihniyeti taşıyanlar, yani kendilerini devletin sahibi gibi gören ve devletin temel dayanağı konumundaki anayasal görev ve yetkileri hiçe sayan kimseler, Cumhuriyet’i kollama ve koruma bahanesiyle yönetime el koyanların cumhurbaşkanlığı seçimleri demokratik temayüllere uymadığı halde; hiçbir zaman dönemde onlara itiraz etmediler. Ancak seçilmişlerin cumhurbaşkanlığını hiçbir zaman içlerine sindiremedikleri gibi, sürekli sataşma ve saldırı yoluna gittiler. Seçilmişlerden Cumhurbaşkanı olan rahmetli Celal Bayar da ağır eleştirilerin hedefi olmuştu. Rahmetli Turgut Özal seçildiğine aynı zihniyete mensup bir subay “İçime sindiremiyorum!” demişti. Sayın Süleyman Demirel için de yine aynı cenahtan yoğun bir eleştiri gelmişti. Şimdi ise Başbakanımız Sayın Erdoğan için aynı çevrelerin malum aktörleri tarafından organizeli bir şekilde ve pervasızca kampanyalar yapılmaktadır. Bütün bu yapılanlar, takınılan tavır ve başlatılan kampanyaların hiçbiri Cumhuriyet ve kazanımları için değildir. Tamamı, kendi çıkar ve menfaatlerini koruma kaygısı ile yuvalandıkları devletin en yetkili organ ve makamlarını kaybetme korkusu sebebiyledir! O kadar ileri gidiliyor ki, devletin nizam ve kanunları açıkça ihlal edildiği gibi, Türk halkına ve onun seçtiklerine de meydan okunuyor. Bu çevreler amaçlarına ulaşmak için, Ordumuzu kendi çıkarlarına alet ederek, “Ordu göreve!” gibi pankart ve sloganlarla açıkça suç işliyorlar! Demokrasi ve insan hakları sözcüklerini ağzından bırakmayan bazı sözüm ona aydın geçinen kesimlerin de televizyon programlarındaki çığırtkanlıkları ne kadar utanç verici! Yazılarıyla milletimizin inanç ve değerlerine hakaret etmeyi maharet bilen; inançlı insanları hedef alan ağır saldırı ve hakaretleriyle tanıdığımız şu bir grup gazeteci çetelerine ne demeli? TV kanallarında, ağızlarından salyalar akarcasına sarf ettikleri sözler, eleştiri ve yorumdan çok, zehir-zemberek hakaretlerle dolu. Tarihimizde küffâra karşı “Ey ehli iman, gün bu gündür! Vatan içün, millet ve din-i mübîn içün düşman işgaline karşı, vatanın müdafaası içün sizleri silah kuşanmaya, cepheye koşmaya davet ediyoruz!” şeklinde yapılan çağrılara, halkımız ‘seferberlik ilânı’ demiştir. Bu çağrıların bir benzeri, bugün memleketin inançlarına, değerlerine ve inançlı insanlarına karşı yapılıyor. Şimdi soruyorum: Vatan için Orduya asker veren, vergisini ödeyen, bayrağına sahip çıkan, milleti için canını seve seve vermeye hazır olan insanlara karşı bir avuç menfaatçi çetenin başlattığı seferberlik benzeri çağrı ile, “Sokaklara dökülün, bunlara haddini bildirin, ordu göreve!” gibi hukuk dışı ve nizam tanımaz tavırlara karşı, devletin yetkili kurumları neden harekete geçmiyor? Bu çetelere hadleri neden bildirilmiyor? Bu çetelere karşı halkımız inanç ve değerlerine, kültürüne ve seçtiklerine sahip çıkmalıdır. Anayasa ile teminat altına alınan insan hak ve hürriyetleri ile demokrasinin korunması için, bu çetelere karşı yetkili kurumlar soruşturma başlatmalıdır. Milletimizin birliğini ve ülkemizin bütünlüğünü hedef alan bu fitneci ve huzur bozuculara mutlaka ve gecikmeden hadleri bildirilmelidir. Devletin taşıyıcı kolonları olan Anayasa ve Meclis’in egemenliğine sahip çıkılmalı ve hukukun üstünlüğünü esas alan çok partili demokratik sistem korunmalıdır. İşte bunlar yapılırsa demokrasi bahçesinde güller açar. Devlet imkânlarını sömüren ve makamları kendi çıkarlarının hizmetinde kullanan çetelerden bu ülke kurtulur. Ülkede, yöneten ve yönetilenler arasındaki engeller de ortadan kalkmış olur. k 268 |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Yetkili ağızdan Office 14 akıbeti | GooD aNd EvıL | Bilim Ve Teknoloji Haberleri | 0 | 03-07-2009 08:18 PM |
Daha kaç mevsim geçmeli yokluğunun üzerinden | GooD aNd EvıL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 02-18-2008 10:39 AM |
Crocker: "Irak hükümeti harekete geçmeli" 25 Ekim | KoJiRo | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-25-2007 07:01 PM |
Kurumlar vergisinde son 4 gün | ๏๒รєรรเ๏ภ | Eskiler (Arşiv) | 1 | 04-11-2006 03:49 PM |