![]() |
![]() |
#1 |
Daimi Üye
![]() Üyelik Tarihi: Apr 2006
Yaş: 45
Mesajlar: 762
Teşekkür Etme: 73 Thanked 467 Times in 211 Posts
Üye No: 12104
İtibar Gücü: 1794
Rep Puanı : 23609
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() SARIŞINLARA SATMIYORUZ!
Genç ve güzel sarışın, alışveriş merkezinin beyaz eşya reyonuna girer ve satıcıya sorar: - "Şu küçük televizyonu almayı düşünüyorum, fiyatı nedir?" - "Kusura bakmayın hanımefendi sarışınlara satış yapmıyoruz.!" Genc kadın sinirlenir, evine gider, saçının rengini degiştirir ve ertesi gün mağazaya geri gelir, aynı satıcıya yaklaşır ve: - "Şu küçük televizyonu satın almak istiyorum." der - "Kardeşim biz sarışınlara satış yapmıyoruz !!!!" Kadın iyice sinirlenmiştir, soluğu bir kuaförde alır, bu defa köklü bir değişiklik yapar, hatta makyajından, göz rengine tam bir esmer bombadır artık.. Aynı mağazaya gider, aynı satıcının önünde durup; - "Şu küçük sevimli beyaz renkli televizyonu satın almak istiyorum. Ne kadar " - "Kusura bakmayın hanımefendi, sarışınlara satış yap mı yo ruuuuuz" - "İnanmıyorum, nasıl anladınız sarışın olduğumu, üç gündür kendimi esmere çevirmek için yapmadığım kalmadı!" - "Hanımefendi 3 gündür satın almaya çalıştığınız şey Mikrodalga fırın!" ALDATIYORSAM SEBEBİ VAR! Alışveristen sonra evine dönen kadın, kocasını yatakta genç ve güzel bir kadınla yakalayınca dehşete düşer. Ortalığı dağıtmaya kalkışacağı sırada kocası onu durdurur. "..Şöyle açıklayabilirim..." der.. "Eve dönerken bu zavallı kızı gordum. Çok yorulmuştu. Onu arabama aldım. Karnı da acıkmıştı, o yüzden onu eve getirdim ve senin buzdolabında unuttuğun rostoyu pişirdim. Kızın ayakkabıları delinmişti. Modası gecti diye artık giymediğin ayakkabılarından bir çift verdim ona. Üşümüştü, o yüzden sana doğum gününde aldığım, fakat rengini beğenmediğin için hiç giymediğin süveteri ona verdim. Kızın pantolonu parça parça olmustu, artık senin kalçalarının sığmadığı bir pantolonunu da verdim. Tam çıkmak üzereyken bana "Karınızın artık kullanmadığı baska bir şey var mı bu evde?" diye sordu.. Ve işte buradayız..' BABA Mafya babası, korumaya aldığı müesseselerden haraçları toplamak için yeni bir tetikçi buldu. Seçtiği adam sağır ve dilsizdi. Böylece, yeni tetikçi polisin eline geçerse, fazla bir şey anlatmasının mümkün olamayacağını düşünüyordu. Baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etti ve tetikçiye adamlarını gönderdi. Adamların sağır dilsizle anlaşmaları mümkün olmadığı için; Baba, sağır dilsizi odasına getirtti ve işaret alfabesi bilen tercuman buldurdu. Tercuman hemen geldi ve işaretle sordu: - "Para nerde?" Sağır dilsiz işaretle yanıt verdi: - "Ne parası? Benim paradan haberim yok. Neden bahsettiginizi anlamıyorum." Tercuman tercüme etti: - "Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş." Baba 38'liğini ceketinin içinden çekip sağır dilsizin beynine dayadı. - "Şimdi sor bakalım, para nerde?" Tercuman işaretle sordu: - "Para nerde?" Sağır dilsiz işaretle yanıt verdi: - "Central Park'ta, Batı 78'inci Caddeye açılan kapıdan girince, soldan üçüncü ağacın kovuğunda, 100 bin dolar var." Baba öfkeyle gürledi: - "Ne dedi?" Tercuman yanıtladı: - "Dedi ki hala neden bahsettiğinizi anlamıyormuş. Ayrıca diyor ki, o tetiği çekmeye de gücünüz yetmezmiş!" MELEK 3 melek bir bulutun üstünde buluşmuşlar. Birbirlerine nasıl öldüklerini anlatıyorlarmış. 