Benim Sezer’lerim ve cacık meselesi...

[parlayan güneş]

Benim Sezer’lerim ve cacık meselesi...
11/04/2007 - 07:56



AHMET KEKEÇ - STAR





Hayır, Sezer’lerden kastım, Cumhurbaşkanımız Sezer’in birbirinden farklı halleri değil. Tanıdığım iki Sezer’den söz etmek istiyorum.

Birinci Sezer, hemen anlaşılacağı üzere, Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer.

Ki, bu satırların yazarını sukut-u hayale uğratmıştır.

Daha iyisini yapabilirdi. Mesela, farklı ve alışık olmadığımız bir yönetici portresi çizebilir, hukukçuluğunu öne çıkarabilir, ‘hukuk devleti’nin tesisine yardımcı olabilirdi.

Olmadı.

Farklı biri olabileceğinin işaretlerini vermişti aslında, Anayasa Mahkemesi Başkanı sıfatıyla çok çok önemli bir konuşma yapmış, sonra (niyeyse) o konuşmasının arkasında durmamıştı.

İkinci Sezer de aslında beni sukut-u hayale uğrattı...

DSP’nin ihtiyaçtan bulunmuş genel başkanı kıymetli Zeki Sezer’den söz ediyorum.

Ki, bir konuşmasında, dayanamamış, bombasını patlatmıştı: ‘İdealim, ikinci Sezer olmak...’

İkinci Sezer olarak birincisini (yani Ahmet Necdet Sezer’i) Türkiye için önemli bir güvence görüyormuş; o nedenle ‘ikinci bir Sezer vakası’ olmaya hazırmış.

Bu sözleri duyduğumda, elimde olmadan, ‘Aman Allah korusun’ demiştim.

Birincisi yetiyordu çünkü.

Hatta, fazla bile geliyor.

Şimdi, ‘Keşke birinci Sezer gibi olsa, olabilse’ diyorum.

Birincisi, tamam, katı politik tutumu yüzünden icranın önünde engelleyici bir unsur gibi görülüyor yahut algılanıyor, çok eleştiriliyor, arada sırada gadre uğruyor ama, duruşunu ve ‘beyefendi’ üslubunu hiçbir zaman bozmuyor.

En az birincisi kadar beyefendi olması beklenen ikinci Sezer, mesela, şuna benzer şeyler söyleyebiliyor:

‘Artık üfürüğün sonu geldi. Sen bir balonsun Tayyip. Sen o mevki için en kötüsün. Kendi koruma memuruna bile ‘ondan cacık olmaz’ dedin. Asıl senden cacık olmaz. Çünkü balonlardan cacık olmaz. Türk milleti seni yere çalacak Balonun patlayacak.’

Bir zamanlar, ikinci Sezer vakasıyla ilgili yazdığım bir yazıya, DSP’nin ileri gelenlerinden kadim dostum Süleyman Yağız açıklama göndermiş, Sayın Zeki Sezer’in ‘birikimli, entelektüel, üstelik de demokratik açılımları olan bir lider’ olduğunu söylemişti.

Başlangıçta ben de öyle düşünüyordum.

Fakat artık aynı kanaatte değilim.

Mutlaka birikimli ve entelektüeldir de, ‘demokratik açılımlar’ konusunda ne yazık ki iyi sinyaller vermiyor.

Bence Sayın Zeki Sezer’in sorunu da, diğer değerli sayın sosyal demokrat liderler gibi, ‘otomatiğe bağlanmış’ ifadelerle siyaset yapması.

Daha önce de sormuştum:

Bu ülkeye biraz sıra dışı, herkesin söylediklerinden farklı şeyler söyleyen, kullana kullana yalama ettiğimiz kavramlar (cumhuriyet, laiklik vs.) konusunda hiç değilse ezber bozacak bir sosyal demokrat lider gelmeyecek mi?

Sezer üstelik, zaman zaman ‘ürkütücü’ bir DSP portresi çiziyor. Yukarıdaki örnekte de görüldüğü üzere, bir de üslup sorunu var.

Sırasında çok daha ürkütücü olabilen partiler varken; örneğin laikliği ve cumhuriyeti ‘korkutucu bir kalkan’ olarak kullanan, bu konuda hatırı sayılır bir başarı sağlamış ‘kadim ve kurumsal CHP’ dururken, niçin Sezer’in DSP’sine oy vereceğiz?

Daha da önemlisi, Sezer türdeşlerinden farklı olarak ne söylüyor, bize nasıl bir gelecek vaat ediyor.

Bu tavrı ve üslubuyla Şener Eruygur gibilerden bol aferin alır...

Halktan oy alabilir mi?

Orası şüpheli işte...