www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 02-14-2008, 07:54 PM   #51
jockeя
Administrator
 
jockeя Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20
Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi : jockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Ünvan : Admin
Varsayılan

Sefil Heyrani

1890-1958. Artvin´in Yukarı Hod (şimdiki adı Yukarı Maden) köyünde doğdu. Asıl adı Muhammet Işıkdemir´dir. Bazı kaynaklarda doğum tarihi 1898 olarak aktarılmaktadır. Ancak kesin bir bilgi bulunmamasına karşın 1. Dünya Savaşı (1914-1918) dönemindeki seferberlik dolayısıyla Beyşehir´e göçtüklerinde yaklaşık 20 yaşlarında olduğuna göre doğum yılı 1880´lerin sonları doğru olmalı. Aşıklık geleneğini küçük yaşlardan itibaren öğrendi. Bağlama çalmasını bilmemesine karşın, yörede sesinin güzelliği ile tanındı. Döneminde birçok aşıkla tanışıp dostluk kurdu ve onlarla deyişmelerde bulundu. Ancak bu örnekler yazıya geçirilmeden zamanla yitip gitti. Ayrıca oğullarıyla da deyişmeleri oldu. Asıl mesleği demircilik olan Sefil Heyrani, deyişlerini genellikle doğaçlama söyledi. Kendi türküleri dışında Hodlu Şamili´den Aşık Sümmani´ye dek birçok aşığın türkülerini de söyledi ve sonraki kuşaklara taşınmasına yardımcı oldu.

Değil mi
Düşün gönül cihan bendigahını
Bir yandan alışıp yanan değil mi
Türaptan halkolmuş ol ben-i Adem
Bu çark-ı dünyaya konan değil mi

Lain şeytan ilmi binadan almış
Kendin kibirlenmiş kenara kalmış
Cennetten el çekip dünyaya gelmiş
Yolundan ayrılıp kanan değil mi

Kibirle Ademe secde etmedi
Hakkın buyurduğu yolda gitmedi
Cenabı mevlanın emrin tutmadı
Yoldan ayrı düşüp kalan değil mi

Heyran bu sözünde nihayet verdi
Tavus kuşu anda nur ile durdu
Yılanın ağzına o şeytan girdi
Cennete getiren yılan değil mi
jockeя çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 02-14-2008, 07:54 PM   #52
jockeя
Administrator
 
jockeя Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20
Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi : jockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Ünvan : Admin
Varsayılan

Seyrani

Kayseri ilinin Develi (eski Everek) ilçesi imamı Cafer Ağa’nın oğludur.

Divan geleneğine uymaya çalışarak aruzla ve ağdalı bir dille şiirler yazmıştır. Asıl başarısını âşık geleneğine bağlı şiirlerinde göstermiştir. Güzelleme ve taşlama türünde oldukça başarılı örnekler vermiştir.

Gönül senden geçer yardan geçemez

Bağlanmış ikrara kavi özlüyüm

Her sözüm dinleyen özüm seçemez

Sırat köprüsünden ince sözlüyüm

Benim sözüm çürük değil sağ gibi

Çürük sözler erir akar yağ gibi

Üzerinden kervan geçer dağ gibi

Yokuşluyum sanma beni düzlüyüm

Yolcu ateş yakmak ile yol almaz

Erenlerin dokunduğu çul yanmaz

Cehennemde günah yanar kul yanmaz

Ben günahtan sürmelenmiş gözlüyüm

Seyrani aradım onu her yerde

Aşk-ı hakikatla düştüm bu derde

Tuttum günahımdan yüzüme perde

Rabbim divanında kara yüzlüyüm

Ateş vapurunu icat eyleyen

Yelken açıp yel kadrini ne bilsin

Süleyman dır kuş dilini söyleyen

Her Süleyman dil kadrini ne bilsin

Hayvanlarda bir kaç çeşit fıkralar

Kimi düzen aşar kimi yorgalar

Gübreliğe inip kokan kargalar

Has bahçede gül kadrini ne bilsin

Seyrani babanın beli büküldü

Ağzının içinde dili döküldü

Davud nebi haddesinden çekildi

Saz çalmayan tel kadrini ne bilsin
jockeя çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 02-14-2008, 07:54 PM   #53
jockeя
Administrator
 
jockeя Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20
Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi : jockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Ünvan : Admin
Varsayılan

Şah Turna

‘Öteler’ ötesinden Figan çığlık sesinden
Koparıp alınmasın Çocuklar Annesinden!...