1.melek : - Bir gün kahvede oturuyordum. Biri gelip, "Eşin evde seni biriyle aldatıyor, git bak." dedi. Ben de koşa koşa eve gittim. Evde yabancı bir erkeğe ait ayakkabı buldum, ama erkeğin kendisini bulamadım. Hanımla kavga ettim, çok sinirlendim, hızımı alamadım ve o sinirle yatak odasındaki elbise gardrobunu kaldırıp camdan aşağıya attım. Kalbim bu strese dayanamadı, kalp krizi geçirdim ve işte şimdi buradayım. 2.meleğe sormuşlar nasıl öldüğünü. O da : - Bir gün sevgilimin evindeydim. Tam sevişiyorduk ki, sevgilimin kocası aniden eve geldi. Hemen elbise gardrobunun içine saklandım. Kocası evi aradı taradı, beni bulamadı, sinirlendi ve içinde bulunduğum gardrobu camdan aşağıya attı ve işte ben de buradayım. Sonra 3.meleğe sormuşlar nasıl öldü diye. O da cevap vermiş : - Bir gün yolda yürüyordum, birden başımın üstüne kocaman bir elbise gardrobu düştü, oracıkta ölmüşüm. MÜTHİŞ HOROZ Çiftçi, tavukları için hiç yorulmayan bir horoz almaya pazara gider. Pazarcı: - "İstediğiniz herşeyi bu horoz yapar." der ve azgın mı azgın bir horoz satar. Adam çiftliğe döner ve horozu kümese koyar. Horoz kümese girer girmez, kümes hareketlenir, tüyler uçuşur, gıdaklamalar başlar. Çiftçi çok memnundur ama bir tarafdan da horoz çok azgın olduğundan iki günde ölecek diye endişelenmeye başlar. Horozu tutmaya çalışır, başaramaz ve eve döner. Bütün bir gece kümesden gıdaklama sesleri gelir. Ertesi gün bir bakar ki, horozun ayaklar havada, dil dışarda yatıyor ve hatta tepesinde bir akbaba uçuşuyor. Çiftçi kendi kendine "eh işte geberdi" diye söylenir. Horoz bir gözünü hafif açarak çiftçiye yarım ağızla ve kısık sesle homudanır: - "Git lan git! Kaçıracan şimdi akbabayı!" UZMAN Askerin biri bir bakışta herkesin boyunun ölçüsünü tam olarak doğru söylüyormuş ve arkadaşları buna çok şaşırıyorlarmış. Bir gün bunu komutana götürmüşler ve olan biteni anlatmışlar. Komutan inanmamış: - "Söyle bakalım benim boyumun ölçüsü kaç" demiş. Asker aşağıdan yukarıya komutanı süzmüş ve: - "1.75 efendim" demiş. Komutan: - "Doğru hayret nasıl bildin" demiş. Asker: - "Bilirim tabi efendim ben kereste uzmanıyım." YABANCI DEĞİL Küçük afacan, mutfakta yemek pişiren annesinin yanına koştu: - Anne, anne! Bakıcım yatağında yabancı bir adamla yatıyor. Hem de çırılçıplak. -Deme oğlum, feci bir şey bu! Çocuk kahkahayı bastı: - Kandırdım seni anne. O adam yabacı değil, babam! UÇAKTA BEŞ KİŞİ Pilotun kendisi, Michael Jordan, Bill Gates, Dalai Lama ve bir hippi. Oldukça yüksek bir irtifada uçarlarken, uçağın motorları birdenbire bozulmuş ve uçak hızla düşmeye başlamış. Pilot büyük bir telaşla yolcuların yanına gelmiş: - "Beyler, size bir iyi bir de kötü haberim var. Kötü haber şu; biraz sonra yere çakılacagız. İyi haber ise; dört tane paraşütümüz var ve biri bende!" deyip paraşütü ile uçaktan atlamış. Michael Jordan hemen ayağa fırlayarak: - "Beyler, biliyorsunuz ben dünyanın en büyük sporcusuyum ve dünyanın benim gibi insanlara ihtiyacı var." demiş ve bir paraşüt kapıp uçaktan atlamış. Derken, Bill