Halk Sanatının ve Ozanlığın büyük öncülerinden Ozan ŞAHTURNA 1950 Sivas Gürün´de doğdu. 10 yaşlarında saz çalıp, türkü-deyişler okudu. 15 yaşında kendi yapıtı ilk plağıyla büyük üne kavuştu. Konser turneleri, kasetler, plaklar, uzunçalar, long playler ve günümüz evriminde CD’ler dizileri birbirini takip etti. Yurdun dört bir yanını adım-adım dolaştı. Işık saçan engin sanat ve kültür çalışmaları ile milyonların gönlünde yer etti. Birçok uluslararası seçkin meslektaşlarıyla, aydınlarla dünyanın birçok ülkelerinde konserlere çıktı. Üniversitelerde konferanslar, resitaller verdi.... Yurt içi ve tüm Avrupa çapında TV-Radyo programları yaptı. Felsefi duygu yüklü yapıtlarının yanısıra, sosyal-toplumsal, sevda-umut dolu eserlerini güçlü şiirleri, kendine özgün yanık sesiyle icra eden büyük Halk Ozanı ŞAHTURNA gerek güçlü yapıtları, gerekse de toplumsal duyarlılığı, büyük mücadeleleri, başeğmez, onurlu sanatçı-duruşu ile çağından-ülkesinden sorumlu seçkin kişiliğe haizdir.

Yapıtları hem içerik, hem de dokusu melodik yapısı ile çok yönlü, renkli Çiçek Bahçesi gibidir. Uzun yıllar ağır bedellerini ödediği İNSANLIK-DOSTLUK-SEVDA-PAYLAŞIM Dünyası’nın öncü sanatçı-ozanlarından ŞahTurna çok ağır baskılara ve zor koşullara rağmen nakış-nakış işlediği yüzlerce yapıta (ki birçok eseri başka ünlü sanatçılar tarafından da seslendirildi), kaset-plaklara, şiirlere imza attı. ’Seçkin yapıtları’ Üniversite, TV-Arşivlerine geçti. Uluslararası dillere çevrildi. Yayımlandı. Birçok bilim adamı, yazarlar araştırmacılar yüzlerce makale, röpörtaj ve araştırma dizileri yaptılar. Doktora tezlerine konu oldu. Ozan ŞahTurna ’Dünya çapında birçok aydın yazar, sanat ve kültür erbabı ile yakın çalışma ve dostluk yaşamları ile apayrı özellik ve güzelliklerle bezenmiştir...

Sadece sanatçı-şairlikle sınırlı kalmayan ünlü üstat, İnsan Hakları-Demokrasi alanında da apayrı konuma sahiptir. Avrupa’da da hak ihlallerine ve anti-demokratik uygulamalara karşın büyük çıkışları ve eğlemlilikleri ile tavır alarak, büyük mücadelelere öncülük yaparak tek yönlü, dar kalıba sığmadı. Sözü ‘Öz’e dökerek’ sentezi yakalayan, gelecek çağlara ışık tutan fikir ve eylem üreticisi de oldu aynı zamanda. Hem de baskı-zulüm işkenceler, hapisler pahasına ağır bedellerini de ödeyerek...

Işıktan ürken yarasalar, onun ışık saçan-aydınlatan yapıtlarından-mücadelelerinden ürktüler, önüne engeller çıkardılar. Ama yılmaz azmi, ürettikleri yapıtları ve yürekli-onurlu duruşuyla ağır engelleri aşmasını bildi!... Ünlü Üstat Ozan ŞAHTURNA, Yunus gibi Sevi’nin, Pir Sultan gibi haykırışın, Ferhat gibi aşkın, Nazım gibi ovaların, Ahmet Arif misali dağların, B. Brecht vari zulmün karanlığın da yolunu kaybetmemenin, Köroğlu gibi yiğitliğin-haykırışın timsali olmuştur hep...

‘Yaşanası bir memleket ve Dünya mücadelesi´ndeki seçkin yeri ile tarihin solmaz sayfalarında kalıcılaşmıştır... Yaşamını tanınmış Sanatçı ve Yazar ŞİAR CAN’ la birleştirdi. ŞAFAK ve ŞİRİN adlarındaki kız çocukları da çok başarılı sanatçı ve şairdirler. Birçok ‘Uluslararası’ başarılara beraber imza attılar. Ayrıca, Can Yayınlarında yayımlanan ‘ŞAKIYAN TURNA-ŞAHTURNA’ kitabı ile edebiyat dünyasında da yerini aldı. 30 dan fazla müzik albümleri, CD-ler, 50’nin üstünde plak ve uzunçaları yayımlandı. Şiirleri ve Sosyal-kültürel makaleleri birçok dergi ve kitaplarda yer aldı. Geniş çaplı röpörtajları yayınlandı. Klipleri, konserleri, müzik albümleri ve kitapları ile yüreklere, ereklere su serpiyor...

Birçok Kültür-Sanat ödüllerinin yanısıra, ’Uluslararası Dostluk-Barış ve Özğürlük’ ödülüne de layik görüldü. 1000´ i aşkın çok yönlü yapıtlarını ve yılmayan insanlık mücadelelerini içeren belgesel filmi projesi de yönetmen ve araştırmacıların çalışmaları arasındadır. Yurt içi ve Uluslararası Sanat-Kültür ve Diplomasi organizasyonları aktiviteleri yoğunluklu olarak sürmektedir.

Büyük sanatçılığına ve yürekli mücadelesine ithafen, birçok ünlü aydın-sanatçı ve yazarlarca adına Kurulan ŞAHTURNA KÜLTÜR ve SANATEVİ’ nin (Kultur- und Kunsthaus e.V.) Onursal Başkanlığını sürdürmektedir. Türkiye’ de ve Avrupa’ da birçok kültür-sanat kurumunun, edebiyat oluşumlarının Onur Üyesi, kurucusu-üyesidir. Ayrıca, Almanya Sanatçılar ve Yazarlar Birliğine üyedir. Birçok yayınevlerinde yeni formasyonda şiirleri, güncel makaleleri yayına hazırlanıyor.

En son, ‘Gün Güneşle Kucaklaşak’-´Çocuklar Çiçektir´ Müzik albümleri ve şiirleri Türkiye ve Avrupa’ da yayına girdi. Sesini duyuramayan birçok sanat ve yazın üretenlerine, şiir ve kültür dostlarına kurumu ve organizasyonları aracılığı ile (olanakları ölçüsünde) pencereler açarak, ışıltılarını geniş diyarlara, dağlar ötesine taşıyarak toplumsal, sosyal ve kültürel hizmetler de sunmaktadır!..
jockeя çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 02-14-2008, 07:54 PM   #54
jockeя
Administrator
 
jockeя Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20
Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi : jockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Ünvan : Admin
Varsayılan

Yunus Emre

(1238-1320)
Türk, şair. Anadolu´da tasavvuf akımının ve Türkçe şiirin öncüsüdür. İnsan sevgisine dayanan bir görüşü geliştirmiştir.
Yaşamı konusunda yeterli bilgi olmadığı gibi onunla ilgili kaynaklarda anlatılanlar da birbirini tutmaz. Nerede, hangi yılda doğduğu kesinlikle bilinmiyor. Kimi kaynaklarda Anadolu´ya Doğu´dan gelen Türk oymaklarından birine bağlı olup, 1238 dolaylarında doğduğu söylenirse de kesin değildir. 1320 dolaylarında Eskişehir´de öldüğü söylenir. Batı Anadolu´nun birkaç yöresinde "Yunus Emre" adını taşıyan ve onunla ilgili görüldüğünden "makam" adı verilen yer vardır. Yapılan araştırmalara göre şiirlerinin toplandığı Divan ölümünden yetmiş yıl sonra düzenlenmiştir. Anadolu´da "Yunus Emre" adını taşıyan ve Yunus Emre´den çok sonraları yaşamış başka şairlerin yapıtlarıyla karışan şiirlerinin bir bölümü dil incelemeleri sonunda ayıklanmış, böylece 357 şiirin onun olduğu konusunda görüş birliğine varılmıştır. Gene Yunus Emre adını taşıyan ve başka şairlerin elinden çıktığı ileri sürülen 310 şiir daha derlenmiştir. Onun dil, şiir ve düşünce bakımından özgünlüğü ve etkisi, ilk düzenlenen Divan´daki şiirleri nedeniyledir.

Yunus Emre´nin şiirinde, edebiyat tarihi bakımından, dil, düşünce, duygu ve yaratıcılık gibi dört önemli sorun sergilenir. Bu sorunlar bir görüş ve inanış bütünlüğü içinde ele alınır, insan konusunda odaklaştırılır. Şiirde işlenen konular ise insan, Tanrı, Varlık Birliği, sevgi, yaşama sevinci, barış, evren, ölüm, yetkinlik, olgunluk, alçakgönüllülük, erdem, eliaçıklık gibi genellikle gerçek yaşamı ilgilendiren kavramlardır. O, bu kavramları, şiirinin bütünlüğü içinde temel öğe olarak sergilemiştir.