Gates de hemen ayağa fırlamış: - "Beyler, biliyorsunuz ben de dünyanın en zeki adamıyım ve dünyanın benim gibi zeki insanlara ihtiyacı var." demiş ve o da bir paraşüt kapıp atlamış. Dalai Lama ve hippi birbirlerine bakmışlar. Dalai Lama: - "Evlat, ben oldukça verimli ve bereketli bir yaşantı geçirdim, gerçek aydınlığı buldum. Oysa senin önünde uzun ve güzel bir hayat var. Paraşütü al ve atla, kendini kurtar." demiş. Hippi gülmüş: - "Endişelenme dede, dünyanın en zeki adamı az önce benim sırt çantamla atladı!" TEMEL Temel ile Cemal bir gün lüks bir otelin lobisinde harika bir hatun görürler. Temel der ki: "Ula Cemal, gidip bir bakayım, bu kadından iş çıkar mı?" Temel yaklaşır kadına, sorar: "Benimle bir yemek yemek ister misiniz?" Kadın: "Bahse girerim şu kapıdaki Mercedes sizin değil." Temel: "Evet, benim değil." Kadın: "Sanırım, İyi durumda bir banka hesabınız da yoktur." Temel: "Yoktur." Kadın: "Karadeniz kıyılarında şöyle iki katlı bir çiftlik eviniz de yoktur heralde." Temel: "Yoktur." Kadın: "Hadi o zaman çek arabanı!" Temel boynu bükük döner Cemal'in yanına : "Ula Cemal, benim Limuzini sana versem Mercedesini bana verir misin?" Cemal: "Veririm Temel'im." Temel: "Bir telefon etsem kendi bankamda bana hesap açarlar mı peki?" Cemal: "Açarlar Temel'im." Temel: "Tamam o da kolay da, heralde bizim peder üçüncü katı yıkmama izin vermez." SAYGINLIK MI, ÇEKİCİLİK Mİ? Amerika'da koyu dindar dört kadın, bir yandan kahve içiyorlar, bir yandan sohbet ediyorlardı. Birinci kadın, oğlundan söz açtı: - "Benim oğlum rahiptir. Bir topluluğa girdiğinde onu gören herkes kendisine 'Peder' der." İkinci kadın da kendi oğlundan söz etti: - "Benim oğlum ise papazdır. Bir topluluğa girdiğinde onu gören herkes kendisine 'Aziz Peder' der." Üçüncü kadın da oğluyla övündü: - "Benim oğlum ise kardinaldir. Bir topluluğa girdiğinde onu gören herkes kendisine 'Yüce Aziz' der." Üç kadın oğullarıyla övünmelerini bitirdikten sonra, dördüncü kadını dinlemeye hazır olduklarını belirtmek için gözlerini ona dikerler ve beklerler. Fakat dördüncü kadın konuşmaz ve büyük bir keyifle kahvesini yudumlar. İlk üç kadın bir müddet sonra dayanamayıp hep bir ağızdan sorarlar: - "Ya senin oğlun? Sen de bahsetsene oğlundan!" Dördüncü kadın, kahvesinden son yudumunu aldıktan sonra ağır ağır konuşarak oğlunu anlatmaya başlar: - "Benim oğlum, 1.95 boyunda, dalgalı siyah saçlı, yeşil gözlü, geniş omuzlu, atletik yapılı, son derece şık giyinen ve 29 yaşında olmasına karşın çok zengin bir kişidir. Bir topluluğa girdiğinde onu gören tüm kadınlar birbirlerinin kulaklarına eğilirler ve 'Aman Tanrım' derler."
__________________
Sakın bir kaplanın kuyruğundan tutmayın, tutarsanızda sakın ama sakın bırakmayın.... |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
FıkRaLaR..:D | DiŞi KapLaN__1967-25 | Komik Fıkralar | 0 | 11-14-2009 06:08 PM |
....:::fıkralar::::..... | GhencThurk | Eskiler (Arşiv) | 103 | 10-25-2007 06:47 PM |
fıkralar...... | Kéan aRs | Eskiler (Arşiv) | 42 | 08-21-2007 11:34 AM |
Fıkralar | DAREDEVİL | Eskiler (Arşiv) | 1 | 05-15-2007 07:02 PM |
Fıkralar | DAREDEVİL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 05-12-2007 10:30 AM |