İnsan bir "sevgi varlığı"dır, tin ile gövde gibi iki ayrı tözden kurulmuştur. Tin tanrısaldır, ölümsüzdür, gövdede kaldığı sürece geldiği özün ve yüce kaynağa, tanrısal evrene dönme özlemi içindedir. Gövde dağılır, kendini kuran öğelere ayrılır. İçinde insanın da bulunduğu tüm varlık evreni toprak, su, ateş ve yel gibi dört ilkeden kurulmuştur. Bu dört ilke yaratılmıştır, yaratıcı da Tanrı´dır. Tanrı, bu dört ilkeyi yarattıktan sonra, ayrı ayrı oranlarda birleştirerek varlık türlerinin oluşmasını sağlamıştır. İnsan sevgi yoluyla Tanrı´ya ulaşır, çünkü insanla Tanrı arasında özdeşlik vardır. Ancak, insanın bu madde evreninde bulunması, tinin tanrısal kaynaktan uzak kalması bir ayrılıktır. Bu ayrılık insanı, yaşamı boyunca Tanrı´yı düşünme, ona özlem duyma olaylarıyla karşı karşıya getirmiştir. Gerçekte insan-Tanrı-evren üçlüsü birlik içindedir, var olan yalnız Tanrı´dır, türlülük bir "görünüş"tür. Çünkü Tanrı, kendi özü gereği, bütün varlık türlerini kapsar, her varlıkta yansır. Evreni kuran öğelerle insanın gövdesini oluşturan ilkeler özdeştir. Bu özdeşlik tanrısal tözün bütün varlık türlerinde, biçimlendirici bir öğe olarak bulunmasından dolayıdır. Tanrısal tözün nesnel varlıklarda bulunması bir "yansıma" niteliğindedir, çünkü Tanrı yarattığı nesnede yansıyınca "oluş" gerçekleşir.

Sevgi insanda birleştirici, bütünleştirici bir eğilim niteliğindedir. Yunus Emre, sevgiyi Tanrı ve onun yarattığı tüm varlıklara karşı duyulan bir yakınlık, bir eğilim diye anlar. Sevginin ereği yüce Tanrı´ya ölümsüz olana kavuşmak, onun varlığında bütünlüğe ulaşmaktır. Tanrı insanla özdeş olduğundan kendini seven Tanrı´yı, Tanrı´yı seven kendini sever. Çünkü sevgi kendini başkasında, başkasını kendinde bulmaktır. Sevginin olmadığı yerde, öfke, kırgınlık, çözülme ve birbirinden kopukluk gibi olumsuz durumlar ortaya çıkar. Sevginin değerini yalnız seven bilir, sevmek de bir bilgelik, bir olgunluk işidir. Yeterince aydınlanmamış, Tanrı ışığından yoksun kalmış bir gönülde sevginin yeri yoktur. Bütün varlık türlerini birbirine bağlayan, onları tanrısal evrene yönelten sevgidir. Sevgi bir çıkar aracı olmadığından seven karşılık beklemez. Dost kişi gerçek seven kimsedir (âşık). Dost başka bir anlamda da Tanrı´dır, kişinin gönlünde ışıyan tözdür.

Yunus Emre´de yaşamak tanrısal tözün bir yansıması olan evrende sevinç duymaktır. Çünkü, bütün varlık türlerinde Tanrı görünmektedir, bu nedenle severek, düşünerek yaşamayı bilen kimse her yerde Tanrı ile karşı karşıyadır. Yaşamak belli nesnelere bağlanmak, yalnız gelip geçici varlıkları edinmek için çırpınmak değildir. Böyle bir yaşama biçimi kişiyi tanrısal tözden uzaklaştırdığı gibi yetkinlikten, bilgelikten de yoksun kılar. Yunus Emre´nin dilinde bilge kişinin adı "eren"dir. Eren barış içinde yaşamayı, bütün insanları kardeş görmeyi, kendini sevmeyeni bile sevmeyi bilen kişidir. Onun gönlü yalnız sevgiyle, dostluk duygularıyla doludur. Evreni bir tanrısal görünüş alanı olarak bildiğinden, erenin evrene karşı da sevgisi, saygısı vardır. Erenin gözünde insan bir küçük evrendir, büyük evren ise tanrısal tözün kuşattığı sonsuz varlık alanıdır. Eren olma aşamasına ulaşmış kişide erdem, alçakgönüllülük, eli açıklık, yetkinlik, olgunluk bir bütünlük içinde bulunur.

Ölüm tinin gövdeden ayrılıp tanrısal kaynağa dönmesiyle gerçekleşir. Bu nedenle ölüm tinle gövde arasında bir ayrılıktır. Gerçekte ölüm yoktur, tinin ölümsüzlüğe ulaşması, yüce kaynağa dönüşü vardır. Çünkü, bütün varlık türleri tanrısal tözün yansıması olduğundan, salt ölüm de söz konusu değildir. Ölümün bir başka anlamı da bilgiden, erdemden, yetkinlikten, sevgiden yoksun kalmaktır.

Yunus Emre´nin şiirinde Yeni-Platonculuk´tan kaynaklanan Tasavvuf öğretisinin bütün sorunları bulunur. Bunlara yeni bir çözüm getirmez, Yeni-Platonculuk´un yöntemine dayanarak yorumlar ileri sürer. Bu nedenle onun şiiri Yeni-Platonculuk´un Türkçe açıklanışıdır.

Yunus Emre´nin edebiyat tarihi bakımından, önemli bir yanı da Anadolu´da, Türkçe şiir dilinin öncüsü olması ve tasavvuf sorunlarını yalın, kolay anlaşılır bir dille söyleyişi nedeniyledir. Şiirlerinin ölçüsü, Türkçe´nin ses yapısına uymayan "aruz" olmakla birlikte söyleyişi akıcı, sürükleyici bir nitelik taşır. Tasavvufun en güç anlaşılır kavramlarını, Türkçe´nin ses yapısına uygun biçimde dile getirir, şiirinde duygu ve düşünce birliğinden oluşan bir derinlik görülür. Yer yer yalın halk söyleyişine yaklaşan dilinde anlam-uyum bağlantısı bütüncül bir içerik taşır. Ona göre önemli olan bir sözü etkili biçimde söylemektir. Bu nedenle sözün boş bir kavram olmaması, bir varlık sorununu, bir düşünceyi dile getirmesi gerekir. İnsan ancak söz söyleme yetisiyle insandır, konuşan Tanrı durumundadır. Yunus Emre´de Türkçe, şiir dili olma yanında, düşünceyi içeren, açıklayan bir odak özelliği kazanmıştır.

Yunus Emre´nin biri şiiri, öteki düşünceleriyle olmak üzere, iki yönlü bir etkisi vardır. Gerek dili, gerek görüşleri bakımından halk şiirinin de öncüsü sayılmaktadır. Özellikle tasavvuf inançlarını benimseyen Alevi-Bektaşi geleneğini sürdüren halk ozanları üzerindeki etkisi büyük olmuştur.
jockeя çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 02-14-2008, 07:54 PM   #55
jockeя
Administrator
 
jockeя Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20
Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi : jockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Ünvan : Admin
Varsayılan

Aşık Davut Sulari


Bugün bayram günü alem eğlenir
Sen bizim yaylaya gel başın için
Dertliler oturmuş derdin söyleşir
Etme intizarın gül başın için


1925 - 17 Ocak 1985. Erzincan’ın Çayırlı ilçesinde doğdu. Asıl adı Davut Ağbaba’dır. Ancak dedesinin yanında büyüdü ve Sulari mahlasını kullandı.

17 yaşında bade içerek aşık oldu. Tasavvuf şairi olan dedesi Kaltık Mehmet Ağa’dan ilk bağlama, şiir ve türkü derslerini aldı. Paşa Doğan adlı akrabasından da aşıklık geleneği ve bağlama konusunda yardım gördü. O dönemden sonra da çalıp söyledi.

Konya Aşıklar Bayramının oluşturulmasında emeği geçen Sulari, 4 yıl kadar Ankara ve İstanbul Radyolarında usta bölge sanatçısı olarak çalıştı.

Türkü, atışma, güzelleme dallarında büyük bir yeteneğe sahipti. Özellikle Alevi kökenli aşıklar içerisinde atışma alanında farklı bir yeri olan Sulari'ye bu özelliği türkülerindeki zenginliğin gelişmesinde önemli katkı sağladı.

Türkiye’nin birçok yerini at sırtında gezerek her gittiği yerde türküler, güzellemeler söyledi. Uzun yıllar çeşitli Avrupa ülkelerinde de dolaşan Sulari, kendine özgü türkü söylemesiyle Mahzuni Şerif’ten Arif Sağ’a birçok insanı etkilemiş dönemin en önemli aşıklarındandır. Ayrıca Daimi gibi birçok aşığa ustalık yaptı.

Aşık Reyhani ile birlikte Türkiye’nin çeşitli yerleri dışında, İran, Irak ve Suriye’yi dolaşarak çalıp söyledi. Özellikle 1970'li yıllarda ise çeşitli Avrupa ülkelerinde uzun süre dolaşarak konserler verdi.

Davut Sulari alışılagelmiş bir aşıklar meclisi sırasında Erzurum’da öldü.
jockeя çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 02-14-2008, 07:54 PM   #56
jockeя
Administrator
 
jockeя Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20
Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi : jockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Ünvan : Admin
Varsayılan

Aşık Şenlik

1913/1850 Yılları arasında yaşamış olan Aşık Şenlik,zamanının Nakşi Bendi evliyalarından olup, Çıldır İlçesine bağlı Suharada; şimdiki kendi ismiyle anılan Aşık Şenlik Kasabasında dünyaya gelmiştir. Daha çocuk yaşlarında Allah'u Teala tarafından badelenir. Mana aleminde Ledün İlminin verilmesi demektir. Ledün İlmi ise Allah'ın bazı sırlarını bazı özel kullarına verilmesidir.Bu ilim transferi üç gün gece gündüz devam etmiştir.Köy halkının üç gün arama sonunda köylerinin alt tarafındaki akar suyun içerisindeki sazlıklarda uyurken bulmaları sonucunda uyanmıştır.İlk sözleri şöyle nakledilmiştir.


Yığılın ahbaplar yaren yoldaşlar,
Bir sağalmaz derde düştüm bu gece,
Hikmeti pir ile Ab'ü zülalden,
Kevser bulağından içtim bu gece.

Kudret mektebinde verdiler dersi ,
Zahirde göründü Arş ile Kürsi,
Hıfzımda zapt oldu Arabi-Farsi,
Lügati İmranı seçtim bu gece.

Sefil Şenlik Haktan buldu Kemali,
Bu fikirle vasf-ı halin demeli,
Bedirlenmiş gördüm güzel cemali,
Tagayyir hal olup şaştım bu gece.

Ay Hocam Arşu alada hüb icabım açtılar
Kef-i keften nun'u nundan her hesabım açtılar
Yerin göğün Arşın Kürşün sırrına oldum nail
Hikmet-i kudret yedinnen dört kitabı açtılar

Okuttular dört kitabı gafletten uyanmışam
Bir aziz pir elinden nuş ediben ganmışam
6666 ya gümanımı salmışam
Bence vüsü dü'dü düdden her hesabım açtılar

Men Şenliyem bir ah çeksem cihanı ahım yudar
Her kime ki gars etsem o sırrım fehme yeter
12 bahçe içinde 48 bülbül öter
366 günde gani tabım açtılar

Aşık Şenlik ,Ledün İlminin ve Tasavvuhi alanlarındaki methiyelerinin yanında Milliyetçi şuura ve ruha sahip bir Halk Kahramanımızdır. 1877/1878 Osmanlı-Rus Savaşlarında işgal altındaki Çıldır Eyaletini yöneten Rus Paşasına Kellesini vermek pahasına aşağıdaki dizeleri söylemiştir.

93 KOÇAKLAMASI


Ehli İslam olan işitsin bilsin
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana
İsterse Uruset neki var gelsin
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

Guşananın gılıcı geyinin donu
Gavga bulutları sardı her yanI
Doğdu goç yiğidin şan alma günü
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

Asker olan bölüh bölüh bölünür
Sandınız mı Gars galası alınır
Boz atlar üstünde gılıç çalınır
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

Kavga günü namert sapa yer arar
Erolan göksünü düşmana gerer
Cemi ervah biznen meydana girer
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

Beni Asfer'dir bilin Urus'un aslı
Orman yabanisi balıhçı nesli
Hınzır sürüsüne dalıp gurt misli
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

Hele Alosman'n görmemiş zorun
Din gayreti olan tedarik görün
At tepip baş kesin düşmanı kırın
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana

Şenlik ne durursuz atları minin
Sıyra gılıç düşman üstüne dönün
Artacahtır şanı bu Alosman'n
Can sağ iken yurt vermeniz düşmana
jockeя çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:07 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.